Gençlerin hali perişan!

Gençler okuyup geleceklerini kurmaya çalışıyorlar ama iş bulup bulamayacakları, özledikleri hayata kavuşup kavuşamayacakları da belli değil. Diğer yandan da hükümet onlara doğru dürüst bir yurt, doğru dürüst bir beslenme imkanı sağlayamıyor. Üniversite öğrencilerinin çoğu bu nedenle çalışmak zorunda kalıyor. Öğrenciler bir yandan çalışarak yaşam kavgası verirken, bir yandan da okuma baskısı altında. O nedenle geçtiğimiz haftalarda üniversitelerde okuyan gençlerimizden üçünün intiharıyla bu ülke sarsıldı. Aydın’daki KYK yurdunda bindiği asansörün düşen Zeren kızımızın hayatını kaybetmesiyle dehşete kapıldık. Evladını yitiren babanın “Çocuğumu devlete emanet ettim ama devlet benim çocuğuma bakamadı” sözleri hala kulaklarımızda… Bu sözler, insanlıktan nasibini alan herkesin vicdanlarında çınlıyor. Ama bir de bu vicdana sahip olmayanlar var. Zeren için tepkilerini gösteren öğrencilere başka bir ildeki yurt müdürünün “Korkuyorsan binme asansöre” diye bağırmasını bu ülkede vicdan sahibi olanlar asla unutmayacak. Evladımızın canına mal olan bu işgüzarlıktır. Bu kibirdir, bu küstahlıktır. Zeren kızımızın ölümünden kim sorumluysa; kimin kusuru, ihmali, beceriksizliği varsa hepsi hesap vermelidir. Genel Başkanımızın da dediği gibi “Hiç kimse ve hiçbir makam, bu güzel ülkenin güzel evlatlarından büyük değildir.”

10 binlerce çocuk aç kalacak
Gençlerine sahip çıkamayan, kucaklayamayan, umut veremeyen bir ülke geleceğine de umutla bakamaz. Ama bizde, bırakın gençlere umut vermeyi, açık açık gençlere yalan söyleyen, onları aldatmak için bin dereden su getiren bir Hükümet var. Seçimden önce, gençlere cep telefonu, bilgisayar alımlarında vergi muafiyeti sözü verdiler. Şimdi diyorlar ki, 9 bin 500 liraya kadar olan telefon ve bilgisayarda en fazla 5 bin 500 liraya kadar destek veririz. Şimdi her şeyin fiyatı almış yürümüş… 9 bin 500 liraya zaten bilgisayar yok. Gençlerin aklıyla açıkça dalga geçmeye kalkıyorlar. Gençlerin bu hükümetin umurunda bile olmadığı, bu hükümetin açıkladığı son Kalkınma Planı’ndan da belli. Şuanda mecliste görüşmeleri devam eden plana göre 2028 yılına geldiğimizde hala her beş gençten biri ne eğitimde olacak ne de çalışacak. Ev genci olarak anne-babasının eline bakmaya devam edecek. Yine bu plana göre Aile Bakanlığı’nın Sosyal ve Ekonomik Destek adlı hizmetinden yararlanan çocukların sayısı 157 binden 230 bine çıkacak. “Bu SED nedir?” derseniz, çocuklarının temel ihtiyaçlarını karşılayamayan ve yaşamlarını en düşük seviyede dahi sürdürmekte güçlük çeken ailelere çocuklarının bakımı ve desteklenmesi amacıyla verilen destek. Yani hükümet 2028 yılında, evinde temel ihtiyacı karşılanamayan çocuklara on binlercesi daha eklenecek diyor.

Ekonomi kötü yönetiliyor

Ekonominin vidalarını öyle bir gevşetti ki, “Faiz sebep” diyerek tüm ayarlarıyla öyle bir oynadı ki şimdi rasyonelleştik dediklerinde bile ne döviz kurlarını tutabiliyorlar, ne de enflasyonu. Seçimlerden sonra 4 ayda, Türkiye'de politika faizi 4 kattan fazla arttı. Aynı dönemde, bize benzeyen ülkelerin çoğunda politika faizi ya düştü ya da sabit kaldı. Bunun birkaç tane istisnası var. Örneğin savaş halindeki Rusya. Yani bizdeki faiz artışının dünyadaki gelişmelerle açıklanacak hiçbir yanı yok. Faiz arttı arttı dediğimiz Rusya’da da faiz bugün yüzde 13, bizdeki politika faizinin üçte biri. Şu anda Arjantin, Zimbabve ve Venezuela'nın ardından dünyada en yüksek faiz uygulayan ülkeyiz. Geçtiğimiz hafta yapılan 500 baz puanlık faiz artışına rağmen, paramız dolar karşısında pul olmaya devam ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Barış Önal Arşivi