Siyasetçi bu kadar kirlenmemeli

Yaşadığımız Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve yaklaşmakta olan yerel seçimlere ilişkin siyaset arenasında konuşulanlara, tartışmalara baktığımızda bir kez daha görüldü ki, bu ülkenin yönetimi salt siyasetçilere bırakılmayacak kadar önemlidir.

İktidar kanadı ya da Cumhur koalisyonuna baktığımızda gördüğümüz pervasızlık, savurganlık, halkı yok sayan üstenci tavır ve aşırı özgüven bir yana muhalefetin dağınıklığı, vurdumduymazlığı tespitimizde haksız olmadığımızın bir göstergesi.

Mevcut iktidar ve tek adam yönetimine söylenecek bir şey yok aslında.

Onlar gerçek niyetlerini uzun zamandır sakınmadan her fırsatta ve ortamda ifade ediyorlar.

Yokluk, yoksulluk ve yolsuzlukla mücadele diye çıktıkları yolda aslında yoksulluğu önlemek yerine, yoksulluk halini yönetme, yolsuzlukları görmezden gelme, yok olanların da kader olduğuna halkı ikna etmeye çalışıyorlar.

AKP iktidarının varlık nedeni ve uyguladıkları tek adam yönetiminin şimdiye kadar gerçekleştirdiği politikaları dikkate aldığımızda pek de yadırganacak bir durum yok.

Asıl sorun sözüm ona iktidarı hedeflediğini iddia eden muhalefet partilerinin yaptıklarında.

Daha doğrusu yapmadıklarında!

Kuruluş amacını da aşan açıklamalarıyla İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener “İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerini kaybetme pahasına” diğer muhalefet partilerine neredeyse savaş açtı.

Oysa asıl savaşılması, mücadele edilmesi gereken; bu ülkeyi sonu belirsiz bir karanlığa sürükleyen, gençlerimizin geleceğini çalan, işçiyi, memuru, emekliyi evine ekmek götüremez duruma getiren iktidar olması gerekirken duygusal ve kişisel hırsla zaten yeterince zayıf güç birliği olanaklarını da yerle bir ediyor.

Diğer ittifak ortakları henüz hiç ummadıkları bir anda elde ettikleri mecliste temsil edilme lüksünü yaşıyorlar.

Gelelim Ana muhalefet partisi CHP’ye!

Oldum olası CHP için, hizip partisi denirdi de hiçbir dönemde bu denli seviyesiz eleştirilerin, anlamsız polemiklerin, yargısız infazları yapıldığı görülmemişti.

Meğer ne kadar çok koltuk sevdalısı varmış!

Daha Cumhurbaşkanlığı adaylığı aşamasında başlayan Kılıçdaroğlu’nu itibarsızlaştırma çabalarını başta İYİ Parti ve onun Genel Başkanının yapmasını anlarım da son güne kadar Kılıçdaroğlu’nun yanından ayrılmayan, alınan kararların, uygulanan yanlış politikaların hepsinde imzası ve payı olanların birden bire değişim sevdasıyla Genel Başkanı linç girişimlerini ne vefa ne de vicdan kavramlarıyla izah etmek mümkün değil.

Kaldı ki, elbette Kılıçdaroğlu’nun da bir dolu yanlışı, eksiği, hatası olmuştur.

Ama kusura bakmayın, bu yanlışları ona yaptıran ya da engel olmayanlar kimlerdi?

Üstelik değişimden genel başkan değişikliğini anlayan sığ anlayışı savunanların da CHP tabanında hiçbir karşılığı ve itibarı kalmamıştır.

Türkiye’de hiç kimse kendisini tanımaz iken elinden tutup İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına taşıyan Kılıçdaroğlu’na en çok vefa borcu olan İmamoğlu niye sürekli kendisini Kılıçdaroğlu’na alternatif Cumhurbaşkanı adayı göstermek isteyenlere şunu diyememiştir.

Bizim partimizde kimin Cumhurbaşkanı adayı olacağına yine bizim partimizin yetkili kurulları karar verir. Hiç kimse benim adımı öne çıkararak Sayın Genel Başkanımızı itibarsızlaştırmaya kalkmasın. Onun olduğu yerde benim adaylığım söz konusu olamaz. Kaldı ki mevcut koşullarda benim İstanbul Büyükşehir Başkanlığını bırakmam hem yasal sorunlar hem de siyasetin doğası gereği doğru değildir.”

Eğer bu yürekli çıkışı yapmış olsaydı hem “kazanacak aday” tartışmalarını bitirecek hem de ilk kurultayda CHP Genel Başkanlığının, ardından da Cumhurbaşkanlığı adaylığının önünü açmış olacaktı.

Kampanya sürecinde yaptığı olağanüstü çalışmalar da çok daha etkili ve anlamlı olurdu.

Eylülü saymazsak geriye kaldı altı ay.

Zaman su gibi akıp gidiyor, aylar çabuk geçiyor.

Haklarını teslim etmek gerekir. İktidarın her türlü engellemelerine karşın CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanları beklenenden daha iyi bir performans gösterdiler.

Yerel seçimler yaklaşırken kendi başkanlarının yaptığı bu başarılı hizmetleri anlatmak, tanıtmak yerine kendi içlerinde iktidar kavgasına tutuşan CHP, siyasetin bu denli kirlenmesinde baş suçludur.

Halka rağmen halkı yönetmeye kalkan, bir avuç azınlığın mutluluğu için çabalayan bu iktidarı düşürme konusunda en büyük görev CHP’ye düşüyor.

Siyaseti bu kirli mecrasından çıkarıp demokratik yarışın hakim kılındığı, tabanın söz ve karar sahibi olduğu, her kademede adayların sandıkta belirleneceği bir siyasi parti beklentisine kulak verilmelidir.

Aksi halde bırakın yeni belediyeler kazanmayı, var olan belediyeleri de kaybederek yeni bir seçim yenilgisi kaçınılmaz olacaktır.

Hiçbirinizin kendi kişisel çıkar ve egolarınız uğruna bu ülkenin o her şeyin en iyisine, en güzeline layık halkına böyle bir yenilgiyi yaşatmaya hakkınız yoktur.

Bu ülkenin yorgun, yoksun, kırgın ve umudu kırık insanlarına karşı sorumluluklarınız var.

Tez elden bu gereksiz, anlamsız tartışmaları bir kenara bırakıp, yerel seçimlere odaklanmak ve halkın umudu olmak zorundasınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayhan Ongun Arşivi