Yakamadıklarını kesiyorlar!

Yaklaşık iki yıldır nöbet tutularak korunmaya çalışılan Akbelen ormanlarına devlet tomasıyla, askeriyle, polisiyle çıkarma yaptı.

Ormana girişlerin kapatıldığı bölgede Enerji baronlarının adamları ne kadar ağaç kesti henüz bilemiyoruz.

Bir ülkede devlet vatandaşından, ormanından, kamuya ait zenginlik kaynaklarından yana mı olur, yoksa çağın ve teknolojinin gerisine düşmüş yöntemlerle kömür çıkarmak için halkın sağlığını, varlığını, doğasını, tarihini yok eden enerji patronlarından yana mı olur?

İşte bugün bir kez daha iktidarın tercihinin kimlerden yana olduğunu somut biçimde gördük, yaşadık.

Gece gündüz, yağmur, soğuk demeden en zor koşullarda ormanlarını, geçmişlerini, çocuklarının, torunlarının geleceğini korumak için çadır açıp, nöbet tutan köylüler ve onlara destek için orada bulunan sivil toplum gönüllüleri bir kez daha vahşi kapitalizmin ve onun kan emici temsilcilerinin çirkin yüzünü gördüler.

En güzel koylarımıza, doğamıza, tarihi ve kültürel alanlarımıza çöküp beton yığınına çevirdikleri yetmiyormuş gibi şimdi de ormanlarımızı elimizden alıp bizi açlığa, yokluğa mahkum etmeye, sesimizi zaten kıstılar, soluksuz bırakmaya çalışıyorlar.

Peki siyasiler, siyasi partiler ne yapıyor?

Herkes kendi egemenlik alanında demokrasi oyunu oynamaya, kendi etki alanlarını artırmaya ve bunun için de çok kaygan ve kirli bir zeminde siyaset yapma telaşındalar.

Malum yakında yerel seçimler var.

Seç beni seçeyim seni anlayışıyla göstermelik yarışlarla kim belediye başkanı olacak, kimler meclis üyesi yapılacak?

Onların önceliği siyaset olunca ne yanan ne kesilen ormanın ne de deprem bölgesinde hala çadır bulmaya çalışan yoksul halkın derdi onları çok fazla ilgilendirmiyor.

Ama bilmiyorlar ki; onlar yalnızca ormanlarımızı yok etmiyor, denizlerimizi kirletip, yaşam alanlarımızı gasp etmekle kalmıyor, aynı zamanda geleceğimizi, anılarımızı, hayallerimizi, umutlarımız çalıyorlar.

Bu acımasız soygun düzeni yarın onları da çarkları arasında öğütecek.

Onlarda nefes alamaz olacak, zehir soluyacaklar.

Onların da çocukları sağlıksız büyüyecek.

Bugün kıyılarımız, koylarımız, ormanlarımızı ellerimizden alanlar yarın çocukların oyun alanlarını, spor tesislerini, parklarını, yeşil alanlarını da ellerinden alacaklar.

Sonunda yaşadığımız kentlere yabancı, mutsuz, umutsuz, hastalıklı bireyler olarak yaşamak zorunda kalacağız.

Eğer karşı çıkmaz, dayanışmayı güçlendirmezsek bugün Akbelen ormanlarında yaşananlar yarın yurdumuzun bir başka köşesinde daha acımasız biçimde yaşanacaktır.

Bugünden önlem almaz, birlikte davranmaz, örgütlü bir mücadele yürütmezsek eğer,

Yalnız doğayı değil, yaşadığımız her alanı kirletir, yakar, yıkar, daha olmadı elimizden alır, bizi çaresizliğimizle baş başa bırakırlar.

İşte o zaman kimin meclis üyesi, kimin belediye başkanı, kimin milletvekili olduğunun hiçbir anlamı kalmadığı gibi var olan tek adam yönetimi yukarıdan aşağıya yaşamın her alanına yayılır.

En büyük kozları toplumun örgütsüzlüğü olan egemen güçler, var olan tüm örgütlü yapıları da darmadağın ederler.

Siz hala kendi statünüzü koruma ya da yeni statüler kazanma mücadelesi veredurun,

Siz hala kişisel çıkar ve anlamsız hırslarınız, egolarınızı tatmin etmek için siyasi tezgahlar oluşturmaya çalışadurun,

Hiçbiriniz bu vebalin altından kalkamazsınız.

Babanızın çiftliği gibi bir memurun emekliliğinden daha uzun zaman milletvekili koltuklarını işgal edin, her fırsatta şikayet ettiğiniz tek adam yönetimini bulunduğunuz partilerde uygulayadurun,

Sisteme muhalefet etme yerine; yerine gelmek istediğiniz kişi ya da kurumlara muhalif duruş sergileyerek siyaset yaptığını sanan sizler; sonunda bir gün bu sorumsuzluğunuzun hesabını vereceksiniz.

Değişimi, rakibini değiştirmek olarak gören; yenilenmeyi kendisini aynı görevde yenilemek olarak algılayan bu siyaset baronlarından kurtulmadıkça mevcut iktidar daha çok uzun zaman bu ülkeyi yönetmeye devam eder.

Daha yeni seçilmiş iken geleceğimiz açısından yaşamsal öneme sahip yasalarla ilgili mecliste yapılan oylamaya muhalefet vekillerinin neredeyse yarısı katılmıyorsa,

Öte yandan ülkeye demokrasiyi getireceğini iddia edenler, kendi partileri içerisinde demokrasiyi uygulamıyor, her türlü siyasi ayak oyunlarını tezgahlamaktan çekinmiyorsa,

Bilin ki; zihniyet değişmeden, kişilerin ya da liderlerin değişimiyle hiçbir yere varmak mümkün olmayacaktır.

Siyasi Partiler yasası ve Seçim yasası değişmeden partilerin liderlerini ya da yönetimlerini değiştirerek değişim yapacağını iddia edenler,

Bilin ki artık bu yalanlara, samimiyetsiz politikalara ne siyasi parti üyeleri ne de sıradan yurttaş inanmıyor.

Değişime önce kendinizden başlayın ve meydanı boşaltın ki, başkalarına sıra gelsin

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayhan Ongun Arşivi