Yoksullukta eşitlendik

AKP iktidarı uyguladığı politikalarla çalışanları yoksullukta eşitledi. Sektörlere göre asgari ücretle çalışanların yüzdelik oranı şöyle gerçekleşti. Genel sanayide 50.4, giyimde 70, gıdada 67.1, turizmde 73, inşaatta 71.4. Bugünkü AKP iktidarı çalışanı yoksullukta eşitleyen politika izliyor. Bu durum genelde vasıflı eğitim almayı da caydırıyor. Cahil ehli bir ülke olmaya hızla gidiyoruz. Merkez Bankası’nın son enflasyon raporunda yer alan asgari ücretle ilgili bir araştırma, her geçen gün daha çok emekçinin bu ücretle çalışır hale geldiğini gösterdi.Yıl sonu enflasyon tahmini de yüzde 22.3'ten yüzde 58'e yükseldi! Daha Zor günler gelecek.

Yine, 2021 yılı verilerine göre alt sektörler açısından oranlara baktığımızda genel sanayide yüzde 50.4, giyimde yüzde 70.5, gıdada yüzde 67.1, turizmde (konaklama-yiyecek) yüzde 73, inşaatta yüzde 71.4’lük değerler görüyoruz. Finanstaki oran ise yüzde 13.3. DİSK-AR’ın “Asgari Ücret Gerçeği 2023” raporunda 2012’de Avrupa’da Türkiye’den düşük asgari ücrete sahip 12 ülke varken bu sayının 2022’de 2’ye düştüğü yer almıştı.

2021 yılı Hanehalkı İşgücü Anketi mikro verileri üzerinden hazırlanan çalışmaya göre tarım dışı sektörlerde asgari ücret ve altı (yüzde10) ücretle çalışanların oranı yüzde 43.1 hesaplandı. Bu oranın 2017-2019 ortalaması 2021’de yüzde 42.8 olarak açıklanmıştı. Ayrıca 2022 ve 2023’te bu oranın daha da arttığı tahmin ediliyor.

Asgari ücretin ortalama ücret haline geldiği ülkemizde bu AKP iktidarının ucuz emek politikalarının sonucudur. Çalışanı yoksullukta eşitleyen bir politika izliyorlarBir ülkede sendikalaşma oranı ne kadar düşük, toplusözleşme kapsamı ne kadar azsa orada asgari ücrete çalışanların sayısı artar. Çünkü sendikanın olduğu yerde asgari ücret olmaz.

Durum mantık dışı
Son iki yılda yüksek enflasyon ortamında asgariye yapılan yüksek zamlar Türkiye işgücü piyasasını mantıklı olmayan bir konuma getirdi. Normalde asgari ücret ortanca (medyan) ücretin yüzde 40-50 altında olur. Çünkü en düşük vasıflı emeğin satın alma gücünü korumak içindir. Türkiye’de bu oran yüzde 55-60’tı. Bugün yüzde 80-90. Çünkü TÜFE’nin üzerinde yapılan asgari ücret artışları, bunun üzerindeki ücretlerde aynı oranda yansıtılmadı. Bu ücretler çoğunlukla reel değer kaybına uğradı. Dahası asgari ücre talim edenlerin sayısı da arttı. Bu orta vadede vasıflı eğitim almayı caydıracak bir durum...

Raporda acı gerçekler
Merkez Bankası, açıkladığı enflasyon raporunda; Hükümetin açlık sınırındaki asgari ücret ve altındaki ücretlerle çalışmaya mahkum ettiği milyonları, 2,5 yıl boyunca çift haneli enflasyonla ezmeye devam edeceklerini söylüyor. Dostlar! Bu sözün bittiği yerdir!Bakalım Merkez Bankası Başkanının açıklamasından: "Dezenflasyon öncesi geçiş süreci! 2024 yılında dezenflasyonun başlaması! 2025 sonrası istikrar döneminin başlangıcı! Kalıcı gerileyen enflasyon"
Yani Dostlar ! Başkan, 2025'e kadar enflasyonu düşüremeyeceğini görmüş ama söylemeye dili varmıyor. Daha bir ay kadar önce ücret, maaş ve aylıkları artırırken "Yılsonu enflasyon tahmini %22" diyordunuz. Şimdi "Yılsonunda enflasyon %58 olur" diyorsunuz. Bir ay önce bunu bilmiyor muydunuz? Dar ve sabit gelirliye verdiğiniz her 3 liranın 1'ini enflasyonla geri almak kumpastır.
Erdoğan iki hafta önce uçakta "Vatandaşlarımız müsterih olsun, enflasyonu yine tek haneye indireceğiz" demişti. Bugün Amerika'dan ithal Merkez Bankası Başkanı, 2025'te bile enflasyonun çift hanede kalacağını söyledi. Doğruyu söylemeyen, vatandaşı kandırmaya çalışan kim?

Neredeydik nerelere geldik
İtibardan tasarruf olmaz diyen Erdoğan, kerameti kendinden menkul ekonomi safsatalarıyla kuru ekmeğe muhtaç ettiği millete “tasarruf” tavsiye etmiş.Her krizde yaptığı gibi vatandaşın yastık altındaki altınlarına, dövizlerine de el atmış. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz…Merkez Bankası’nın arka kapısından sattığınız dövizlerle, millete "ekonomide işler yolunda" havası bastınız.Kesmedi; Karadeniz’de doğal gaz, Cudi-Gabar’da petrol bulduk dediniz. Şimdi, “Petrol-doğal gaz gibi kaynaklara sahip değiliz” diyorsunuz.Erdoğan son açıklamasında, milleti mağdur ettiğini kabul ediyor. “Mağdur ettiklerinin gönlünü yılsonunda alacağını” söylüyor. O koltuklar ne milleti mağdur etme ne de gönül ama makamıdır; millete hakkını verme makamıdır. Milleti mağdur eden, hakkını vermeyen hesabını verir. Erdoğan faili olduğu ekonomik soykırımın sorumluluğunu yine dış mihraklara yıkmaya kalkıyor. Sorumluluktan kaçmaya çalışıyor. Sorumluluktan kaçsanız da, rasyonel olmayan politikalarınızın sonuçlarından kaçamazsınız.

Toplum yaratmak bilinçli tercih
MB’nin enflasyon raporunda asgari ücret ve altında çalışan oranının pek çok sektörde %50’yi geçmesi dikkat çekti. Ekonomist Doç. Dr. Demir “Toplumdaki asgari ücretli oranı yüzde 50’leri geçmişse bu durum iktidarın sistematik yoksullaştırma politikalarının sonucudur” diye konuştu.
Ekonomide rasyonel zemin diye tarif edilen politikalar gün geçtikçe halkı daha fazla yoksullaştırıyor. Art arda gelen zamlar ve hayat pahalılığı nedeniyle Türkiye bir asgari ücretliler ülkesi haline döndü. Temmuz ayı enflasyon raporunu yayımlayan Merkez Bankası’nın verilerine göre asgari ücret ve altında çalışanların oranı dikkat çekti. İktidarın ekonomi politikaları krizin faturasını halka yüklerken asgari ücret ise genel ücret haline geldi. Resmi kaynaklarca açıklanan verilerin dağılımına göre asgari ücretli ve altında çalışanların oranı, sektörlerin büyük bir kısmında yüzde 50’nin üzerine çıktı. Buna göre asgari ücret ve altı çalışanların oranı yüzde 73 ile en yüksek konak ve yiyecek hizmeti olurken onu yüzde 71,4 ile inşaat sektörü, yüzde 70,5 ile giyim sektörü takip etti. Öte yandan raporda, iktidar kanadının ve kimi liberal ekonomistlerin ‘asgari ücret enflasyonu artırıyor’ eleştirisinin doğru olmadığı ortaya çıktı. Raporda, temmuz ayındaki yüzde 34 olan asgari ücret artışının tüketici enflasyonuna olası etkisi yüzde 2,7 ila 4,1 puan arasında olduğu açıklandı. Merkez Bankasının verilerine göre yılın ilk 6 ayında yüzde 19,77 olan enflasyon yılsonu yüzde 58 olarak hedefleniyor. Bu sonuçlarla birlikte raporda asgari ücretin enflasyon üzerindeki etkisinin minimum seviyelerinde olduğu gözler önüne serildi.

Bilinçli yapılıyor
Konuyla ilgili konuşan Ekonomist Doç. Dr. Oğuz Demir raporu değerlendirdi. Raporda yer alan sonuçların yıllar içerisinde uygulanan politikaların bilinçli ve sistematik bir yoksullaşmanın sonucu olduğunu belirten Demir şu ifadelere yer verdi: “Ortaya çıkan tablodaki sonuçlar aslında AKP’nin yıllar içerisinde geldiği nokta olarak şaşırtıcı değil. Belki asgari ücretin geldiği yer normal olabilir ancak en fazla toplumun yüzde 2’sini ya da yüzde 3’ünün alması gerektiği bu tutar bugün bütün bir halkın yüzde 50’sini bulmuş vaziyette. Sistematik bir yoksullaşmasının sonucudur yani geldiğimiz yer. Bilinçlice yapılan politikaların sonucudur. Esas meselede kaynak sıkıntısı yokken iş olanaklarının içerisindeki güvensizliğin hâkim olması, Türkiye’nin düşük ücretliler cenneti haline getirilmesi, doğru yatırımların yapılamaması, ortaya çıkan katma değerlerin birilerine transfer edilmesi olarak karşımızda. AKP yıllar boyu getirdiği bu düzen ile kendine siyasi bir getiri malzemesi elde etti ve özellikle seçim dönemlerinde kullandığı bir politik düzene oturttu.”

Çıkmaz yola girildi
Demir şöyle konuştu: “Ülkenin bu ekonomik koşulları içerisinde yapılan asgari ücrete yapılan zamlar bir derde deva gibi sunuluyor. Ancak durum böyle değil. AKP’nin Türkiye için uzun vadeli bir vizyon ortaya koyma şansı kalmadı. Gündelik hayat üzerine kurulmuş, ülkedeki politik atmosfer esaslı ilerledikleri bir durum var. Kimi çevrelerinde alkışladığı liyakatli isimler diye sundukları tablo tam olarak böyle. Akılcı dedikleri çözüm arayışının ne kadar tıkalı olduğunu görebiliyoruz aslında. Dolayısıyla bu rapordan da yola çıkarak söyleyebiliriz ki iktidarın refah yaratma kapasitesi sıfıra indi. Yine gördük ki iktidar tercihlerini büyük gruplardan, şirketlerden yana kullandı ve ekonomik gidişatın bütün yıkımını ücretli kesimin üzerine yıktı. AKP bilinçli bir şekilde çok büyük bir belirsizlik yarattı. Bu aşamada da geldikleri ön göremezliğin aslında pek bir şansı kalmadı. Öte yandan enflasyonu asgari ücretin yarattığını söylüyorlar. Asgari ücret enflasyona bir baskı yaratabilir ancak tek neden bu olamaz. Neden arıyorlarsa aldıkları kurumlar vergisi istisnası Kur Korumalı Mevduat hesabına baksınlar, teşviklerle besledikleri şirketlerin durumlarına baksınlar, kendi yarattıkları döviz kurunun son haline baksınlar. Dolayısıyla asgari ücret üzerine yıkılan bu neden çok açık ki tek bir sebepten değil. AKP bu fikre dayanıp bütün suçu asgari ücrete yıkması kolaycılıktır."

Enflasyonun yükü emekçilere kesildi
Asgari ücretliyi enflasyon karşısında ezdirmemek için yılda iki kez yapılan zamlar, yeni yıldan itibaren yılda bir kez belirlenecek. İddiaya göre ekonomi kurmayları planlanan bu değişiklikle, yıl içerisinde asgari ücrette iki kez sağlanan artışın enflasyonist etkiyi kıracağını öne sürüyor. Bu kararın uygulanması koşulunda enflasyonun da bütün yükü ücretli kesime mal edilecek.

Enflasyon için korkutan tahmin!
Seçimlerin ardından TL'de yaşanan değer kaybının birikimli etkisi ve vergi artışlarıyla TÜFE'nin temmuzda aylık yüzde 9.1 artması, yıllık bazda ise sekiz aylık düşüşün ardından yeniden yükselerek yüzde 47.3'e çıkması bekleniyor. Türkiye İstatistik Kurumu, enflasyon verilerini her ayın 3'ünde ilan ediyor. Temmuz ayı enflasyon oranlarının da 3 Ağustos'ta açıklanacak. Reuters'ın anketine katılan ekonomistler TÜFE'nin temmuzda aylık yüzde 9.1 artması, yıllık bazda ise sekiz aylık düşüşün ardından yeniden yükselerek yüzde 47.3'e çıkmasını bekleniyor. Reuters'ın anketine katılan 10 ekonomistin aylık TÜFE tahminleri yüzde 6.4 ila yüzde 10.6 artış bandında yer alırken, yıllık tahminler ise yüzde 43.50 ila yüzde 49.40 arasında bulunuyor. Recep Tayyip Erdoğan'ın Mayıs ayında cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmasının ardından TCMB'nin de rezervlerini daha düşük kur için kullanmayı bırakmasıyla TL büyük bölümü seçimlerin ardından olmak üzere yılbaşından beri yüzde 30'dan fazla değer kaybetti. Seçimlerin ardından sigaradan akaryakıta vergilerde yapılan artışın yanısıra deprem kaynaklı artan maliyetler nedeniyle kurumlar vergisi, KDV'de artışlara gidilmiş tek seferlik ek MTV getirilmiş, BSMV ve harçlar da artırılmıştı. Ekonomistler, yılsonu TÜFE tahminlerini belirgin revize ederken vergi ve fiyat artışlarının ay ortasında gerçekleşmiş olması nedeniyle Ağustos'a da sarkan bir etki öngörüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi