Hemen her gün güneş doğudan doğup batıdan batıyorsa doğanın kanunu çerçevesinde toplumsal yaşamın içinde de birileri batıp birileri çıkmakta. Güçlüden yana olmak dün olduğu gibi bugünde var. Güçlü, neyin güçlüsü, kime, kimlerle? Sorun ve sorular içerisinde bocalamak eğitim/öğretim ve yaşamdan dersler çıkaramayanlar için zordur.  
Doğada olduğu gibi yaşamda da güçlü/ güçsüz, varsıl/ yoksul ya da servet/sefalet ikilemi dışında ara boşluk olsa bile başka katman yok. İktidarı elinde bulunduran güçlüler, güçlerini yitirmemek için güçsüzlerin içinden kişisel menfaatini öne çıkaran kim varsa yanına yedekleyerek güçsüzlerin gücünü bölmeye çalışmakta. Ona bahşedilen/yüklenilen görev sıfatı nedeniyle adil, güvenilir, hakkaniyetli ve gerçekçi olmadığını tarih ve yaşadıklarımız göstermekte. 
Toplumsal ilişkiler doğadan hızlı hareket etmekte, dün gündemde olan ne varsa sabah olmadan hemen değişmekte. Yaşamın içindeki bu kadar değişikliğin hızına bir anlam verebilmek gerekir. Oysa içinde yaşamımızı idame ettirdiğimiz yer küremiz sesten hızlı giden uçaktan bile hızlı dönmekte ve biz dünyamızın bu kadar hızlı döndüğünü hissedemiyoruz. Toplumsal yaşamda bir o yana bir bu yana dönen zatı muhteremlerin dönüş hızı dünyamızın hızından fazla; bu kadar fazla döndüğünü bilmediği gibi herkesin kendisine ayak uydurmasını istemekte. Amaçsız hedefi olmayan bir dönüş/hız kendisinden çok birlikte yaşamak zorunda olanlara ağır bedeller verdirmekte. 
Bugünlerde gündemi meşgul eden konular ve kişiler manşetlerden inmiyor. Ayağında top sektirmesini iyi bilen biri, birilerine yaranmak için çocukluğunda babasından duyduğu sözleri bugün hayranı olduğu kişi hakkında söylemesi ne kadar manidar olduğu bir gerçek. 
Sevdikleriniz ya da saygı duyduğunuz birinin katili olan ile yan yana görünmek ya da kadeh kaldırmak dürüstlük değil saygısızlıktır. Ülkemizde dolandırıcı, kalpazan hırsız saygın işadamı kılığına bürünüyor devlet     katında itibar görüyorsa devletin itibarı         nerededir?
Orta Doğu için birileri yeni hatırlarken, sadece bu ülkenin değil kapitalist/emperyalizmin baş jandarmasının bölge temsilcisi İsrail devletinin saldırganlığı ve vahşiliğine yiğit insanlarla birlikte karşı çıkıldı. Altıncı Filonun askerlerini korumak için kimileri rıhtımda namaza dururken kimileride kıyıda köşede ki gazetelerinde “tepkici goşist gençler” dedi. Bugün ise bu kişiler kimi meclis başkanı, vekil, işveren kimi köşe yazarı olmuş yani köşeleri tutmuş.
Taşeron çalışanları ve KHK ile işten atılanlar günlerdir sorunların çözülmesini beklemekte; Nuriye ve Semih tahliye edildi ama beraat edilmedi işlerine hala dönmediler. 
ABD de yargılanan kişi ülkemin devlet büyüklerine “acem oyunu” oynamakta. Tıpkı bizim hırsız Yaşar gibi karakolda doğru söyleyip mahkemede şaşırdığı gibi ülkemizde farklı ABD de farklı söylemekte. 
Döviz özellikle dolar/euro hızla artarken paramız değer kaybetmeye başladı.  Daha 12 yıl önce paramızdan sıfırları atmış yeni sisteme ayak uyduruyorken değer yitirme hızla devam etmekte.
Haberlerin peşinde koşan, gerçekleri topluma yansıtmak görevi olan gazeteciler kimi tutuklanır kimi vurulurken, kimileri de tehdit edilmekte, basında haberlere ve köşe yazılarına oto sansür hala uygulanmakta.
Hükümet, yani devleti yöneten parti 2018 yılı içinde seçim yapmayı düşünüyor; ilkin taşeron çalışanlarına kadro, emeklilere intibak ve diğer çalışanlara zam kelimelerini bugünlerde çok kullanmakta. Ama meclisin gizli oturumlarında torba yasalar içinde vatandaşa vergileri giydirmeyi yapmaktan da geri kalmıyor. 
Gündem başlıkları hızla değiştiğinden siz bunu okuduğunuzda başka bir gündem ile karşılaştığınızda şaşırmayın; devlet büyüklerimizin dediği gibi değişikliklere hazır olun!