Ali İbrahim Önsoy

Ali İbrahim Önsoy

İhaneti yaşamak

Kendilerine “adalet”, “cumhur”,  “halk” “hukuk”, “millet” ve benzer kelimeler seçerek ad, sıfat ve sorumluluk yükleyenlerin ülke ve dünya tarihinde sorumsuz ve bir o kadar ciddiyetten uzak oldukları görülmekte. Günümüzde bunun aynısını yapanlar geçmişteki yapılanların hazin sonuçlarını görmemekte. Toplum olarak ne olayların farkındayız ne de birey olarak. Oysa insan evladı “emek, ekmek ve özgürlük” ile sürü karakterinden ayrılmış toplumsal bir birey olarak sorumluluklarının bilincinde yine toplum içinde onurlu ve dürüst yaşamını sürdürmekte.
Üretimin makineleşmesi, uzakların yakınlaşması, kentlerin ve sanayinin önemi,  iletişimin en ücra yerlere kadar gitmesi hatta uzaya araç bile göndermemiz özellikle birileri yani yöneticilerin bencillik, ikiyüzlülük, doyumsuzluk ve her şeye sahip olma hırsını gemleyememiş. Bunlar gibi toplum içinde sorumluluk almayan, alsa bile kendi rahat yaşamı için her şeyi yapma, boyun eğme ve insanlık dışı uygulamalara sorgulamadan alkış tutanlar yönetenler kadar günah ve vebal sahibidir.
19. yüz yılda başlayıp 20.yüzyılda boyutlanarak 21. yüzyılda da devam eden ekonomik, politik, kültürel ve manevi tekelci zihniyet yaşamın her alanına hükmettiği gibi gelecek nesillerin kafalarına kazımaya devam etmekte.  Sorgulamak, neden ve niçin diye araştırmak günah ve suç olarak görülmekte. Oysa hastalığa karşı bir tanı koymak için araştırmak, mevsim geçişlerinde sıcak ve soğuğa karşı önlem almak sorgulamak olduğunu unutmakta. BU nedenle üretmeden tüketmek günümüz yöneticilerinin baba mirasıyla harcama yapan müflis evlat konumunda. 
Yaşadığımız topraklarda son 200 yıllık süreçte yöneticilerin hesapsızca harcamaları, komşu ülkelerle ilişkileri, kumar masasındaki gibi bir koyup on alma hevesi, günü kurtarayım derken geleceği berbat etmesi yurttaşlarına hesap vermeyip koyun yerine koyması hala devam etmekte. İktidar ya da muhalefet her iki tarafın gündelik maişet derdine düştüklerinden yurttaşın sorunlarını ve gelecek için beklentilerini bilmemekte. 
‘Toplumda ete kemiğe bürünmemiş bireysel çıkar/menfaat ilişkisine dayalı birlikler pamuk ipliğine bağlıdır. “Emek, ekmek ve özgürlük” temelindeki birliktelik ve dayanışma uzun soluklu olduğu gibi kalıcı da olmakta. Birileri gündelik sorunları dert ederek uzun soluklu mücadeleden kaçarak uzlaşmacı olurken, küçük kazançlarla mutlu olmakta. Gerçek sorunlarla yüzleşmeyenler uzlaşmayı yeğleyenler, hangi lokmalarla yetineceğini belirterek, dahası hiç mücadele etmeyerek yani dünyanın efendisi olduğunu iddia edenlerle sürekli barış içinde ve onun kapıkulu olmakta’.
Toplumsal yaşamda“emek, ekmek ve özgürlük” temel hakları hiçe sayan, kendisi dışında başkasına yaşam hakkı vermeyen, sahip oldukları zenginliklerde emeğin alın teri, kan ve gözyaşı olduğu sistemler yüzyıllardır varlığını devam ettirmekte. Bunlar günümüzde hangi adla yönetimde oldukları pek önemli değil kurulu düzenin devam etmesi için her şeyi göze alacak ve hatta aynı safta yürüyenleri bölmek için tavizler bile verecektir. Gündelik yaşam sorunlarını dert edenler kısa vadeli hedefler uğruna varlık nedenlerini unutarak, düzen içinde kazanılan mevzileri kutsayarak “büyük politika yapmak” uğruna hedeflerini güdükleştirecektir. Kendince “büyük politika yapmak” uğruna “emek, ekmek ve özgürlük” temel haklarını önemsizleştirip bir kenara iterek, sistemle uyum sağlayarak onun belirlediği alanlarda yine onun çizdiği kurallarla var olmayı benimsemekte. Bir zamanlar karşı çıktıkları kişi ve toplulukların hala saygınlığı devam edenlerin anılarını kullanarak utanmazca “büyük politikalarına” araç olarak kullanmakta bir sakınca görmemekte. 
Her ülkede farklı biçimde görülse de ülkemizde toplumsal muhalefetin yükseldiği her dönem de birileri ihanet etmekte. “Onbeşlerin” kararlı inançlı tavırları Karadeniz’in derinliklerinde hala dipdiri durmakta; 1960’lı ve 1970’li yıllarda inançlı tavırlarından zerrece taviz vermeyenler 1980’lerde içeride ve dışarıda kararlılığını aileleri ve dostlarıyla birlikte gösterdi. Oysa birileri has bel kader bu insanların yanında duruyor gibi gözükerek onların iyi niyetlerini suiistimal ederek yerel ve genel seçimlerde onların oyunu alıp yine onlara ihanet ettiler. 
Bu toplum ve özellikle emeğinden başka geçim kaynağı olmayan çalışanlar, küçük üretici, esnaf ve zanaatkâr yine iktidar ve muhalefet güçleri tarafından aldatılıp ihanete uğratılmakta.  Yine bir seçim yine bir aldatmaca içindeyiz. Birilerinin toplumu aldatmasına “emek, ekmek ve özgürlük” değerlerini çiğnemesine ihanetine sessiz kalmamalı, hak etikleri yanıt verilmeli.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali İbrahim Önsoy Arşivi