Hep bahane hep bahane

"Fakirlerin dostuyuz" diyerek iktidara gelen AKP, dediğini yaparak 21 yılda bütün ülkeyi fakir yaptı. Adamlar haklı! Onlar için ne kadar çok fakir, o kadar çok dost demektir.Emekli aylıkları hiç bir dönem bu kadar küçülmemişti, alım gücü bu kadar düşmemişti. Dostlar ! AKP ilktidarının bir dediği daha yalan çıktı. Haziran ayında, "Yeni ekonomi kadromuzun birinci önceliği enflasyon meselesinin çözümü" demişti. İTO Ağustos ayı enflasyonunu açıkladı. Ağustos ayındaki aylık %8,8 fiyat artışı, mevcut seride son 45 yılın en yüksek Ağustos enflasyonu oldu. Bugün artık AKP ve yeni vitrininin enflasyonla baş etme niyeti de, kabiliyeti de yok olduğu tescillendi.“Vatandaşa sabır talkını veriyor, salkımı yandaşlarıyla birlikte yutuyorlar. Memura ve memur emeklisine verdikleri zam ortada. Bunlar gerçeklerle bağlarını kopartmışlar. Bu hükümetten refah beklemek, tekeden süt çıkmasını beklemek gibi bir şey.

2 buçuk milyon ev genci!

Bu yılın ikinci çeyreğine ait verilere göre, işsiz sayımız son iki çeyrekte 1 milyon artmış, 9 milyona dayanmış. Resmi verilere göre, 1 milyon 671 bin kişi iş bulma umudunu yitirdiği için iş aramıyor. TÜİK’e göre çalışma çağındaki nüfusun yarısı işgücüne dahil değil. Taşı sıksa suyunu çıkaracak 2,5 milyon genç, ‘ev genci’ olmuş evde oturuyor. Anasının babasının eline bakıyor. Hala 1 milyon civarında üniversite mezunu işsiz, kendisine hayata tutunmasını sağlayacak bir iş arıyor. Bu, iyi yönetilen bir ekonominin tablosu olabilir mi tabii ki olamaz. Bir ülkede 4 milyonu aşkın hane elektrik faturalarını karşılamak için bile yardıma muhtaçsa, burada kimse iyi bir ekonomi yönetimden bahsedemez.

Enflasyon yükselişte

Enflasyon, seçim sonrası değişen ekonomi politikaları ile yeniden yükselişe geçti. Vergi artışları ve akaryakıt fiyatlarındaki keskin yükselişin etkisiyle enflasyon beklentilerin de üzerine çıkıyor. İstanbul'da ağustos ayında yıllık enflasyon yüzde 74,2 ile son altı ayın zirvesine ulaştı. İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) verilerine göre ağustos ayında, perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi bir önceki aya göre yüzde 8,80 arttı. En yüksek fiyat artışı ulaştırmada yaşanırken onu gıda takip etti. Ulaştırma ve haberleşme harcamalarındaki artış yüzde 32,29 oldu. Gıda harcamalarında yüzde 9,77’lik bir yükseliş yaşandı. TÜİK, ağustos ayı enflasyon verilerini ise bugün açıklayacak. Ağustos enflasyonunun yüzde 7'nin üzerinde olması bekleniyor.

Üreten perişan halde

Üretici tarafından gelen veriler de üretici maliyetlerinin arttığını gösterdi. Yeni üretim sezonuna hazırlanan üreticilerin endişeleri sürüyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin (TZOB) girdi piyasalarından aldığı fiyat verilerine göre ağustos ayında, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 16,2, DAP gübresi yüzde 14,8, amonyum sülfat gübresi yüzde 13,5, üre gübresi yüzde 9,6 ve kalsiyum amonyum nitrat gübresi yüzde 3,7 oranında arttı.
Mazot fiyatı aylık olarak yüzde 4,1, son bir yıla göre ise yüzde 42,7 oranında yükseldi.
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, aylık ve yıllık girdi fiyatlarındaki değişimleri değerlendirdi:
“Gübre ve mazot fiyatlarının artışı devam ederken yeni üretim sezonuna hazırlanan üreticilerimizin endişesi sürüyor. Mazotta son yapılan fahiş fiyat artışından sonra ağustos ayında düşük de olsa bu fiyat artışları devam etti. Gübre fiyatları ise son üç aydır devamlı bir artış gösteriyor. Gübrede geçen ay oluşan yüzde 33’e varan artışın ardından, ağustosta yüzde 16’yı geçen artışlar görüldü. Kışlık ekim dönemine kısa bir süre kala artan gübre ve mazot fiyatları karşısında üreticilerimiz bu girdileri karşılayabilmek için hasat mevsiminde gelirlerinin artmasını bekliyor. Üreticilerimizin mağdur olmaması, üretime darbe vurulmaması için ürün satış gelirlerinin yeterli olmasının yanında, mazot, gübre başta olmak üzere tüm girdi fiyatlarının makul seviyelerde tutulması ve mazot ve gübre desteklerinin artırılarak bir an önce üreticiye ulaştırılması gerekiyor.”

Mısır primi 6 yıldır aynı!

Bayraktar, geçen günlerde açıklanan mısır fiyatı konusunda ise “Telefonlarımız susmuyor” diyerek üreticilerin korkularını anlattı: “75 ilimizde mısır üretimi yapan üreticilerimiz kilogram başına 6 lira olarak açıklanan mısır fiyatından memnun kalmadı. Geçen yıl kilogram başına 5 lira 70 kuruş olan mısır fiyatının, bu yıl yüzde 5,3 artışla 6 bin lira açıklanması, fiyatın üreticilerimizin maliyetinin altında kalmasına neden oldu. Mısır fiyatı çiftçi için hayal kırıklığı yarattı. Çiftçilerimiz Ziraat Odalarımıza da baskı yapıyor. 29 Ağustos itibarıyla Akdeniz Bölgesi’nde yüzde 14 nem oranı olan mısırda fiyatlar kilogram başına 5 lira 10 kuruş ve 5 lira 20 kuruş arasında değişiyor. Hasadın yoğunlaşmasıyla fiyatların daha da gerilemesinden endişe ediliyor.” Son 6 yıldır değişmeyen mısır primine dikkat çeken Bayraktar, “Üretimin artması sevindirici olmakla birlikte, artan üretimin bin bir emekle üretim yapan çiftçilerimizin refahına da yansıması önemlidir. Bu nedenle açıklanan mısır alım fiyatı yeniden değerlendirilerek artırılmalı, mısır primi üreticilerimizin gelirini koruyacak seviyeye çıkarılmalı” ifadelerini kullandı.

Borç içinde yaşam

Bankacılık sektörünün mevduatı 13 trilyon 414,1 milyar lira, kredi hacmi ise 9 trilyon 923,8 milyar lira oldu. TCMB verilerine göre, mevduat bankalarındaki tüketici kredileri, geçen hafta yüzde 1,1 artarak 1 trilyon 352 milyar 725 milyon 282 bin liraya yükselirken kredi kartları bakiyesi de yüzde 2,3 yükselişle 1 trilyon 205 milyar 898 milyon 37 bin liraya çıktı.

KKM bizi hepten batırdı!

Geçen hafta sonu açıklanan KKM kararları kararın öncesinde, Cuma günü banka hisselerinde 400 puanlık bir düşüş yaşandı. Bu düşüşün arkasında bazı “bıyıklı yatırımcıların” kararı önceden haber alarak harekete geçmesi mi var?. Bu konuya hızla açıklama getirilmesi gerekiyor. Hükümet daha önce döviz hesaplarını Kur Korumalı Mevduat’a çevirmek için bankalara hedef koymuştu. Bundan sonra Kur Korumalı Mevduatı Türk Lirası mevduata çevirmek için hedef koyacak. Erdoğan’ın ekonomiyi ayağa kaldıracak “Büyük projesini(!)” cami avlusuna bırakıverdiler...

Cumhuriyet tarihinin rekoru

Merkez Bankası bu faturayı nasıl ödeyecek? Tulumbada su kalmadığına göre para basacak. Peki hem para basıp hem enflasyonla nasıl mücadele edecek? Etmeyecek. Niyet belli, para basarak milletin elindeki avucundakini enflasyonla almak. Ülkeye çok bedeller ödeten Dövize Çevrilebilir Mevduat’ı modifiye ettiler. Kur Korumalı Mevduat deyip yeniden getirdiler. Sonuç? Dolarizasyon Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı.
“Hazine’ye yük getirmeyecek” dedikleri KKM, eldekini avuçtakini yiyip bitiren hayırsız evlada döndü. Açıklanan verilere göre; Yıllık milli gelir 1 trilyon dolar oldu. Bu, Erdoğan’ın bundan 12 yıl önce, 2023 için vadettiği, 10. Kalkınma Planına da koyduğu 2 trilyon dolar milli gelir sözünün ancak yarısıdır. Kişi başına gelir 11 bin 868 dolar oldu. Bu Erdoğan’ın 2023 için verdiği 25 bin dolar kişi başına gelir sözünün yarısından bile azdır. Hükümetin “Hizmet ve eser siyaseti” dediğinin neticesi, verdiği sözün yarısını bile tutturamamak.
Yılın ikinci üç ayında; Yapılan seçim harcamalarına ve düşük faizli kredi dopinglerine rağmen, büyüme yüzde 4’ün altında kaldı. Büyümeye hane halkı tüketiminin katkısı 10,7 puan olurken, net ihracat (dış ticaret açığı) büyümeyi 6,3 puan aşağı çekti. Vatandaş yerli üreticinin değil, elin ürettiğini tüketti. Nitekim, sanayi katma değeri 2022’nin III. Çeyreğinden bu yana daralmaya devam ediyor. Bu büyüme sürdürülebilir değildir. Ekonomik Güven Endeksi Ağustosta yüzde 5,2, seçimden bu yana geçen 3 ayda yüzde 9,2 düştü. Ekonomi yönetimi ise tweet atarak güven tesis etmeyi umuyor. Ama boşuna…

GÜVEN OLMAYINCA YAMA DİKİŞ TUTMUYOR

Faizi 750 baz puan artırdıkları hafta, TL’nin değerini koruyabilmek için Merkez Bankası’ndan 5,2 milyar dolar tutarında döviz satmışlar. Güven olmayınca, faiz artışı da, sosyal medya mesajları da dövize olan talebi durdurmaz. Ortada; Güçlü çapaları olan, bütüncül, saydam, takvime bağlanmış, denetime açık bir program, bir strateji, bir eylem planı olmayınca, Enflasyonu düşürmek, ülkeyi feraha çıkartmak ve istikrar içinde büyümeyi sağlamak mümkün olmaz. Faiz artışı, döviz satışı, atılan gazlama tweetleri işe yaramaz. Eldeki sınırlı cephane de boşa yakılmış olur.
Faiz indirimleri başladığında; Faiz ve enflasyon yüzde 19, $ kuru 8 lira 70 kuruş civarındaydı. Model safsatalarıyla geçen 2 yıldan sonra “rasyonel” politikalara dönme kararı alındı. Şimdi; Faiz yüzde 25, enflasyon yıl sonunda (tahminin üst sınırında) yüzde 62, $ kuru, faiz artışına rağmen yeniden 26 liranın üzerinde. Madem faizi dönüp dolaşıp başladığınız yerden de yukarıya çıkaracaktınız. Bunu neden yaptınız. Soran eden yok tabii. Bakın Dostlar! "Bu kardeşiniz iktidarda olduğu sürece faiz yükselemez. Faiz devamlı düşecektir." Recep Tayyip Erdoğan (21 Nisan 2023) demişti. Seçimden önce yüzde 8,5'te tutulan faiz, üç ayda üçe katlandı. Bu ay itibariyle yüzde 25'e çıktı.

MİLLETE KİM YALAN SÖYLEDİ?

Tulumbada su bitti. Elin evladı KKM’yi sonlandır yoksa benden al zenginine ver diye sana para vermem dedi. Erdoğan nassı unuttu. Bu faiz artışı kredilere de yansıyacak, ekonomi yavaşlayacak işsizlik daha da artacak. Hani ekonomi iyiydi?
Çakma ekonomistten itiraflar “Ekonomide yaşadığımız sıkıntıların çok önemli kısmı iktisadi değil, siyasi.” Biz hep söyledik, hayat pahalılığının nesebi sahihtir. Anası da babası da Erdoğan’dır. Enflasyonun azmasına sebep olanlar milletimize yaşattıkları felaketin çözümü olamaz.
Açıklanan yıllık resmi enflasyon yüzde 58… Mazotun fiyatı yüzde 103 arttı. Son 5 ayda gübreye gelen zam ortalama yüzde 90… Ama mısır üreticisine bu yıl verilen fiyat artışı sadece yüzde 5.3… Erdoğan’a sormak gerekiyor. Bunu da mı dış güçler yaptı? Bu kararı alırken hiç mi vicdanınız sızlamadı? şimdi soralım: Neden milli paramızın pul olmasına izin verdiniz? Neden milyarlarca dolar rezerv yaktınız? Milletin sırtına bu kadar yükü neden yüklediniz?

PARAMIZI PUL ETTİLER!

Önceki seçimlerde ekonomiyi iyi göstermek için milletin 128 milyar dolarını yakmışlardı. Bu seçimden önce de milletin 199 milyar dolarını daha arka kapı operasyonlarıyla buharlaştırdılar. Devlet yönetimi böyle, afet yönetimi böyle, ekonomi yönetimi de onlardan hiç farklı değil… Güya ‘model’ dediler. Faiz takıntısıyla ekonominin tüm dengelerini alt üst ettiler. ‘Faiz inince, enflasyon da iner’ diyerek akıldan, bilimden uzak safsataların peşine takıldılar. Faiz talimatla inince hem kur hem enflasyon patladı. Bu defa adına ‘liralaşma’ dedikleri bir başka safsatayla, TL mevduatı, dövize endeksleyiverdiler. Faizden kaçarken dolarizasyona yakalandılar. Hortlattıkları enflasyon, milli paramızı pul etti. Paramızın ‘değer saklama’ işlevini bitirdi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi