Ali İbrahim Önsoy

Ali İbrahim Önsoy

İktidar ve Zam

Mevcut siyasi partinin iktidara gelişinden bugüne yirmi küsür yıl geçti. Geçen zaman süresi içinde yöneticileri çok şeyler söyledi yazdı ve de çizildi. Hatta dün olduğu gibi bugünde hala ana muhalefet partisi olan ve o dönemdeki genel başkanı tekrar seçim yapılması için kapıyı bile araladı. Bu bile yetmedi kendine “aydın ve demokrat” diyen kişileri ardına taktı; “bu kişiler” “yetmez ama evet “ dedi hatta sıfatları bile “akil insandı”. Ne verilen sözler yerine geldi ne yasalar değişti. Bunlar iktidara gelirken kimlerden icazet alınmış ve yüz sürmüşler ise yine onlara hizmet etmeye devam etmekte.

Yapılacak olan herhangi bir şeyin özü mayası önemlidir. Sisteme göbekten bağlı iktidarlar yüzyılların getirip günümüze kadar gelen mayası herhangi bir hamura katıldığında ona kendi özelliğini verir. Mayası aynı olan sistem içi partiler için evvela kendi çıkar ve menfaatleri önemlidir. Toplum ve yurttaş diye bir dertleri yoktur ve olmamıştır.

Son yıllar ve özellikle son günlerde yazılı ve görsel basının haber kanalları içinde mutlaka üretici, çalışan, emekliler ve tarım taban fiyatları konusunda açıklamalar yapılmakta. “Anayasa” çalışanın ve üreticinin hakkı korunacak ve desteklenecek der. İktidarlara gelen partilerin çalışma yasaları içinde çalışan ve üreticiyi destekleyip kollamak zorunda olduğunu yazan yasaları var. Hangi inançta olursanız olun “alın teri” kurumadan üretilen mal heba olmadan ödenmeli der. Peki, iktidar yöneticileri seçilmiş ve atananalar bu gerçekleri bildikleri halde neden görmezden gelmekte? Devlet yasalarında hemen herkes eşittir der, peki üretici, çalışan ve emekli emeklerinin karşılığını istediğinde neden sesleri duyulmuyor talepleri yerine getirilmiyor? Yasa yapıcıları ve uygulayıcıları bu ülkenin itibarlı kişileri oluyorsa “yurttaşlar” onların nesi oluyor?

“Sadaka”, çalışacak gücü olmayan, yardımla ayakta kalıp yaşamını devam ettirene verilir. Yoksulluk ve yoksunluk durumunda kim olursa olsun eğer çalışacak güç ve bilgiye sahipse çalışıp emeğinin karşılığını alır. Sistem dün zincirli/halkalı kölesini bugün ekonomik ve sosyal yaşamın kölesi haline getirip ve onu açlığa mahkûm ederek yoksul hatta “sadaka” alma duruma soktu. Yurttaşı bu duruma getirerek anayasa ve inanç değerleriniz onu hala kollayıp koruyamıyorsa bunun müsebbibi kim?

Üretici ve emeğini satarak geçinen yurttaşlar hem yasa hem de değerler çerçevesinde kimsenin yardımı ve sadakasına muhtaç değildir. “Devler” yönetiminde kim olursa olsun yurttaşını sadakaya muhtaç hale getirmemeli. Seçilmiş ve atanmış yöneticiler kim olursa olsun yurttaşa “sadaka” verir gibi “alın terinin hakkı bu” diyorsa hem yasal hem değerleri çerçevesinde “suç” ve “günah” işlemekte.

İster altı yüz yıl, ister yüz yıl ister yirmi küsür yıl iktidarda olup yurttaşını yaşanabilir bir ortam sağlayamamış ise hiç olmaz ise düşünmeli ve dünü bugünü sorgulamalı. Anayasa, yasa ve toplumsal değerler yurttaşın temel hak ve özgürlüğü koruyup kollayacak ve daha yaşanabilir bir ortam yaratmakla sorumlu olduğunu yurttaşa hissettirmesi gerekir peki bunu yaptı mı?

Her seçim dönemi ve yıl sonu geldiğinde çalışan, üretici, okuyan dahası yurttaş için yapamayacak sözler verilmekte. İktidarlar birilerine verdikleri sözleri harfiyen yerine getirdi hatta “ne istedilerse verdiler” ve ülkenin başına nasıl bir çorap ördüğünü gördük. Yirmi küsür yıl yönetimde olup da hala vaatlerini sıralıyor fakat elle tutulur değerleri hayata geçirdi mi? Anayasayı geçtim kendi dar inancı çerçevesinde bile hak, hukuk, adalet ve kalkınma dahası insani değerleri çalışana, okuyana, üretene, kadına dahası yurttaşa bir önceki iktidarlardan farklı ne verdi ve ne aldı?

Bu topraklarda yaşayan ister seçilen ve atatan isterse yaşamını idame ettiren yurttaş olsun günün yoğun çalışma uğraşı içinde yaşadıklarını akşamın karanlığı çöktüğünde görüp değerlendirir. Yöneticiler her zaman vaat etmeyi bilirler ama onu yerine getirmeyi bilmezler, bahaneleri çoktur. Çalışan, üretici, öğrenci, emekli, kadın dahası yurttaş yaşamsal taleplerini bildirdiği halde söz verip yerine getirmeyen hatta var olan hakkını bile elinden alanın bugünlerde verdiği vaatlere ne kadar inanabilir? Yöneticilerin yıllardır söz ve vaat verdikleri halde hiç biri yerine gelmemiş ise bugün verdikleri sözler ne kadar inandırıcı?

24 Ocak 1980 ekonomik kararları ve onu takip eden 12 Eylül 1980 Askeri Faşist darbesi devamı olan hükümet ve iktidarlar aradan kaç yıl geçmiş bile olsa onun günümüzdeki devamı mevcut iktidardır. Mevcut iktidarlar sistemin devamını savunur. Yurttaş onun için ağzına bir parmak bal çalınan ya da sadaka verilendir. Dün olduğu gibi bugünde verdikleri ekonomik ve sosyal vaatlerin hiçbiri yerine gelmeyecek dağ fare doğuracaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali İbrahim Önsoy Arşivi