Radyolar yoğun bakımda

Dünyada ilk düzenli radyo yayınları 1920 yılında ABD’de başladı, 1920’ler radyo mecrasının yaygınlaştığı bir dönemdi. Türkiye’de Mustafa Kemal Atatürk’ün bir basın aracı olarak gördüğü radyo mecrasını önemsemesi nedeniyle radyo yayınları Avrupa ile eşdeğer zamanda başladı. İlk düzenli radyo yayını 6 Mayıs 1927 yılında başladı. O dönem cumhuriyet çok gençti parası da yoktu ama Atatürk radyo yayınlarının başlamasını istiyordu. Bütçesizliğe çözüm bir özel şirketle bulundu. Sermayesini iş insanlarının topladığı TTAŞ adlı bir şirket kuruldu ve Fransa’dan alınan vericilerle yayınlar başladı.

O gündür bugündür Türkiye’de radyo yayınları devam ediyor. 2027 yılında Türkiye’de radyo yayıncılığı yüzüncü yılını kutlayacak ama öylesine ilginç bir dönemdeyiz ki Türkiye’de radyo mecrası pek çok nedenden dolayı yüzüncü yılına ya yoğun bakım ünitesinde girecek ya da mezarda girecek. Bunun en önemli iki nedeni medyada yaşanan dijitalleşme ve kötü radyo yönetimleri. Bu iki faktör radyo mecrasının reklam kampanyalarından aldığı payı her yıl kaybetmesine neden oldu. Buna bir de yeni neslin radyo mecrasına olan ilgisizliği eklenince özellikle Z Kuşağının radyoya gramofon muamelesi yapması mecranın zor günler geçirmesine neden oluyor.

r2.png

Toplumun sadece yüzde 52’si radyo dinliyor

Radyo şöyledir, radyo böyledir diye popülist söylemler yapmayacağım. O işin romantik tarafı. Benin altını çizmek istediğim konular arasında en ilginç olanı radyo dinleme araştırmalarında dahi ortaya çıkan veri. Türkiye’de radyo dinleme alışkanlıkları araştırması veya bir başka deyişle radyo reytingleri Kantar Medya adlı şirket tarafından yapılıyor. Daha önce Nielsen tarafından yapılan ölçümleme son yıllarda ihale ile bu şirkete verildi. Kantar medya radyo dinleyici ölçümü araştırmasını her ay güncelliyor. Bu verilerde insanların demografik yapılarına göre hangi radyoları dinlediklerini, radyoyu hangi saatlerde dinlediklerini ve bunun gibi bilgileri sunuyor.

Bu araştırmayı her ay incelerim. Geçen gün güncel veriler elime geçti ve biraz daha detaylı inceledim. İlk dikkatimi çeken şey ne oldu biliyormusunuz? Bu araştırma şirketinin resmi verilerine göre Türkiye’de ocak ayında insanların sadece yüzde 52,1’snin radyo dinliyor olması. Yani bu araştırma öylesine güzel bir veri sunmuş ki tek kelime ile mecranın yaşadığı sorunları özetledi. Türkiye’de her iki kişiden biri radyo dinlemiyor ya da her iki kişiden biri radyo dinliyor. Artık olaya nasıl bakarsanız. Bu veri radyo mecrasının yüzüncü yılına yoğun bakımda girdiğinin en somut kanıtı.

Radyonun yerini dijital medya aldı

Doksanlı yıllarda radyo Türkiye’de insanların en yakın dostuydu. Özel programlar yayınlanır, yeni çıkan albümler ve şarkılar radyolarda yayınlandıktan sonra patlardı. Sonrasında gel zaman git zaman trendler değişti ve önce internet sonra da sosyal medya artık insanların en yakın dostu oldu. Şimdi ise dijital medya artık herkesin hem arkadaşı hem kardeşi, hem sevgilisi hem ailesi oldu. Artık her şeyimizi dijital medya sayesinde yapıyoruz. Bunun aksini iddia etmek artık cahillikten öte bir şey değil. Bende hem kendi ekibime hem de öğrencilerime “ne yapacaksanız yapın ama dijitalleşmeyi ihmal etmeyin, her şeyi dijital yapın” diyorum. Gazetecilik, eğitim, bankacılık, müzik, radyo, televizyon kısaca aklınıza gelen her şey her geçen gün dijitalleşiyor. Buna bir de yapay zekayı eklersek yakında banka şubeleri azalacak, üniversite kampüsleri azalacak. Televizyon kanalları dijital dönüşümden zaten payını aldı ve karasal yayın yapan televizyon sayısı azaldı. Radyo mecrasında da dijitalleşme kendisini podcast, dijital radyolar gibi yeni mecralarla iyiden iyiye hissettirmeye başladı. ABD’de podcast yayıncılığı aldı yürüdü, Avrupa FM bandını tamamen kapatarak dijital yayıncılığa geçmeye hazırlanıyor. Türkiye’de sektörel bazda hiçbir şey olmuyor. Medya dijital dönüşüme ayak uydurmada çok büyük zorluklar yaşadı ve yaşıyor sanırım yaşamaya da devam edecek. Bu konuda radyolar da paylarına düşeni aldılar.

Dostlar alışverişte bulunsun diye yapılan dijital yatırımlar radyoları hiçbir şey katmadı buna bir de FM bandına olan ilginin azalması eklenince mecranın reklam pastasından aldığı payda ciddi düşüş oldu.

İBB toplantısında radyo dilenciliği

Radyo mecrasında yaşanan düşüş öylesine trajik şeyler yaşatıyor ki bazen şahit olduklarıma bende şaşırıyorum. Mesela geçenlerde İBB AK Parti Başkan adayı Murat Kurum sadece radyocuları davet ettiği bir sabah kahvaltısı düzenledi. Bende oraya davet icabı gitti. Davete gittiğimde Kurum’un radyocuların gözünden İstanbul’un sorunlarını dinlemek istediğini gördüm. Soru – cevap bölümünde radyoculardan görüş alan Kurum radyocuların ondan adeta reklam dilenmesine şaşkınlıkla baktığına bizzat şahit oldum.

İstanbul’un sorunlarını görüşmek üzere buluştuğu radyocular Murat Kurum’dan adeta reklam dilendiler. Hatta “Recep Tayyip Erdoğan’ın radyo prensi” unvanlı radyocu Gezegen Mehmet lakaplı Mehmet Akbay (yaklaşık yirmi yıldır AK Parti’nin radyo sözcülüğünü kapan Kral FM programcısı) Kurum’a “neden sosyal medya fenomenlerine reklam veriliyor”a kadar varan bir söylemde bile bulundu. Kurum “her dönemin popüler olan mecraları vardır, bu dönemi de böyle kabul etmek gerekiyor” gibi bir yanıt vermişti.
Yine aynı toplantıda 2019 seçimlerinim ilk ayağında (iptal olan seçimler) İBB binasında Ekrem İmamoğlu’nu protesto eden Murat Kazanasmaz adlı radyocunun Murat Kurum’a “Ekrem İmamoğlu İBB’nin radyosunu kapattı ve bizi kovdu. Siz seçimlerden sonra İBB radyosunu açacakmısınız?” sorusunu sordu. Kurum da bu soruya karşılık olarak “evet açacağız siz hazırlıklara başlayın” demişti. Bu diyalog üzerinden toplantıdaki herkes “Radyocu Murat İBB’den işi kaptı” şeklinde yorum yapmış gülüşmüştü.

O gün ben radyo mecrasının vahim durumda olduğuna artık kesin kanaat getirmiştim. Bu tür diyaloglara çok şahit oluyorum. Bende uzun zaman radyoculuk yaptım hala da yapıyorum ama ben bu dönüşümü on beş yıl önce gördüğüm ve dijitalleşmeye gereken yatırımları yaptığım için bunan olumsuz etkilenmedim ama dijital dönüşüme sırtını dönem radyo patronları ve yöneticilerin şu an adeta “yangın var” diye ağlamalarını şaşkınlıkla izliyorum.

r3.webp

EN ÇOK DİNLENEN RADYOLAR!

Gelelim yazımın özüne radyo 2024 yılına onlarca sorunla girdi. En çok dinlenen radyolar arasında ilk beşte iktidara yakın medya gruplarının radyo kanalları yer alması ilginç bir tesadüf. İlk onda yer alan radyo kanallarının tamamı sadece müziği ile ön planda olan radyolar. Yani fazla programcısı olmayan radyolar.

Rap müziği yayınlayan Virgin Radyo adlı radyo pek çok radyoyu geride bırakarak reytinglerde beşinciliğe kadar yükselmiş. Araştırmaya göre en çok dinlenen üç müziği ön plana getiren Türkçe pop müzik radyosu Kral Pop, Süper Fm ve Powertürk. Bu üç radyo yayınlarında programdan çok müziğe yer veriyor. Dj veya program yapımcısı olmadan sadece müzik yayını yaptıkları zaman dilimin toplam zaman diliminin yüzde yetmişine denk geliyor. Bir başka deyişle Spotify gibi ya da CD gibi müzik yayını yapan radyolar revaçta.

Yabancı radyolarda en çok dinlenen iki radyo Power Fm, Metro Fm. Dizi dünyasının yeni fenomeni Dilber’in bol bol kalça salladığı Ankara türkülerini çalan Radyo Seymen on dördüncü sırada. Beş altı yıl gibi bir sürede başarılı olan ve muhalefetin adeta sesi olan Kafa Radyo on ikinci sırada. Bu radyolar başarılı olanlar bunların yanında bir de yirmi beş yılı aşkın marka değeri olup başarısız olan ve reytinglerde alt sıralarda kalan radyolar da var. Bunlar Alem Fm, Show Radyo ve Radyo D. Bu üç radyo bundan on sene önce şampiyonluk yarışında ilk on için mücadele ederken şimdi yirminci sıralara yakın bir yerlerde ikinci ligdeler.

Haber radyoları da revaçta

Haber medyasının çok trend olduğu bir dönemdeyiz. Haber televizyonları çok popüler bu haber televizyonlarının birer radyosu da var. En çok dinlenen haber radyosu A Haber Radyo. Araştırmada en az dinlenen haber radyosu ise CNN TÜRK Radyo. Oysa CNN Türk televizyonda birinciliğe oynuyor ama radyosu ligde kalma mücadelesi veriyor. Benzer şey Kanal D için de geçerli. Televizyonu ilk ikiye oynarken radyosu Radyo D ikinci ligde prestij mücadelesinde. Yani aynı grupta farklı sonuçlar da alınabiliyor. Reyting böyle bir şey. Yöneticiler ve hatta patronlar için birer karne gibi. Bu karneleri iyi okumak, karnelerin arkasında kalan gizli mesajları iyi değerlendirmek lazım. Tabii ki bunlar sadece madalyonun görünen yüzü birde görünmeyen yüzü var ki oraya hiç girmeyelim. Yıla girerken Türkiye’de en çok dinlenen yirmi beş radyonun hangi radyo olduğunu merak edenlere listeyi paylaşıyorum:

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mihalis Kuyucu Arşivi