Türkiye Eurovision şarkı yarışmasına uzun zamandır katılmıyor. Puanlamayı bahane ederek yarışmayı boykot eden tek ülke Türkiye ama tabii ki bu işin görünen kısmı. Yarışmaya katılmamamız aslında politik. Buna iktidar partisinin kültür politikası ile AB ile olan ilişkilerini de hesaba katarsak bunun nedenlerini anlatmaya zaman yetmez konu uzar gider.

Politik nedenlerle katılmadığımız bu yarışmanın da her ne kadar hiçbir politik yönü olmadığı iddia edilse de politik olduğu özellikle son üç yılda tescillendi. Bunun ilk somut örneği Ukrayna savaşın nedeniyle Rusya’nın yarışmadan atılması oldu. İkinci tescili aynı sene yani 2022 yılında oldu Rusya’nın yarışmadan atıldığı yarışmada birincilik Ukrayna’ya verildi. Üçüncü olay ise Rusya’yı savaş çıkarttı diye diskalifiye eden yarışma komitesinin Filistin’e saldıran İsrail’e her türlü iltiması geçmesi oldu. Yüzbinlerce protestoya rağmen Eurovision komitesi Rusya’ya uyguladığı stratejiyi İsrail’e uygulamadı ve İsrail’in güle oynaya yarışmaya katılmasına izin verdi.

Türkiye katılmamakla haklıymış

Bu üç faktörün tamamı yarışmanın politik olduğunu ve bu yarışmanın politik yönünün tamamen batı emperyalistlerinin keyfine göre belirlendiğini kanıtladı. Şimdi İsrail yarışmaya Gazze saldırısını ima eden sözler içeren bir şarkı ile katılacak. Ne Avrupa Yayın Birliği ne de Eurovision komitesi İsrail’e hiçbir şey demedi, diyemedi. Tün bunlar yaşanırken Türkiye’nin yarışmaya katılmama konusunda az da olsa haklı olduğunu gördük. Avrupa’da aktivistler, sanatçılar Eurovision’u protesto etse de fayda etmedi ve İsrail yarışmaya kabul edildi.

Tam bu sırada Sertab Erener bu yıl İsveç’te düzenlenecek Eurovision şarkı yarışması finaline davet edildiğini açıkladı. Eurovision komitesi ve İsveç çok uyanık bir davranışla “madem Türkiye yarışmaya katılmıyor o zaman bizde yarışmada Türkiye’ye birincilik getiren Türk şarkıcıyı davet edelim” diyerek bu konuyla ilgili hazırlıklara başladı.

Sertab Erener konserinde Eurovision final gecesinde sahne alacağını ve “Everyway That I Can” adlı Türkiye’ye birincilik getiren şarkının yeni versiyonunu yarışma finalinde seslendireceğini teyit etti. Hatta şarkının yeni versiyonunu da mayıs ayında piyasaya çıkartacağını da açıkladı. Bu olay medyada çok fazla yankılanmasa da Türkiye’deki Eurovision fanlarınca heyecanla karşılandı.

Sertab’ta protesto eder mi?

Sertab Erener yarışmanın final gecesinde İsveç’te sahne alacak mı yoksa bu bir düşüncemi henüz resmi bir netlik yok. Ama Sertab Erener bunu söylediğine göre ciddi bir davet var demek. Burada benim en çok merak ettiğim şey Sertab Erener’in yarışmada final gecesi sahneye çıkmayı kabul edip etmeyeceği. Ne alaka diyebilirsiniz. Şöyle söyleyeyim, Filistin konusunda duyarsız kalan Eurovision Şarkı Yarışması komitesi İsrail’i yarışmaya kabul ederek ve Ukrayna savaşını bahane ederek Rusya’yı yarışmadan atarak politik bir yarışma olduğunu kanıtladı. Acaba Sertab Erener de bu politik davranışa karşı aktivist bir düşünceyle yarışma komitesine “siz politik bir yarışma oldunuz, Filistin’deki kardeşlerimize katliam yapan bir ülkeye destek olduğunu. Ben bu nedenle sahneye çıkmam” der mi? Bence demez. Demeli mi? Kesinlikle.

Peki diyelim ki Sertab Erener yarışma gecesi sahneye çıktı. Sahnede şarkının bir bölümünde özellikle rap bölümünde Filistin için bir farkındalık yaratmak amacıyla bir dörtlük eklese nasıl olur? Ya da şarkısını söyledikten sonra ellerini kaldırıp “Dünya barışı için Filistin’e özgürlük” diye bağırsa hatta o oryantal kıyafetinin içinden estetik bir biçimde bir Filistin bayrağı çıkartsa ne olur? Bence çok güzel olur.
Peki Sertab Bunları veya bunlardan birini yapar mı? Pek sanmıyorum ama yine de yapar mı umuduyla yazıyorum. Aslında Eurovision’un iki yüzlülüğüne ve siyasi dejenerasyonuna bir ders verecek göndermede bulunsa efsane olur ve Sertab da Türkiye de tarihe geçer. Bırakın Türkiye’yi dünya onu konuşur. Bir anda dünyanın gündemine gelir ve dünyanın en güncel aktivist şarkıcılarından biri olmayı başarır. Eurovision komitesi ona kızsa da ne olacak? Bir daha yarışmaya mı katılacak Sertab? Hayır! Yarışmaya katılsa da birinci mi olacak? Tabii ki hayır çünkü papaz bir kez pilav yer. Ama bu protestoyu yaparsa tarihe geçer.

Bunları yazıp söylemek kolay ama uygulamak çok zor. Çünkü batının emperyalist politikalarına an itibariyle dünyadaki herkes boyun eğmiş durumda. Buna da en çok Türkiye boyun eğmiş durumda. Filistin ve Gazze meselesi konusunda yapılan protestolar daha çok iktidar partisi ile bütünleşmiş durumda. Ama iktidar partisi de bir iki miting dışında bir şey yapamadı. Muhalefette pek bir şey yapmıyor sadece Gazze üzerinden iktidarı eleştiriyor. Sanatçıların büyük bir kısmı muhalif olduğu için Gazze’nin Müslüman dünyasının meselesi değil de AK Partinin meselesi gibi görüyor ve Filistin’deki soykırım hakkında hiçbir şey yapmıyor. Dünyada yıllardır yalnız kalan Filistin bir kez daha yalnız kaldı. Oysa eskiden öyle miydi?

Geçmişten bir örnek

Bilmeyenler için tarihten bir anekdot paylaşayım. Eurovision şarkı yarışması 1979 yılında İsrail’de düzenlenecekti. İsrail Filistin ve Kudüs meselesinin propagandasını yapmak için yarışmayı ‘İsrail’in başkenti Kudüs’te düzenleme kararı almıştı. İsrail’in başkentinin Kudüs olduğu konusu tartışmalı bir konuydu. Dönemin başbakanı Bülent Ecevit bunu içine sindiremedi ve yarışmaya birkaç hafta kala Türkiye’yi Eurovision şarkı yarışmasından çekerek yarışmanın bu politik kimliğini protesto etti. O dönem Maria Rita Epik ve 21.Peron “Seni Seviyorum” adlı şarkıyla İsrail’de düzenlenen Eurovision’da Türkiye’yi temsil edecekti ama edemedi çünkü dış işleri bakanlığı yarışmadan çekildi. Bu olay herkese kapak olması gereken bir davranış.