Üniversiteliler de aç kaldı!

Toplumun çok geniş bir kesimi artık doğrudan açlıkla mücadele etmeye başladı. Ülkemizde yapılan bir araştırmada nüfusun yüzde 37,6’sının, yani 32 milyon 150 bin kişinin yoksulluk sınırının altında yaşadığı görüldü. Kısaca, nüfusun yüzde 98’i, yani 83 milyon 750 bin kişi açlık ve yoksulluk sınırının altında kaldı. Türkiye’de nüfusun yüzde 60,4 dolayında kesiminin, yani 51 milyon 600 bin kişinin açlık sınırının altında yaşadığı belirlendi. Öte yandan bir başka güncel araştırma da ise Üniversiteli gençliğinde açlıktan ziyadesiyle etkilendiği ortaya rakamlarla kondu. Hazırlanan raporda üniversite öğrencilerine verilen bursun 1250 TL, bir öğrencinin yalnız okul yemekhanesinden üç öğün beslendiği takdirde aylık yemek masrafının 1275 TL olduğu ortaya çıktı.

İlk sorun barınma
Yoksulluk Dayanışma Ofisi'nin hazırlamış olduğu 'Genç Yoksulluğu Dosyası' nda üniversite öğrencileri için çarpıcı gerçekler ortaya kondu.Üniversiteye yakın bir bölgede ev kiralamanın bedelinin yüzde 151,4 arttığı belirtilen raporda “Kendi şehirlerinden farklı bir şehre okumaya gelen öğrencilerin ilk karşılaştığı sorun genelde barınmadır. Devlet yurdu, özel yurt, ev kiralama gibi yollara başvuran gençlerin önündeki problem 2023 - 2024 eğitim öğretim yılında daha da derinleşmiştir” denildi. Öğrencilere uygun fiyatlarla konut sağlanmalı ya da acil olarak geçici barınma merkezleri oluşturulmalı. Yemekhane ücretlerinin makul düzeyde tutulması sağlanmalı, okul içi hizmet veren kafe ve lokantaların ihalesi yapılırken öğrencilerin ödeyebileceği azami tutar bir zorunluluk olarak önceden belirtilmelidir. Gençlerin yoksullukla mücadele ettiği; Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında eğitim hakkını kullanmak isteyen her gencin büyük sıkıntılarla mücadele ettiğini vurgulamam gerek. Önlisans ve lisans öğrencilerine verilen KYK burs miktarı 1250 TL, bir öğrencinin sadece okul yemekhanesinden üç öğün beslendiği takdirde aylık yemek masrafının 1275 TL olduğu da acı bir gerçek.

Ekonomik kriz vuruyor
Anayasa’nın herkesin eğitim öğretime erişim hakkı olduğu hükmünün yer aldığı 42’nci maddesi eğitim ve öğrenimin devletin gözetim ve denetimi altında olduğunu ve zorunlu temel eğitimin parasız olduğunu da vurgular. Giderek artan ekonomik kriz ile birlikte gençlerin, öğrencilerin eğitimlerine devam edememesi artık eşit eğitim fırsatlarına erişememesi ve insan haklarının ihlal edilmesi anlamına gelmektedir.

Yemek ücretlerine büyük zam
Öğrencilerin ekonomik sorunlar nedeniyle geçinemediğine, üniversite öğrencilerinin okullarını dondurmayı düşündüklerine, başta barınma, eğitim, beslenme gibi temel hakları ihlal ediliyor Beslenme sorununa değinilen raporda, Ekim ayında başlayacak üniversite eğitimi öncesi birçok okulun yemekhane fiyatlarını açıklamadığı ifade edildi. Yemek ücretlerinde Hacettepe Üniversitesi’nde yüzde 76, ODTÜ’de yüzde 80 artış yaşandığı belirtilen raporda, öğrencilerin sağlıklı beslenme hakkına erişimin zorlaştığına vurgu yapıldı.

Bir aylık yemek ücreti burstan fazla
Yemekhane fiyatlarındaki artışın öğrencilere verilen KYK bursu ve kredi miktarından fazla olduğuna dikkat çekilen raporda, önlisans ve lisans öğrencilerine verilen burs ve kredi miktarının 1250 TL olduğu, üç öğün okul yemekhanesinden beslenen bir öğrencinin aylık yemek masrafının 1275 TL olduğu bilgisine yer verildi. Barınma sorununa ilişkin olarak Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin yüzde 88’inin yurt konaklama hakkı elde edemediği, yüzde 52’sinin ev kiralayamayacak durumda olduğu ortaya çıktıç. Ankara’da ODTÜ’ye yakın olan ve öğrencilerin kaldığı semtlerden olan 100. Yıl İşçi Blokları Mahallesi’nde kira fiyatlarının yüzde 151,4 arttığına dikkat çekilirken, KYK burs ve kredi miktarının 1250 TL olduğu vurgulandı. Yoksulluk çok yönlü ve çok boyutlu; yoksulluğun, yalnızca maddi değil, aynı zamanda politik, sosyal, kültürel, fiziksel, psikolojik, zihinsel sağlık boyutlarını da içerdiğibir gerçek. Her 2 üniversite öğrencisinden birinin beslenmede zorluk yaşadığı ortada.

Öğrenciler birkaç öğün atlıyor
Türkiye'de gerçekleştirilen, 13 bin 085 öğrenciyle yapılmış geniş kapsamlı bir araştırmaya göre, üniversite öğrencilerinin yaklaşık yüzde 60'ının göreli yoksulluk sınırının altında olduğu belirlendi. Ayrıca başka bir çalışma, üniversite öğrencileri arasındaki yoksulluğun özellikle temel ihtiyaçlar ve eğitim alanında yoğun olarak hissedildiğini göstermektedir. Bu öğrencilerin; balık, tavuk, et gibi beslenme açısından önemli olan gıdalara ulaşmakta zorlandıkları, haftada en az ise birkaç gün öğün atladıkları ortaya kondu.

Gençler mutsuz ve umutsuz!
Aynı araştırmaya göre, gençlerin yüzde 30’u kendini mutsuz hissettiğini ifade ettiğinin bilgisi verildi. CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi, üniversite öğrencileriyle görüşmeler yaptı. Bu görüşmeler raporda şu şekilde yer aldı: “ODTÜ, Okul Öncesi Öğretmenliği Tahsin, 2021’de pandemi sonrası ekonomik sebeplerle okulu dondurmuş. Öncesinde idare etmek için çeşitli işlerde çalışmış fakat hem çalışırken okumanın verdiği zaman kısıtı hem psikolojik hem de ekonomik ağırlıktan dolayı okulu dondurmanın tek çare olduğuna karar vermiş. Ankara Üniversitesi, Fizik Mühendisliği Serkan, genel kanının aksine, çok iyi bir bölümden mezun olmasına rağmen, iş bulamadı, bulduğunda asgari ücretle çalışmak zorunda kaldı. Kirası 12 bin lira. Ailesinin yanına Antalya’ya dönmek zorunda kaldı. ODTÜ, Psikoloji Ece, bu sene ODTÜ Psikolojiden mezun oldu. Mesai fazlası çalıştığı ve asgari ücrete çalıştığı işinde çalışırken bile kendine yetemediğini söyleyen Simge, farklı bir iş bakındı fakat yeni bir iş bulamadığı ve artık kirasını ödeyemediği için ailesinin yanına Kırklareli’ne geri dönmek zorunda kaldı. Maddi imkansızlıklardan dolayı aile evine dönmek zorunda kalan binlerce öğrenciden yalnızca biri. Ankara Üniversitesi, İspanyol Dili ve Edebiyatı Cemre, KYK kredisi alıyor çünkü kendisine burs çıkmamış. 2 arkadaşıyla beraber bir evde kalıyor, geçimini sağlamak için günlük güvencesiz işlerde çalışıyor. Ev sahibi evi satacağı için yeni bir ev bulmak zorundalar ama asgari düzeyde oturulabilecek evlerdeki yeni kiralar 15 bin lira. Okulunu en azından 1 dönemliğine dondurup tam zamanlı işte çalışabileceğini söyledi çünkü mezun olsa bile kendi mesleğini icra edebileceğine dair bir umudu yok.”

32 milyon kişi yoksul!
Dostlar ! Öte yandan “BM Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri· Ağı (Sustainable Development Solutions Network-SDSN) 2023 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu’nu yayınladı. 166 ülkenin tüm hedefler doğrultusunda puanlaması yapıldı ve ilerleme durumları gösterildi. Sıralamada Finlandiya 1. olurken, Türkiye 72. sırada yer aldı. Güney Sudan ise sıralamada sonuncu oldu. Rapordaki en çarpıcı sonuçlardan birisi, ekonomik krizin derinleşmesiyle birlikte yetersiz beslenme ve bodurluk oranlarının artması olduç Türkiye de nüfusun yüzde 37,6’sının, yani 32 milyon 150 bin kişinin ise yoksulluk sınırının altında yaşadığı görüldü. Kısaca, nüfusun yüzde 98’i, yani 83 milyon 750 bin kişi açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Türkiye’de nüfusun yüzde 60,4 dolayında kesiminin, yani 51 milyon 600 bin kişinin açlık sınırının altında yaşadığı tespit edildi.
Bakın Dostlar ! Yoksulluk, insan hakları ihlalidir. Sosyal devlet gereği olarak, her bireyin ‘insan haklarına’ uygun şekilde yaşaması ve bu ihlallerin önlenmesine yönelik bir çalışma yapılmalıdır. Yoksulluk, ‘Küresel Çok Boyutlu Endeksi’ne (ÇBYE) göre değerlendirilmelidir. Sosyal yardımlar, hak temelli politikalar çerçevesinde düzenlenmelidir

1 milyon 251 bin çocuk bodur!
BM 2023 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu’nun Sıfır Açlık hedefine yönelik verilere göre; Türkiye’nin yetersiz beslenme yaygınlığı oranı yüzde 2,5. Beş yaş altı çocuklarda bodurluk prevalansı yüzde 5,5. Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı (WFP), 6 Haziran 2022 tarihinde gerçek zamanlı veri paylaştığı ‘Açlık Haritası’na göre, 92 ülkede toplam 866 milyon kişi yeterli gıda tüketmediğini açıkladı. Haritaya göre, 82,3 milyon nüfuslu Türkiye’nin 14,8 milyonu yeterli gıda tüketemiyor. TNSA’nın 2018 yılında Hacettepe Üniversitesi ile yaptığı araştırma ise beş yaş altı çocukların yüzde 6’sı bodur ya da yaşına göre çok kısadır. Bu durum, kronik kötü beslenmeyi işaret etmektedir. Bodurluğa, en fazla hiç eğitim almamış veya ilkokulu bitirmemiş annelerin çocuklarında rastlanmaktadır (yüzde 9). Bodurluğun en yaygın olduğu bölge Doğu (yüzde 8), en az yaygın olduğu bölge ise Batı’dır (yüzde 4). Beş yaş altı çocukların yüzde 8’i fazla kiloludur. Akut yetersiz beslenmenin bir göstergesi olan zayıflık (boya göre çok zayıf olma) yaygın değildir (yüzde 2). Bunlara ek olarak, çocukların yüzde 2’si düşük kiloludur.

Meyve sebze tüketemiyorlar
Türkiye Çocuk Araştırması Raporu’na göre; peynir ve yoğurt gibi süt ürünlerini her gün tüketemediği belirtilen çocukların oranı yüzde 42,2, ekmek veya makarna gibi tahıl içeren yiyecekleri her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı yüzde 62,4, meyveyi her gün tüketmediği belirtilen çocukların oranı yüzde 49,5, sebzeyi her gün tüketmediği belirtilen çocukların oranı yüzde 67; et, tavuk veya balığı her gün tüketmediği belirtilen çocukların oranı yüzde 87,3.

Bebek ölümleri hızlandı
BM 2023 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu’na göre; iyi sağlık ve refah alanında anne ölüm oranı her 100 bin canlı doğumda 17,3, yenidoğan ölüm oranı ise her bin canlı doğumda 4,7, Beş yaş altı ölüm oranı ise bin canlı doğum başına 9, tüberküloz insidansı ise her 100 bin nüfusta 18, evsel hava kirliliği-ortam hava kirliliğinin ölüm oranı her 100 bin nüfusta 45,5, 15-19 yaş arası gençlerdeki doğurganlık hızı bin kadın başına 14,7. İklim değişikliğinden en fazla etkilenenler derin yoksulluk içinde yaşayan ve en savunmasız durumda olan çocuklar. Kaynak tükendikçe çocuklar okuldan alınıp çalıştırılıyor. Yoksullaştıkça ‘çocuk evliliği’ artıyor. Açlık ve yoksulluk, suç oranını artıyor.

Kirlilik, en çok çocukları etkiler. Anne karnında ve erken çocuklukta kimyasallara maruz kalmak, erken bebek ölümüne yol açıyor.

65 yaş üstü yoksullar!
BM 2023 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu’na göre; eşitsizliklerin azaltılması alanında yaşlı yoksulluk oranı (66 yaş ve üzeri nüfusun yüzdesi) yüzde 13,7 (2019). Ülkemizde sosyal koruma kapsamında emekli/yaşlı, dul/yetim ve engelli/malul maaşı alan kişi sayısı, 2020 yılında 14 milyon 288 bin iken yüzde 2,4 artarak 2021 yılında 14 milyon 624 bin kişiye yükseldi (TUİK, Sosyal Koruma İstatistikleri, 2021). İstanbul Politik Araştırmalar Enstitüsü’nün Mayıs 2021 tarihli Türkiye’de İşgücünde Yaşlılar ve Güvencesizlik adlı raporuna göre; yaşlı nüfusun istihdama katılım oranı ise yüzde 12’dir. 2022 yılında, çalışmak zorunda olan 65 yaş üstü 99 işçi yaşamını yitirdi. 2023 yılının ilk beş ayında, 65 yaş ve üstü 36 işçi yaşamını yitirdi (İSİG, 2023). 2022 İŞKUR verilerine göre, 65 yaş üstü toplam 2 bin 130 kişi işe yerleştirildi. Kayıtlı işsizlerde ise 65 yaş üstü 7 bin 188 kişi beklemekte. Yaşlı yaşam merkezleri açılmalıdır. Sosyal koruma kapsamında emekli, yaşlı, dul, yetim ve engelli, malul maaşları iyileştirilmelidir. Sosyal güvencesi olmayan yaşlıların sağlık hizmetleri için hukuki düzenlemeler yapılmalıdır. Belediyelerde yaşlılara yönelik bakım merkezleri, evde bakım-evde sağlık hizmetleri ve yaşlı yaşam merkezleri açılmalıdır.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi