Ali İbrahim Önsoy

Ali İbrahim Önsoy

İktidar, yurttaş ve ekonomi

Hemen her iktidar kendine özgü zengini ve bürokratı yaratıp besliyor ve büyütüyor. Bu da yetmiyor kendi fakir fukarasını da yaratıyor.
İktidar demek egemen güç demektir. Gücü eline alan hâkimiyetini kurmak için her türlü yolu denemekte. Egemenliği altındakilere ilkin boyun eğmesini ve sonra secde edip şükretmesini öğretir. Bunu yaparken açlık, yokluk ve baskı şiddetle yapar. Kulluğu benimseyen adını da, kimliğini de değiştirir. O artık onun fakiri fukarası olur, itiraz etme hakkı yoktur.
İçinde bulunup yaşamı idame ettiğimiz sistemde hangi ülke olduğu pek önemli değil önemli olan egemen güçlerin hemen hepsinin hal ve tavırları birbirine benzemekte. Oysa ‘sömürülen, açlık ve yoklukla boyunduruk altına alınan toplumlar için seçim ve iktidar savaşının fazlaca bir önemi yoktur. Savaşta ve seçimde kim kazanırsa kazansın kabağın yine kendi başında patlayacağını bilir. Savaşın galibi ya da kim iktidara gelirse gelsin savaşta ölen, vergiyi veren angarya yüklenen, sürgüne gönderilen ve gün yüzü gösterilmeyen çoğunluk olup yine de boyun eğip şükredendir.’ Bunlar yaşananları kader ve ayın yazı olarak kabul etmiştir. Egemen güçler iktidarları için her zaman yanında olan hizmetlilerine (kullarına) şayet ölürse şehit sakat kalırsa gazi unvanı vermiş ve ölmeyecek kadar da maaş bağlamıştır.
Boyunduruk altındaki şükreden toplumlar kim ağzına bir parmak bal çalıp, sırtını sıvazlıyor arada bir sadaka veriyorsa onun yanında olmakta. Oysa askere gidip savaşan ya da sınır devriyesi yapan, vergisini veren, hâkim güçlerin elindeki devletin her bir mekanizmasını işleten kendileri olduğuna inanmaz. Önemli bir güç ya da el (!) onlara yol gösterip kol kanat gererken kendilerine de onların hizmetinde ol demekte.
İktidar güçleri bin yıllardır yarattığı etki sayesinde kul kimliğine bürünmüş toplumları yönetmenin zor olmadığını bilir. Arada bir kendi aralarında iktidar çelişkisi olduğunda sanki terazinin diğer kefesindeki kul zihniyetliler refah ve özgürlük gelecekmiş gibi sahibi için çalıştırmasını bilmekte. Alışkanlıkları karakteri olan toplumlar ellerindeki gitmesin diye efendisi için canını dişine takarak diğer efendinin kulu olmamak için mücadele etmekte.
İktidarda hangi efendinin egemen sömürücünün olduğu önemli değil önemli olan var olan sistemin “bekasıdır”. Yakın tarihimizde altı yüzyıl devasa bir bölgeyi yöneten aile kullarına özellikle yakın koruma ordusuna ulufe ya da çorba adıyla para dağıttığını yedi düvel biliyor. Ülkenin ekonomik ve sosyal yapısı dibe vurmuş, ozanın dediği gibi “yiğit muhtaç olmuş kuru soğana”. Ülkeyi bu ekonomik kaosa getiren iktidar ve onun meclis içindeki muhalefettir.
Devletin kasası tam takır, günümüzde gelecek yılların bütçesi kullanılmakta. İktidar müteahhİT takımına çalışmakta. Seçimde kimim iktidara geldiği önemli değil önemli olan seçimden sonraki yapılacak olan zam okları azınlığın değil çoğunluğun üzerine çevrildiği bir gerçek. Sorun egemen sömürücü sistemin bekası mı yoksa çoğunluğun, kulların çıkarı gözetilerek yeni bir sistemin devreye sokulması mı?
Kulların boyun eğen tavrı mı, yoksa yurttaş kimliğinde bireylerin insani temel hakları için mücadelesi mi önemi? Seçim elbet önemli ama hangi egemen gücü seçmek başa geçirmek değil. Toplumun çıkarını gözetmeyen ama kendisine kulluk edeni gözetip ayrımcılık yapan zihniyet ve sistem var oldukça bu sistem var olacak. Bu nedenle iktidar ve yurttaş egemen ve egemenlik altında olan var oldukça ekonomik çıkar iki kefede uzlaşmaz olarak durmaya devam edecek. Toplumsal sorun hala devam etmekte. Sahi seçim ve bundan nimetlenen kimler?
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali İbrahim Önsoy Arşivi