Seccade…

Çünkü günümüz iktidarının 22 yıldır yaptığı en başarılı işti; asırlardır bir ve kardeşçe yaşayan toplumu çıkar ve menfaatler uğruna sonucunun neleri doğurabileceğini düşünmeden ayrıştırmaya sürüklemek.  
 
Nitekim bugün milyonların desteklediği Sayın Kılıçdaroğlu’nun seccade üzerinden linç edilmesine yönelik bu hareketlerin sonucunun nereye varacağını düşünmüyor olması da buna verilebilecek en iyi örnek olacaktır diye düşünüyorum.
 
Birincisi; Sayın Kılıçdaoğlu isteyerek ve bilerek asla ve asla seccade üzerine ayakkabı ile basacak yapıda bir adam değil. 

İkincisi ise; seccade ile kendisini linç etmek isteyen din bezirgânlarının unuttuğu şey Sayın Kılıçdaroğlu’nun da Müslüman olduğu idi. 

Kaldı ki kimin ne kadar Müslüman ya da kimin ne kadar İslamiyet’e uygun yaşadığını sorgulamak hiçbir kulun haddi olamaz. Aynen Ak Parti Hükümetinin İmar Barışı reklamlarında İmar affı müjdecisi olarak hafızalarımıza kazınan Sayın Hasan Kaçan Beyefendinin Sayın Kılıçdaroğlu’nu hedef alan "Ey Müslüman... O, üstüne pabuçlarla basılan seccade sensin... Senin kutsalın, bütün değerlerin... Anan, baban, deden, ninen, eşin, evlatların... Senin geçmişin ve geleceğindir çamurlu pabuçlarla hoyratça çiğnenen. Düşman olsa bu hakareti yapmaz. Bu hakaret kabul edilemez. Demekle yetinmemiş, olayı “yıllar ve yıllar boyu bu aziz millete zulmeden, camilerini ahır yapan, ezanını yasaklayan, kutsallarının üstünde tepinen, inancının düşmanı olan zihniyetin günümüzdeki tezahürüdür.” Deme hakkının olmadığı gibi.
 
Demekki Sayın Kaçan’a bizden habersiz Allah adına hüküm verme (vahiy) yetkisi gelmişti. Yoksa karikatürist, oyuncu ve film yapımcısı diye bildiğimiz Sayın Kaçan neden birilerine yaranmak için peygamber gibi açıklama yapsın ki! Ki imar affı müjdecisi Sayın Kaçan’ın yerine ben olsam 11 ilde ağır yıkıma yol açan ve 50 binden fazla yurttaşın yaşamını yitirdiği, 10 binden fazla yurttaşın da yaralandığı depremlerle ilgili çektiğim reklam filmimden aldığım para bana haram olsun diye açıklama yapardım.
 
Ama neyse ki devreye diyanet işleri başkanlığının ‘fetva görevlisi’, girmiş ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun seccadeye bilerek bastığı iddiasıyla başlayan ve Ak Parti iktidarının mitinglere kadar taşıdığı seccade konusuna “seccadenin kutsiyet atfetmediğini belirterek ‘temizlik için kullanılan, elbiselerimiz gibi bir şey’ diyerek hem Sayın Hasan Kaçan gibi din bezirgânlarına hem de mitinglerde “seccadeden” prim yapmaya çalışanlara gereken cevabı vermişti.
 
Ki bana kalırsa bu açıklama diyanetin fetvacı memurundan daha çok Diyanet İşleri Başkanı tarafından yapılmışa benziyordu. Çünkü Sayın Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın aynı camii içinde ayakkabı ile verdiği pozları vardı.
 
Ama ne hikmetse toplum camiye ayakkabı ile girenleri, miting meydanlarında Kuran-ı Kerim sallayarak prim yapmaya çalışanları, “her Cuma bir ayet sallıyorum bakara makara” diyenleri değil ayakkabısı ile seccadeye basan Sayın Kılıçdaroğlu’nun günahkâr ilan ediyordu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hakan Sönmez Arşivi

40+1!

25 Kasım 2023 Cumartesi 00:01