CHP’de etnik kimlik rekabeti mi var?

Sayın Meral Akşener’in 6’lı masadan kalkmasını ihanet olarak görenlerin unuttuğu şey 6’lı masanın şartlarından birinin “Cumhurbaşkanı adayının o masadan olmayacağı” idi. Sayın Akşener’in de masayı terk edip sonra Sayın İmamoğlu ve Sayın Yavaş’ı Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak öne sürerek masaya geri dönmesinin Sayın Akşener’in kendini güven altına almasıyla alakalı bir durum olduğunu düşünüyorum.

Ki Deva, Gelecek, Saadet ve Demokrat Parti'nin Sayın Kılıçdaroğlu’nun adaylığına sıcak bakmasındaki asıl sebep de yüzde 1 oy potansiyeline sahip olmayan bu partilerin milletvekili sayısını artırması. Örneğin; Deva Partisi'nin Tekirdağ'da milletvekili çıkarması ya da Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın “Zafer Partisi ile İçişleri Bakanlığı ve MİT ile ilgili protokol yapıldı” söylemini yalanlayan Sayın Öztrak’a Sayın Kılıçdaroğlu’nun "Öztrak protokolü bilmiyor. Danışmanım dahi bilmiyordu” söylemi gibi.

Demek ki Sayın Akşener o masadan boşu boşuna kalkmadı.
Devam edeyim; Ağustos 2023 yılında kaleme aldığım “Cumhuriyetçi CHP’den hizipçi ve biatçı CHP’ye” başlıklı makalemde Sayın Kılıçdaroğlu’na muhalif olan Sayın İmamoğlu’nun arkasında Sayın Murat Karayalçın’ın olduğuna dair vurgu yapmış ve bunu da CHP içinde yaşanan Alevi ve Karadenizli rekabetine bağlamıştım. Nitekim kurultaydan 1 ay önce Sayın Özel’in Sayın Karayalçın’ı ziyareti ve Sayın Özel’in seçimi kazanmasının ardından Sayın Karayalçın’ın Tele1 ekranlarında boy göstermesi tezimi doğrular nitelikteydi.

Ki benim şahsi kanaatim perdenin önünde Sayın Özel perdenin arkasında da mayıs 2023 genel seçimlerinden sonra Sayın Kılıçdaroğlu’na muhalif olduğunu açıklayan Sayın İmamoğlu ve en gerideki ismin de Sayın Karayalçın olduğu yönündeydi. Çünkü Sayın İmamoğlu Sayın Kılıçdaroğlu’na muhalafet olduğunda Sayın Özel’in İmamoğlu’nun yanında olması CHP Genel Başkanı olmak için değildi. Yani aslında CHP Genel Başkanlığına Sayın İmamoğlu aday olacaktı ama Sayın Kılıçdaroğlu çok zeki bir hamle yaparak “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayımız Sayın İmamoğlu’dur” diyerek Sayın İmamoğlu’na sadece “Sayın Genel Başkanım beni bu göreve layık gördüyse elbette aday olurum” demek düşmüştü.

Gelelim kurultayın demokratik yollarla mı yoksa antidemokratik yolarla mı kazanıldığı sorusuna. Öncelikle Sayın Özel ilk turda 18 oy farkla seçimi kazanıp ikinci turda 276 farkla seçimi kazanması bana (eski) Ak Partili Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz’un "Hiçbir şey olmasa bile bir şey olmuştur" söylemini hatırlattı.

Bu arada Sayın Özel’in CHP Genel başkanı olması elbette beni de mutlu etti. Lakin Sayın Özel’in zamanlamasının yanlış olduğunu düşünüyorum. Ben olsam 31 mart 2024 yerel seçimlerini beklerdim. Çünkü Sayın Kılıçdaroğlu’nu 2019 yerel seçimlerinde başarıya götüren en önemli sebep İYİ Parti ittifakı ve Saadet Partisinin kendi belediye başkan adayı ile seçime girmesi olmuştu. Eğer Sayın Özel başarı sağlamak istiyorsa bunun için yapması gereken birinci öncelik Sayın Akşener’in kapısını çalmak olmalıdır. Sonrasında Sayın Özel’i tebrik etmeden kurultay salonunu terk eden Sayın Mansur Yavaş gibi kendisini desteklemeyen CHP’li 10 büyükşehir belediye başkanı ile bireysel hesaplaşma içine girmeden tekrar aday olmalarını sağlamak zorundadır.

Yoksa 11 Büyükşehir Belediyesinden elinde sadece İzmir kalır. O da Tunç Soyer’den dolayı değil Atatürkçü İzmir halkının Ata’sına olan vefasından dolayı olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hakan Sönmez Arşivi

40+1!

25 Kasım 2023 Cumartesi 00:01