40+1!

Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 05 Ekim 2019 yılında yapmış olduğu “Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 50 sınırının konması rastgele bir tercih değil, gayet bilinçli ve vazgeçilmez bir kriterdir. Bu tartışmayı bir daha açılmamak üzere kapatıyoruz” açıklamasından 4 sene sonra o aynı Sayın Cumhurbaşkanının “50+1 mecburiyeti partileri yanlış yollara sevk ediyor” söylemi bir zamanlar birileri için yaptıkları anayasanın ibresinin kendilerine döndüğünü, başkanlık sisteminin iflas ettiğini ve AK Parti'yi uçurumun kenarına sürükleyen MHP’den kurtuluşun çırpınışı gibiydi.

Hatırlarsanız “başkanlık sistemi gelirse” diye başlayan o süreçte en önemli vaat ‘Türkiye ekonomisi uçacak’ olmuştu. Lakin bugün geldiğimiz gün itibariyle ekonomi batarken. Birileri için yapılan anayasa düzenlemesinin ibresi kendilerine dönerken. Ve sayın Bahçeli’nin bitmek bilmeyen isteklerinden kurtulmanın tek çaresi seçim sistemini 40+1 e çekilerek hem anayasa değişikliğini yapmak hem de o öve öve bitiremedikleri başkanlık sisteminden parlementer sisteme geçişi MHP’siz sağlamak zorundaydılar.

Okuyanlarınız mutlaka 15 Temmuz sonrası kaleme aldığım “Arka bahçeliden ön Bahçeli’ye dönüş başladı” makalemde Sayın Bahçeli’nin Ak Parti’ye yanaşmasındaki asıl amacın Ak Partiyi kontrol altına almak olduğuna vurgu yaptığımı hatırlayacaktır. Sonrasında Ak Parti görünümlü birkaç bakanı sayın Bahçelinin atadığını ve bunlardan biride Sayın Cumhurbaşkanının istemeye istemeye kabul ettiği Sayın Süleyman Soylu olduğuna değinmiştim. Hatta pandemi döneminde Sayın Soylu’nun sokağa çıkma yasağından dolayı istifa etmesinin bir oyun olduğunu ve Sayın Cumhurbaşkanının sayın Soylu’nun istifa etmesiyle yollara dökülen Ak Parti seçmeninin tepkisini almamak adına Sayın Soylu’yu görevinde kalması için ikna etmek zorunda kalacak demiştim.

Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı 15 Temmuz sonrası Sayın Bahçeli’ye güvenmek zorunda bırakılmıştı. Her ne kadar birileri bu birlikteliğe “arka bahçe” gibi yorumlar yapsada Sayın Bahçeli bu hamlesi ile yüzde 3 oy potansiyeline sahip MHP’yi Ak Partiye yanaştırarak Ak Parti seçmeninin desteği ile sadece yüzde 10 oy almakla kalmayıp 1 taşla hem meclise girmeyi hem de Ak Partinin ortağı olmayı başarmıştı.

Devam edeyim; geçmiş dönemlerde Sayın Bahçeli birilerini Sayın Soylu ile çaresiz duruma düşürürken şimdi tam tersi birileri Sayın Yerlikaya ile Sayın Bahçeliyi çaresiz duruma düşürmenin gayreti içine girmişe benziyordu. Ve eğerki 40+1 seçim sistemi kabul edilirse bu Ak Parti ve MHP ittifakının biteceği anlamına gelir. Bitmezse de yani Ak Parti 40+1 i dahi alamayacağını düşünüp MHP ile tekrar ittifak yaparsa bu defa İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayını belirleyen kişi Sayın Bahçeli olur. Ya da bunun aksi bir durum yaşanır Ak Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak son zamanlarda uyuşturucu tacirlerine, çetelere, mafyalara vurduğu darbe ile 5 ay gibi kısa bir süre içinde Türkiye’ye adını ezberleten Sayın Ali Yerlikaya’yı aday gösterip 1 taşla hem Sayın Bahçeli’yi hem de Sayın Soylu’yu pasifize edebilir.

Siyaset ya bu; eğer AK Parti mecbur kalıp MHP ile ittifaka devam ediyoruz derse bu defa İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayını Sayın Bahçeli belirler.

Önereceği isimlerin de Soylu veya Oğan olacaktır diye düşünmüyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hakan Sönmez Arşivi