İnsan değişir mi gelişir mi?

Bir insan ki ne kendisinin ne de başkasının acısını duymaz hale geliyor. İnsan bu hale nasıl geliyor. Bazan hiç kimse izlemese, ilgilen mese  bile bazı şeyleri yapmak zorunda kalmak. Çünkü onun yerine onları yapan kimse yok. Bu olayı şöyle açıklamak isterim. Uçağa binen herkes bunu hatırlar.
 

Uçakta ki hostes hanımın durumu. Pilot gibi otomata bağlı bildiğini yapıyor. Her uçağa bindiğinizde hostes hanım uçak kalkmadan önce omuzlarına yerleştirdiği yelek ile konuşur. Bu bir can yeleğidir. Hakikaten en kısa sürede en tehlikeli biçimde ve çok büyük yüzde ile öleceğiniz pozisyonu anlatmak için oradadır. Hostes yeleğin hava ile nasıl doldurulacağını anlatmaktadır. Şimdi bizim insan da son yıllarda bu  pozisyona girdi. Ancak kimse onu dinlemiyor. Anlattıkları bıkkınlık getirdi. İnananı her gün azalıyor. Nasıl bir duygu olduğunu mesleğim gereği anlıyorum. Ancak anlatmakta zorlanıyorum. Rakipleri benim düşündüğüm gibi düşünürlerse işleri kolay. Hostes kızımızı nasıl defalarca yolculuk yapanlar dinlemedikleri gibi. İlk kez binen birkaç kişi ancak dinliyor. İşte o insanın da durumu bu hale geldi. Ayni rutinler. Uçaktakilerin şansı, uçak harika bir teknoloji aracı, bilimsel eğitimli kaptanlar. O kimsesizliği seçen kibirli insan kendi kuyusunu kazıyor. Hemde keson bir kuyu. Ancak durgun bir suyun malzemesi olmayı henüz anlamış değil. Anlatılanı da anlayamaz hale geldi. Anlattıkları da dikte edilenleri okuması. Ekonomi ters taklak, adalet-haksızlık sıfır, eğitim de atılım yok. Tekrarlar yenilenmedik çe verim artmıyor. Kullanılmayan yöntemler tekrar ediliyor. Ancak bu haliyle de kendisini çok beğeniyor. Küfür ve yalan ile kendini beğendirmeye çalışıyor. Yine eskisi gibi sevilmek istiyor. Söyleyecek yalanı kalmadı. Onları da tekrar ediyor. Atalarımızdan da ders almıyor. Ne diyor atalarımız “ Yalan karın doyurmaz”. Evet doyurmuyor. Üreteceksin! Üreteceksin! Son hayal bir milyon arsa ve konut. Onları alacak kimse kaldı mı? Bu enflasyon yelpazesinde parayı ve harcamayı sabitleyemezsen girişimde bulunanın parasını rüşvet olarak almış olursun.
 

Yukarıda örneklediğimiz hostes senaryosunda onu dinlemeyen ama onu süzen birkaç adam vardır her zaman. Sizi de seyreden çıkarı sizden olan, bel ki bir şeyler koparırım diyenler ile çark yürümez. Çevrenizde sosyal devlet kalıbı altında nemalanan  boşlukları dolduranlar kaldı. Onlar da bu düzene bir şey olacak diye tirtir titriyorlar. Bu durumun tiplemeleri boş duruyorlar mı? Hayır! Onlarda farkındalık ve farklılık yaratarak yeni umutlar peşindeler. Yandaş kanallarda bunları seyrediyoruz. İçim yanıyor, acıyor, kavruluyor sefil oluyorum.  Güzeller güzeli ülkemiz ne halde ve nasıl yönetiliyor. Herkes kendi aşkını, hayalini yaşıyor. Göle yoğurt çalanlar bile mayalanacağına inanıyor. Maalesef gerçek farklı. Çoğumuz bunu ütopi-masal olduğunu biliyoruz. Eskiden çocuklarımızı büyütene kadar  ayni masallar anlatılırdı. Ayni masalla büyüyenler de bu açmazları yaşamak zorunda kalıyorlar. Başımızı kuma sokan o büyük kuşa benzedik. O zaman masal dinlemeye de devam edeceğiz anlaşılıyor.
 

Beklenen manzara ve ekran nasıl olacak; karanlık, soğuk, pislik, ardından nefret, çamur şu anda dünya genelinde çoğu ülkenin beklediği manzara bu. Ülkemizin olası durumu bu yöntemler denenmeye devam ederse daha kötü olması… Bunu konunun uzmanları söylüyor. Bende onlara inananlardan biriyim. Çünkü arkamda ki manzarayı yaşayarak öğrendim.
                                                                                                         

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nail Yılmaz Arşivi