İttifaklar ve akrabalıklar

İlkel zamanlardan beri aynı akrabalık aidiyeti içinde olan insan gruplarının günümüze kadar gelen serüveninde,  klan ilişkisi uluslaşmaya kadar gelen bir süreç izledi.  Sınırsız ve sınıfsız yeryüzü ütopyasın da insanın nereye doğru everileceğini bu güne bakarak hayal edebiliriz.
Feodal dünyanın aile hükümranlığı yıkılıp yerine kapitalist ulus inşası, kapitalist üretim ilişkisi büyük oranda aile bağlarını zayıflatsa da,  hala soy ve kan ilişkisi aidiyet duygusunun güçlü bir şekilde yaşıyor olması da bir gerçek.
Üst atalardan başlarsak insanların sosyal topluluk olarak içine doğdukları ailenin siyasal, ekonomik durumu, inanç değerleri, kültürlerinin ön kabulü ile hayata başlıyorsunuz.. İçine doğduğumuz ailenin korumasına muhtaçlık mecburiyeti, uzun süren bebek ve çocukluk dönemi, kaçınılmaz sosyal ilişkileri, maddi ve manevi duygusal bağların oluşmasında en önemli sonuçtur diye düşünüyorum. Konuyu sosyal bilimcilere bırakarak bu yazının konusu olan insanın doğal müttefiklerinin siyasi mücadeleye nasıl yansıdığına altlık oluşturmaktı.
Evet, herkesin birey olarak en yakından en uzağa kadar bir üçgenin açıları gibi genişleyen, genişledikçe uzaklaşan soy ağacı oluşur. Ana-baba, kardeşler, amcalar ,dayılar, halalar, teyzeler, kuzenler ve onların çocukları gibi.. Birde bunlara akraba olmayanlar sosyal hayatın içinde ortak çıkar ve duygu dünyasına kattıklarımız vardır. Sonradan edinilmiş kültürel, inançsal aidiyetler. Dostluk, arkadaşlık, komşuluk, bir adım ötesi hemşehricilik duygusu, dahası aynı ülkenin yurttaşı olmak ve insan türü ailesinin üyesi olmak gibi.
Lakin sınıflı toplumlarda her şey mülkiyetle şekilleniyor.  Mülk ve servetin elde edilmesi ve sınırsız güce ulaşma rekabeti, ötekinin mağduriyeti birilerinin kazancı, ötekinin yoksulluğu bir avuç azınlığın zenginliği, ötekinin yenilgisi birinin zaferi olarak kutsanmışsa, ekonomik, siyasi  çıkarlar ideolojik dayanağı olmadan  kazanılamaz. 
 14 mayıs seçimlerine gün be gün yaklaşırken,  ideolojik akrabalıkların geçmiş yıllara oranla daha netleştiğine tanıklık ediyoruz.  Sistemin AKP öncesi, AKP sonrası izlediği süreçte,  Kapitalist noe liberal politikaların en vahşi uygulamalarında, yağmurdan kaçarken doluya tutulmuş, ülkenin kaosa battığını yaşıyoruz. Yönetememe halinin, yirmi kusur yıllık AKP  iktidarının yerli ve uluslararası ortaklarıyla nasıl bir sömürü ve zülüm düzeninin ortaçağ ideolojik aklın ibretlik yenilgisinin ayak seslerinin tehlikeli ittifakların oluşmasını izliyoruz. Huda- Par, BBP, MHP ve AKP  ta başından beri siyasi akrabalıkları aynı ideolojik atadan geliyordu. Şimdinin sıkışmışlık ortamında çok daha belirginleşti. Feto ise “kardeş kavgasında” yenilen taraftı. Aile kavgalarının kanlı örnekleri de başka bir konu.
Millet ittifakı olarak şekillenen  AKP’nin vahşice tahribatına uğramış, laik seküler  modernizmin, kapitalist neo liberal metotlarla “tamir tadilat” taraftarlarının ortaklığı, uzak yakın akrabalığı da başka bir ittifakı ortaya çıkardı. Kapitalizmin ekonomi politiği temelinden şaşmadan, ülkenin gelecek yol haritasının “ Muasır medeniyet”e yönelmesi bakımından halk kitlelerinin dikta heveslilerine geçit vermeme duygusunu harekete geçirmesi, uzak ve dolaylı ittifakların temasını sağlaması, seçimleri öncekilerden çok daha farklı bir zemine taşıdı. Sonuçlarını hep birlikte görmek istiyorsak sandığa gitmek ve oylara sahip çıkmak herkes için görevdir.
Öte yandan safların bu kadar netleşmesi ve siyasi akrabalığın ittifak şeklinde bir başka kazancını da belirtmek gerekir. Yakın tarihimizde 1960, 1972, 1980, 2002 tarihsel kırılmalarında kapitalizmin sömürü, talan ve zülüm kodları değişmeden inişli çıkışlı farklı ellerde yoluna devam ederken, karşıtını da büyütmüş “Emek ve Özgürlük”  demokrasi bloğunu, Sosyalist Güç Birliği gibi, sistem dışı güçleri birbirine daha da yaklaştırarak tarihinin en güçlü, en kitlesel gücüne dönüştürmesini de ezilenlerin kazanç hanesine yazmak gerekir. 
Geleceğin eşitlik ,özgürlük ve adalet taleplerinin kazanca dönüştürmek ve kalıcı koruyuculuğu için ülkenin bütün ezilenleri adına “amaların fakatların” tuzağına düşmeden demokrasi cephesini büyütmekle mümkündür.. Buda sol ve sosyalist güçlerinin boynunun borcudur.. Aksi halde kazanılmış hakların nasıl bir gece imzasıyla yok edildiğinin kaçıncı tanığıyız. Suçu hakları gasp edenlerden çok,  gaspın yapılmasına fırsat yaratanlar sorumlu olmazlar mı?
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Baki Arşivi