İyiler ve kötüler

Nereden belleğime yerleşmiş hatırlamıyorum ama zaman zaman aklıma takılır. Diyordu ki bir ses “ En kötü şey, kötülerin en iyi görünme gücüdür.” Ben de her hatırladığında içinden itiraz ederim. “ kötülerin iyi görünmelerini anlarım da iyilerin buna kanmalarını anlayamam. Yoksa iyiler kötülerden daha mı kötü? Diye kuşku kemirir durur zihnimi.

Tabii ki kötüler ben kötüyüm diye ortaya çıkmazlar. İyiler de biz iyiyiz deyince iyi olmazlar. Öyleyse nedir bunun ölçüsü sorusuna doğru cevap verebilirsek kötülük ve iyilik arasındaki bıçak sırtı tehlike ve tehditlere, yanılsamalara karşı sonuç alıcı, iyilerin dünyasında huzur bulabileceğimiz bir kapı aralayabiliriz diye düşünenlerdenim.

Konuyla ilgili hem edebiyat hem de siyasi tarihimizde; ata sözlerden, veciz sözlere kadar birçok kıssadan hisse belki kütüphaneleri doldurur. Tabii ki insanlık tarihinde her biri deneyimlenmiş ortamlarda, yaşanmışlıkların damıtılarak günümüze ulaşmış halidir.

Bunlardan en önemlileri “ yaşama hakkı.” İçinde yaşamın devamlılığı için gerekli olan tüm beslenme, barınma ihtiyaçları. Bir diğeri; Adalettir. Sosyal varlık olan insanın hem kendi türü arasındaki, hem de doğada var olan tüm varlıklarla birlikte, ortak yaşam kurallarını düzenleyen değerlerin tümü iyilik ve kötülüğü anlamamızda bize rehberlik eder.

Sözü uzatmadan, içinde yaşadığımız dünya da kapitalist, emperyalist sermaye için ulusal sınırlar ne kadar anlamsızsa, tel ve duvarlar içinde yaşamak zorunda bırakılan yoksul ve emekçi sınıfları, ulusal sınırlarına hapsedip, başlarına da dini ve siyasi işbirlikçi diktatörleri koyduğunuzda “ iyi görünen kötülüğün” nasıl örgütlendiği ve ”iyiliğin” kötüler tarafından nasıl ustaca yönetildiğini ve lutfa dönüştüğü yüzümüze bir tokat gibi çarpar. “Bu dünyada bir iyilik yapılacaksa onu da biz yaparız” durumudur. Kötülük tam da budur işte. İyiliği mülk ve iktidar gücünü elinde tutanların vicdanına ve keyfine hapsetmek. Hem de o gücü ellerinde tutabilmek için her türlü kötülüğü yapabildikleri binlerce yıldan beri defalarca denenmiş olmasına rağmen.

Yeryüzü, canlı varlıklarının bilinçli yaşam formuna egemen insan evrimi, her şeyi tekrar tekrar deneyimleyerek oluşturduğu ilerlemesinde, kötülüğün yeniden örgütlenmesinin dünyada birçok örneği varsa da, insan önce kendine dönüp bakmalıdır. Avcı toplayıcılardan, din tarım toplumlarına, endüstri çağından, bilgi ya da dijital çağın kapısının aralandığı bir dünyada hala örgütlü kötülük egemenliğini katmerleştirerek artırıyorsa bu kötülerin gücü müdür, yoksa iyilerin, iyilikleri açığa çıkaramama beceri ve yetenekten yoksun hali midir?

Kapitalizmin 400 yıla dayanan burjuva demokrasi deneyimi bir yana, Cumhuriyet’in yüz yıllık çağdaşlaşma macerası, bu güne kadar yazılmış anayasaların başlangıç özeti olan ve “..demokratik , laik , sosyal hukuk devleti.. “ diye devam eden ortak sözleşmelerden sonra cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak beklenirken, son yirmi yıldan cami minberlerinde ” kılıçlı ve dil koparan “ durumuna geldik?

Peki bu yollara taş döşeyen iktidar eskisi yenilere bel bağlayıp, eski kötüden yeni iyiliklerine inanacak mıyız? Her seferinde “devlet bekası” hamasetinin arkasına sığınıp yine bayatlamış “ demokrasinin yolunun Diyarbakır’ dan geçer” sözünden iyiliklere mi gark olacağız? Yüzde seksen- doksanı seküler yaşamdan yana olan bir toplumda yüzde onları geçmeyen radikal tarikat, cemaatlere şirinliklerde mi arayacağız?

Dahası kendi iyiliklerini diğer iyilerden üstün gören küçük küçük iyilerin, iyi görünenlerin iyiliği büyütmek yerine, nasıl bir kötülüğe hizmet ettiklerini anlamak için daha nasıl bir kötülüğün dünyaya egemen olması gerekir ki iyiler yaşanası bir dünya için birbirlerine kenetlenebilsin?

Tolstoy'a kötü insan kimdir diye sormuşlar: ''Kendi mutluluğundan başka hedefi olmayan insan, en kötü insandır.'' Demiş. Ötekinin mutluğunu düşünenlerin düşman ilan edildiği bir zaman diliminde bıçağın bir yüzü, amasız fakatsız demokrasi ve adaletse, eşitlikse, özgürlüklerse öteki yüzü diktatörlüktür. Ben kimsenin iyiliğini de kötülüğünü de istemiyorum. Yeter ki kimse kimsenin güneşine gölge olmasın. Dünyada kötülüğün bu kadar örgütlenmiş halini bilip de asgari müştereklerde iyiliği örgütleyemeyen her kim ve kimler varsa kötülüğe hizmet ediyordur nokta.

Bu vesileyle yeni yılın herkes için karnı tok, başı dik, yarınlara onurla güvenle bakabileceği yeni bir başlangıç olmasını dilerim.

venseremos venseremos / kıralım zincirlerimizi / venseremos venseremos / zulme ve yoksulluğa paydos.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Baki Arşivi