Kahraman milletvekilleri İdlib’e gitmeliler!..

İdlip’te vatanımız, milletimizin için şehitlik mertebesine ulaşan yiğitlerimizin acısını yüreğimizde hisseder ve ciğerimiz yanarken, “Şehitler Tepesi” boş kalmasın, boş kalsın tartışmaları çıktı.
İktidar vatanın, milletin bölünmez bütünlüğü ve ulusumuzun geleceği, misakı milli sınırlarımızın korunması için, bu uğurda şehitlik mertebesine ulaşanlar ve ulaşmak isteyenler olduğu sürece, “Şehitler tepesi boş kalmasın” diyor.
Muhalefet ise, iktidar olduklarında başta ülkemizde huzur ve barış olacağını, komşuları ile demokratik ölçülerde aralarında bir problem kalmadan barış sağlanacağı, bu barış atağının tüm dünya ülkelerine yayılacağı için zaten zorunlu olmadıkça savaşlara gerek kalmayacağını bu nedenle de, “İktidarımızda şehitler Tepesi boş kalacaktır” diyor.
Şehitler olsun mu, olmasın mı?
Türk milleti var olduğundan bu yana onuru, gururu, vatanı ve inancı gereği şehitliği önemli ve kutsal bir makam olarak görür. Bu nedenle şehit vermeye Orta Asya’dan yeni yurtlar edinmek için dünyaya yayılmaya karar verdikleri gün başlamış ve günümüze kadar devam etmektedir.
Ayrıca silah üreticisi ve pazarlamacı olan emperyalist güçler dünyayı karıştırmaya insanları ve devletleri bir birlerinin aleyhine kışkırttıkları sürece de devam edecektir.
Türkler vatanı, milleti inancı için şehit vermeye Altaylarda başlamış, Anadolu’ya geldikleri Malazgirt’te devam etmiştir. Selçuklu kurulduktan sonra yurt ve inançları için devam etmiş, beylikler döneminde sürmüştür.
Beyliklerin birleşip Osmanlı’nın kurulması sonrasında toprak ve inanış için hemen her alanda şehitler vermeyi devam ettirmiştir.
Bu nedenle de üç Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarına yayılarak güçlerini sürdürüp, Akdeniz’i neredeyse iç deniz haline getirmiştir.
Osmanlının iyice küçülüp Anadolu Topraklarına çekilmesi sırasında, sonrasında Sevr Andlaşması ile parçalanan Anadolu’yu kurtarmak ve yeni bir yurt kurmak için de şehit vermeyi sürdürmüştür. Bu nedenle günümüzde ülkemizin büyük bir bölümünde Kurtuluş Günü törenleri yapılmaktadır.
Balkanlar, Yemen, Trablus, Rusya ile yapılan savaşlar, Sarıkamış, sonrasında atalarımızın tabiri ile yedi düvele karşı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun silah arkadaşları olan bizlerin dedelerinin Çanakkale, Sakarya, Dumlupınar, Conkbayırı, Kocatepe, İzmir, Gaziantep, Kahramanmaraş, Şanlıurfa şehitlerini unutmak mümkün mü?
Cumhuriyet kurulduktan sonra Kore, Yavru Vatan Kıbrıs, terörle mücadelede toprağa düşen yiğitler, şimdi de Suriye batağında verdiğimiz şehitleri unutmak mümkün mü? Tümünün ruhları şad olsun.
“Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır” diyen milletimiz şehit olmaya koşa koşa gider ve o mertebeye ulaşır. Bu nedenle ülkemizin 780 bin kilometre karelik her karış toprağı şehitler tepesidir.
Bunlar zorunlu hallerde olması gereken hususlar. Güçlü devlet olup çevre ile ve komşularla ve tüm dünya ile barışık olursa o zaman elbette şehitler tepesine ihtiyaç kalmaz. Bu nedenle de boş kalabilir.
TBMM’nin kahramanları
Tüm bu tartışmalar sürüp gider ve ülkemiz önemli konularla meşgul olması gerekirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan partisinin Grup toplantısında, “Kılıçdaroğlu Esed’in Suriye’de İsrail’in hayata geçirmeye çalıştığı insansızlaştırma poliktikasına destek veren bir yerde duruyor. Haysiyetsizdir, onursuzdur, şerefsizdir, haindir” demiş.
Bunu değerlendirmek için CHP mini MYK’sını toplayıp ne yapacaklarını ve nasıl cevap vereceklerini tartışmışlar ve bir metin hazırlayıp, bu metni Kılıçdaroğlu yerine onun vekili Engin Özkoç’un basın toplantısı ile duyurması kararını vermişler.
Özkoç, TBMM’sinde düzenlediği toplantıda Cumhurbaşkanına cevaben, “Bizim Şehitlerimize, ‘kelle’ diyen bir kişinin sıfatlarını sayıyorum. Şehide kelle diyen kişi haysiyetsizdir, şehide kelle diyen kişi Türkiye Cumhuriyeti’nde şerefsizdir, şehide kelle diyen kişi onursuzdur, şehide kelle diyen kişi vatan hainidir. Böyle bi8ri Cumhurbaşkanı olamaz, temsil edemez” demiş.
Arkasından TBMM Suriye görüşmesi için toplandığında, Engin Özkoç kürsüye geldiğinde AKP’liler Genel başkanlarının Kılıçdaroğlu için dediklerini unutup, Özkoç’un Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı için söylediklerini hatırlayıp kürsüye ve Özkoç’a saldırmışlar.
Onlar saldırır da CHP’liler durur mu?
“Dedin, demedin”, Hainsin değilsin” tartışmaları salona gelip hücum borusu da çalınca iki taraf birbirlerine giriyor. TBMM bir anda savaş alanına dönüyor. Tekmeler, yumruklar, havada uçanlar bağırıp çağıranlar, küfürler havada uçuşuyor. Ara vermekte yetmiyor kavga sürüyor. Kavgaya bakılınca kavgacıların Genel Başkanlarının gözüne girmek ve , “Bak senin için nasıl da kavga edip yumruk tekme attım” diye bilmeleri ve gelecekte bir menfaat sağlamaları için olduğu açıkça belli.
Benim önerim bu kavgacı vekilleri İdlip’e göndersinler. Hem orada yiğitliklerini gösterir belki de şehitlik mertebesine ulaşanlar olabileceği gibi, oradaki gerçek kahraman Mehmetciklerimize hem destek, hem de moral vermiş olurlar.
Ne dersiniz?
Ayrıca ülkemizi yönetenler ve yönetmeye talip olanlar da, daha sonra söyledikleri sözleri tekrar düşünmüş olmalarını umar, ülkemizi germemelerini temenni ederim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Dolu Arşivi