Artık kimse sanatçı biyografi filmi çekmesin!

Son üç dört yıldır ardı ardına ünlü sanatçıların hayatlarını anlatan biyografi filmleri çekiliyor. Bu filmlerin ortak iki özelliği var: Birincisi hepsi kalitesiz ikincisi ise hepsi mirasçılarla sorunlar yaşadı.

Sanatçı biyografi filmleri furyası ilk Müslüm Gürses’in hayatını anlatan Müslüm filmi ile başladı. Gerek türünün ilk örneği olması gerekse kısmen daha iyi çekilmiş bir film olmasından dolayı Müslüm başarılı oldu. Bu filmin yakaladığı gişe başarısının hemen ardından Arabesk müziğinin başarılı yorumcusu Bergen’in hayatını anlatan Bergen filmi çekildi. Bergen filmi hem kadına şiddet konusunun gündemde olması hem de sanatçının trajik hayat hikayesinden dolayı çok başarılı oldu. Film hem sinema salonlarını doldurdu hem de filmi yayınlayan dijital televizyon platformunun popülerliğini arttırdı. Bergen ciddi bir gişe yakaladı film beş buçuk milyon kişi tarafından izlendi. Buna dijital platformdaki izlenmeleri de eklerse temiz on milyonluk bir izlenme yakaladı.

ana-foto.jpg

Yapımcıların ağzı sulandı

Bergen filminin yakaladığı başarı ve getirdiği paracıklar yapımcıların da heveslendirdi ve o güne kadar sanatçıların adlarını bile ağzına almayan film yapımcıları bir anda sanatsever oldu ve biyografi filmlerine merak sardılar. Bunun üzerine yapımcılar aklınıza gelen her sanatçının hayatını film yapmaya kalkıştı.

Ahmet Kaya, Neşet Ertaş, Cem Karaca, Barış Akarsu, Dilberay, Ajda Pekkan, Zeki Müren, Bülent Ersoy ve aklınıza gelebilecek tüm ünlülerin hayatlarının filim olması gündeme geldi. Bazıları çekildi ve beyaz perdeye girdi. Mesela Barış Akarsu’nun hayatını anlatan film vizyona girdi. Hayatımda gördüğüm en anlamsız ve basit sinema filmini izlemiş olmanın şaşkınlığını hala üstümden atamadım. Barış Akarsu filmi çok vasat bir film oldu ve beklenen başarıyı da doğal olarak getirmedi.

Bu süreçte Mahsun Kırmızıgül, Hilmi Topaloğlu’nun yapımcı iken şöhret ettiği Haluk Levent- Mahsun Kırmızıgül ve Özcan Deniz’in kariyerlerini anlatan Prestij Meselesi filmini çekti. O da başarısız oldu pek istenen havayı getirmedi.

İki savaşçı mirasçı kazandı

Bu süreçte önce Ahmet Kaya’nın sonra da Neşet Ertaş’ın hayatını anlatan filmlerde büyük sorunlar yaşadı. Ahmet Kaya’nın hayatını anlatan birden fazla film çekilmeye teşebbüs edildi. Bunların hepsine eşi Gülten Kaya karşı çıktı. Ahmet Kaya’nın mirasçısı olan ve onun tüm haklarını temsil eden Gülten Kaya, Ahmet Kaya’nın hayatının beyaz perdeye aktarılmaması için elinden geleni yaptı ve bu savaşta başarılı oldu. Film yayına girmeden kaldırıldı.

Vizyona giremeyen bir diğer filmde Türkülerin ustası Neşet Ertaş’ın hayatını anlatan biyografi filmi oldu. Bu filme de sanatçının ailesi karşı çıktı ve filmin vizyona girmesini engellemek için her türlü hukuki yolu izledi. Neşet Ertaş’ın ailesi bu filmde babalarının sömürüldüğünü iddia ettiler ve verdikleri hukuki mücadeleyi kazandı.

Bu olaylar sadece müzik insanlarının hayatlarını anlatan filmlerde yaşanmadı farklı alanlarda da başarılı olan sanatçıların hayatlarını anlatan filmlerde de benzer şeyler yaşandı. Mesela Yılmaz Güney’in hayatını anlatan filmin çekimleri şu an için eşinin itiraz etmesi üzerine durduruldu. Naim Süleymanoğlu’nun hayatını anlatan “Naim” adlı filmde de sorunlar yaşandı. Naim Süleymanoğlu’nun kızları babalarının hayatının film yapılması için kendilerinden izin alınmadığını söyledi ve mahkemeye başvurdu.

En taze örnek İlkim Karaca

Geçtiğimiz günlerde gündemde olan bir diğer film de Cem Karaca’nın filmi oldu. Cem Karaca’nın son eşi ve onun mirasının yüzde 25’lik hakkına sahip resmi mirasçısı konumunda olan İlkim Karaca filmin çekimlerinin başladığı günden itibaren film için kendisinden izin alınmadığını ve filmin gerçekleri yansıtmadığını iddia ederek mahkeme mahkeme koştu.

Büyük bir mücadele verdi İlkim Karaca bu filme karşı ve nihayet filmin vizyona girdiği gün kazandı ve filmin gösterime girmesini durdurdu. İlkim Karaca’nın davasında mahkeme çok ilginç bir karar aldı ve yapımcının da haklarını koruyarak İlkim Karacaya “3 buçuk milyon getir film vizyondan kalksın” dercesine bir karar aldı. İlkim Karaca burada da yılmadı ve bu parayı teminat olarak bulup filmi vizyondan kaldırttı.

kutu1.jpg

VE SIRA ZEKİ MÜREN’DE

Herkes Cem Karaca filmini konuşurken benzer bir olayda Zeki Müren’in hayatını anlatan filmden geldi. Meğer yapımcılarımız boş durmamış ve Zeki Müren’in de hayatını beyaz perdeye aktarmaya karar vermiş.

Zeki Müren’in hayatını çekmek isteyen yapımcı Mustafa Uslu’ya Zeki Müren’in mirasçıları Zeki Müren’in hayatını anlatan bir filmin çekilmesine karşı olduklarını ve izin vermediğini söyledi.

Zeki Müren vefat ettiğinde tüm mirasını Türk Eğitim Vakfı ve Mehmetçik Vakfı’na bırsakmıştı. Sanatçının vefatından sonra tüm mirası bu iki kurum tarafından temsil ediliyor. Bu iki vakıf sulh hukuk mahkemesine dilekçe vererek bu filmin çekimleri için kendilerinden onay alınmadığını ve bundan dolayı film çekimlerinin durdurulmasını talep etti. Bu film için ayrıca Zeki Müren’in yeğeni Özlem Güner’den de izin alınmamış.

Mahkeme henüz bu itiraza bir yanıt vermedi. Aslında vermesi gereken yanıt çok net. Hemen ihtiyati tedbir uygulanması lazım ve çekimlerin durdurulması lazım. Bu konu gündeme gelir gelmez filmin yapımcısı bir açıklama yaparak böyle bir film için geçmişte çalışma yapıldığını ama projenin rafa kaldırıldığını açıkladı. Artık gerçekten de rafa mı kalktı proje filmi yoksa vakıflar karşı çıkınca mı vazgeçildi bilinmez. Fakat geçen yıl bu filmin çekileceğine dair yapılan açıklamaların haberleri hala google’da mevcut.

kutu2.webp

SANATÇI VARİSLERİNE SAYGILI OLUN!

Ne olursa olsun gerçek bir şey var o da yapımcılar bu sanatçıları babalarının malı sanıp paldır güldür filmlerini çekip mirasçılarını adam yerine koymuyorlar. Bu sanatçılar kimsesiz değil. Yapımcılar bu sanatçıların haklarını vefatlarından sonra kimse temsil etmiyormuş gibi davranamaz. Ama tüm yapımcılar aynı havada, “biz çekeriz, bizi ilgilendirmez” modu.

Kimse kusura bakmasın ama bu sanatçıların birer varisi var ve tüm dünyada olduğu gibi bu varislere hem bir ödeme yapılması lazım hem de onlardan resmi izin alınması lazım. Ayrıca filmin çekimleri sırasında da varislerden de her sahne için onay alınması lazım. Öyle dingonun ahırı gibi film çekilmez.

Bazı varisler gariban seslerini çok çıkartamıyor ama iyi ki İlkim Karaca gibi, Gülten Kaya gibi , Neşet Babanın kızları gibi insanlar var da sanatçıların haklarının vefatlarından sonra da sonsuza kadar temsil edilme hakkı olduğunu gösteriyorlar yoksa vah halimize.

Zeki Müren’in filmini yakından takip edeceğim. Neyse ki yapımcısı çark etti ve yapmayacağız dedi. Yapmasında bir tek o değil hiçbir yapımcı yapmasın. Artık kimse sanatçı biyografi filmi çekmesin çünkü bu biyografi filmlerinin hepsi kötü ve sanatçıların sırtından para kazanmak üzere çekilen kalitesiz yapımlar. Bu yapımların sanatçıların imajlarını bozmaktan ve yapımcıların ceplerini doldıurmaktan başka hiçbir işlevleri yok.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mihalis Kuyucu Arşivi