Millet simit bile alamaz halde!

İktidar sahipleri; çay, simit hesabıyla hükümet oldular. Millette çay, simit alacak hal bırakmadılar. Şimdi utanmadan, sıkılmadan ellerinde simitle poz veriyorlar, millete simit dağıtıyorlar. Milletimiz yiyecek ekmeği zor bulurken, bunlar saraylarında ejder meyveli smoothieleri “Kornişona sarılı dana rozbifleri” midelerine indiriyorlar.ülkenin hali budur. Dostlar. Demokrasimizde zaten yerlerde biz buna "Ekmek arası demokrasi" diyelim ve nedenlerine geçelim
 

Bundan 20 yıl önce 3 Kasım 2002’de, Adalet ve Kalkınma Partisi, “Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele edeceğim” diyerek iş başı yaptı. 20 yılda Erdoğan hükümetleri; 2 trilyon 504 milyar dolar vergi topladı. 131 milyar dolar borç kullandı. Milletin atadan dededen kalan, 63 milyar dolarlık malını, mülkünü de sattı. Kendinden önce görev yapan, 57 Cumhuriyet Hükümetinin, 79 yılda harcadığı paranın dört katını sadece 20 yılda harcadı. Önceki 57 hükümet, harcadığı her 100 dolarla, 714 dolarlık milli gelir yaratırken Erdoğan hükümetleri, her 100 dolarla, ancak 533 dolar gelir yaratabildi. Toplanan paralar şatafata, israfa, debdebeye gitti. Türkiye beşli çetelere, Dolarlı, Avrolu gelir garantileriyle bu dönemde tanıştı.
 

18 mali af mı olur!
Son 20 yılda, türlü adlarla 18 tane mali af gördük. Yolsuzlukla mücadele sözü verenler, yandaşların, beşli çetelerin vergi borçlarına, bir kalemde çizik çektiler. Koskoca Türkiye’yi “Kara para aklama makinesine” çevirdiler. Dünyanın en büyük kara para aklama makinelerinden biri olduk. Ülkemiz, uluslararası mafya ve uyuşturucu baronlarının, hesaplaşma alanına döndü. Yoksullukta zirve yapanlar, aziz milletimize, derin bir yoksulluğu reva gördüler.
 

Kendilerinden haberleri yok
İş başına geldikleri 2002’de, Türkiye’nin dış borcu 132 milyar dolardı. Bugün dış borcumuz 444 milyar dolar. İşbaşına geldiklerinde ülkemizde her bebek, 1.998 dolar dış borçla doğuyordu. Bugün doğan her bebek, 5 bin 219 dolar dış borçla dünyaya gözlerini açıyor. 2002’de AK Parti iş başı yaptığında, ülkemizde tüketici enflasyonu yüzde 29,7 idi. Bugün yüzde 85,5. Üretici enflasyonu yüzde 30,8 idi. Bugün yüzde 157,7. Birincisinde dünyada ilk 5 ülkeden biriyiz. İkincisinde dünya şampiyonuyuz. O da TÜİK ’in makyajlı rakamlarıyla. Önce, “Bundan böyle enflasyon daha yukarı çıkmaz” dediler. Milletimizi, görülmemiş bir enflasyona ezdirdiler. Ardından Nebati Bakan çıktı; “AK Parti döneminde, kimse ‘beni enflasyona ezdirdi’ diyemez” diyerek, milletle alay etti. Aslında bunlar kendi açıkladıkları, rakamları bile bilmiyorlar. Kendi açıkladıkları rakamlardan bihaberler. Şu Cumhurbaşkanlığı Programı. Bunun 244. sayfasını açacaklar, bir bakacaklar. Gayet açık. Tablo 2/56. Kamu işçilerinin aldığı enflasyondan arındırılmış reel ücret, 2003 yılının bile gerisine düşmüş. Memurların aldığı reel ücretler ise ancak 2015 seviyelerinde. Bugün bu ülkede, kendi işçisini, kendi memurunu, enflasyona ezdiren ama maşallah bunun hiç farkında olmayan bir hükümet iş başında…
 

Kapkara kış kapıya dayandı
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin yürürlüğe girdiği, 2018’den bu yana, emeğin milli gelirden aldığı pay tepetaklak çakılmış. 2018’de yüzde 31’di. Emek milli gelirin yüzde 31’ini alıyordu. Bugün bu yüzde 21’e düşmüş. Erdoğan Şahsım Rejimi, emeğiyle çalışan dar ve sabit gelirlileri perişan etmiş. Bugün Aziz Milletimiz hayata kredi kartlarıyla, tüketici kredileriyle tutunmaya çalışıyor. Önümüz kapkara bir kış… Milletimizin sırtına giyeceği kışlık mont, ayağına giyeceği kışlık bot, alışveriş sitelerinde, 36 ay taksitle satılıyor. Sadece son bir yılda, elektrik yüzde 101, doğalgaz yüzde 162, benzin yüzde 155, mazot yüzde 234 zam gördü. Daha geçen kış 300 lira gelen elektrik faturası, bu yıl 600 lira olacak. Yine 1000 liralık doğalgaz faturası, 2 bin 620 lira olacak
 

Alman ne yapmış bakalım
Hani Alman Hükümeti bizi kıskanıyordu ya, Alman Hükümeti vatandaşlarının Aralık ayı doğalgaz faturasını, ödemeye karar verdi. Bizde Karadeniz’de gaz bulduk. Sizde bu doğalgazı bu kış millete ücretsiz versenize… Bu kış vatandaşımızdan doğalgaz parası almasanıza... Erdoğan ve şürekâsı, milletin doğalgaz faturasını rahatlatmak yerine şöyle bir varsayım yapıyorlar. Bu yıl fiyatlar geçen seneki kadar artmaz, bizde taş atıp kolumuz yorulmadan, enflasyonun Aralık ve Ocak ayında düştüğünü görürüz. Buna da baz etkisi deniyor, bol bol da kullanıyorlar baz etkisini. Şimdi ben soruyorum, bu baz etkisiyle vatandaşın elektrik faturası, 600 liradan 300 liraya geri düşecek mi? Vatandaşın doğalgaz faturası 2 bin 620 liradan tekrar 1.000 liraya inecek mi? Hayır… Buradan bir kere daha söylüyoruz. Karadeniz’den çıkan doğalgazı, hiç olmazsa bu kış bu millete ücretsiz verin. Milletimizi karakışta pahalılığa ezdirmeyin. Yaparlar mı? Belki seçim korkusuyla yaparlar… Bu da daha iktidara gelmeden, Genel Başkanımızın, partimizin milletimize yaptığı bir diğer iyilik olur.
 

Ekmek arası demokrasi
DÜNYA Adalet Projesi (WJP), ‘2022 Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde Türkiye dibe vurdu. Türkiye’yi 100 yıl geriye götüren iktidarın 20 yıl sonra ‘DAHA FAZLA ADALET’ vaadi, ülkeyi hukuksuz-adaletsiz yönettiklerinin itirafıdır! Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Türkiye Yüzyılı’ diyerek ‘Daha Fazla Adalet’ vaadiyle tüm ekranlardan seslendiğianda, Dünya Adalet projesi (WJP) tarafından yayınlanan 2022 Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde Türkiye dünya ülkeleri arasında adalet ve hukuk devleti kriterlerinde dibe vurdu. Küresel sıralama listesinde hukukun üstünlüğü açısından 140 ülke arasında 116’ncı sıraya gerileyen Türkiye, Avrupa ülkeleri, ABD, Güney Amerika ülkelerinin yanı sıra Birleşik Arap Emirlikleri gibi Ortadoğu ülkelerinin, Ruanda, Namibya, Botsvana, Senegal, Gana gibi Afrika ülkelerinin, Malezya gibi Uzak Doğu ülkelerinin ve Moğolistan, Burkina Faso gibi az gelişmiş ülkelerin de gerisinde. Aslında bir yandan ekonomik sıkıntılar diğer yandan her gün budanan özgürlükler toplum üzerinde büyük bir gerilim de oluşturuyro. Gezi davası başta olmak üzere, sivil toplum temsilcilerine, gazetecilere yönelik baskı ve tehditler, cezaevlerinde haksız, hukuksuz tutuklu düşünce suçluları, itirazlara rağmen hayata geçen sansür yasası ve daha niceleri; bunların her biri ve hepsi Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana oluşan ulusal saygınlığımızı hızla eritmekte. Demokrasiden, adaletten, insan haklarından, hukuk devleti ve güçler ayrılığından uzaklaştığımız her bir karar bizleri bu utanç çukuruna gömmekte.
 

Tek yol demokrasidir
Bu çukurdan kurtulmanın tek yolu var; o da insan haklarına saygılı, demokratik, laik, güçler ayrılığına dayalı parlamenter sisteme yeniden dönmek. Cumhuriyetimizin kuruluşunu kutlayacağımız bu haftada bir kez daha hatırlatmak isterim ki milletimizin iradesiyle en yakın zamanda biz bu yolu açacağız. İçeride de dışarıda da Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün bize gösterdiği ‘Yurtta barış, dünyada barış.' vizyonunu ülkemize yeniden kazandıracağız.
 

Otoriter yönetimler artıyor
WJP raporunda; dünyada giderek artan sayıda otoriter yönetimlerin iş başına geldiğine dikkat çekilirken, ‘hukuktanımazlık, cezasızlık ve yargıda siyasallaşmanın’ yaygınlaşma eğiliminde olduğu tespitine yer verildi. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 61 ülkede ‘yasaların adil bir şekilde uygulanması, insan haklarının koruması, siyasal gücün yargısal denetimi ve keyfi şekilde kullanılmasının önlenmesi’ açısından kurumsal mekanizmalarınzayıflama eğilimine girdiği belirtiliyor. Hukukun üstünlüğü ülkesine en çok özen gösteren ülkeler Danimarka, Norveç, Finlandiya, İsveç, Hollanda veAlmanya olarak sıralanıyor. Küresel sıralamada adaletsizliğin katmerleştiği sondaki üç ülke Afganistan,Kamboçya ve Venezuela. Türkiye hukukun üstünlüğünün gerilediği ülkeler arasında puan kaybediyor.
 

Türkiye 116'ıncı sırada
Dünya sıralamasında 140 ülke içinde 116’ncılığa düşen Türkiye, coğrafi açıdan yapılan sıralamada ise yer aldığı Güney Avrupa-Orta Asya-Orta Doğu bölgesindeki ülkeler arasında hukukun üstünlüğü kriterinde sonuncu. Türkiye’nin yer aldığı bölgede Gürcistan en başta yer alırken Kosova, Kuzey Makedonya, Moldova, BosnaHersek, Kazakistan, Ukrayna, Sırbistan, Arnavutluk, Belarus, Kırgızistan ve Rusya’dan sonra en sonda Türkiye yer alıyor. Özellikle ‘hükümetlerin ve ülkeyi yönetenlerin, hukuka bağlılıkları’ kriterine göre yapılan sıralamada Türkiye’nin 140 ülke içinde 135’inci olması, iktidarın yargı üzerindeki siyaset gölgesini, yargının siyasi talimatlarla yönlendirildiğini teyit ediyor. Temel hakların yargı güvencesi kriterinde Türkiye’nin 134’üncü sırada yer alması, hak ve özgürlüklerin kısıtlanması, siyasi talimatla yargı üzerinden baskılanması uygulamalarının teyidi anlamına geliyor. WPJ Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde Türkiye’nin geldiği nokta, iktidarın yargı bağımsızlığı, hukuk devleti ve demokrasiden hızla uzaklaştığını doğruluyor! Demokrasi-özgürlük vaadiyle halkı aldatanlar şimdi Türkiye Yüzyılı yalanına sarılıyor.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi