Milletvekilliği, bilindiği gibi halk tarafından kendilerine vekil olarak seçilen ve yaşam tarzlarını, haklarını koruyan kollayan ülke bütünlüğünü savunmak için seçilmiş vekillerdir. Belirli bir süre için seçilirler. Doktor, mühendis avukat, gazeteci esnaf vs gibi bir meslek değildir. Halk adına ve ülkesi için çalışmak üzere kendilerine verilmiş önemli bir görevdir. Bu görevleri süresince kendilerine yaptıkları hizmetin bedeli olarak yüksek düzeyde ücret verilir ve bazı masrafları devlet tarafından karşılanır.

Peki, parlamentomuzda görev alan vekiller gerçekte kendilerine verilen görevi yani milletin  vekilliğini yapabiliyorlar mı?

Günümüzdeki, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi uygulamasındaki vekillik ile önceki Başbakanlık ve parlamenter sistemindeki vekillik aynı değil.

Başbakan'ın olduğu günlerde Bakanlar, iktidar partisinin milletvekilleri arasından nadiren de dışarıdan seçilirdi. Şimdi Cumhurbaşkanı eğer TBMM'deki sandalye sayısı yeterlilik oranına etkilemez ise bakanları parlamentodan ya da ağırlıklı dışarıdan seçiyor.

Eski sistemde vekiller kanun hazırlayıp, önergeler veriyor, soruşturma isteyebiliyorlar ya da kulislerde bakanlara taleplerini iletebiliyorlardı.

Şimdilerde Bakanlar sadece kendilerine ait bütçeler görüşülürken ya da çok önemli bir konuda parlamentoya bilgi vermeleri gerektiği zaman TBMM’ de oluyorlar. Dolayısıyla vekiller eskilerde olduğu gibi bakanları göremiyor, soru soramıyor, direk bilgi alamıyor. Ancak bakanlardan bilgi almak için yazılı olarak soru sorabiliyorlar.

Esas mesele

Milletvekilliği bir meslek olmadığına, tüm partiler milletvekilliğini meslek sayanlardan ve sürekli koltuk işgal edenlerden şikayetçi değil mi?

Evet.

TBMM’ye baktığımızda koltuk sahibi olan her vekilin zaten bir mesleği var. Milletvekilliği kamu hizmeti olduğuna göre, mesleğinde başarılı olanların bu deneyim ve bilgilerini halka hizmet olarak sunmaları, böylece ülkenin gelişmesine ve halkına hizmet etmesi için  partilerine müracaat edip bu hizmete talip olduklarını belirtiyorlar mı? 

Evet Normali böyle ve öyle de düşünülmelidir.

Yine parlamentodaki dağılım incelendiğinde onlarca vekilin yemin dışında o kürsüye vekillik yaptıkları beş yıl boyunca çıkmadıklarını görüyoruz.

Amma, ne önemi var ki, bölgelerine gidince milletvekili olarak karşılanıyor ve itibar ediliyor mu? Evet.

Parlamentomuz 600 vekilimizden oluşuyor. Şu anda 11 koltuk boş diğer koltuklar partilerin aldığı oylara göre dağılmış.

Ülke yönetimi ağırlıklı olarak Cumhurbaşkanı ve Kabinesine yüklenmiş mi? Evet.

O zaman ülkemizin durumu ve bütçesini de göz önüne alırsak ve diğer ülkelerle karşılaştırırsak bu kadar vekile ihtiyaç var mı?

Kamuoyuna bakılırsa bu kadar fazla sayıya gerek yok. Zaten öncelerde 450 olan vekil sayısı  100 Türkiye vekilliği eklenerek 550'ye çıkarılmıştı, bugünkü sayısı ise bilindiği gibi 600 oldu.

Vekillerimiz günün şartlarına uygundur değildir 25 bin lira maaş alıyor. Bunların içinde emekli olan ya da emekliliği hak etmiş olanlar ayrıca bildiğim kadarıyla 13-14 bin TL. civarında emekli maaşı da alıyor.

Bunlara her üç ayda bir maaş ikramiye ekleniyor.

Yurt içi ve yurt dışı görevlerinde yolluk ve yevmiye alıyorlar.

Doğal olarak vekillikleri süresince kırmızı pasaport taşıyorlar.

Kamu kurum ve kuruluşlarının bağlı tesislerde ve konukevleri hizmetlerinden ücret ödemeden yararlanıyorlar.

Tüm bunlara diyecek bir şey yok.

Elbette görevleri süresince hak ettiklerini hem de en yüksek değerde almalılar.

Kafama takılan, parlamentomuzda daha önce ve halen görev yapan Sn. vekillerimiz elbette yasalar gereği iki yıl vekillik yaptıktan sonra emekliliklerini hak ettiklerinde neden milletvekilliği emekli maaşı aldıklarıdır.

Vekillerimizin ekonomik ve sosyal durumlarına bakıldığında hemen herkesin bir mesleği var. İşleri var. Yatırımları var çoğu da yaptıkları hizmetler nedeniyle emekli olmuş ve maaş almayı hak kazanmıştır.

Milletvekilliği bir meslek olmayıp, halka hizmet olduğuna göre, elbette bu hizmetleri süresince ülkemizin ekonomik durumuna göre iyi şekilde ücret alsınlar.

Bu görevleri bitince herkes kendi işine ya da emekliliğine dönsün ve yaşamını sürdürsün.

Şimdi bana , “Emekli maaşımızla geçinemiyoruz, geçinemeyiz” diyenler olabilir. O zaman oturup emeklilerin ve sizlerin emekliliğinize döndüğünüzde insanca yaşanabilir bir maaş düzeni getirilmesinin yasasını hazırlayın.

Hak edip etmemek ayrı bir mesele, başta da belirtildiği ve bildiğim kadarıyla iki yıllık görevden sonra bu emeklilik hak ediliyor ve ilginç tarafı ilanihaye devam ediyor. Yani emeklilik hakkı eşelere ve çocuklara da geçebiliyor.

Bu durumun çözümü var mı yok mu bilmiyorum. Milletvekilliği sona erenlerin diğer dünya devletlerindeki durumunu da bilmiyorum.

Bildiğim bir şey var.

Bu durum yani Milletvekilliği süresince en iyi şekilde tüm imkanlardan yararlandırılsın. Bu emeklilik meselesi kaldırılınca inanın milletvekilliğine bu kadar ilgi olmayacak ve sadece halka hizmeti hakka hizmet olarak bilenler bu göreve talip olacaktır.

Ayrıca bu konudaki torpilli vekillik ya da listelere eklenen kıyak vekillikte ortadan kalkacaktır.