Oldu mu ya!..

Ülkemizde bir kargaşa ve gerginlik sürüp gidiyor. Milletin vekili için seçilip Gazi Meclisimize gidenleri izliyorum. Sonrasında şaşıp kalıyorum. Bu millet neden yanlış yaptı, kendilerini temsil edecekler gerçekte bunlar mıydı, diye de merak ediyorum.

Grup toplantılarına bakıyorum, sonrasında parti temsilci ve sözcülerinin çeşitli vesilelerle yaptıkları açıklamalara bakıyorum, sonrasında da şaşkınlığımı gideremiyorum.

Siyaset öncelikle çözüm bulma, hak ve hukuku üstün kılma, halkı huzura götürmek, kardeşliği ve sevgiyi geliştirmek, ülkeyi çağdaşlığa ulaştırmak ve kalkındırmak değil midir?

Gruplarda, iktidar ve muhalefet millete güven vermek yerine kin, nefret üretmek, birbirlerini aşağılamakla geçiyor, halkta bu durumlardan etkilenerek geriliyor, birbirlerini ötekileştiriyor, hiçbir gerekçe yokken kinlendiriyor.

Hal böyle iken bizim halk olarak beklediğimiz bir olmak, iri olmak ve güçlü olmak gelişmektir. Baktığımızda öyle olmadığını yapılan yönetim hataları ile ilgili olarak karşılıklı suçlamalara dönüşmüş durumda.

Siyasilerin ülke meseleleri bitmiş. Senin belediyelerinde yolsuzluk var. Olur mu, senin belediyelerinde daha büyük yolsuzluk var.  Yetmedi senin parti teşkilatında ve üyelerinde taciz tecavüz var, Olur mu, sen bir aynaya bak, senin partinde olanlardan ve üstünü örtmeye çalıştıklarına bak’a dönüşmüş.

Durum böyle olunca da, partiler sanki birbirini suçlamak ve gerginlik yaratıp gerçek ve önemli meseleleri unutturmak istiyorlar moduna dönüşmüş gibi duruyor.

Ülkeyi, geleceği halkı, yokluğu, yoksulluğu yasakları, hakkı, hukuku, özgürlükleri düşünen olmadığı gibi, “Ne yapacağız, şu yapılmalı, şu konuda el birliği yapmalıyız” diyen yok.

Halka kulak verin

Geçtiğimiz günlerde TBMM’de konuşulan bir kuru ekmek meselesi haftalarca sürdü ve sürmeye de devam ediyor.

Arkadaşlar halk sizi oraya bu tür kısır döngü meselelerini temcit pilavı yapıp tartışmak için değil çözüm üretmek için gönderdi. Şükürler olsun ki, aranızda kan düşmanlığı olmadığına göre neden bir araya gelip bu halkı, işçiyi, köylüyü, memuru, emekliyi, esnafı, sanayiciyi rahatlatıp huzuru sağlamıyorsunuz ki?

Bunu göstermek için, ülkemizde çarşı-Pazar enflasyonu yüzde 30’ların üzerinde iken, devletimizin resmi kurumu yüzde 14,6 açıklama yaparken sizler ne diye asgari ücreti iki bin 825 lira yaptınız ki?

Memur ve emeklisine ne diye yüzde 7,36, işçi emeklilerine 8,36 zam yaptınız ki? Bu oranları Cumhurbaşkanlığı, Bakanlar ve Milletvekilli maaşlarında neden uygulanmıyor?

Gazi Mustafa Kemal Atatürk Milletvekili maaşları tespit edilirken, “Öğretmen maaşını geçmesin” dediğini biliyor musunuz?

Öneri: Asgari ücret ve yapılan zamlar yeterlidir deniliyorsa, sizler ve üst düzey yöneticilerimiz altı ay asgari ücretin beş katı kadar maaş alın. Bakalım geçinebilecek  misiniz. Sonra yeniden düzenleme yaparsınız. Bu durumu uygulamaya var mısınız?

İşte tüm bunlar düşünülürse o zaman , “Oldu mu yaa!” deniliyor işte.

Üniversiteye kelepçe

Hükümet iktidarını sürdürmek için önemli meseleleri halledip halkı huzura ve refaha ulaştırma planları yerine, terör, din, bayraktan bahsediyor.

Muhalefet, hak, hukuk, adalet, yokluk, yoksulluktan bahsediyor.

Arkadaş biz halk olarak terörle mücadele edildiğini, dinimize ve bayrağımıza kimsenin kasdetmediğini bildiğimiz gibi, yokluğun, yoksulluğun hakkın olmadığını da biliyoruz. Sizlerin görevi bizim bildiklerimizi bize anlatmak değil bunların olmaması için çözüm üretmektir.

Son günlerin konusu, Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü’ne yapılan atama. Vay bu kişi şöyle imiş, böyle imiş, AKP den Belediye Başkan adayı olmuş, milletvekilliğinde sıralamaya girmemiş falan filan.

Yav arkadaş bu yeni değil ki, onlarca üniversiteye AKP’de milletvekilliği yapmış ve eski ekini almış birçok kişi üniversitelere atanırken neredeydiniz?

15 Temmuz sonrasında daha önce seçimle yapılan rektör atamaları bir kararname ile kaldırılırken neredeydiniz?

Şimdi Boğaziçi rektörlüğüne atanan kişinin kariyeri yeterli mi değil mi, kriterleri nedir bilmiyorum. Bunca kıyamet koptuğuna göre, keşke bu kişi oraya öğretim üyesi olarak atanıp sonrasında ataması düşünebilseydi sanki daha iyi olurdu gibime geliyor.

Ancak o ne yahu. Üniversite kapısına kelepçe vurmak. Hem de dünyada ülkemiz adına sıralamaya giren tek üniversitenin kapısına. Olacak iş mi yani.

Efendim kapı kırıkmış. Olsun. Ne çıkar. Oraya girmek isteyenler gerçekte yöneticilerimizin dediği gibi terörist mi?

Biliniyordu ise ne diye bu zamana kadar göz yumuluyordu?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Dolu Arşivi