Sahi şimdi FETÖ’cü kim?

Ne günlere kaldık ve nelerle uğraşıyoruz?

70 li yıllar ve devamında bir insanı suçlamak, toplumda değerini alçaltmak, memur ise sürgün edilmesini sağlamak, işçi ise işinden atılmasını sağlamak için o kişiye “Kominist” demek yeterli oluyordu.

Bu kişilere kominist suçlaması yapanlar, aslında koministin, ya da komiinizmin ne anlama geldiğini bile bilmeden, birilerine yaranmak için ihbarlarda bulunuyorlardı. Şimdilerde bu durum Fetöcülüğe döndü. Zamanın yöneticileri, bu tür kişilere itibar edip etmediklerini bilmem ama, 80 darbe öncesi insanlarımızın birbirini tanımadan, fikrini ve ne olduğunu bilmeden katlettikleri günler unutulmadı.

O günlerde sağcı ve solcu olarak bilinen geçlerimize silah satan güçler ve ülkemizin karışmasını isteyen dış güçler emellerine ulaşmış, gelecekte ülkelerine yararlı olacak binlerce genç beynimiz bir birini suçlayarak katledilmişti.

O yıllarda okumaya meraklı, kafası çalışan çocukları eğitimde destek vermek amacı ile yurt sathında il ve ilçelerde kurulan okullar, dershaneler, ağabey abla ilişkileri ile örgütlenmeye başlayan tarikatlar bu yollarla azımsanmayacak bir gençlik ve eğitim ordusuna kavuştu. Çocuklarının okutulmasına memnun olan aileler bu hareket ve örgütlenmeden memnun ve mutluydu. Dolayısıyla onlarda bu çember ya da girdabın içine bilmeden girmiş ve o tarikat ya da örgütün mensubu olmaya başlamışlardı.

Bu tarikatlar dini objeleri ve İslami kuralları öne çıkardıkları için zamanın yöneticileri bu örgütlenmeye ses çıkarmadığı gibi onlardan siyasi olarak yararlanıyorlardı.

Bela örgüt ortaya çıkıyor

Faaliyetlerine devam eden tarikat ve cemaatlar, ülkeyi yönetenler tarafından korunup kollanmaya başlayınca onlarda kendilerine liderlerinin isimleri ya da başka bir adla birer birer ortaya çıkmaya başladılar. Seçim dönemlerinde iktidar partisi ya da muhalefet partileri ile görüşüp onlara destek sözü vererek birçok tavizler elde ettiler. Sonrasında da talepler ve yönetime katılmalar elde ettiler. Zamanı geldi bürokrat, yönetici, amir şef konumlarına mensuplarını ve eğittikleri kişileri önemli görevlere getirttirerek yönetime katılmaya başladılar. Bu durum giderayak o kadar büyüdü ki, bazı bakanlıklar ve devletin önemli kademeleri bu kişi ve kuruluşların eline geçti ve güçlerini kullandılar. Böylece devletin yönetiminin bir kısmını ele geçirenler artık açık seçik kendilerini ifade etmeye başladı.

Günümüzün önemle gündemlerinden ve mevcut yönetimi bozmak yıkmak isteyen FETÖ terör örgütü kökü çok eskilere dayanmasına karşın önceleri “Fethullah hocaefendi” olarak ortaya çıktı, itibar gördü.

Sonraları adlarına “Hizmet hareketi” diyerek güçlerine güç kattılar. Sonra çok büyüyen bu örgüt yapısının başı “Ne olur ne olmaz” denilerek Amerika’ya kaçtı ya da kaçırılarak oraya yerleştirildi.

Hizmet hareketi Dünyanın çeşitli devletlerine okullar açıp milyon dolarlar kazanırken ülkemizde, “Bakın dış devletlerde bayrağımızı dalgalandırıp İstiklal Marşımızı” okutuyor denilerek sempatikleştirildi.

Yetmedi arkasından methiyeler ve hasretlik mesajları yayınlayarak dönmesi istendi. Hareketin tam bir örgüt olarak anlaşılmaya başlanmasından sonra o örgütün eleman ve uzantıları ülkemizde Olimpiyatlar düzenledi. Bu olimpiyatlara katılan yöneticiler orada konuşup yine methiye ve hasretliklerini dile getirdiler.

Kanlı 15 Temmuz

Örgüt kurduğu kumpaslarla kendilerini benimsemeyen birçok bürokrat, asker, akademisyen ve devlet yöneticilerini hapse attırıp gücünü iyice gösterdi. Sonrasında karşı operasyon ve soruşturmalar başlatılıp ciddi anlamda bu örgütle mücadele başladı.

Mücadelenin başlamasıyla güçlerinin azaldığını, etki alanlarının daraldığını anlayan örgüt 15 Temmuz günü tüm devleti ve yönetimini ele geçirmek üzere darbe girişimini başlattı. Bu kalkışma ile devletimizin silahlı güçleri ve koruyucusu olan ordu, polis birbirine girdi. Ülkemizin yönetildiği TBMM bombalandı. Gölbaşında onlarca yiğidimiz olan Özel Harakatçılar şehit edildi, İstanbul da köprüde, Belediye önünde Vilayet Ve Emniyet Müdürlüğü önünde bu kalkışmaya karşı koyan yüzlerce şehidimizin kanı aktı. Yöneticilerimiz sıkıştırıldı. Takip edilip katledilme teşebbüslerinde bulunuldu. Böylece FETÖ örgütünün gücü ve amacı da ortaya çıktı.

Şimdi bir an için bu hainlerin bu girişiminin başarılı olduğunu düşünürsek, Amerika da ki kaçak zat terör başının Fransa’dan İran’a gelen Humeyni gibi ülkemize geldiğini düşünün. O zaman ülkemizin, Cumhuriyetimizin ve halkımızın durumunun ne olacağını varın siz düşünün.

Şimdi FETÖCÜ kim?

Eskiden kim, kiminleydi, bu örgütün içinde miydi, dışında mıydı, tartışılır ve başta yöneticilerimiz bir birilerini suçlayarak ülkemizin gündemine oturdular. Ana muhalefet Partisi olan Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Grup toplantısında 20 soru sorarak cevaplar alındığında FETÖ’nün siyasi ayağının Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın olduğunu belirtti.

Ertesi gün Gurup toplantısı Yapan Erdoğan’da bu kez çeşitli kumpaslar da FETÖ ile beraber olan, hatta Genel Başkanlık koltuğuna bu yolla oturan Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasi ayağın ta kendisi olduğunu belirterek, bir takım soruları dile getirdi. Bunlara cevap alınınca durumun daha da netleşeceğini belirtti.

Hadi bakalım yorum sizin. Bu durumda Fetöcü kim?

Bu durum ülkemizde gerginliğe neden oldu. Devlet büyüklerimize yöneticilerimize yakışın, başta kendilerinin ve halkımızın şikayet ettiği FETÖ örgütünü ve uzantılarını bulmak ülkemizi huzura ve refaha kavuşturmak istiyorlarsa;

Önemli devlet işlerinde bir hareket ettikleri gibi bir araya gelerek bu konuyu TBMM nezdinde çözüm bulmalarıdır. Bu işlem sonucunda suçlu varsa da gereken cezasının alınmasını sağlamalarıdır.

Partilerin amacı halkı huzura kavuşturmak ülkeyi güçlendirmek ve ülkeye uzanan elleri kırmak olduğuna göre oturup anlaşın ve bu konuyu halledin ki, bu konu kapanıp gitsin.

Bu vesileyle de yeniden benzer yapılanmalara heveslenenlerin de hevesleri kursaklarında kalsın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Dolu Arşivi