Şaka gibi ülkeyiz

Türkiye çelişkiler ülkesi oldu. Bir yanda parayı koyacak yeri olmayan mutlu azınlık, diğer yanda çocuğunun beslenme çantasına koyacak yiyecek bulamayan milyonlar.Bir yanda günde bir öğün yiyerek öğrenimlerini sürdürmeye çalışan gençler, Diğer yanda lüks arabalardan, çakarlı otomobilerden inmeyenler. Bir yanda işsizler ordusu, işkur önünde açlık kuyruğuna girenler, öte yanda milyonlarına milyon katanlar. Adaletsiz ekonomi, acımasız kapitalizm ve bunlara ek olarak beceriksiz yöneticiler. Bu ülkenin sahibi olan bizler bu yönetimi de bu yöneticileri de açıkaçık söyleyelim ki hak etmiyoruz. Bir çuval kömüre, patatese, makarnaya muhtaç ettirip dini kullanarak oy devşirenler ülkeyi bu hale getirdi. Dostlar. Kimse kusura bakmasın bu ülkede bir asgari ücretli çocuğuna süt, yumurta ve peynir gibi önemli gereksinmeleri alacak durumda değil. Isınma, barınma, eğitim, ulaşım, enerji masrafları derken ükenin 70 milyonu açlığa mahkum hale geldi.

Nedeni yolsuzluk

Son 20 yılda bu yönetim döneminde, tecrübe ederek öğrendik ki, yolsuzluğun olduğu yerde yoksulluk, yolsuzluk ve yoksulluğun olduğu yerde de sonunda yasaklar vardır. İnsanlarımız bugün derin bir yoksullukla mücadele ediyorsa, bunun en önemli nedenlerinden biri de ülkemizdeki derin yolsuzluk ağıdır. Yolsuzluk kurumları ve devleti içten içe çürütür. Devletin uluslararası itibarını fare gibi kemirir. Bakın geçen hafta faiz ilk kez Merkez Bankası tarafından tek haneye indirildi. faiz tek haneye indi ama enflasyon üç hane iyi mi ! Yüzde 9 faiz de bunları tam olarak ne tuttu? Yüzde 9 faizin nassın gereği olduğuna, kim karar verdi? Hadi geçtik bu ahretlik soruları. Bu % 9 faizden kim yararlanabilecek? Sanayicimiz yararlanacak mı? Tüketicilerimiz yararlanacak mı? Yoksa bir avuç yandaş müteahhit mi yararlanacak? Ne güzel demiş Can Yücel;"İnsan prangaları kadar ağır, kanatları kadar hafiftir.".Bu beceriksiz yönetim milletimizin sadece ayağına değil, geleceğine de pranga vurmaya kalktı. Tarihimizde ilk kez, iç borca ödenecek faiz,Anaparasını aştı.Ama "Ben ekonomistim" diyen Erdoğan ısrarından vazgeçmedi.

Ekonomi tıkırında güya

Bakan Nebati ne dedi bir de ona bakalım "Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu vizyon ve perspektif doğrultusunda ülkemizin gerçekleriyle uyumlu biçimde şekillenen ekonomi politikaları sayesinde politika faizi 2 yıl aradan sonra tekrar tek haneye gerilemiştir." dedi. Yahu siz pazara sokağam çıkmıyormusunuz, ucuz ekmek kuyruklarını görmüyormusunuz. Semt pazarlarındaki sefaletin farkında değilmisiniz ayıptır günahtır. Dostlar ! Bir paket cips bir çikolata 30 lira üç çocuğun olsa 90 lirayı gözden çıkar. Çok canı istedi diye haftada bir kez alsanız ayda 360 lira minimum fiyat. Siz hiç marketlere baktınız mı? Millet çocuğunun elindeki çikolatayı alıp geri koyuyor.

Fatih Altaylı “60 yaşındayım, kendimi hiç bu kadar kazıklanıyor hissetmedim. Geçen Mart ayında 120 TL’ye aldığım bir kilo kabak çekirdeğini bir ay kadar önce 220 TL’ye aldım, birkaç gün önce 280 TL’lik etiketi gördüm” demiş. Haksız mı. Fiyatlar böyle iken sizler neyin kafasını yaşıyorsunuz. Ne içer ne yersiniz. Garip gurebaya da verin de bizde görelim bu güzellikleri yani haksızmıyım ?

Yapılan indirmden kim karlı çıktı? Ağızlarından düşürmedikleri faiz lobileri ve batık yandaş şirketler. Bankaların kârı son bir yılda 5’e katlanmış. 286 milyar 170 milyon liraya çıkmış. Şimdi bu faiz lobileri Erdoğan’ı sevmesin de kimi sevsin?

Enflasyon tsunamisi

Enflasyon tsunamisi, sadece maaşları, ücretleri, aylıkları değil; milletimizin tasarruflarını da eritip tüketiyor. Milletin hiç edilen tasarruflarıyla, zombiye dönmüş yandaş şirketler yüzdürülüyor. Cumhuriyet tarihinin en korkunç, servet transferi yapılıyor. Milletten acımasızca alınan vergilerle, bankaların ödeyeceği faize devletin Hazinesini kefil ettiler. Kur Korumalı Mevduat dediler, adına faiz demeden mevduat sahiplerine, Marttan bu yana bütçeden 91 milyar 565 milyon lira ödediler. Merkez Bankası’ndan ödenen faizler ise daha hala ne kadar oldu tam açıklanmadı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın dediğine göre, Merkez Bankası, Hazine’nin ödediği faizin yüzde 75’i kadar bir faiz ödemiş. İkisini toplarsak bankaların sırtından 160 milyar liralık faiz yükünü almışlar, milletin sırtına yüklemişler. Buna birde mudilere verilen, 10 milyar liralık vergi teşviki dâhil değil. “Milletin cebinden tek kuruş çıkmayacak” deyip, milletin sırtından, toplam 170 milyar liralık servet transferi yapmışlar. O da şimdilik. Sene sonuna kadar bu ne olur, önümüzdeki yıl ne olur o belli değil.

Her yönden çöküyoruz

Cebinden 100 TL düşürüyorsun, 20 TL olarak yerden alıyorsun paranı... 80 Liram nerede diye söylenirken de ifade vermeye çağırılıyorsun. Nasıl iyi mi böyle? Öğrenciyken aç bile değilken sırf muahabbetine yenilen menüler şimdi 80-100 lira. Şimdi genç olup iki kişi gitsek 200, bir de sinema, 500 liralık olur eve gideriz. Her hafta bir günden 2 bin lira yapar. Genç olsak sevgilimiz de olamayacak. Markete her gittiğimde fiyat etiketleri yüzüme, yüzüme "Nah alırsın" der gibi geliyor!

Fiyatların durumuna bakarsak. Herşey kabak gibi ortada. Kabak dedimde. Vallahi oda ortada. Fasulye. Yaşıda kurusuda ortada. Hiç birine ulasamiyoruz bu durumda. Halimiz, ahvalimiz ortada. Hâlâ daha, vatandaşı enflasyona ezdirmedik haaa. Diyenlerede. Ezilmişliğimiz ortada. Pestil olduk. Bir kilo Çaykur Rize çayını 82 TL'ye yükseldi. Biz üretiyoruz biz içiyoruz ama yine en pahalısı bizde. Türk çayını başka dünya ülkelerinde tüketenlerin oranı binde bir bile değildir emin olun! Markette gezerken fark ettim. Bir teyzemiz 650 gramlık beyaz peynir paketinin 75 lira olduğunu görünce, "daha geçen gün 50 lira "idi diyerek hüzünle geri bıraktı. Aslında daha ucuzu da yok. Bu demek ki, artık peynir yiyemiyecek. Yazıklar olsun!

Ancak iktidara bakarsak bunları yapanlar örgüt iyi mi Dostlar! Patetesci örgüt Kebapçı terörist. Soğancı çete. Yağcı karaborsacı Marketçi Fetöcü. Öğrenci terörist Muhalefet zilletKonuşan sürtük.Oy veren aç ama olsun bu ülkeyi yöneten Avrupa nin kıskandığı dünya lideri...Bakın dost acı söyler Efendiler. Hak ettiğiniz şekilde yonelitilirsiniz. Aklınızı başına almazsanız memleketin sahibi olarak bu olan bitenden hesap sormazsanız ne diyeyim. Daha beter olun.

AÇLIK SINIRI

8 BİN 657 LİRA

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, temel gıda fiyatlarında yaşanan yüksek artışlar nedeniyle dört kişilik bir aile için kasım ayında açlık sınırının 8 bin 657 TL’ye yükseldiğini, yoksulluk sınırının ise 25 bin 422 TL’ye çıktığını açıkladı. “Birleşik Kamu-İş Açlık-Yoksulluk Araştırması Kasım 2022” sonuçlarına göre, açlık sınırı Kasım’da bir önceki aya göre 434 lira artarken, gıda dışındaki ihtiyaçlar için yapılması gereken harcama 475 lira artarak 16 bin 765 liraya yükseldi.

Artış korkunç

Kasım’da yoksulluk sınırı önceki aya göre da 909 lira arttı. Buna göre son bir yılda açlık sınırı 4 bin 767 TL, gıda dışı ihtiyaçlar için yapılması gereken harcama ise 7 bin 558 TL artmış oldu. Açıklamada, “Ailelerin gıda ve gıda dışı ihtiyaçlarını insan onuruna yaraşır bir şekilde yoksunluk hissi çekmeden karşılayabilmesi için yapması gereken toplam harcama tutarını gösteren yoksulluk sınırı son bir yılda toplam 12 bin 325 liralık artış gösterdi” denildi. Enflasyon bir numaralı halk düşmanıdır. Bu korkunç halk düşmanı karşısında, 85 milyon yurttaşımız, ayakta kalma mücadelesi veriyor. AKP'nin besleyip, büyüttüğü enflasyon canavarı, hayat pahalılığı oldu. Maaşları, ücretleri, aylıkları, tüm gelirleri ezdi geçti. Masadaki ekmeğimize, kâsedeki çorbamıza, kursağımızdan geçecek bir lokma peynire, zeytine, yumurtaya göz dikti. Ülkemizde; tarladan sofraya uzanan çok büyük bir yangın var.

ÇİFTÇİ TARLAYA

GİREMEZ HALDE

Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi açıklandı. Son bir yılda; tarımsal girdi fiyatları yüzde 138 artarak, tüm zamanların rekorunu kırdı. Bu dönemde; mazot yüzde 236, gübre yüzde 227, yem yüzde 145, ilaç yüzde 111 zamlanmış. Bu korkunç zamlarla çiftçinin tarlasına gitmesi, tarlaya çizik atması bile artık çok zor. Çiftçi tarlasına gidemeyecek, besici ahırına giremeyecek, süt üreticisi gebe hayvanlarını kesime gönderecek, o zaman bu millet ne yiyecek, ne içecek? Üreticilerimiz işler böyle giderse, “5 litre ayçiçek yağı 500 lira olur” diye, şimdiden uyarıyorlar. Ülkeyi bu hale getirenler hiç utanıp, sıkılmadan, “Biz milletimizi enflasyona ezdirmedik” diyorlar. Tarım Bakanı da kendisine dert anlatmaya çalışan, Osmaniyeli bir çiftçimize, “Sen daha adını söyleyemiyorsun” diyerek, fırça atıyor. Çiftçimizi hakir görüyor. Hep söylüyoruz. Bunlar saraylarından milleti görmüyorlar, duymuyorlar. Milletten tamamen kopmuşlar. Milletten kopmuş bu iktidar elinde, kahvaltılıklar bile lüks oldu. Eskiden öğün atlatmak için, “Peynir, zeytinle” karın doyurulurdu. Dolapta yiyecek kalmadıysa, “İki yumurta kırılır” öyle idare edilirdi. Yumurtanın tanesi pazarda üç lira olmuş. “Yem maliyeti nedeniyle, süt veren inekler, gebe hayvanlar kesime gidiyor” diye bas bas bağırdık. “Süt üreticisini desteklemezseniz, Türkiye büyük bir süt kriziyle karşı karşıya kalacak” dedik. Ve ne yazık ki yine haklı çıktık. Sonuç ortada… Sütün litre fiyatı 20 lirayı aştı gidiyor. Alelade bir kaşarın fiyatı, 170 liradan başlıyor, 250-300 liraya kadar da çıkıyor. Beyaz peynirde de durum farksız. Sıradan bir beyaz peynirin kilosu, marketlerde artık 100 liradan başlıyor. Millet pazarlarda kırıntı peyniri bile alamaz hale geldi. Peynirin fiyatı, eti solladı...

ET ÜRETİCİSİ

ÇOK DERTLİ

Et üreticisi de dertli. Besicilerimiz, kilosunu 110 liraya mal ettiği eti, ancak 95 liraya satabiliyor. Yani besicilerimiz, kesime giden hayvanlarından kâr etmek, alın terlerinin karşılığını alabilmek için, “Daha fazla zarar etmemek için” mallarını ellerinden çıkarıyorlar. Bugün kaç baba, ailesiyle bir köfteciye gidip, gönül rahatlığıyla hesabı ödeyebiliyor? Kaç anne, ayın sonunu düşünmeden evladının istediği yemekleri mutfağında yapabiliyor? Kaç aile sofrasına bir kap et yemeğini, ay sonunu düşünmeden koyabiliyor? Kaç dede, kaç nine torununa harçlık verirken, o ay ödeyeceği elektrik, gaz faturalarını dert etmeden hareket edebiliyor? Bu ülkede okula aç gitmek zorunda kalan çocuklarımızı, nasıl doyuracağımızı konuşuyoruz.

Kara kış geldi. Evlerde sobalar, kaloriferler yanmaya başladı. Geçen yıl bu zamanlar, eve doğal gaz faturası 1000 lira geliyorsa, bu sene 2 bin 620 lira gelecek. Yine arabaların kış lastiği değişim zamanı geldi. Ankara’da bir lastik değişim ücreti 150 lira olmuş. Benzinin, mazotun fiyatını hiç söylemiyoruz bile. Uluslararası petrol fiyatları düşüyor. Ama bizde pompadaki fiyatlar nedense hiç düşmüyor. Şu anda Brent tipi petrolün varili 87 dolar. Bu senenin başında 16 Ocak’ta da fiyat buydu. Ve o gün ülkemizde benzinin litresi 13 lira 66 kuruştu. Bugün 21 lira 35 kuruş. Uluslararası piyasalarda mazotun fiyatı aynı ama dün 13 lira 85 kuruş olan mazotun fiyatı bugün 24 lira 97 kuruş. Yani şimdi o günden bugüne benzinin fiyatının yüzde 56 artmasının, mazotun fiyatının yüzde 80 artmasının sebebi ne? Ben söyleyeyim nedenini. Nedeni, iktidarın “Dediğim dedik, çaldığım düdük” diyerek, paramızı pul etmesidir. Üyesi olduğumuz Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın verilerine göre Türkiye yüzde 146’lık enerji enflasyonuyla, OECD enerji enflasyonu şampiyonu. Bu alanda en yakın rakibimize birde 46 puan fark atmışız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi