Ali İbrahim Önsoy

Ali İbrahim Önsoy

Sizinle yola devam etmiyorum

Birileri şarkıyı ya da türküyü mırıldanır ama hep o bildik nakaratını söyler. Aradan o kadar zaman geçmiş bile olsa hala nakaratın dışında diğer mısraları bilmediği için söyleyemez.

İnsan evladı doğar yaşar büyür ve ölür. Yaşamını sürdürdüğü sürede doğruları savunma, yaşama geçirme, hak yemeden gerçekleri dile getirme, kendisinden öncekilerin tecrübelerinden yararlanma, kendisini geliştirirken birlikte yol aldıklarını aydınlatma uyarma ve öncülük etme, imkanlarını paylaşma ve birlikte aynı potada eriyerek yaşamı yaşanır hale getirmeye çalışır. Birde toplumsal yaşamda sinsice, adice, silik kişiliklerin bencil, çıkarcı, haset, ukala, kaprisli, kendini bilmez şımarık, ezen ve egemen sömürücü sınıfın yanında ya da ta kendisi olanlar var.

Toplum hangi dilde konuştuğu ya da hangi yaşam tarzına sahip olursa olsun terazinin iki kefesi gibi net biçimde ayrı. Çoğunluğun sesi olmak ya da onun adına konuşmak kolay değil. Ayrı kefede olup çoğunluğa talimat veren azınlık, terazinin ibresine bile yön vermekten vazgeçmiyor. Terazinin denge kolunu tutan güç çoğunluğa değil egemen azınlığın ağzına bakıyor.

Hak ve adaletin temsili kim olursa olsun hatta günümüzde devasa sarayları yapılan adalet dağıtıcısı kurumların hassaslığı bile tartışır hale geldi. Koca devasa adliye binalarını yapan müteahhİT ile yanında çalışan ve iş kazası geçiren işçi yargılamada eşit olmuyor. Adalet yapıcıları ve adalet dağıtıcıları aynı kişiler değil ama ortak çıkarları istisnalar haricinde çoğunluğun aynı.

Terazinin diğer kafesi yani çoğunluğun bulunduğu yerde ise onlar adına sözcü olduğunu iddia edenler var ki evlere şenlik. Kimileri bulunduğu kefede azınlığın çoğunluk içindeki ağızlarına bir parmak bal çalınan kişiler; diğerleri ise kimi azınlığın koltuğuna oturmak için yalan söyleyen kimileri de çoğunluk içinde “bir bilen” olduğunu iddia eden kişiler var. Bu nedenle çoğunluğun kefesinde bulunanlar bir bütün teşkil etmiyor. Kendi aralarında bile egemen azınlığın temsilcileri bulunmakta. Bir de asarı antika döneminde masallar ve rivayetlerle anlatılan keramet sahibi (?) kişilerin soyundan geldiği söylenen kişiler olduğu da söylenmekte.

Dünden bugüne yaşam içinde her toplumunda hâkim egemen güçlere karşı çıkan “güzel insan” değerine sahip olan var. Son iki yüzyıl içinde toplumsal ilişkiler daha kristalize olarak kesin hatlarıyla belirginleşti. Hele ki son yüzyılda yaşanan savaş, katliamlar, işkence ve sürgünler unutulacak değil. Kimlerin nefret tohumları ektiği, nifak soktuğu, ayrımcılık yaptığı, kargaşa yaratıp savaş çıkardığı ve bundan çıkar sağlayıp sınıfsal temel de sömürü egemenliklerini devam ettirdiği gün gibi aşikâr.

Ne yağan yağmurda, karda fırtınada yürüdüklerimiz ne sözde aynı yolda birlikte olduklarımız iktidar koltuğuna oturduğunda dününü hatırlamakta. Çıktığı kabuğu beğenmeyip kendi oligarşilerini kurup oligarkları yarattılar. Kerhen bile olsa sizi destekleyenleri iktidarınızda ilgilenmediniz sattınız. Sizi destekleyenlerin iyi niyetini kötüye kullandınız. Birlikte yol gittiğiniz kim varsa kendi çıkarına hizmet ettirdiniz kullandınız.

Toplumsal tarihimizde yaşanan birikim tecrübe azımsanmayacak kadar çok. Önemli olan tecrübe birikimine sahip olanların bencilleşmeden, şımarmadan, ben bilirim demeden, burnunun dikine gitmeden “güzel insan” temelinde kolektif yönetimi kabul ederek kurulu sistemin sömürü çarkına dur diyeceğine inanıyorum.  

İşte bu nedenle toplumun çoğunluğunu teşkil edenler kurulu sistemin iktidar ve muhalefet partileri ve onların dümen suyu yolunda gidenlere toplumsal yaşamda “sizinle yola devam etmiyorum” deme zamanı geldi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali İbrahim Önsoy Arşivi