Tecrübelerimle adaylara ve CHP’ye tavsiyelerim

Yerel seçimlerinin yaklaşması ve aday belirleme çalışmalarının başlamasıyla aday adaylarının heyecanı oldukça yükselmeye başladı.
Gerçi partilerde adı geçen aday adaylarına baktığımızda çoğunun halk tabiriyle tavşan aday olduğu hemen belli oluyor.
Onlar müracaat ettikten sonra kendilerinin atanmasını beklemekten ziyade, partisi iktidar olunca, bu durumdan nasıl yararlanacağının hesabını yapıyorlar. Ya da başkan adayının meclis üyeliği teklifini şimdiden hayal edip güçlü adayın çevresinde bulunmayı sürdürüyorlar.
Partilerin hemen hepsinde taban iradesine son verildi. Ak Parti, MHP, İYİ parti ve HDP hiçbir zaman ön seçim yapıp, “Partililer kimi istiyor” demedi. Demeyecekte. Bu partilerde merkez kimi isterse o kişi aday olur ve taban da o gösterilen adaya sahip çıkar, etrafında birleşip seçimi kazanmanın yollarını ararlar. Hiç kimse, “Neden o atandı, falanca daha etkili olurdu” demez, diyemez.
Cumhuriyet Halk Partisi, ön seçime bazı seçim çevrelerinde başvurdu. Son örneğini 2014 Genel seçimlerinde gördük. Yaklaşan yerel seçimler için,  başkan ve meclis üyesi aday adayları ile partililer demokratik olması ve kendilerinden birisinin olması için ön seçim olmasını istiyorlar.
İstanbul adaylığı için adı geçen Muharrem İnce’de, “Sandık konulursa” aday olurum demişti.
Ammaa, geçtiğimiz günlerde yapılan Parti Meclisi toplantısında, “Ön seçim yapılmayacağı, eğilim yoklamasının da sınırlı bir şekilde yapılacağı”         kararlaştırıldı.
“Eğilim yoklamasının sınırlı olması” yani usulen yapılması, göstermelik olması anlamını taşıyor. Kimi kime soracakları belli değil. Sonuç olarak kafalarında kim varsa ki,  var ve zaten zamanla açıklanıyor. Şimdi, “Yaptığımız yoklamada bu çıktı “ deyip adayı açıklayacaklar.
Diğer partilerde biat vardır ses çıkmaz. Herkes adayına, “Büyüklerimiz öyle uygun görmüş” der ve adayına sahip çıkar. CHP’de bu kültür olmadığından elbette büyük tartışmalar ve kargaşaların olacağı şimdiden belli.
Aday adayları ve taraftarları, “Ben, biz gösterilseydik burayı kesin kazanırdık. Şimdi partinin şansı azaldı ”diyerek bir kenara çekilecek, sonra da bazıları, “Partimizdir yine de bir kenarından tutalım “ diyerek yavaş yavaş kampanyaya katılacaklar.
Parti Meclisi’nin ön seçim yapılmayacak kararından sonra, şu günlerde sokakta, olan ve çalışmalar yapan aday adayları bundan sonra turlarını Ankara da ve parti koridorlarında atmaya başlayacak. Herkes bir yakın ve torpil arayacak. Bazıları bazı aday adayları üzerinden kendilerine pay çıkarmaya çalışacak. Bu durum merkez yöneticilerini memnun edecek mi? Bilinmez ama bu süreç, Aralık hatta Ocak sonuna kadar devam edebilir.
İstanbul İçin sandık isteyen Muharrem İnce’nin de bu talebi PM kararıyla son bulmuş oluyor. Parti,  Ak Partiden kalan ve “Temayül yoklaması “ denilen şeyi kiminle yapacak ve gerçekten yapıp yapmayacağı bilinmeyen bu durumdan İnce’ye ve diğer aday adaylarından, halka dokunan ve belediyeciliği bildiğini sandığım Gürsel Tekin’e “Sen çıktın” diyerek mi açıklayacak, yoksa kafalarındaki birisini mi açıklayacak.
Tüm bunları önümüzdeki süreçte göreceğiz.
Bu arada, “Bu aday bizimle olur bize sıkıntı yaratmaz, hem bizim yakınımızdır” denilen biri de aday olarak açıklanabilir.
Özellikle CHP’ye tavsiyem
Partililerin sandık talebine son veren CHP’ye bildiğim bazı şeylerden dolayı ve tecrübeli biri olarak elbette tavsiyelerim olacaktır.
İstanbul’u alan Türkiye’yi alacağına göre, geçmişte yazdığım bir yazıda İstanbul da CHP’nin hangi ilçelerini garanti kazanacağını, nerelerin halkın kabulleneceği iyi bir aday ile ve kiminle, beraber yönetmek üzere ittifak yapılınca kazanılacağını etraflıca anlatmıştım. Hangi ilçelerde kimlerin oturduğunu da anlattığım o yazımda çıkarılacak aday için bu hususunda önemli olduğunu bir kez daha hatırlatırım.
Adayların kim olduğu, nereden geldiği, mesleğinin ne olduğu, geçmişte neler yaptığı, misyonu ve vizyonunun ne olduğuna, tabanda ve halkta ne kadar kabul edilip edilmeyeceğine mutlaka bakılmalıdır.
Adayın niteliklerine eğitimine ve kültürüne, hal ve hareketlerine bakılarak değerlendirilmeli ve halkın karşısına öyle bir adayla çıkılmalıdır.
Gösterilecek adayı, Türk’ü, Kürt’ü, Lazı, Çerkez’i,  sünnisi, alevisi ve diğer etnik guruplardaki insanların tümünün benimsenmesi gerekir.
Adaya bakılınca, “Bu kişi bizim hakkımızı yemez, yedirmez. Bize hizmet eder, ilçemizi güçlendirir, ahaliye ağabeylik, babalık ve hakemlik yapar” diyebileceği ve arkasına düşüp yanında yer alacağı birisi olmalıdır.
Seçime böyle birisiyle gidilmelidir. Ayrıca yukarıda aday gösterilmediği için küsecek aday adaylarının uygun olanları meclis üyeliğine getirilmeli diğerleri ise kendisi aday gösterilmiş gibi çalışmayı sağlamalıdır. Bu görev parti yöneticilerine ait olup bu durumu sağlarlarsa başarı kendilerinin olur.
Sonra son pişmanlığın fayda vermeyeceğini de bilmek zorundalar.
Bu konuda tecrübe edinmiş ve başkanlığı ilk trafo mağduru olarak kaybetmiş, tecrübe sahibi olup, seçimin nasıl kazanılacağını bilen biri olarak görev ve adaylık için teklif bekleyenlerden biri olarak;
Nelerin olacağını ve kimlerin nereye atanacağını tahmin edebiliyorum. İsim isim de yazabilirim ama, şimdi isim açıklayıp hem adayların hem de parti yöneticilerinin kafalarını karıştırmak istemem.
Tavsiyelerim açık ve net. “Bu bana yakın, bu şunun bunun adamı” demeden, halkta ve tabanda karşılığı olan liyakat sahibi seçimi kazanabilecek, halkta karşılığı olan adayları arayıp bulmak Ankara’dakilerin görevidir.
Yerel seçimler CHP’nin silkelenip ayağa kalkmasının bir fırsatıdır. Bunun telafisinin olmadığını, tünelden son çıkış olduğunu tüm partililer ve iktidarın yönetiminden memnun olmayanların ve özellikle Ankara da karar verecek olanların bilmeleri ve öyle değerlendirmeleri gerekmektedir…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Dolu Arşivi