Türkiye gerçekleri

Değerli okuyucular, arkadaşlarımız uygun gördüğü sürece gerçek Türkiye manzaraları ile birlikte olacağız. Başlıklar halinde sıraladığım, aklıma gelen sorunlarımızı sizlerle paylaşacağım. Alacağım geri dönüşlere göre konuları tartışır olacağız. Buyurun başlıklar:
 

-Türk parası, mevcut iktidarımız süresince bir kez altı sıfır atıldı ve tekrar altı sıfır daha atılacak hale geldi. Oniki sıfırlık bir ekonomi tablosu..
-Türkiyenin en iyi ekonomist ve iktisatçısıyım diyorsanız bu durumu çözmeniz gerekmiyor mu? Değişik yöntemlerle ölçülen enflasyon oranı ortalama yüzde yüz.
-Katiyen demokrat değilsiniz! Demokrasiye inanmıyor ve onu araç olarak kullanıyorsunuz. Bu hafta sonu Manisa konuşmalarınızı izledim. Tüm TV’lar yayınlıyor. Türkiyenin % 70’inin başarısız gördüğü birini TV’ların % 80’i neden naklen yayınlasın. Anlattıklarınız yıllardır söylediğiniz yalanlarınız.
-Asıl desteklemeniz çiftçi-üretici olması gerekirken verdiğiniz destekleri bir çiftçi köylümün ağzından dinleyelim.

Yazıyorum: Destekleriniz çiftçi cebinden alıp, kullandıktan bir yıl sonra ödeniyor. 186 dekar üzerinden alınan çıktı ve girdilerin listesi; 45 bin TL mazot, 30 bin TL ilaç, 80 bin TL gübre, 4 bin TL tohum (sadece 14 dönüm tarla için alınan tohum ve bunun için alınan destek 500 tl) diğerleri eski tohumlar seçilerek üretilen tohumlar kullanıldı. 17 bin biçme, 15 bin balya ve taşıma, 15 bin çeşitli yedek parça ve kullanım ücretleri, 75 bin kredi ödemesi=266 bin türk lirası. Kırk ton buğday, 4 ton kanola ve yaklaşık 6 ton ayçiçeği=yaklaşık 320 bin gelir hayal ediyoruz. 54 bin lira ile nasıl geçinebileceğimi tüm sevdiğim TC vatandaşlarıma sunuyorum. Örneğin eşimi bir yılda 3, kendim içinde 2 kez girişimsel işlemler de dahil en az 30 bin TL ödedik. İlaçları da kamuoyuna sunuyorum.

Yediklerimizi, içtiklerimizi saymıyoruz. Sigara ve alkol almıyoruz.
 

-Bazı gazete başlıklarını yazmak istiyorum. Başta gençler olmak üzere yılda 1-2 kez gidebilecekleri müzik festivalleri bile yasaklanıyor. Gençlerin ıslıklarından korkar hale gelen bir iktidar bu ülkede ddemokrasi olduğunu nasıl savunur. Bu ülke gençlerine bu eğlenceyi de mi çok görüyor.
-Ülkeye giren göçmen sayısı yaklaşık 12-13 milyon dillendiriliyor. Kendi halkının ihtiyaçlarını karşılayamayan bir ülke ne peşinde koşuyor. Bu konu neresinden tutarsanız tutun yanlış bir davranış. Biz kurtuluş savaşımızı nasıl verdik, hangi şartlarda verdik, sıkıntıları varsa ülkelerinde çözsünler. Bu kadar milyon kişi kaç ordu yapar. Mücadelelerini orada versinler. Avrupa da 20 göçmen almayan ülke var. Biz ırkçı falan değiliz. Hem kitaplı hem de kitapsız dinlerden insanlar barındırıyoruz. Dünya sahtekar, sözde demokrat liderleri bir yerlerde savaş çıkartıyorlar. Ceremesini biz çekiyoruz. Böyle dünyalar artık kalmadı. Bundan sonra da hiç olmayacak. Lütfen halkımıza sorun. Referandum yapın. Oranı görün. Öyle karar verin.
-İktidar süresince tüm komşular ile ilişkiler kötü denilecek düzeye geldi. Zamanla hatalardan ders alınarak düzeltildi. Ancak süreç boyunca devlet adabına yakışmayan demeçler ile bozulan ortamı düzeltmek zaman aldı. Bazılarında kalıcı kinler oluştu. Kayıplar ve çeşitli oluşan nedenler çözüme de zarar verdi. Çözüm için halk ve komşulara da bir pardon demek uygun olur kanısındayım. Oysa yavuz hırsızlık konuşmaları devam ediyor.
 

-Vakıf üniversiteleri, 3,5 milyon yavrumuzun sınava alınması ile başlayan süreçten pay çıkarmak, pandemi ile oluşan zararlarını kapamak için fahiş fiyatlar, halkın alım ve geçim gücü katiyen hesaba katılmadan uçuşan fiyatlar, sanki çok önemli bölümler sunuyorlarmış gibi, mezun olunca iş imkanı veriyorlarmış gibi, yanlış düzenlemeler ile açtıkları bölümler boş kalınca fiyatlara sarıldılar. Öğrenciler reaksiyon vermeseler hiç ilgilenen olmayacak. Ha bu sadece öğrenci okul ilişkileri. Burada ders veren hocaları, idari ve hizmet personelini düşünen yok. İki yıldır bir lira zam yapmamışlar. Devletin de umurunda değil. Çünkü müdahale edemiyor. Gerekçe yaratamıyor. Öğrenci kontenjanını arttırarak öğrenciye değil. Okul sahiplerine yardımcı oluyor. Birkaç soru yapan üniversiteye girebilecek hale geldi. Ancak mezun olunca iş bulacak bölüme girmek daha da zorlaştı.
 

-Pandemi ve ekonomik krizde bankalar yüzde yüzün üzerinde kar açıklıyorlar. Büyük AVM ler ayni şekilde. Bunlara bir düzenleme yapılamadığı ortada. Çünkü durum özellikle bankalar açısından daha vahim hale gelecek. Bankalar batarsa bu kez dışarda zaten görünüm negatif. Bu kez içerde de sıkıntı daha da artmış olacak. Mazallah halk isyan sınırına gelirse…
-Halkı kendisine esir eden iletişim şirketleri: Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom. Karlılıkta rekor rakamlar açıklıyorlar. Halkı tam anlamıyla soyuyorlar. Tek taraflı mesajlar ile halkı kandırıyorlar. Bilgisizlik nedeniyle halkı tabiri caiz se avlıyorlar. Kurtul kurtulabilirsen. “Klasik yalanları tahattünüz bitti. Yenileyin cezalı ödeyeceksiniz” Halk resmen tehdit ediliyor. Üç yıldır köyüme internet almaya çalışıyorum. Neden olmuyor. Alt yapı yok. Ne zaman olacak. Üç ay sonra. 12 adet 3 ay oldu. Hala yapılmadı.
 

-Batılı ülkeler ile vize sorunlarımız artmaya başladı. Komşularımızdan göçü destekledikleri yetmiyormuş gibi şimdi bizi göçmen zannedip turist olarak gitsek bile orada kalacağımızı zannediyorlar. Zaten bu göç sorunu, dış güçlerin kısa-orta ve uzun vadeli programıydı. Şimdi onu uyguluyorlar. Bir türlü anlamıyoruz. Elimizi kaptırdık bir kere kurtarabilirsen kurtar programı uygulanıyor. Yeni bir kurtuluş savaşını farklı alanda veriyor hale geleceğiz. Mevcut halk çeşitliliğimizi yeni yeni düzenlerken yeni göç çeşitlemeleri ile ülkenin büyük kentleri işgal edildi.
-İşsizlik oranları ve açıklama şekli çok komik. Bir devlet kurumu İşkur 542 bin işsiz sayısı arttı diyor. Diğeri de devlet kurumu TÜik 352 bin azaldı diyor. Sonuç devletin kurumlarına güven de azalmış olmuyor mu?
 

-Sayın Özdağ 13 milyon göçmen olduğunu söylüyor. Göçmenler eşleri ile birlikte gelmişler se ortalama 5 çocuk doğurduklarını gözlemlemişler. Bu tablodan gerçek vatandaşlarımız çok ürkmüş durumdalar. Bu uzakta olmayan süreçte Türkiyenin işgali demektir. Atamız bu ülkeyi bu kadar kolay kurtarmadı bugün alınan göç kadar yeni Türkiyenin nüfusuydu. Ne kadar şehit verdiğimizin sayısını bilmiyoruz. Dedemin 5 amcası Çanakkale şehidi. Bu ancak sistemli bir şekilde ülkenin yok edilmesi olayıdır.
 

Değerli okuyucular, gördüğünüz üzere gündemde olan sorunlarımız. Hiç biri iç açıcı değil. Umutlarımız sistemli şekilde yok ediliyor. Dinayet bile Osmanlı kadıları gibi İktidarın lehine fikir üretmeye başladı. Laiklik tartışılmaz hale geldi. Hatta yok sayılmaya başlandı. Kamyoncunun, traktörün, fabrikanın yakıtının fiyatlarını düşürmezsen olmaz! Faiz bir puan düştü. Dolar ve onunla ilgili ürünler 40 puan arttı. Bu nasıl bir iktisat bilgisi. Biz çok zekiyiz de haberimiz mi yok. Beş duyumuz mu köreldi. Bize bu Kovid süresince bir zeka sekestrasyonu mu uygulandı….
 

Bir an önce seçime gidilmeli. Halkın fikri ve kanaati belirlenmeli. Aslında kim iktidara gelirse gelsin düzelme zaman alacaktır. Ancak Atalarımızın Sözü. Zararın neresinden dönersek kardır. Bir yerden daha fazla yara almadan dönmeliyiz. Dikkat ederseniz. İktidar bile oy almaktan umudunu kesti. Kendisini başkalarını uzlaştırmaya adadı. Ancak! Önce biz. Halkımız. Çocuklarımız. Geleceğimiz.
 

Değerli okuyucular elimizden geldiği sürece ülkemizin konularını Bilimi ve aklı öne çıkarmaya çalışarak açmaya çalışacağım. Sevgi ve saygılarımla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nail Yılmaz Arşivi