(Her 19 Mayıs'ta olduğu gibi köşemi genç bir kardeşimize bırakıyorum. Bu 19 Mayıs'ta da Zeynep Nisan Kırcaoğlu, benim köşemden duygularını dile getirdi.)

Şişli’de 3 katlı pembe renkli mütevazı bir binanın ışıkları yanıyordu. Memleketin içinde bulunduğu durumdan endişe duyan genç ve başarılı bir subay olan Mustafa Kemal annesiyle vedalaşıyordu. Ellerini sıkıca tuttu, gözlerine baktı ve ‘ben gidiyorum’ dedi. Zübeyde Hanım, bir yandan endişe içinde bir yandan da gururlu bir anne edasıyla hayır duaları etmeye başladı. Sıkıca tutulan eller öpüldü, helallik alındı. Artık yolculuk vakti gelmişti. Mustafa Kemal, büyük bir mücadeleyi başlatabilmek için Samsun’a doğru yola çıkti.
Ve tarih 19 Mayıs 1919’u gösterdiğinde, Mustafa Kemal, Anadolu’ya ulaşmayı başarabilmişti. Durum tahmin ettiğinden de kötüydü. Hani diyor ya Atatürk, ‘uçurum kenarında yıkık bir ülke, türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar’ durum gerçekten de bu şekildeydi.

19 Mayıs günü Mustafa Kemal’i Samsun’da

Karşılayan kalabalıklar arasında yaşlıca bir kadın vardı: Sakine Baturay. O gün orada Mustafa

Kemal’i karşılayan tek kadın olmanın haklı gururunu taşıyan Sakine Hanım, bununla yetinme-

miş bir de üstüne Samsun’daki kadınları Kurtuluş Savaşı için örgütlemişti. Sakine Hanım’ın bu

özverisi sayesinde genci, yaşlısı, kadını, erkeği hep birlikte istiklal uğruna başlatılan bir müca-

delenin paydaşları olmuştu. Kadınlar… Çok şey borçluyuz bu insanlara.

***

Bu günü biz genclere armagan eden Atatürk, gençlerin yarinin gelecegi olduğunu dusunmustur.

“Milletin bağrından temiz bir kuşak yetişiyor. Bu eseri ona bırakacağım ve gözüm arkamda kalmayacak!” diyerek Cumhuriyeti itikbalin geleceği Türk gençlerine emanet

etmiştir. Biz, Türk gençliğine sonsuz guven duymuştur.

Gençlerin eğitimini de çok dikkate almıştır.

Atatürk dünya ile yarışan bir gençlik yaratmak istemiştir. Öyle bir liderdir ki o bir kıvılcım olarak aldığı gençleri birer alev parçasına donusturebilmeyi başarmıştır. Ayrıca onlarin esit bir hayat surmesi icin de cok emek vermiştir.

Genclerden bahsederken kız veya erkek ayrımı yapmamıştır.

Ornegin, Atatürk bir konuşmasında "efendiler" diye hitaba başlamış efendilerden kasıt olarak sadece erkekleri değil herkesi kastettiğini söylemiştir.

Unutmayalım ki sevgili arkadaşlar, bizimde bize bu kadar değer veren Atatürk"e karşı, vatanımıza, tarihimize, bayrağımıza ve bütün bu mücadeleye karşi bizimde sorumluluklarimiz vardir.

***

Öncelikle bu borcu ödemek adına dünya ile yarışır hale gelmek Türk gencinin en önemli vazifesidir.

Bu borç, 19 Mayıs günü batma tehlikesi olan çürük bir vapurla Anadolu'ya çıkan Mustafa

Kemal'e, onu orada karşılayan tek kadın olan Sakine Baturay'a, İstiklal uğruna can vermiş tüm

kahraman şehitlerimize borcumuzdur. Unutmayalım ki istiklal arzusunun ve 19 Mayıs ruhunun sadece bugün değil her gün bilincinde olmalıyız.

Her bir karış toprağı kanla sulanarak elde edilmiş bu vatanın ve kazanımlarının savunucusu olmalıyız. Bize bıraktığı bu paha biçilmez topraklar ve bize armağan ettiği geleceğimiz için Atatürk’e borçluyuz.

Ey büyük Atatürk!

Bizler, yeni Türkiye’nin genç evlatları, yorulsak da seni izleyeceğiz. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verip, asla yorulmayacağız.

***

19 Mayıs günü yakılan istiklal meşalesi 104 yıldır aynı ihtişamıyla yanmaya devam ediyor. Bu ışık, iyi günde, kötü günde Türk milletini aydınlatmaya devam edecek.

Savaşta ve barışta Türk milletinin birlikte, mücadele arzusunun sembolü olmaya da devam ediyor .

Satırlarımi Orhan Seyfi Orhon'dan bir alıntıyla bitirmek istiyorum.

“Gidiyor o harbin en korkulu aslan yelesi;

Gidiyor, sulhun ufuklarda yanan meşalesi.

Yine bir devr açacakmış gibi en başta o var;

Haykıran seste o var, sessiz akan yaşta o var.”

Dağ başını duman almış, yürüyelim arkadaşlar. Bayramımız kutlu olsun.

Zeynep Nisan Kırcaoğlu