Sürü psikolojisi, sosyal psikolojinin önemli bir alanıdır ve bireylerin topluluk içindeki davranışlarını anlamak için kullanılan bir kavramdır.
Bu kavram, hayvanlardaki sürülerin davranışlarının benzeri olan insan gruplarındaki etkileşimleri ve davranış biçimlerini açıklamaya yönelik bir model sunar.
İnsanlar, doğası gereği sosyal varlıklardır ve diğerleriyle etkileşim içinde olma eğilimindedirler.
Bu eğilim ilk olarak fransız sosyolog ve filozof Gustave Le Bon tarafından kalabalık halkın zihninin bir incelemesi adlı kitabını yayınlayarak sürü psikoloji kavramını açıklamıştır.
Sebep ve sonuç ilişkisine dayanarak tarihsel süreçte bu psikoloji bazen toplum hayatını zorlaştıran eğilimlere bazen sosyal toplum olmanın ve başkaldırının merkezi oldu.
Fransız devrimi sürü psikolojisinin güzel bir örneği olarak inceleyebiliriz.Sürü psikolojisi, topluluk içinde bireylerin davranışlarını etkileyen ve onları kolektif bir güç altında birleştiren psikolojik süreçleri inceler.
Le Bon, kitabında kalabalıkların (sürülerin) mantıksız, duygusal ve rasyonel olmayan bir biçimde davrandığını, bireylerin kalabalık içinde daha kolay manipüle edilebildiğini ve kalabalıkların lider figürlere duydukları hayranlık ve takip etme eğilimini vurgulamıştır.
Günümüze dönecek olursak seçim süreçlerinin “oh size iyi oldu” ve “nasıl koyduk” söylemlerinin bireysellikten çıkıp nasıl kitlesel bir ayrıştırıcılığa dönüştüğünü ve bunun hangi yöne gideceğini hayretle izliyoruz.
Bireyler topluluk içinde her zaman daha cesaretli ve daha duygusal davranır.
İçinde bulunduğumuz durum uydurma bir ideolojinin topluma zafer meşalesi olarak verdiği yalanlardan ibaret, toplum olarak uyanmayı ve neye hizmet ettiğimizi farketmeden geçirdiğimiz her gün bize ayrışma, öteki olma, sahte zaferler sabahı kaybettiğimiz özgürlüğümüz olarak dönecektir.
Çarpıtılmış gerçekliğin inşası devam ediyor,
Nasıl ki depreminde enkaz altında kaldığımız gibi bu çarpıtılmış gerçekliğin inşasında da enkazda kaldık, kalıyoruz, kalacağız.