Ali İbrahim Önsoy

Ali İbrahim Önsoy

Adaylar

Politikacısından akademisyenine, gazetecisinden yazarına, kitle kuruluşları yöneticisinden dahası bu sistemden çıkar bekleyip umut eden iktidar ve muhalefet güçleri bu seçimi çok önemsiyor. İktidar ve destekçilerini anlarım mevcut konumlarını devam ettirmek istiyor. Ama özellikle muhalefet olduğunu iddia edenler neden geçmişi önemsemedi de bugünü önemsiyor bir anlam veremedim.

Geçmişi önemseyip gelecek için program yaparak doğru tavır sergileyenler elbet var fakat sesleri günümüz ortamında pek az çıkıyor. Özellikle bunların arasında bir dönem bulunan her esen yele göre boyun eğen dün Vedat Nedim ve Şevket Süreyya gibiler 12 Mart ve özellikle 12 Eylül askeri faşist darbe dönemlerinde hızla çoğaldı. Geminin pusulası var ama çalıştırmayan çoğunluk en yakın limana giderek gemiden indi. İnenler arasında geçici olarak bulunanlar tekrar bir araya gelip pusulası olan gemiye binerek dalgalı denize açıldı.

Dalgalarla boğuşmayı göze alamayan günü kurtarmayı seçer. Günü kurtarayım derken birilerinin dediği gibi “sarı öküzü peşinen verir”. Sarı öküzü veren geçmişini unuttuğu gibi geleceğini de peşinen verir. Pusulası sağlam gemiden inenler toplumsal yaşamdaki dalgalı ve bir o kadar dikenli sarp kayalıklardan korkan düz yolda dahi yönünü bulamaz. Onlar gündelik maişet derdine düşmüştür. Birilerinin vitrini olanlar toplumsal yaşamda kendi bencilce çıkarını savunur.

Ekmeğimizi paylaşmadığımız, konuşamadık ve iletişim kuramadıklarımızla dost olamayız. Bunlara karşı tavrımız hep ketum hep tetikte ve şüpheli olmuştur. Ya dost dediklerimiz? Sırrımızı paylaşıp, sırtımızı dayadığımız hatta aynı safta bulunup tavır aldıklarımız içinden birçokları Vedat Nedim gibi Hilmi Yavuz gibi sisteme taze kan taşıdılar. Bunlar geçmişte yaptıkları unutulmuş gibi şimdi değişik kimliklerle seçim meydanlarında arzı endam etmekte.

Hangi partiden oldukları pek önemli değil “aday adayları” olarak ortaya çıkanlar seçimden sonraki ortamın yatırımlarını yapmakta. Seçilecek sırada olanlar zaten belli, partilerin liderlik sultası bunları baştan belirlemiş aralarına “çalışırsan sende seçilirsin” diyerek birilerini serpiştirilmiş. “Çalışırsan sende seçilirsin” denilenler seçilmezse de kimi ihale kimi daha yüksek üçlü/beşli maaş alan yüksek makam peşinde.

Günümüz sisteminde iktidarı ve muhalefetiyle seçimlere iddialı olarak girenler şimdiden dereyi görmeden paçayı sıvamaya başlamış. Kimi yargılanmamak için dokunulmazlık zırhına bürünmek yani “vekil” olmak isterken, kimileri depremde yıkılan binaların mütehhaİTi gibi pasaportunu çıkarıp kaçacağı ülkeleri belirlemekte. Bunlar kötü senaryo olurken birileri de boşalan koltuklara gözlerini dikmiş. Yüksek makamlı koltuk olmaz ise ihaleler alan müteahhİT olmaya hazır.

Devlet çarkının dönmesi için üretim, tüketim ve tekrar üretim sarmalı devam ederken çalışacak vergi verecek ve sırtına binip boza pişirilecek toplum gerekir. Düşük ücretle çalıştırılacak nitelikli beyaz ya da mavi yakalılar olacak ki vergileri alınsın; aldıklarıyla tüketime harcasın ki “ekonomik çark” dönsün. Sistemin sömürü, baskı ve yoksulluk çarkı ekonomik ve politik olarak devam ederken sosyal yaşam ötelenme ve boyun eğme ikiyüzlülükle devam edecek gibi.

Sahi adaylar dün neredeydi, ne iş yapıyordu?
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali İbrahim Önsoy Arşivi