Anlam veremediklerim!

Öncelikle dünyamıza, ülkemize ve çevremize baktığımızda o kadar değişik olaylarla karşılaşılıyor ki, inanın bir anlam veremiyorum ve anlayamıyorum.

Bu anlam veremediklerimi söyleyenler ya da yapanlar, hakikaten yaptıklarını ya da söylediklerini bilerek mi yapıyorlar diye düşünmeden edemiyor bizleri aptal yerine koyduklarını sanıyorum. Birkaç örnek vermek gerekirse:

Emekçi kadınlar günü

8 Mart dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde elbette ülkemizdeki duyarlı kadınlar ve kadın örgütleri ile emekçi kadınlarımız bir araya gelerek günlerini kutlamak için hazırlık yaptılar. Ülkemizin hemen her tarafında kadınlarımız günlerini kutladı, taleplerini dile getirdiler. İstanbul sözleşmesinin önemini anlattılar, şarkılar ve türküler eşliğinde halay çekip dağıldılar.

Anca, İstanbul’da hazırlık yapan kadınların hevesleri kursaklarında kaldı. Valimiz talimatı ve koyduğu yasakla güvenlik güçlerimiz tam anlamıyla Taksim Savunmasına geçti. Öyle bir savunma ki, sanki kadınlarımız Beyoğlu’nu Taksimi yakıp yıkacaklar, Rusya'nın, Ukrayna'ya yaptığı gibi orayı işgal edeceklermiş gibi savunma önlemleri alınmış, Taksim’e hangi yoldan gelirseniz gelin girmek mümkün değildi. Buna mukabil kadınlar Tophane, Karaköy ve Sıraselviler’de dirençlerini gösterdiler, gaz, cop ve şiddet altında taleplerini dile getirip dağıldılar. Geride ne yıkılmış, ne yakılmış ne de işgal edilmiş bir şey yoktu.

Bu duruma anlam veremiyorum. Keşke Sn. Valimiz güvenlik güçlerimize, “Onları koruyun kollayın ve her hangi bir tehlikeyle karşılaşmasınlar” diye talimat verseydi daha iyi olmaz mıydı?

Zeytinliklerimiz

Ölmez ağacı denilen Zeytinliklerin sözde maden alanı haline getirilmesi ve arkasından imara açılması için, TBMM'ye yedi kez tasarı sunuldu. Bu şekliyle sunulan ve zeytinlik alanlarımızı yok edip bazı yandaşlara peşkeş çekilmek istenen tasarılara muhalefet kesin karşı çıkarken, İktidar kanadından da bazı vekillerinde karşı oyları ile tasarılar bu zamana kadar reddedildi. Ancak ne hikmetse sürekli reddedilen tasarı, bir genelge ile zeytinliklerin katline karar verildi.

İşte bu olaya da bir anlam veremiyor ve anlayamıyorum. Neymiş efendim, elektrik üretmek için zeytinliklerin altında kömür varmış ta, o kömür çıkarıldıktan sonra, oraya yeniden zeytin dikilecekmiş. Ayrıca orada katledilen belki 100 belki de 300 senelik ağaçlar başka bir yere transfer edilecekmiş. Bırakınız efendim. Ülkemiz dünyada güneşi ve rüzgarı en çok olan bir coğrafyaya sahip. Elektrik ihtiyacımız bu yollardan temin edilebilecek lerini bilmemelerine anlam veremiyorum.

Buğday, ayçiçeği ve Sudan meselesi

Ülkemizin her karış toprağı buğday ve ayçiçeği yetiştirmeye müsait olduğunu Ziraatçıda olmam nedeniyle biliyorum. Tahıl ambarı olarak bilinen ve daha dünlerde ektiği ile beslenen ve 1,5-2 milyar nüfusu besleyecek durumda olan ülkemizin buğday ithalatında dünyada ikinci sırada olduğumuzu yine ayçiçeğini her karış toprağımızda yetiştirmemiz mümkün iken, ithalatta dünya da birinci olmamıza bir anlam veremiyorum.

Ülkemiz bu durumda iken, Başta Cumhurbaşkanımız Tayyip Bey ve yardımcısı Fuat Oktay ile çeşitli dönemlerdeki Tarım Bakanlarımızdan Mehdi Eker’in’, Faruk Çelik’in Ahmet Eşref Fakıbaba’nın Bekir Pakdemir’linin ülkemiz dururken Sudan'a tarımsal konuda destek olmalarına da aklım ermiyor ve bir anlam veremiyorum.

Ayrıca en çok buğday ve ayçiçeği aldığımız Ukrayna ve özellikle Rusya’da buğday geliştirme projesinin başında olan Prof. Hamit Köksal’a neden sahip çıkmadığımızada bir anlam veremiyorum.

Diyarbakır, Antalya ve Devlet Bey

Ana muhalefet Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, daha Rusya-Ukrayna savaşı çıkmadan aylar önce Diyarbakır'ı ziyaret edeceğini açıklamış ve sonrasında mazereti nedeniyle gidemeyince bir ertelenmişti. Bunun için Diyarbakır'a gitti ve büyük bir coşku ile karşılandı..

Tam bu sırada Dışişleri Bakanımızın girişimiyle Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanlarının katılımıyla barış için Antalya’da bir araya geldiler. Ülkemiz için güzel bir girişimdi ama sonuç alınamadı. Alınmış ve toplantı sonrası barış gelmiş olsaydı ülkemiz adına çok mutlu olurduk.

İşte tam bu sırada MHP lideri Devlet Bey, "Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır’a gitmesi Antalya toplantısına sabotajdır” demesini de anlayamadım bir anlam veremedim.

Çocuk bezleri ve kadın pedleri

Son günlerde iğneden ipliğe zam yağmuru devam ederken, elbette en çok etkilenenlerin başında kağıt mamulleri de nasibini aldı. Ülkemizde kağıt üretilen fabrikaların tamamı satılıp kapatıldığı için kağıt ihtiyacımız tamamen ithalata dayanınca zamlar da kaçınılmaz oluyor.

Bu durumu değerlendiren İYİ Parti'nin verdiği, çocuk bezi ile kadınlarımızın kullandığı ped lerden ve diğer kağıt ürünlerinden KDV kaldırılsın önergesinin Ret edilmesine de bir anlam veremedim.

TRT’deki profesör

Geçtiğimiz günlerde TRT’de yayınlanan bir programda bir ilahiyat profesörü bir seccade de şeytan motifi gördüğünü ve bunun dinen uygun olmadığını ibadet edilen yerde resim olmaması gerektiğini söyledi.

Burada merak ettiğim ve anlamadığımı o hocamızın o motifi şeytana neye göre benzetimidir.  Eğer şeytanı görmüş ve ona göre benzetiyorsa bir diyeceğimiz yoktur.

Hakemler meselesi

Ligin bitmesine 10 maç kala ne hikmetse Futbol Federasyonumuzun Hakemler Kurulu bir karar alıyor ve içlerinde UEFA ile FİFA kokartına sahip olan 13 hakemimizin görevine son veriliyor. Nedeniyle ilgili hiçbir açıklama yok. Bu hakemler usulsüzlük mü yaptı, Şike olayı oldu da ona mı katıldılar? Hadi gelin aklınız ersin ve bir bilen varsa bize de anlatsın.

İşte buna benzer olaylardan birkaç örnek verdim. Akıl erdiremediğimiz o kadar çok olay var ki, belki gelecekte devam ederim…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Dolu Arşivi