Almanya’da günün konusu şu: Göç politikasında bundan sonra ne olacak ? Sığınmacı/düzensiz göçmen akını Almanya’yı bunaltıyor, şehirler, belediyeler sürekli düzensiz göçmen akınının baskısı altında. Almanya'nın gelecekte önemli ölçüde daha az sığınmacı kabul etmek istediğine dair açıkça bir sinyal vermediği takdirde, giderek daha fazla sığınmacı akınına uğrayacak. Almanya'da insanlara endişeleri sorulduğunda sığınmacı sorunu yine en üst sıralara geri döndü.

* * * *

Son aylarda özellikle Çek Cumhuriyeti ve Polonya üzerinden ve diğer rotalardan Almanya‘ya daha fazla sığınmacı geliyor . Ocak ayının başı ile Ağustos ayının sonu arasında ilk kez 204.461 kişi Almanya'ya sığınma başvurusunda bulundu. Karşılaştırma için: 2022 yılının tamamında sadece biraz daha fazla, yani 217.774 ilk başvuru vardı. Bir çoğu, Suriye veya Afganistan gibi ülkelerden geliyor.

* * * *

Ukrayna savaşının başlamasından bu yana bir milyondan fazla Ukraynalı savaş mültecisi Almanya'ya kabul edildiğinden, birçok yerde yaşam alanı sıkıntısı yaşanıyor. Darboğazlar bazen sağlık hizmetlerinin yanı sıra okullarda ve kreşlerde de fark ediliyor. Ayrıca bazı yerlerde bölge sakinleri, daha fazla sayıda sığınmacının kendi mahallelerine yerleştirilmesi fikrine direniyor.

* * * *

Benim aklımdan geçen sorular sanırım herkesin merak ettiği şeyler. Örneğin Hızlı bir çözüm var mı? Varsa nasıl olabilir? Hemen peşinen şunu söyleyelim. Üç parçalı koalisyon hızlı hareket edemiyor, çabuk ortak kararlar alamıyor. “Kolay bir çözüm yok” şeklindeki popüler ifade bir klişe haline geldi. Bu klişe, hızlı, kararlı hareket edememenin gerekçesi olarak hizmet ediyor adeta.

* * * *

Sığınmacıların daha fazla artmamasını sağlamak için federal veya eyalet düzeyindeki yerel politikacılar haftalardır Çek Cumhuriyeti ve Polonya sınırlarında sabit kontroller yapılması çağrısında bulunuyorlar. Bavyera Eyaleti Başbakanı üst sınır fikrine dayanarak, yılda 200.000 mültecilik bir "entegrasyon sınırı" getirilmesini savunuyor. Sürekli yeni talepler gündeme geliyor. Üst sınır, insan kaçakçılarıyla mücadele, sınır kontrolleri, mültecilere nakit yerine ayni yardım verilmesi gibi.

* * * *

İltica başvurusu ret edilenlerin kolaylıkla sınır dışı edilebilmesi için güvenli ülkeler listesini genişletmek de öneriler arasında. Ama şu anda Almanya'da bulunan ve ülkeyi terk etmesi gereken yaklaşık 280.000 kişiden sadece 7.861'inin sınır dışı edildiği söyleniyor. Doğruysa dehşete düşürücü bir rakam. Alman Şansölye Scholz geçtiğimiz günlerde bir seçim etkinliğinde temel sığınma hakkından bahsetti, aynı zamanda daha etkili sınır dışı etme çağrısında bulundu.

* * * *

Velhasıl hızlı bir çözüm görünmüyor.Düzensiz göç etkili bir şekilde kızla azaltılamazsa ne olur ? Şu anda yüzde 23 gibi yüksek bir oranla oy alan aşırı sağ parti, göç tartışmasında diğer partilere göre, daha fazla fayda sağlıyor. Endişe verici bir tırmanışta. Muhafazakar Hıristiyan Demokrat Birliği’nin ardından ikinci siyasi güç haline gelmiş durumda. Kamuoyu araştırma enstitüsü Yougov’un yaptığı bir ankete göre, Şansölye'nin Sosyal Demokrat Partisi yalnızca yüzde 18 oy ile üçüncü sıraya indi. Ardından Yeşiller, Liberaller geliyor sırayla.

* * * *

Koalisyon partileri göç konusunda ortak bir politikada buluşamıyor. Dolayısıyla Almanya'nın göç politikasına ilişkin tartışma doruğa çıkıyor. Anamuhalefet lideri Friedrich Merz de göç politikasında daha sert bir yol izlenmesi çağrısında bulunuyor. Şansölye Scholz'a "Almanya anlaşmasının ilk adımı olarak mülteci krizini birlikte çözmemiz" teklifini yeniledi.

* * * *

Reich Şansölyesi Otto von Bismarck hatıralarında ‘sabır, küçük adımlar ve bekleme politikasından‘ bahseder. Ama şimdi küçük adımlar ve bekleme politikası zamanı değil sanırım. Sakin bir siyasetçi olan Alman Şansölye’den hızlı adımlar atması bekleniyor. Frankfurt’ta geçenlerde sohbet ettiğim deneyimli bir Alman meslektaşım da ‘Sakinlik bir erdemdir ama krize müdahaleye uygun değildir. Bugünlerde ihtiyaç duyulan şey, gülümseyen bir Buda değil, komuta köprüsünde bir kaptan‘ dedi. Şimdilik durum bu. Adımların hızını bekleyip göreceğiz.