Halit Çelikbudak

Halit Çelikbudak

Avrupa'yı zor günler bekliyor

Avrupa’nın en acil sorunu şu. Yılın ilk altı ayında 500 binden fazla kişi iltica başvurusunda bulunmuş. Yıl sonunda bir milyonu aşması bekleniyor. 2016'dan bu yana en yüksek seviye. Aslan payı Almanya’nın. Bu yılın ilk sekiz ayında Almanya’da 220 bin 216 sığınma başvurusu yapılmış. Sığınma hakkından vazgeçilmeden sığınmacı akını nasıl önlenecek/durdurulacak?
* * * *

Avrupa ülkeleri sekiz yıldır tartışıyor, soruna ortak çözüm bulamıyor. Aşırı sağ güçleniyor. Almanya’da AfD ya da Avusturya’da FPÖ, İskandinavya'da Fin Partisi ve İsveç Demokratları güçlerini çözülemeyen bu soruna borçlular. Halk bu konuda kararlı adımların atılmadığını düşünüyor. Ama zaman daralıyor. Bu yıl Polonya ve Hollanda, gelecek yıl Avrupa Parlamentosu seçimleri yapılacak. Almanya'da aşırı sağcı populist AfD partisinin en güçlü olduğu üç eyalette seçim yapılacak.
* * * *
Sığınmacı akınını gerçekten yavaşlatabilecek iki önlemden birinin hızlandırılmış prosedürler, diğerinin ise başvurusu reddedilen sığınmacıların geri gönderilmesi olduğu söyleniyor. Diğer önlemler arasında
işlemlerin AB’nin dış sınırlarında yapılması, ret kararına itiraz edenlerin AB dışında beklemesi düşünülüyor. Ayrıca tanınma oranı düşük ülkelerden gelenlerin hapishane benzeri koşullar altındaki tesislerde on iki haftalık hızlandırma prosedürlerinden geçirilmesi düşünülüyor.
* * * *
Başvuruları reddedilenlerin kendi ülkelerine veya başka bir üçüncü ülkeye derhal geri gönderilmesi planlar arasında. Ancak bunun güç olduğu da kabul ediliyor. 2022'de geri göndermesine karar verilenlerin ancak dörtte birinden azının geri gönderildiği biliniyor. Bu yüzden sığınmacıları geri alabilmesi için menşe ülkelerle daha fazla anlaşma yapılması düşünülüyor. Tüm bunları yapmak için belki de son bir şans söz konusu. Avrupa'nın bütünlüğünün bir noktada göç sorunları tarafından belirleneceği söyleniyor yıllardan beri.
* * * *

Takip edenler bilir. Avrupalı içişleri bakanları hafta içinde AB göç politikasında reform yapılmasına yönelik bir plan üzerinde anlaşmaya vardı. Bir paradigma değişikliği. Buna tarihi bir anlaşma denilebilir mi ? Belki denir ama abartmamak gerekir çünkü bu bir bitiş noktası değil. Sırada Avrupa Parlamentosu ile müzakereler var, bu anlaşmanın yasal metinlere ve altyapıya dönüştürülmesi gerekiyor. Operasyonel altyapının birkaç hafta, birkaç ay içinde oluşması mümkün değil. Müzakerelerde şu ya da bu yönde değişiklik yapılmasını isteyenler de çıkabilir. Ama ana hedef nihai karara Haziran 2024'teki Avrupa seçimlerinden önce varılması.
* * * *
Aslında pratik soru şu olmalı. Sekiz yıldır ülkeleri neyi tartıştığını sorgulamak gerekir. Şimdi t
emel fikrin, sınırlarda daha fazla sığınma prosedürünün gerçekleştirilmesi olduğu söyleniyor. Bunun neden yıllardır tartışmaların merkezinde yer almadığı bir muamma. Geri dönüş konusunda anlaşma olmadığı için gelen kalacaksa sınırdaki prosedürler ne işe yarar? Bu da ayrı bir soru. Örneğin geçen yıl tam 21.000 Mısırlı sığınmacı gemiyle İtalya'ya gelmiş. Hemen hepsinin sığınma başvurusu ret edilmiş. Ama İtalya geçen yılın tamamında yalnızca 300 Mısırlıyı geri gönderebilmiş. Lampedusa'ya gelen en büyük insan grubu olan Fildişi Sahili ve Gine örnekleri daha da çarpıcı: Geçen yıl İtalya bu ülkelerden binlerce sığınmacı gelmiş, İtalya tam olarak üç kişiyi sınır dışı edebilmiş.
* * * *

Uzmanlara, tartışmalara bakılırsa bugünkü mevcut durum politik olarak 2015’e göre daha tehlikeli. 2015'te artan bir kriz hissi olduğunu ancak bugün durumun daha da istikrarsız olduğu konusunda uzmanlar hemfikir. Avrupa'da savaş. Almanya da dahil olmak üzere meclislerde liberal olmayan bir Avrupa isteyen sağcı popülistler. Ayrıca çözülmemiş bir sığınmacı krizi.
* * * *
Sorun çözülebilir mi ? Cevabı çok zor bir soru. Daha ön anlaşma kağıda dökülmeden İtalya ile Almanya arasında gerginlik yükseldi. İtalya, Almanya’ya bir mektup yazarak İtalyan hükümetine danışmadan, İtalyan topraklarında düzensiz göçmenlerin kabulü ve Akdeniz’de kurtarma konusunda çalışan sivil toplum kuruluşlarına önemli miktarda kaynak ayırmasını sert şekilde eleştirdi.
* * * *

Tesla'nın kurucusu Elon Musk dahi gerginliğe dahil oldu. Almanya'yı Akdeniz'de teknelerle İtalya’ya gelen sığınmacıların kurtarılmasına yönelik eleştirdi. X internet platformunda çok sayıda yasadışı göçmeni İtalyan topraklarına taşıması kesinlikle İtalya'nın egemenliğinin ihlalidir?" diye yazdı. ‘Almanların çoğunluğunun bunu desteklediğinden şüpheli, "Bir istilaya benziyor" diye ekledi.
* * * *
Duydunuz mu bilmiyorum.
Fransızca’da “çemberi karelemek ” sonuçsuz bir çaba, yararsız, neticesi olmayan bir uğraş anlamına gelen bir deyim olarak kullanılır. Bilinen dünyanın belki de ilk problemlerinden biri, çemberi karelemek, yani bir daire ile aynı alana sahip bir kare elde etmektir. Bugün İngilizce “square the circle” deyimi çözümü mümkün olmayan bir problemi çözmeye uğraşmak anlamına gelmekte. Acaba Avrupa’daki tüm bu çabalar çemberi karelemek mi diye düşünmekten de kendimi alamıyorum. Siz ne dersiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halit Çelikbudak Arşivi