Halit Çelikbudak

Halit Çelikbudak

Tarih tekerrür ediyor

GERİ dönüyoruz. 1990'ların başında, esas olarak Sovyetler Birliği'nin çöküşü ve Yugoslavya savaşlarının başlaması nedeniyle Almanya’ya sığınmacı sayısı dramatik bir şekilde artmıştı. 1992‘de 438.191 sığınma başvurusuyla rekora ulaşılmış, kabul merkezleri o kadar kalabalıktı ki sığınmacılar geceyi açık havada geçirmek zorunda kalıyordu. İki eyalette Nisan 1992’de yapılan seçimlerde de sığınmacıları hedef alan aşırı sağcı populist partiler DVU ve Cumhuriyetçiler, eyalet parlamentolarına üçüncü en güçlü güç olarak girmişlerdi.
* * * *
Sığınmacı akınını set seçmek, böylelikle sığınmacıları seçim malzemesi yaparak yükselen aşırı sağın yükselişine karşı çare aranıyordu. Sığınma Yasası üzerinde hararetli tartışmalar başlamıştı. Sığınma uzlaşmasına ilişkin anlaşma sekiz ay sonra geldi. Aralık 1992'de Muhafazakarlar ve Liberallerden oluşan hükümet koalisyonu, Anayasa‘nın değiştirilmesi için Sosyal Demokratlar ile anlaştı. "Siyasi açıdan zulüm gören kişiler sığınma hakkına sahiptir" yasasına birkaç kısıtlayıcı paragraf eklendi.
* * * *
‚‘Güvenli ülkeler‘ ilkesi getirildi. Artık Cenevre Mülteci Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne saygı duyan bir ülke üzerinden Almanya'ya giren hiç kimse artık sığınma hakkını kullanamayacaktı. O tarihten bu yana bu ülkelerden gelen kişilerin sığınma başvuruları daha hızlı reddedilebiliyor. Buna ek olarak, Sığınmacılara Yardım Yasası, sığınmacılara yönelik yardımları sosyal yardımlardan ayrılıp ayni yardım imkanı getirilmişti.
* * * *
Bu uzlaşı kolay olmadı. Örneğin 26 Mayıs 1993 Çarşamba günü Almanya’da o dönemler başkent Bonn’da meclisin gündemi uzlaşı görüşmeleriydi. Yasanın değiştirilmesine karşı çıkan 10 bini aşkın gösterici meclisi sarmış, vekiller içeri giremiyordu. Yüzlerce polis seferber olmuş, barikatlar kurarak vekillerin yarısını meclise getirmişti. Vekillerin yarısı bınanın bahçesine nehirden teknelerle, 130 vekil de helikopterle meclis bahçesine getirilmişti.
* * * *
Tarih tekerrür ediyor. Şimdi tam 30 yıl sonra Almanya'da iç siyasette hiçbir konu/sorun sığınmacı akınından daha önemli değil. Ocak’tan Eylül ayına kadar Almanya'da 251.213 sığınma başvurusu yapılmış. Bu yılın ilk dokuz ayındaki rakam, 2022 yılının tamamından daha fazla. Yıl sonunda epey artacağı söyleniyor. Ayrıca Almanya'da özel bir statü altında yaklaşık bir milyon Ukraynalı mülteci de bulunuyor. Bir süre önce yapılan YouGov anketine göre, Almanların üçte ikisi (yüzde 66) sığınmacı akınından endişe duyuyor.
* * * *
Bir yandan sığınmacı akını, diğer yandan aynen 30 yıl öncesi gibi aşırı sağcı populist parti, sığınmacı akınını malzeme yapıyor, anketlerde hızla yükseliyor, ana akım partileri sollayıp ikinciliğe oturdu bile. 30 yıl öncesi gibi yine hararetli tartışmalar başladı. Alman hükümeti iki hedef peşinde: Almanya'ya daha az sığınmacı gelmeli ve sığınma başvurusu ret edilenler ülkeyi hızla terk etmeli. Konu basit gibi görünse de bence karmaşık, çözümü de öyle. Özellikle liberal bir demokrasi sınırlarını içinde hiç de kolay değil. Göç sorununa basit bir çözüm arayan herkes, bunu ancak farklı bir siyasi sistemde bulur. Zaten Alman Şansölye de bu konuyu çözebilmek için muhalefetin de dahil olduğu bir konsensüs arıyor. Bu yüzden anamuhalefet liderini Cuma akşamı Berlin’de başbakanlığa davet etti.
* * * *
Alman Süddeutsche Zeitung gazetesinin haberine göre, kırmızı şarap eşliğinde, dana şinitzel ve patates kızartmasının da yer aldığı yemekte şu anda Almanya'da muhtemelen iç siyaset açısından en önemli konu konuşulmuş. Şansölye de ertesi sabah ‘Dün Başbakanlık'ta güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Bu, sorunları birlikte çözeceğimiz ve herkesin birbirini suçlamayacağı bir konu olmalı. Ülkemizin bunu hak ettiğini düşünüyorum ve vatandaşların da istediği bu‘ dedi.
* * * *
Tabii bunun her şeyden önce "bilgilendirici bir sohbet" ve "görüş alışverişi" olduğu açık. Ama halk da zaten bu konuda ulusal bir konsensüs istiyor.
Alman Basın Ajansı adına kamuoyu araştırma enstitüsü YouGov tarafından yapılan ankette katılanların yüzde 52'sinin hükümet ve anamuhalefetin bu konuda işbirliği yapılmasını istiyor. Çok uzun süredir göçün nasıl yönetileceğine dair hiçbir fikrinin olmadığı izlenimini veren hükümet, şimdi birdenbire yön değiştiriyor. Önümüzdeki günlerde gelişmeler önemli.
* * * *
"Tarih tekerrürden ibarettir" sözünü ilk kez kimin söylediği belli değil. Churchill'in ilk kez bu sözü söylediği öne sürülüyor. Bu söz daha çok geçmişte yaşanan olaylardan ders çıkarılmak için kullanılmakta. Milli şair Mehmet Akif Ersoy da "tarih tekerrürden ibarettir derler, oysaki tarihten ibret alınsaydı, tekerrür eder miydi?"şeklinde alıntı yapmış. Evet. Almanya’da 30 yıl sonra "Tarih tekerrürden ibarettir" sözü gerçekleşti galiba. En azından sığınmacı akını konusunda.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halit Çelikbudak Arşivi