Kız okulunu bırak, yoksulluğa bir bak!

Türkiye büyük sıkıntılarla boğuşurken ana merkezde yer alan eğitimi her zaman ihmal etti. Açılan kampanya vs olmasa çok daha kötü durumda bulunurduk. Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Cinsiyet Eşitsizliği 2023 Raporu’na göre 146 ülke içinde 124’üncü sırada yer alan Türkiye’de hâlâ kız okulu tartışılıyorsa işimiz çok zor.

Bu arada BM Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri̇ Ağı (Sustainable Development Solutions Network-SDSN) 2023 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu’nu yayınladı. 166 ülkenin tüm hedefler doğrultusunda puanlaması yapıldı ve ilerleme durumları gösterildi. Sıralamada Finlandiya 1. olurken, Türkiye 72. sırada yer aldı. Güney Sudan ise sıralamada sonuncu oldu Bu acı rapordaki en çarpıcı sonuçlardan birisi, ekonomik krizin derinleşmesiyle birlikte yetersiz beslenme ve bodurluk oranlarının artmasıdır.

Tabloda Nüfusun yüzde 37,6'sının, yani 32 milyon 150 bin kişinin ise yoksulluk sınırının altında yaşadığı görülüyor. Kısaca, nüfusun yüzde 98'i, yani 83 milyon 750 bin kişi açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Türkiye'de nüfusun yüzde 60,4 dolayında kesiminin, yani 51 milyon 600 bin kişinin açlık sınırının altında yaşadığı tespit edildi.

Nedeni yoksulluk

Okullaşmaya dönersek; Türkiye’de ilkokulda yüzde 90’ları bulduğu iddia edilen kız çocuklarının okullaşma oranını ortaokuldan sonra düşüren nedenler ne? Araştırmalar kız çocuklarının devamsızlığının ve okul terkinin en önemli nedeninin ‘yoksulluk’ olduğunu gösteriyor. devam edelim. Araştırmada; Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2021-2022 eğitim öğretim yılı okullaşma istatistiklerine göre ilkokulda 195 bin, ortaokulda 298 bin, lisede 373 bin kız çocuğun eğitimin dışında olduğunu görülüyor. Açıköğretimde okuyan kız çocuğu sayısı ise 636 bin 270. TÜİK verilerine göre yapılan araştırmada yer alan bazı veriler ise şöyle;

-2019 yılında 15-17 yaş aralığındaki 80 bin kız çocuğunun eğitime devam etmeme sebebi eğitim masraflarının karşılanamaması.

-Yine TÜİK verilerine göre yılda 13 binden fazla kız çocuğu aile baskısıyla evlendiriliyor. Son 10 yılda evlendirilen kız çocuk sayısı 300 bin.

-TÜİK’in verilerine göre 2021 yılında 7 bin 190 çocuk doğum yaptı. Doğum yapanların 117’si 15 yaşın altındaki çocuklar.

-2019 yılında 5-14 yaş arası kız çocuklarının yüzde 79.6’sı, 15-17 yaş arasındaki kız çocuklarının 25.4’ü tarım sektöründe çalıştı.

Yaz boz tahtası ülke olduk

Türkiye ekonomisini 20 yılda deneme tahtasına çeviren AKP, son modelin enkazını acı reçete ile geniş toplum kesimlerinin üzerine yıkıyor. “Yapısal reformdan” söz edip o reformların başında yer alması gereken vergi reformunu anmayan yeni ekonomi yönetimi, en klasik yöntemle dolaylı vergilere abanıyor, elde kalan son varlıkların pazarlığını yapıyor. İktidar yandaşları, görmek ve göstermek istemese de büyük bir yoksulluk ve çaresizlik kaplamış durumda özellikle orta ve alt kesimi. Vatandaş nasıl geçineceğini kara kara düşünürken kamuoyunu oyalamak için de sinir uçlarına dokunan açıklamalar gündemde.

Gelelim açıklamalarına

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin de bir açıklamaya imza attı ve “kız çocuklarını okula göndermeyen velilerin argümanlarından birinin de kızını erkeklerle aynı okula göndermek istememesi” olduğunu söyledi. Hedef karma eğitimdi ve kız okulları açılmasını öneriyordu. Bakan Tekin, gelen tepkiler üzerine yanlış anlaşıldığını söyleyerek geri adım attı atmasına ama bu isteğini kafasından sildi mi bilemeyiz! Peki Türkiye’de ilkokulda yüzde 90’ları bulduğu iddia edilen kız çocuklarının okullaşma oranını ortaokuldan sonra düşüren nedenler ne?

Araştırmalar kız çocuklarının devamsızlığının ve okul terkinin en önemli nedeninin “yoksulluk” olduğunu gösteriyor. Kızların okuyamamasının önündeki sorunun ana kaynağının yoksulluk olduğu ortaya çıkıyor. İlgililer ise çözümü şöyle tarifliyor.

Okul masraflarını karşılayamayan ailelerin okul masraflarının süresiz karşılanması. -Köy okullarının açılması, her okulda “Okul Sosyal Hizmeti” projesinin hayata geçirilmesi.- Okullarda hem çocuklara hem de okulda çalışanlara yönelik “toplumsal cinsiyet eşitliği” eğitimlerinin verilmesi.- Okul kaydı olan ve okula gelmeyen kız çocuklarının yeniden okullaştırılması için seferberlik ilan edilmesi.-Küçük yaşta evlendirmelere karşı cezai yaptırımların artırılması, çocuk işçiliğine hemen son verilmesi.

Merkezde yoksulluk var

Yapılan tüm araştırmalar, kız çocukların okullaşamaması ve bir aşamadan sonra eğitimi terk etmelerinin en önemli nedeninin 'yoksulluk' olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla 'çocuk işçiliği' ve 'toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri' nedeniyle 'çocuk evliliklerinin' sayısı her geçen gün artıyor. Ayrıca köy okullarının kapatılması, taşımalı eğitime geçilmesi ve 4 4 4 sistemi kırsalda kız çocukların eğitime erişimden yoksun kalmasının en önemli nedenlerinden biri oldu.

Göndermiyorlar yalanı

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, katıldığı bir TV yayınında, kız çocuklarını okula göndermeyen ailelerin, "Ben çocuğumu erkeklerle aynı okula göndermek istemiyorum" dediğini öne süre sürdü. CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi, yayımladığı raporla kız çocuklarının eğitimden yoksulluk sebebiyle uzak kaldığına dikkat çekti. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, 'Kız çocuklarını okula göndermeyen velilerin argümanlarından biri de 'Ben çocuğumu erkeklerle aynı okula göndermek istemiyorum.'' açıklamasıyla kız çocukların okula devam etmemesinin nedenini 'karma eğitime' bağladı. Oysa, araştırmalar kız çocuklarının okul devamsızlığının ve okul terkinin en önemli nedeninin 'yoksulluk' olduğunu gösteriyor.

100 kızdan 7'si gidemedi

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2021- 2022 eğitim öğretim yılı okullaşma istatistiklerine göre ilkokulda 195 bin, ortaokulda 298 bin, lisede 373 bin kız çocuğu eğitimin dışındadır. Açık öğretimde okuyan kız çocuğu sayısı ise 636 bin 270’tir. Yani, 1,5 milyonu aşkın kız çocuğu artık eğitim dışı kalmıştır. 2020/21 eğitim-öğretim döneminde, ilkokul çağında her 100 kız çocuğundan yaklaşık 7'si okula gidemedi. 2019 yılında 5-14 yaş aralığındaki 53 bin kız çocuğunun eğitime devam etmeme sebebi eğitim masraflarının karşılanamamasıdır. 2019 yılında 15-17 yaş aralığındaki 80 bin kız çocuğunun eğitime devam etmeme sebebi eğitim masraflarının karşılanamamasıdır. 2021’de yayımlanan TÜİK verilerine göre 15-17 yaş arasındaki çocukların yüzde 16,4’ü işgücünde, yani her yüz çocuktan 16’sı halihazırda çalışıyor ya da aktif olarak iş arıyor. Cinsiyete göre bakıldığında; oğlan çocuklarda işgücüne katılım oranı yüzde 22,9’ken kız çocuklarda bu oran yüzde 9,5’tir.

300 binin çok üzerinde

TÜİK’in verilerine göre 2021 yılında 7 bin 190 çocuk doğum yaptı. Doğum yapanların 117’si 15 yaşının altındaki çocuklar oldu. 2020 yılında 17 yaşının altında 8 bin 271 kız çocuğu doğum yapmıştır. Yine TÜİK verilerinden yola çıkarak söyleyebiliriz ki, yılda 13 binden fazla kız çocuk aile baskısıyla evlendirilmektedir. Son 10 yılda evlendirilen kız çocuk sayısı 300 bini geçmiştir. 2021 yılında 16-17 yaş grubundaki evlenen kız çocuklarının toplam evlenmeler içindeki oranı yüzde 2,3'tür. Okulda kendini dışlanmış hissettiğini belirten 13-17 yaş grubu kız çocukların oranı yüzde 57,6 oldu. UNICEF'in raporuna göre, Türkiye'de 15 yaşındaki çocukların neredeyse yarısı yaşamından memnun değil. 2019 yılında 5-14 yaş arası kız çocuklarının yüzde 79,6'sı, 15-17 yaş arasındaki kız çocuklarının yüzde 25,4'ü tarım sektöründe çalışmıştır. 2020 yılında güvenlik birimlerine ulaşan 77 bin 831 olayın mağduru kız çocuklarıdır.”

Okullar kapatılmamalı

Yapılan tüm araştırmalar, kız çocukların okullaşamaması ve bir aşamadan sonra eğitimi terk etmelerinin en önemli nedeninin 'yoksulluk' olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla 'çocuk işçiliği' ve 'toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri' nedeniyle 'çocuk evliliklerinin' sayısı her geçen gün artıyor. Ayrıca köy okullarının kapatılması, taşımalı eğitime geçilmesi ve 4 4 4 sistemi kırsalda kız çocukların eğitime erişimden yoksun kalmasının en önemli nedenlerinden biridir. Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’in bir an önce 'argümanlardan' değil de kanıta dayalı bu araştırmalardan yola çıkarak kız çocuklarına yönelik ihmal ve istismarın önüne geçen erken çocukluk eğitiminden başlayarak üniversiteye kadar eğitimlerini devam ettirecek projeleri hayata geçirmelidir. Bu kapsamda Milli Eğitim olarak şu noktalar hayata geçirilmelidir.

Okul masraflarını karşılayamayan ailelerin okul masraflarının süresiz karşılanması,

Köy okullarının açılması,

Karma eğitimin yaygınlaştırılması,

Her okulda 'Okul Sosyal Hizmeti' projesinin hayata geçirilmesi,

Okullarda hem çocuklara hem de okulda çalışanlara yönelim 'Toplumsal Cinsiyet Eşitliği' eğitimlerinin verilmesi,

Okula devam etmeyen ve okulu terk eden çocukların ailelerinin takip edilmesi,

Okul kaydı olan ve okula gelmeyen kız çocuklarının yeniden okullaştırılması için seferbelik ilan edilmesi,

Her devlet okulunda ücretsiz Okul Beslenme Programı uygulanması,

Her devlet okulunda zorluk yaşayan ailelere Ücretsiz Okul Servisi Programı uygulanması,

Her devlet okulunda kız çocuklarının pede ücretsiz erişiminin sağlanması,

Suça sürüklenen ya da mağdur olan çocukların okulda ve evde sürekli takibinin yapılması psikodestek sağlanması,

Küçük yaşta evlendirmelere karşı cezai yaptırımların artırılması,

Çocuk işçiliğine hemen son verilmesi gerekmektedir."

32 MİLYON YOKSUL 51 MİLYON AÇ İNSAN

Türkiye'de nüfusun yüzde 37,6'sı olan 32 milyon 150 bin kişi yoksulluk, nüfusun yüzde 60,4’ü olan 51 milyon 600 bin kişi de açlık sınırının altında yaşıyor. BM Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri̇ Ağı (Sustainable Development Solutions Network-SDSN) 2023 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu’nu yayınladı. 166 ülkenin tüm hedefler doğrultusunda puanlaması yapıldı ve ilerleme durumları gösterildi. Sıralamada Finlandiya 1. olurken, Türkiye 72. sırada yer aldı. Güney Sudan ise sıralamada sonuncu oldu Bu acı rapordaki en çarpıcı sonuçlardan birisi, ekonomik krizin derinleşmesiyle birlikte yetersiz beslenme ve bodurluk oranlarının artmasıdır.

Tabloda Nüfusun yüzde 37,6'sının, yani 32 milyon 150 bin kişinin ise yoksulluk sınırının altında yaşadığı görülmektedir. Kısaca, nüfusun yüzde 98'i, yani 83 milyon 750 bin kişi açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Türkiye'de nüfusun yüzde 60,4 dolayında kesiminin, yani 51 milyon 600 bin kişinin açlık sınırının altında yaşadığı tespit edildi.

İnsan hakları yok sayılıyor

Yoksulluk, insan hakları ihlalidir. Sosyal devlet gereği olarak, her bireyin ‘insan haklarına’ uygun şekilde yaşaması ve bu ihlallerin önlenmesine yönelik bir çalışma yapılmalıdır. Yoksulluk, ‘Küresel Çok Boyutlu Endeksi’ne (ÇBYE) göre değerlendirilmelidir. Sosyal yardımlar, hak temelli politikalar çerçevesinde düzenlenmelidir. BM 2023 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu'nun Sıfır Açlık hedefine yönelik verilere göre; Türkiye'nin yetersiz beslenme yaygınlığı oranı yüzde 2,5. Beş yaş altı çocuklarda bodurluk prevalansı yüzde 5,5. Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı (WFP), 6 Haziran 2022 tarihinde gerçek zamanlı veri paylaştığı ‘Açlık Haritası’na göre, 92 ülkede toplam 866 milyon kişi yeterli gıda tüketmediğini açıkladı. Haritaya göre, 82,3 milyon nüfuslu Türkiye’nin 14,8 milyonu yeterli gıda tüketemiyor. TNSA’nın 2018 yılında Hacettepe Üniversitesi ile yaptığı araştırma ise beş yaş altı çocukların yüzde 6’sı bodur ya da yaşına göre çok kısadır. Bu durum, kronik kötü beslenmeyi işaret etmektedir. Bodurluğa, en fazla hiç eğitim almamış veya ilkokulu bitirmemiş annelerin çocuklarında rastlanmaktadır (yüzde 9). Bodurluğun en yaygın olduğu bölge Doğu (yüzde 8), en az yaygın olduğu bölge ise Batı’dır (yüzde 4). Beş yaş altı çocukların yüzde 8’i fazla kiloludur. Akut yetersiz beslenmenin bir göstergesi olan zayıflık (boya göre çok zayıf olma) yaygın değildir (yüzde 2). Bunlara ek olarak, çocukların yüzde 2’si düşük kiloludur.

ÇOCUKLAR ET GÖRMÜYOR!

Türkiye Çocuk Araştırması 2022 Raporu’na göre; peynir ve yoğurt gibi süt ürünlerini her gün tüketemediği belirtilen çocukların oranı yüzde 42,2, ekmek veya makarna gibi tahıl içeren yiyecekleri her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı yüzde 62,4, meyveyi her gün tüketmediği belirtilen çocukların oranı yüzde 49,5, sebzeyi her gün tüketmediği belirtilen çocukların oranı yüzde 67; et, tavuk veya balığı her gün tüketmediği belirtilen çocukların oranı yüzde 87,3.

BM 2023 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu'na göre; iyi sağlık ve refah alanında anne ölüm oranı her 100 bin canlı doğumda 17,3, yenidoğan ölüm oranı ise her bin canlı doğumda 4,7, Beş yaş altı ölüm oranı ise bin canlı doğum başına 9, tüberküloz insidansı ise her 100 bin nüfusta 18, evsel hava kirliliği-ortam hava kirliliğinin ölüm oranı her 100 bin nüfusta 45,5, 15-19 yaş arası gençlerdeki doğurganlık hızı bin kadın başına 14,7. İklim değişikliğinden en fazla etkilenenler derin yoksulluk içinde yaşayan ve en savunmasız durumda olan çocuklar. Kaynak tükendikçe çocuklar okuldan alınıp çalıştırılıyor. Yoksullaştıkça ‘çocuk evliliği’ artıyor. Açlık ve yoksulluk, suç oranını artıyor. Kirlilik, en çok çocukları etkiler. Anne karnında ve erken çocuklukta kimyasallara maruz kalmak, erken bebek ölümüne yol açıyor.

Yoksul sayısı artıyor

BM 2023 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu'na göre; eşitsizliklerin azaltılması alanında yaşlı yoksulluk oranı (66 yaş ve üzeri nüfusun yüzdesi) yüzde 13,7 (2019). Ülkemizde sosyal koruma kapsamında emekli/yaşlı, dul/yetim ve engelli/malul maaşı alan kişi sayısı, 2020 yılında 14 milyon 288 bin iken yüzde 2,4 artarak 2021 yılında 14 milyon 624 bin kişiye yükseldi (TUİK, Sosyal Koruma İstatistikleri, 2021). İstanbul Politik Araştırmalar Enstitüsü’nün Mayıs 2021 tarihli Türkiye’de İşgücünde Yaşlılar ve Güvencesizlik adlı raporuna göre; yaşlı nüfusun istihdama katılım oranı ise yüzde 12’dir. 2022 yılında, çalışmak zorunda olan 65 yaş üstü 99 işçi yaşamını yitirdi. 2023 yılının ilk beş ayında, 65 yaş ve üstü 36 işçi yaşamını yitirdi (İSİG, 2023). 2022 İŞKUR verilerine göre, 65 yaş üstü toplam 2 bin 130 kişi işe yerleştirildi. Kayıtlı işsizlerde ise 65 yaş üstü 7 bin 188 kişi beklemekte. Sosyal koruma kapsamında emekli, yaşlı, dul, yetim ve engelli, malul maaşları iyileştirilmelidir. Sosyal güvencesi olmayan yaşlıların sağlık hizmetleri için hukuki düzenlemeler yapılmalıdır. Belediyelerde yaşlılara yönelik bakım merkezleri, evde bakım-evde sağlık hizmetleri ve yaşlı yaşam merkezleri açılmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi