Yedi milyon yoksul çocuk!

Ekonomik kriz en çok çocukları etkiledi. Türkiye’de “öğrenme yoksulluğu” hızla yükselmeye başladı. Bunun başlıca nedeni olarak yetersiz beslenme gösteriliyor. “Türkiye’de Öğrenme Yoksulluğu” raporuna göre, Türkiye’de “öğrenme yoksulluğu” yani 10 yaşına kadar kısa bir metni okuyamayan ve anlayamayan çocuk oranı yüzde 15, ilköğretim çağında okul dışında olan çocuk oranı ise yüzde 5. Genel olarak, bu veriler Türkiye’deki öğrenme yoksulluğunun devam ettiğini gösteriyor. TÜİK tarafından yayımlanan “İstatistiklerle Çocuk 2021” raporuna göre ise yoksul çocuk sayısı 7 milyon 378 bin.

Bu oran Avrupa ve Orta Asya bölgesi ortalamasının yüzde 4.1 puan üzerinde. “Türkiye’de Öğrenme Yoksulluğu” raporuna göre ilköğretim çağında okul dışında kalan çocuk oranı yüzde 5 oldu. Okula yollanmayan çocuklarda kızların oranı daha yüksek. Türkiye’de ilköğretim çağındaki çocuk başına yapılan 867 dolarlık harcama ise ortalamaların çok altında kaldı.

IMF bile bizi kurtaramayacak
Seçim sonrası üst üste gelen zamlar TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ‘sınırlı’ şekilde yansısa da vatandaşlar özellikle pazarda ve markette ağır şekilde hissediyor. Başta benzine ve mazota gelen üst üste zamlar ve döviz kurundaki artış birçok ürünün zamlanmasına neden oldu. AKP iktidarı ekonomideki kötü gidişi durdurmak için istihdam öncelikli yatırımlar yerine yabancı yatırımcıların kapısını çalıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan Körfez turuna çıkarken Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek ise Merkez Bankası Başkanı Erkan ile birlikte JP Morgan’ın yöneticileri ile görüştü.
Ekonominin geldiği durum akıllara IMF ile geçen yılları getirdi. Ve bu işin uzmanı ekonomistler "IMF bile bizi kurtaramayacak” dediler Bakın Dostlar ! Hani son kalan borç; Mayıs 2013’te yapılan son taksit ödemesi sonunda, fiyakalı törenle tamamen kapatılmıştı ya… Hani 1962’den 2013’e dek IMF’den toplam 50 milyar $ kaynak kullanmıştık ya… İşte o tarihte IMF’ye tövbe etmiş ve bir daha kapısına dayanmayacağımıza dair yemin billah etmiştik. İyi de etmiştik. Zira IMF’nin Türkiye Masası Şefi Cotarelli; Ankara’da müstemleke valisi gibi dolaşır olmuş, bakanlar dâhil tüm ekonomi yönetimini esas duruşa geçirmişti. Ancak aradan tam 10 yıl geçti ve biz yine IMF’yi gündeme getirir olduk. Zira bize kaynak lazım, hemen lazım, çok fazla lazım… Aslında IMF’ye henüz gitmedik ama IMF’nin türevlerini ülkemize davet etmeye başladık bile. JP Morgan’ın Cotarelli kılıklı Genel Müdürü’nün İstanbul’da düzenlediği toplantıda, Bakan Şimşek ve Guvernor Erkan, 50 yatırımcıyla buluştu, “olumlu açıklamalarla” yetinildi, “biraz reform yapın, yeni yönetime destek verin, bakarız” nasihatiyle yetinmiş olduk. Öngörüm şudur; yerel seçim ardından öylesine yüksek bir fatura önümüze konulacak ki bizi IMF dahi kurtaramayacak. Sorum da şudur; neden ortalama 10 yılda bir, başladığımız yere geri dönüyoruz?

Gerçek başka halaylar başka!
Dostlar ! Bakın Gabar da petrol bulduk dediler. Halay ekibi yıktı ortalığı. Motorin 39 TL oldu. Çiftçi, esnaf, Milleti yıktınız. Yaparsa AKP yapar dediniz.Zam üstüne zam yaptınız.Emekliyi Bitirdiniz.Bunların ardından da Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz müjdeyi verdi. "2026 perspektifinde hatırlayacağımız, orta vadeli programımızın hedefi tek haneli bir enflasyona ülkemizi ulaştırmak" Allah razı olsun(!) teşekkür ederiz Cevdet bey! Şunun şurasında 3 yıl kaldı.

Türkiye uçurumun kenarına geldi
Dotlar, ülkemizde asgari yeterlilik düzeyini geçemeyen öğrenci oranı: Yüzde 15'e ualştı. Hala kimileri laf salatasıyla durumu idare etmeye çalışıyor. Gelin bir de Öğrenme yoksulluğunun karşılaştırılmasını yapalım. Türkiye’de öğrenme yoksulluğu, Avrupa ve Orta Asya bölgesi ortalamasından yüzde 4.1 puan daha yüksek, üst orta gelirli ülkeler ortalamasından ise yüzde 14.9 puan daha düşük. Hadi bunu geçtik kılzarı da artık okula göndermeyen bir toplum oluyoruz Bakalım cinsiyet açığı ne durumda. Okula gitmeyen çocukların payı erkek çocuklarda (yüzde 4.8) kız çocuklardan (yüzde 5.5) daha düşük. Erkek çocukların ilkokul sonunda asgari yeterliliğe ulaşma olasılığı (yüzde 10.4) kız çocuklara göre (yüzde 9.5) daha düşük.Türkiye’de ilköğretim çağındaki çocuk başına yapılan harcama 864 ABD doları olup, bu rakam Avrupa ve Orta Asya bölgesi ortalamasının yüzde 89.7, üst-orta gelirli ülkeler ortalamasının ise yüzde 61.6 altında.

Okul yemeğinin önemi
Yoksulluk çocukların beslenme çantalarına da yansıyor. Raporda, yetersiz beslenme ve öğrenme yoksulluğu arasındaki ilişkiye dair “OECD verilerine göre, haziran ayında en yüksek gıda enflasyonu oranı yüzde 53.9 ile Türkiye’de kaydedilmiştir. Bu da gıda güvencesizliği anlamına gelmektedir. Gıda güvencesizliği, bir kişinin veya bir ailenin ihtiyacı olduğu zaman yeterli gıdaya erişememesi ve satın alamaması demektir. Yoksulluk nedeniyle yetersiz beslenme, çocukların zihinsel ve bedensel gelişimlerini olumsuz etkiler. Öğrenme güçlüğünün en önemli nedeni yetersiz beslenmedir. Öğrenme güçlüğü çeken pek çok kişi öğrenme yoksulluğu ile karşı karşıyadır. Öğrenme güçlüğü olan kişilerin kötü beslenme alışkanlıklarına sahip olma olasılığı daha yüksek. Dünya Gıda Örgütü’nün 2022 verilerine göre, Türkiye’nin 82.3 milyonluk nüfusunun yüzde 18’ine denk gelen 14.8 milyon kişinin yetersiz beslendiği tespit edilmiştir. Yetersiz beslenen birey sayısının arttığı da görülmektedir” ifadeleri kullanıldı.

Neler yapılmalı!
Okul çağındaki, ancak okula devam etmeyen çocukların takibinin titizlikle gerçekleştirilmesi gerekiyor. Okul kaydı için ücret alınmaması ile ilgili izleme yapılmalı. Nakil ve transfer işlemleri kolaylaştırılmalı ve okul servisleri ücretsiz sunulmalı.Devlet okullarında okul beslenme programları uygulanmalı. Milli Eğitim Bakanlığı, Okul Sosyal Hizmeti Programı’nı hızla devreye alarak, devam eksikliği gösteren ve okulu terk etme riski taşıyan çocukların sosyal hizmet uzmanları tarafından yakından izlenmesini sağlanmalı. Okullarda, temel beceri ve bilgilerin yanı sıra özellikle okuryazarlık yetkinliği üzerine vurgu yapılmalı, kitap temini zorluğu yaşayan öğrencilere ücretsiz kitap sağlanmalı. Yoksul mahallelerde çocukların ödevlerini yapabileceği, kitap okuma imkânı bulabileceği çocuk merkezleri kurulmalı, okul öncesi merkezler ve ücretsiz kreşler açılmalı.Yerel yönetimler, çocuklara ve ailelere yönelik ücretsiz psikolojik destek sunmalı.

Açlığa karşı durabilmek
Türkiye'de yoksulluk aç kalma haline karşı durabilme mücadelesine dönüştü. Çocuklara devredilen yoksulluğu önlemenin tek yolu ‘yardımseverlik’ anlayışı dışında insan hakları ile ulusal ve uluslararası sistemde gelir adaletsizliği ile mücadele etmektir. Çocuk yoksulluğu tüm dünyada artıyor. UNICEF’in verilerine göre dünya genelinde 1 milyar çocuk eğitim, sağlık, barınma, beslenme ve sağlıklı suya erişemiyor ve derin yoksulluk yaşayan 356 milyon çocuk, günde 1.90 dolar gelirle hayatta kalmaya zorlanıyor. Çocukların yoksulluk koşullarında yaşama ihtimali yetişkinlere göre iki kat daha fazla. Türkiye, çocuk yoksulluğu konusunda “endişe verici ülkeler” arasında gösteriliyor. TÜİK tarafından yayımlanan “İstatistiklerle Çocuk 2021” raporuna göre ise yoksul çocuk sayısı 7 milyon 378 bin.

Çocuk yoksulluğu ne demek?
Çocuk yoksulluğu hem büyüdüğünde hem de yaşlandığında yoksul olmak demektir. Yani çocukluğunda önlem alınmazsa, o çocuğun yetişkin olduğunda yoksul olma olasılığı çok yüksek demektir. Çocuk yoksulluğu aynı zamanda, barınma, sağlık, eğitim gibi alanlarda sürekli sorun yaşamak demektir. Yoksul mahallelerde izole yaşamak, çocukların daha az sosyal yaşantıya sahip olduğu anlamına gelir. Damgalama ve öğrenme güçlüğü yoksul olmayan çocuklara göre çok daha fazladır. Çocuk yoksulluğu bir eşitsizlik durumudur. Çocuk aileye bağımlıdır, yoksul aileler kolaylıkla durumlarını değiştiremezler. Çünkü ekonomik ve sosyal olarak sürekli baskı altındadırlar, siyasi karar verme mekanizmalarına ya da kamu kurumlarına dertlerini anlatmaları da kolay olmaz. OECD ülkelerinde, düşük gelirli hanelerdeki çocukların ülkelerindeki ortalama gelire ulaşması 4-5 kuşak sürmektedir. Bu nedenle yoksulluk, çocuğun geleceğinin de dogˆrudan ihlalidir.

Yoksulluk çocuk sağlığını nasıl etkiliyor?
Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Örgütü, Haziran 2022 tarihinde 82.3 milyon nüfuslu ülkemizin 14.8 milyonun yeterli gıda tüketemediği açıkladı. Aynı veriler, 5 yaş altı çocukların yüzde 1,7’sinin akut yetersiz beslenme, yüzde 6’sının ise kronik yetersiz beslenme yaşadığını ortaya koymakta. Gıda yoksulluğu, hem gıdanın satın alma gücünün, hem de yoksullar için erişilebilirliğinin olmadığı anlamına geliyor. Bu da çocuklar açısından, sağlıksız ve yetersiz beslenme, kronik açlık ve sağlığın kötüleşmesi ve ayrıca stresin, öfkenin artması demektir. Takip ettiğim bir ailede yaşayan 14-16 yaşındaki iki çocuk, evde ödenmeyen iki doğalgaz faturası nedeni ile kendi paralarını birleştirip su alıp satmak istiyor. Ablaya bir motosiklet çarpıyor, hafif bir sıyrıkla atlatıyor diğer çocuk ise şoka giriyor.

Aç kalmaya direnmek
Yoksulluk artık ülkemizde aç kalma haline karşı durabilme mücadelesine dönüştü. Yoksullar yaşam koşulları nedeniyle koah, astım, tüberküloz gibi hastalıklar ile sürekli mücadele eder. Avrupa Konseyi bünyesinde faaliyet gösteren Avrupa Sosyal Haklar Komitesi yayımladığı 2021 İnceleme Raporu’nda “Yoksulluk ve sosyal dışlanmanın ölçülmesi” başlığı altında Türkiye’nin yetersiz kaldığını tespit etti. Bu nedenle yoksulluğu ve çocuklara devredilen yoksulluğu önlemenin tek yolu “yardımseverlik” anlayışı dışında insan hakları ve ulusal ve uluslararası sistemde gelir adaletsizliği ile mücadele etmektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi