İki çocuktan biri açlık çekiyor

Türkiye'de iktidar bir yanda her şeyin neredeyse güllük gülistanlık olduğunu söylerken diğer yanda onbinlerce çocuk okullarda aç kalıyor. Beslenme saatlerinde tuvaletlere saklanıyor. Bu koca yıp ise acı ama gerçek çokta kimseyi rahatsız etmiyor. Bir yanda deveyi hamuduyla götürenler öte yanda çocuğuna simit alamayn aileler ve derin yoksulluk. Eurostat 2015-2020 verilerinde ülkemizdeki çocukların %44,3’ünün yoksullukla karşı karşıya olduğu açıklandı. Son 2 yılda gıdaya yapılan devasa zamlar düşünüldüğünde şu anda en iyimser ihtimalle en az iki çocuktan biri yeterli beslenemiyor.Bakın dostlar Kamusal eğitim anlayışında, okullarda her gün en az bir öğün ücretsiz yemek lütuf değil, haktır.Bunu da iktidar sağlamak zorundadır
Belirlenen taban fiyatlar üzerinden öğle yemeği ücreti 35-36 TL’den başlıyor. Okul kantinlerinden ulaşılabilecek en ucuz besin tostun ücreti ise 12-15TL.İki çocuklu bir aile için çocukların okulda ihtiyaç duyduğu beslenmenin aylık maliyeti ülke nüfusunun yarısından fazlasının asgari ücretle yaşamaya çalıştığı bir ülkede aylık gelirlerinin üçte birini aşıyor.
 

Okullarda beslenme sıkıntısı
Yeni eğitim ve öğretim yılı başlayalı tam 1 aydan fazla oldu. Bu süreçte çocuklar okullarda pahalılıkla karşı karşıya kaldı. Veliler çocukların temel ihtiyaçlarına para yetiştirmeye çalışırken, çocuklar ise beslenme sorunu yaşıyor. Araştırmalara göre 1 milyondan fazla çocuk okula aç giderken, okullarda bayılanlar bile oluyor.
Okullarda temiz su ve sabun yok. Bir an önce okullara temiz su ve sabun ulaştırılmalı. Beslenme çantası götüremediği için okula gitmeyen çocuklar var. Aslında Sağlık Bakanlığı’nın 2019 yılında yayımladığı stratejik planda bu sorun yer alıyor. Fakat -ne yazık ki- bugüne kadar bir şey yapmadılar. Umarım bu yıl çözümü hayata geçirirler. Bununla birlikte yerel yönetimlerin bu kış yoksullukla ilgili daha fazla çalışması gerekecek. Bu kış çok çetin geçecek, bu nedenle daha fazla dayanışmaya ihtiyaç var.
Bunu ben söylemiyorum. Bu çok ciddi bir sorun. Birleşmiş Milletler’in yayımladığı bir açlık haritası var. Haritaya göre, ülkemizde %14,8 oranında yetersiz beslenen kişi var.
 

Okul kantinleri lüks oldu
Okul kantinleri bile öğrenciler için lüks hale gelirken, yiyecek ve içecek fiyatları olarak bakıldığında tost 20 TL’ye, su 3 TL’ye, ayran 4 TL’ye, simit ise 5 TL’ye satılıyor. Bu rakamlara göre bir öğrencinin her gün tost, ayran ve su aldığında bir çocuğun aylık sadece kantin masrafı en az 540 TL oluyor. Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) bir kampanya başlatarak beslenmenin hak olduğunu, çocuklara devlet okullarında ücretsiz yemek ve su verilmesini talep ediyor.
Veli-Der Başkanı Ömer Yılmaz, özellikle ilkokul çocuklarının beslenme sorunu yaşadığını söyledi. Yılmaz, “Dar gelirli aileler beslenme çantalarını yeteri kadar besin koyamıyor. Ortaokul ve liselerde çocuklar daha çok kantinlerden alışveriş yapmak istiyor ama pahalı olduğu için yapamıyor. Çocuklar kantinden de alamayınca öğle aralarında aç kalıyor. Özellikle meslek liselerinde çocuklar tam gün okulda. Bu süreç içerisinde su ve yemek ihtiyacı çok elzem. Birçok çocuk zaten okula yanında boş ekmek getiriyor. Çocuklar aç olduklarını söylemek istemiyorlar, yoksulluk onlara bu şekilde sirayet ediyor” dedi.
 

Çocuğumun bir aç kalıyor
Biri ilkokul ikinci sınıf diğeri ise 6’ncı sınıf öğrencisi olmak üzere iki çocuğu olan bir veli, çocuklarının beslenmeleriyle ilgili yaşadıklarını şöyle anlattı: “İlkokula giden küçük çocuğuma beslenme çantası hazırlıyorum. Elimden geldiğince indirimli günlere denk getirip süt alıp her gün süt ve ekmek arası bir şeyler koymaya çalışıyorum. Hiçbir zaman fındık, meyve gibi lüksümüz olmadı. Sınıfında haftada yalnızca bir veya iki gün yiyecek bir şeyler getirebilen arkadaşları da var. Ortaokula giden kızım ise evden uzakta okuyor, okula otobüsle gidip geliyor ve ona çoğu günler yalnızca yol parası verebiliyorum. Para veremediğim günler kızım eve gelene kadar hiçbir şey yiyemiyor, içebilecek temiz suya bile ulaşamıyor. Haftanın bazı günleri evlere temizliğe giderek çocuklarıma bakmaya çalışıyorum. Bazı zamanlarda evdeki tüpü değiştiremediğim günler oluyor ve evde bile yemek pişirmekte zorlanıyorum. Biz günlük yaşıyoruz maalesef durumumuz bu.”
Emekli maaşıyla geçinmeye çalışan bir başkası ise "Günlük olarak her gün 25 TL vermeye çalışıyorum ama bu harçlık yetersiz kalıyor ve tam olarak karnını doyuramıyor. Bazı aileler alım gücünü biraz zorlayıp beslenme çantasına daha besleyici yiyecekler koysa bu sefer sınıflarda ayrımcılık ortaya çıkıyor." diyor Siyasete değinmişken sormak istiyorum. Vatandaş  ekonomik anlamda zor günler yaşıyor. Yoksul sayımız her geçen gün artıyor. Böyle bir tabloda birlik ve beraberlik içinde olmamız gerekirken; adeta vatandaş yoksullukla, siyasetçiler de yoksulluk üzerinden birbiriyle mücadele ediyor !
 

Yardım yerine nasihat !
İktidar yoksulluğu yok sayıyor. Fakat onlara propaganda yapmaktan da geri durmuyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü tarafından, sosyal yardımlar için vatandaşı ziyaret edecek kamu görevlilerine, Cumhurbaşkanı’nın mektubunun dağıtılması için talimat verildi. Bu, yoksulları bir partinin tekelinde görmek ve baskı altına almak demektir. Bağımsız olması gereken bir kamu görevlisini, siyasi çalışmanın aracı olarak kullanmak ve ona zorunlu bir seçim çalışması yaptırmaktır.  Olacak iş değil. Bu yüzden sık sık vurguladığım gibi yoksulluk meselesinin hak temelli bir bakışa ihtiyacı var. Çünkü yoksulluk meselesi aynı zamanda bir özgürlük meselesidir. Hiç kimse kendisini hiçbir siyasi partiye mecbur hissetmemeli. Yoksullar teşhir edilmemeli ve siyasi parti propagandasına alet edilmemelidir.
 

Geleceğimiz yok ediliyor
Salgın ve devamında zamlar, ekonomik kriz ile birlikte artan yoksulluk en çok çocukları etkiliyor. Okullarda salgınla, yoksullaşmayla birlikte eğitimde artan eşitsizlik bile artık eskisi kadar gündem değil. Eşit, nitelikli eğitim koşullarının tartışılmasından dahi vazgeçildi, okullarda çocukların açlığı konuşuluyor. Birileri ise “Aç kaldık diyorlar. Aç kalan falan yok.” hayatta kalmana şükret diyorlar. Yeterli beslenmek insan hakkı. Beslenme hakkı ise herkesin “her zaman yeterli gıdaya ve bunları tedarik etmek için gerekli araçlara fiziksel ve ekonomik erişim” hakkına sahip olması.
BM Gıda ve Tarım Örgütü 2021’de 702 milyon kişinin açlıkla karşı karşıya kaldığını sosyo-ekonomik durumu düşük olan ve eğitime erişemeyen ebeveynlerin çocuklarının yetersiz beslenme riski altında olduğunu, örneğin anneleri okula hiç gidememiş kırsal bölgelerdeki çocuklarda düşük kilo ve bodurluğun oldukça yaygın olduğunu açıkladı.

Açık öğretim yetersiz
5-17 yaş grubunda 1milyon 200 bin 892 çocuk örgün eğitim dışında. Devamsızlar ve okul kaydı olup gitmeyenler bu sayıya dahil değil. Sağlık sorunu vb. istisnai durumlar üzerinden tarif edilen ancak yirmi yıllık eğitim politikaları sonucunda olağanlaştırılan açıköğretimde kayıtlı öğrenci sayısı ise 1 milyon 738 bin 198.En büyük istatistiksel yalanlardan biri olarak mesleki eğitim merkezlerinde, örgün eğitimde, okulda gösterilen ancak haftanın yalnızca 1 günü okula gidip diğer günler iş yerlerinde, organize sanayi bölgelerinde çalıştırılan çocukların sayısı ise son 1 yılda 160 binden 700 binin üzerine çıktı.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Aslan Arşivi