Gazetecilik iktidarı övme mesleği değildir

AKP iktidarı son olarak geçen hafta "Sansür" olarak adlandırılan yasayı alkışlar ve anı fotoğrafları arasında çıkarttı.İktidar açlıktan değil, açıklanmasından rahatsız.Kısaca bu konuya bir açıklık getirmek isterim.Çok net söylüyorum "Her kim yalan haber yazıyorsa yargılansın!"... Yasa yalan haberleri ortadan kaldıracaksa çok iyi AKP’li yandaş gazetecileri ve trolleri ortadan kaldıracaksa çok daha iyi ! Bakalım bizler gibi gerçekleri yazanlara da işlem yapılacak mı,izleyip göreceğiz! Ama şunu bilsinler ki Susmayacağız.Üyesi olmaktan onur duyduğum Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu, 'Sansür Yasası'nın TBMM'de kabul edilmesi ile ilgili yaptığı açıklamada, "İktidar ve ortaklarının tarihimize kara bir leke olarak kattıkları 40 maddelik kanunu kullanarak gerçekleri örtme çabaları sonuç vermeyecektir. Gazetecilik iktidarı övme değil, yurttaşları bilgilendirme mesleğidir" dedi
 

Gerçeklerden korkuyorlar
AKP İktidar açlıktan değil, açıklanmasından rahatsız;  Enflasyon ve işsizlik gibi verileri olduğundan daha aşağıda göstermekle eleştirilen iktidar Türk-İş'in açıkladığı açlık ve yoksulluk rakamlarından da rahatsız oldu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Türk-İş'in Eylül ayı için açıkladığı 7 bin 245 liralık açlık, 23 bin 60 liralık yoksulluk sınırı için, “Herkes bir rakam söylüyor. Nasıl olsa hesabı sorulmuyor. Bunlar bilimsel temeli olmayan şeyler” dedi. Bakan Bilgin, eylül ayında 7 bin 245 liraya yükselen açlık sınırı için, “Bunlar bilimsel temeli olmayan şeyler” diyerek eleştirdi. Bilgin, beyin göçü için de, “Gidenler geri gelirse sorun yok” dedi.
 

Korkularına kalkan arıyorlar
DOSTLAR, iktidar kötü gidişin faturasının haklı olaka kendilerie çıkarıldığını çok iyi biliyor. Çünkü onlarda iktidara anımsayın faturayı o günün iktidarına keserek 20 yıl önce geldiler. Ne demişlerdi. Anımsayalım;“Yolsuzlukla, Yasaklarla, Yoksullukla mücadele diyerek gelmişlerdi ama şu anda bu 3Y'nin sahibi Erdoğan ve arkadaşlarıdır. Yani ülke 20 yılın sonunda yolsuzluklarla, yoksulluklarla çalkananırken yasaklarla da bunların duyulması engellenmeye çalışılıyor.
20 yıl önceye gidelim Dostlar!  Dakika bir gol bir, iktidar oldular Erdoğan'ın ilk konuşması, ‘Ben doktorlara iğne yaptırmıyorum, hemşirelere yaptırıyorum' . Aradan bir altı ay geçti. İkinci sözü şu ‘üniversitelerin kadrolarını maliye bakanlığı verir, rektörlerle hiçbir alakası yoktur.’ Öğrenci sayısından tutun üniversite hocası sayısına kadar o kadroları Maliye Bakanlığı verir. En son rahmetli İnönü'nün camileri ahır yaptırdığına kadar gelindi. Bugün bu ülkede olan biteni eleştirdiğiniz zaman doğru hapise. erteleme falan yok. Ama Atatürk ve annesine sövdüğünüz  zaman serbestsiniz. Bu düzen değişecek. Bu kutuplaştırma işi asıl beka meselesidir. Biz asgari müştereklerimizi çoğaltmak ve benzerliklerimizi arttırmak, ayrışma noktalarından değil, birleşme noktalarından yürümek zorundayız. Gerçek gündem aldığın maaş, ödediğin kira, ertesi gün işsiz kalma korkusu, bütün bunlar gerçek gündem.  Elektrikten, doğalgaza, marketten, pazara kadar her şeyde vatandaş zor durumda.
 

Asgari ücrette belirsizlik
İşveren Sendikaları Konfederasyonunun (TİSK) işçi, işveren ve devlet temsilcilerini bir araya getirdiği Ortak Paylaşım Forumunda konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, asgari ücret için 10 bin lira gibi rakamların telaffuz edilmesine tepki göstererek, “Ben de 20 hatta 25 bin lira derim. Ama gerçekçi olmaz. Asgari ücret konusunda enflasyonun emekçiler üzerindeki tahribatını ortadan  kaldıran düzenlemeler yapacağız. Sosyal koruma sağlayacak bir asgari ücret olmalı” dedi.
 

Dönen bizden dönmeyen değil!
Bakan Bilgin, beyin göçüne ilişkin sorulara da yanıt verirken, hareketlerden endişe etmemek gerektiğini savundu. Türkiye'deki oalankları yetersiz bulanların ya da daha iyi olanak  bulanların gittiğini belirten Bilgin, “Türkiye'de imkanlar bulanlar da Türkiye'ye geliyor. Gidenler sürekli orada kalıyorsa, dönmüyorlarsa sorun var demektir, dönüyorlarsa endişe etmemize gerek yok”
Erdoğan'da kabul etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'da hayat pahalılığını sonunda kabul etti. Erdoğan "Hayat pahalılığının getirdiği sıkıntılarımız olmakla beraber imkanlarımız ve kararlılığımız daha büyüktür. Türkiye'yi, eski, siyaseten zayıf, ekonomik olarak güçsüz, sosyal olarak parçalanmış, idari olarak dağınık, hizmet olarak eksik günlerine geri döndürmek isteyenler elbette vardır. Milletimiz, demokrasi ve kalkınma reformları ile elde ettiği kazanımların kıymetini çok iyi biliyor. Ülkemizin heyecanının bunlardan geri gitmek değil, daha ileri adımlar atmak olduğu gerçeği de vatandaşlarımızın zihinlerinde mıh gibi yer etmiştir. " dedi.
 

Dünden bugüne AKP iktidarı
Şimdi; Gelelim bizler bugünlere nasıl geldik.Ömrümüzün 20 yılına damga vuran AKP iktidarı neler yaptı. Neler. Ne olmaz dedi isek daha fazlası oldu olmaya da devam ediyor Dostlar
AKP tam 21 yıl önce Türk siyaset sahnesine girdi. Partinin lideri Recep Tayyip Erdoğan üç dönem başbakanlık yaptı iki dönemdir de cumhurbaşkanı. 2003 yılında "Makam aracım dökülüyor" diyen Erdoğan'ın bugün 60 araçlık konvoyu, 13 uçak ve 3 helikopter var! Geçmişte zamlar, borçlar, alım gücüyle ilgili keskin laflar eden Erdoğan bugün neler diyor?
 

İşte farklar...
Erdoğan; kamu harcamalarını büyük ölçüde kıstıklarını belirterek, “Ambulans mecbur olduğu için alınıyor. Eskortum, makam aracım dökülüyor, buna rağmen araç almıyoruz” dedi. (Makro hedefleri sarsmadan ödemeler takvime bağlanacak, Milliyet, 30 Ağustos 2003)
20 Yıl sonra  Geçen Haziran ayında Van'da toplu açılışlar yapacağı alana giden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a en az 60 araçlık konvoy, dört ambulans, bir itfaiye aracı ve biri alçak diğeri yüksek irtifadan uçan iki helikopter eşlik etti. Erdoğan başta olmak üzere iktidarın kullanımında kaç uçağın bulunduğu ise açıklanmıyor. Hiçbir resmi makam konuyu üzerine almak istemiyor. Açık kaynaklara göre VIP filo havuzunda 13 uçak ve 3 helikopter var. Bunlardan en büyüğü yaklaşık 400 milyon değer biçilen ve Katar Emiri'nin hediye ettiği Boeing 747…
 

Az alıyorsan beddua et!
Erdoğan, halka seslenerek  “3 sene önce aynı parayla kaç ekmek alıyordun, şimdi kaç ekmek alıyorsun. Az alıyorsan bana bedduanı yap, çok alıyorsan duanı yap” dedi.
(Kuru sıkı atıyorlar, Star, 1 Aralık 2005) 17 YIL SONRA… 2002'de ekmek 15 kuruştu, 2005'te 30 kuruş oldu. 2019'da 1 lira 15 kuruş olan ekmeğin fiyatı bugün 5 lira!
İhracatın şahlandığını, Türkiye’nin 190 milyar dolara ulaştığını belirten Erdoğan, “Tutturmuşlar cari açık, cari açık diye gidiyorlar. Cari açık güçlü bir Türkiye için hiçbir zaman tehlike arz etmiyor. Biz bunu kontrol altında götürüyoruz, götüreceğiz” diye konuştu. (Cari açık diye tutturmayın çünkü Türkiye’nin gücü var, Hürriyet, 15 Mart 2006)
16 Yış sonra. Türkiye’nin cari işlemler açığı 2006 yılında 31 milyar 316 milyon dolardı. Merkez Bankası verilerine göre 2022 Haziran ayında cari açık geçen yılın aynı ayına göre yüzde 191 artarak 3 milyar 458 milyon dolara çıktı. Böylece 12 aylık cari açık 32 milyar 667 milyon dolarla son 15 ayın zirvesine ulaştı.
 

Götürenler değişti!
Vergi toplama konusunda Maliye’nin ‘bakkala, işportacıya’ değil, ‘babalara' yönelmesi gerektiğini, onları takibin önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Yoksa Maliye, bizim bütün vergi toplayan ekibini seferber etse, ne işportacıların tamamına ulaşabilir, ne de bakkalın tamamına ulaşabilir ama öbür taraftan işi havuduyla götürenler var. Bu konuda Maliye’mizin daha hassas davranması lazım” dedi. (Erdoğan: Bakkaldan değil, babalardan vergi toplayın, Vatan, 22 Eylül 2006)
16 yıl sonra AKP iktidarı 2002-2021 yılları arasında 10 kez vergi affı çıkardı. 2010-2020 yılları arasında ise Cengiz İnşaat için 30, Kolin İnşaat için 36, Makyol İnşaat için 24, Kalyon İnşaat için 19 ve Limak İnşaat için de 19 kez vergi resim harç istisnası tanzim edildi.
 

Türkiye'nin borcu leblebi çekirdekti güya!
Erdoğan; ‘borç arttı’ eleştirilerine cevap verdi: Biz göreve geldiğimizde gayri safi milli hasılaya kamu net borç stoku oranı yüzde 78,4’tü. Şimdi bu oran yüzde 47-48’e düşüyor. 400 milyar dolar milli gelir varken, Türkiye’nin borcu artık leblebi çekirdek. (Borcumuz artık leblebi çekirdek, Vatan, 21 Şubat 2007)
15 yılın sonunda. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 2022 yılı ilk çeyrek sonu borç stoku verilerine göre Türkiye brüt dış borç stoku 451,2 milyar dolar; stokun milli gelire oranı yüzde 56.8 oldu. Net dış borç stoku 231.4 milyar dolar; stokun milli gelire oranı yüzde 29.1 oldu. Kamu net borç stoku birinci çeyrek itibarıyla 1.84 trilyon TL; stokun milli gelire oranı yüzde 22.2 oldu.
Zam kelimesi unutuldu !
Enerji zirvesinde, TEDAŞ’ın elektrik fiyatlarına yüzde 14 zam talebini değerlendiren Erdoğan şöyle konuştu: Benim gündemimde yok. Hükümet sözcümüzden başka kimse elektriğe zammı ilan edemez. Diğerleri hep dedikodudur. Zam yapılması gerekiyorsa zam yaparız. İçeride olan üretimde biz hiçbir zaman zam noktasında halkımızı dara düşürmedik, bundan sonra da düşürmek istemeyiz. Biz zam kelimesini unutturduk halkımıza, siz tekrar alışsınlar diyorsunuz, alıştırmayın. (Erdoğan: Zammı halka unutturduk, alıştırmayın, Milliyet, 21 Eylül 2007)
17 yıl sonra Erdoğan “partili cumhurbaşkanlığı” seçimleri öncesi “verin yetkiyi” diyerek ekonomiyi uçuracağını iddia etmişti. Uçan ekonomi değil elektrik faturaları oldu. İşyerlerine yapılan elektrik zammı 2018’den bu yana yüzde 774.6’ya ulaştı. Aynı dönemde meskenlerde bu oran yüzde 408 oldu.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi