Milletin cüzdanı bomboş

BU iktidar gözlerimizin içine baka baka, kulaklarımıza doğru avazı çıktığınca bağırarak bizi doğrudan keriz yada enayi yerine koymaya adet haline getirdi. Keriz avına çıkmış gibiler.. Bakın bu ülkenin Ticaret Bakanı Mehmet Muş, "Son yılları saymazsak enflasyon ortalama yüzde 8-9 civarındadır" dedi. Ancak resmi enflasyon bile yüzde 85'i geçti. Yurttaşlar ise bu sözlere ateş püskürdü, "Biri yalan söylüyor ama kim belli değil. Herkesin zaten olan sıkıntıları daha da çoğaldı. Son 2 yılı nereye atacağız? Kime yazacağız?" diyerek isyan etti. Ha birde bakalım gözlerinin ışltsını bir türlü almayan ekonominin sorumlusu Bakan Nebati’nin enflasyon çıkışına. Ne dedi ? Nebati Bakan, 20 yıllık AKP iktidarları döneminde yurttaşların enflasyona ezdirilmediğini öne sürdü. Hayat pahalılığı altında can çekişen vatandaşlar ise, "Ezdirdiler efendim! Çok ezildik hem de! Kocaman adam, ayıp değil mi böyle yalan söylüyor. Onların söyledikleri masal" diyerek tepkisini dile getirdi. TÜİK : Yıllık enflasyon Ekim'de yüzde 85,5 ENAG : Yıllık enflasyon Ekim'de yüzde 185,34 Aradaki fark 100 puan ama at yalanı.. Bulursun inanı derler ya.

Ayinesi iştir kişinin

Dostlar! Tüm Cumhuriyet Hükümetlerinin kullandığı kaynağın 4 katını kullanan AKP Hükümetleri bunca kaynağa rağmen Türkiye’yi 2023 hedeflerinin yarısına bile ulaştıramadı. Dostlar! 20 yılda millete verdiği hiçbir sözü tutamayan, millete taahhüdünü yerine getiremeyen AKP, şimdi çıkmış önümüzdeki yüzyıl için milletten yetki istiyor. Pes doğrusu… Sen gelecek 100 yılı bırak, 2023’e 2 ay kala, 2023 hedeflerini neden tutturamadın? Çık millete bunun hesabını önce bir ver. Her sıkıştığında ya bir asır önceye ya da bir asır sonraya kaçan AKP hükümetinin konuşmadığı tek şeyin bugün!. Bugün mutfakta tencereler kaynamıyor. Milletin cüzdanı bomboş. Milletin cüzdanını boşaltan hükümetin vizyonu da boştur. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.

Çok şükür...
Ha unutmadan söyleyelim. Çok şükür gıda enflasyonu % 100 değil, % 99,1. Ama bu haliyle bile dünya üzerindeki en yüksek gıda enflasyonuna sahip dört ülkeden biriyiz.Tarım devriminin başladığı topraklarda, milletimizi düşürdükleri hal bu. İşte bunların  "muhafazakar devrimciliği"!!!İstanbul enflasyonu ile Türkiye enflasyonu arasındaki makas açılıyor.2022 Mart'ına kadar yakın seyreden iki seri ne oldu da birbirinden koptu? İTO %108.5 derken TÜİK %85.5 diyor.  Milletin alın terini, emeğini enflasyon rakamlarıyla oynayarak gasp edenler nerdeler ?
 

Enflasyon düşecek ama nasıl olacak ?
Enflasyon için tarih veren Nureddin Nebati, “Elhamdülillah, sorunların üzerinden geçe geçe geliyoruz. Kur korumalı mevduatı da 20 Aralık’ta Cumhurbaşkanımız büyük bir manifesto ile milletiyle paylaşırken de aynı şeyi söylemişti. Döviz korunun oynaklığı minimum seviyede. Öngörülebilirliğin arttığı, insanların hesaplarını çok rahat bir şekilde yapabilecekleri bir dönemdeyiz. Enflasyon aralık ayından itibaren baz etkisiyle de olsa hızlı bir şekilde düşmeye başlayacak. Hedefimiz olan tek rakamlı enflasyonu yakalayacağız. Bunu hiç kimse işini kaybetmeden, aşını kaybetmeden, kepek kapatmadan, atölyelerin kapılarına kilit vurmadan, fabrikaların kapılarına kilit vurmadan gerçekleştireceğimizi tüm dar gelirli, sabit gelirliler başta olmak üzere, toplumun enflasyondan en fazla etkilenen kesimlerinin bizim attığımız adımlarla daha bir hayat sürdüreceklerini, Cumhurbaşkanımızın önderliğinde 20 yıldır yapmış olduğumuz uygulamalarla devam ettireceğimizi ifade ederim.” dedi. Vallahi böyle ded. Billahi böyle dedi.
 

Elinden geleni yapıyormuş
Hizmet için çalıştıklarını ifade eden Nebati, “Bu ülke için çalışıyoruz, eser hizmeti için çalışıyoruz. Elimizden gelen her gayreti ortaya koyuyoruz. Dünya bir krizle karşı karşıya kaldığında bu krizin üstünden gelecek her türü enstrümanı en iyi şekilde kullanmaya gayret ediyoruz. 20 yıldır bu ülkede hiç ama hiç kimse şunu söyleyemez; ‘beni enflasyonun altında ezdirdiler’, ‘beni doktorsuz bıraktılar’, ‘benim çocuğum kitapsız bıraktılar’ diyemez. Türkiye Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde AK Parti iktidarıyla 20 yıldır her türlü özveri ile gayret eden bu kadrolarını taşıdı. Bu kadrolar da ‘efendi olmak için değil, hizmet etmek için geldik’ diyen kadrolar.” şeklinde konuştu. Ve de inandık mı... Ben inanmadım. Memleketin hali ortada Efendiler. Nereye el atsak orası elde kalıyor. Çürüyoruz, farkındamısınız? Neyin aklı neyin aklı neyin kafasıdır bu. Bakın Dostlar ! Bir emekli ne diyor "Bence enflasyon yüzde 200. Son birkaç yıl daha kötü olduk. Domatese bakıyorsun manavda 35-40 lira, alamıyoruz. Bir tane simit alıyorsun 5 lira, bir ekmek 5 lira… Dışarıda yemek yiyemiyoruz, bir çorba ancak içiyoruz. Önceki yıllarda böyle kaygılarımız yoktu. Ben memur emeklisiyim, önceden memurlar emekli olduğunda bir ev alabiliyordu. Bir sene oldu tazminat alalı 128 bin lira tazminat aldım, herhalde İstanbul’da bir oda alamam. Bundan 20 yıl önce bir ev ya da araba alabiliyordun ama şimdi mümkün değil. Arabanın lastiğini alamazsın.”Bu sözleri duyuyrolar mı bence Hayır ! Ne demişti. Ticaret Bakanı Muş. Enflasyon ile ilgili açıklamasında “Son yılları saymazsanız, ortalaması yüzde 8-9 civarındadır. Tek haneliye indirmiştik, son dönemlerde enflasyonda bir artış var” dedi. Hadi buyrun...
 

Cüzdan da boş vizyonda
Hep söylemek zorunda kalıyoruz. Arsız neden arlanır, çul da giyer sallanır. 20 yılda millete verdiği hiçbir sözü tutamayan, millete taahhüdünü yerine getiremeyen AKP, şimdi çıkmış, önümüzdeki yüzyıl için milletten yetki istiyor. Pes doğrusu. Çık millete bunun hesabını önce bir ver. Millet olarak bunların çıraklıklarını gördük, kalfalıklarını gördük, ustalıklarını gördük, en sonunda maşallah camı çerçeveyi indirdiler. Bu  milleti ve memleketi, harap ettiler. Şimdi 2023’te tutturamadıkları hedeflerin hesabını vermeden önümüzdeki asra talip olmaya kalkıyorlar. Her sıkıştıklarında, ya bir asır önceye, ya da bir asır sonraya kaçıyorlar. Konuşmadıkları tek şey ise bugün… Bugün mutfakta tencereler kaynamıyor. Milletin cüzdanı bomboş. Milletin cüzdanını boşaltan, hükümetin vizyonu da boştur. Tekrarlayalım, ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
 

Gıda krizi kapıya dayandı
Kışa girerken, ciddi bir gıda ve barınma krizi kapımızda bekliyor. Dünyada gıda fiyatları Ukrayna-Rusya savaşı öncesi seviyelerine dönmüştü. Ama hafta sonunda, Rusya tahıl koridorunu yeniden kapattı. Dünyada 12 aylık gıda enflasyonu, yüzde 5,5’e kadar gerilemişti. Şimdi Rusya’nın tahıl koridorunu kapatma kararıyla, tedbir alınmazsa, dünyada gıda fiyatları yeniden artacak. Tabi bizde durum çok daha farklı. Kara kış yaklaşırken bizdeki gıda enflasyonu yüzde 93. Dünyadakinin katbekat fazlası. Dünyada gıda fiyatlarının en hızlı arttığı 5 ülkeden biriyiz bu saray hükümeti sayesinde. Tahıl başta olmak üzere, küresel emtia fiyatlarının yeniden artmaya başlaması, mutfaklarımızdaki yangının daha da büyümesi demek… Bugün markette sütün litresi 20 liranın, beyaz peynirin kilosu 100 liranın üzerinde. Edirne’de öğrenciler, yani peynirin merkezinde “Bir peyniri üçe bölüyoruz. Asker gibi herkes kendi hakkını yiyor. Bu halimizden utanıyoruz” diye dert yanıyor. Peki Saraydan bu sesi duyan var mı? Hiç sanmıyorum ne gezer…

İş bulsan da bulmasan da açsın
Enflasyonu kendi hatalarıyla azdırdılar. Paramızı pul ettiler. Geçtiğimiz yılın Aralık ve bu yılın Ocak ayında, yani sadece iki ayda, toplam yüzde 25 enflasyona neden oldular. Şimdi Şark kurnazlığı yapıyorlar. “Aralık ve Ocak’ta enflasyon artık bu kadar yüksek olmaz” diye düşünüyorlar, cinlik yapıp, enflasyonun Aralık’tan itibaren düşeceğini ilan ediyorlar. Peki sonra ne olacak? Peki fiyat etiketleri düşecek mi? Hayır! Hem fiyat etiketleri, hem de açlık sınırı artmaya devam edecek. Saray sosyetesi üçer beşer maaşlar aldığından bu onlara pek dokunmaz. Farkında da olmazlar. Ama asgari ücretli vatandaşlarımız ne yapacak? Asgari ücret 5 bin 500 lira. Daha dört ay önce belirlendi. En son açıklanan açlık sınırı ise 7 bin 425 lira oldu. Asgari ücretli bir ailenin sadece karnını doyurmak için ilave 1.925 liraya ihtiyacı var. Asgari ücret bugün Türkiye’de ortalama ücret oldu. Onun için Saray ve şürekâsının yönettiği bu ülkede, iş bulanda aç, iş bulamayan da aç.
 

Bir ev bir araba artık hayal
Karakışa girerken, kapımızda sadece gıda krizi yok. Aynı zamanda ciddi bir de barınma krizi var. Sadece son bir yılda doğalgaza yüzde 161, elektriğe yüzde 101 zam geldi. Yeni zamların da eli kulağında… Esnaf kira seviyesinde gelen enerji faturalarından illallah dedi. Bu zulüm böyle devam ederse esnaf artık pes edip dükkanını kapatacak. Yine kışla beraber hanelerden yükselen, “Yandım Allah” feryatları öyle gözüküyor ki daha da artacak. Sadece enerji faturaları mı? Kiralar da serbest uçuşta… İstanbul’da kömürlükten bozma evlerin kirası, 4 bin lira olmuş. Kiralık daire fiyatları son bir yılda, Trabzon’da yüzde 180, Konya’da, Sivas’ta ve Edirne’de yüzde 175, İzmir’de yüzde 173, Ankara’da yüzde 163, İstanbul ve Adana’da yüzde 155 artmış. Diyarbakır ve Van’da ise kiralar neredeyse ikiye katlanmış. Satılık evlerde ev fiyatları birkaç milyonun altına bir türlü düşmüyor. Tam da seçim öncesinde, hükümet bir sosyal konut projesi daha açıkladı. TOKİ’nin yapacağı 250 bin sosyal konut için, yaklaşık 8 milyon yurttaşımız başvurdu. Bugün başvuruların son günü… Her başvuran 100 vatandaştan sadece 3’ü konut sahibi olacak. Geriye kalan 97 kişi artık ev hayalinden vazgeçecek. Ülkemizin hali bu… Bu ülkede bir ev, bir araba sahibi olmak artık hayal...
 

Yerli araba TOGG!
Araba demişken; Türkiye Otomobil Girişim Grubu, seri üretim bandından ilk aracını indirdi. Bunu biz ülkemiz adına sevinçle karşıladık. TOGG bir özel grubunun yatırımıdır. Çok büyük kaynaklar tahsis edilmiştir… Türkiye’nin mobilite teknolojilerinde ilerlemekte umududur. Bir Türk markası olarak TOGG’un, dünyanın en önemli teknoloji üslerinden biri olması, bizim en büyük dileğimizdir. Gelelim aracın fiyatına. İlk talep Erdoğan’dan geldi. E bu aracı almaya Erdoğan’ın gücü, tabi ki yeter. Ama milletimizin kaçı bu aracı alabilecek? Bunu bilmiyoruz. Aracın fiyatı açıklanamadı. Sanki sır.
 

Enflasyonun itirafı gibi sözler
Erdoğan’ın demesine göre ama “Mart ayı sonunda pazara çıkacak bir ürünün fiyatının bugünden ilanı hem doğru, hem de mümkün değilmiş…” Sadece bu sözler bile, AKP'nin ekonomimizi ne hale getirdiğinin itirafıdır. Eğer bu ülkede firmalar, dört ay sonrası için fiyat veremez hale geldiyse, zaten ekonominin köküne kibrit suyu dökülmüştür. Açıkçası bu Erdoğan’ın ağzından iflasın itirafıdır. Ama bu yıkımın müsebbiplerinden Nebati Bakan, halen harikalar diyarında gezinmekle meşgul. Nebati Bakan’a göre; “Dünyanın hissettiği kadar, enflasyonu hissetmiyormuşuz.” Yani siz ve diğer AKP şürekâsı enflasyonu elbette hissetmez. Ama dört ay sonrasına fiyat verilemeyen bir ülkede, enflasyonun neler çektirdiğini, bedellerinin ne olacağını, ne olduğunu bir de millete soracaksınız.
 

Bir asra vizyon veriyorlar
Hep diyoruz; enflasyonun olduğu yerde öngörülebilirlik olmaz. Öngörülebilirliğin olmadığı yerde yatırım olmaz. Yatırımın olmadığı yerde aş olmaz, iş olmaz. Ülkede dört ay sonrasını, öngörülemez hale getirenler, bir asır sonrası için ülkeye ufuk, vizyon vermeye kalkıyorlar. Pes diyorum.
Nitekim, iş insanlarımızın artık istiap haddi dolmaya başladı. Türkiye giderek, rekabetçi serbest piyasa ekonomisinden, Kuzey Kore modeli bir kumanda ekonomisine dönüşüyor. Tabela faizi yüzde 10,5. Ama bıraktık bu faize erişmeyi, kimse kredinin kendisine bile erişemiyor. Her gün yeni bir düzenlemeyle, piyasanın işleyişine müdahale edip, sistemi daha da bozuyorlar. Reel sektöre gidecek krediler, her gün ayrı bir düzenlemeyle, büyüyen bütçe açığının finansmanına yönlendiriliyor. Saray ve şürekâsı bankaların kaçtan kredi açacağına, kimlere ne kadar kredi açacağına kadar karışmaya başlamıştı. Yetmedi, geçtiğimiz haftada bankaların ne zaman, saat kaçta döviz alıp satacağına da karışmaya başladılar. Merkez Bankası, bankalara bir yazı göndererek; yurtiçinde yerleşik bankaların, yurtdışı bankalarla döviz alım satımını, mesai saatleri içinde gerçekleştirmelerini istemiş. Bu finansal sistemin sağlıklı işleyişi için gerekliymiş. Tabi Merkez Bankası’nın arka kapısından çıkarılan dövizleri, gece yarısı sadece kamu bankaları satacak ki, bu kur manipülasyonu devam etsin.
 

Motorda yağ bitti
Ama tüm bu akıl dışı müdahaleler sonucunda, olan, iş ve istihdam yaratan reel sektöre oluyor. İş insanları artık önünü göremiyor, yatırım için gereken kaynaklara erişemiyor. 20. yüzyılın en önemli iktisatçılarından, Joseph Schumpeter’in dediği gibi, “Reel sektör bir ekonominin motoru ise, finans da o motorun yağıdır.” Motorda yağ eksilirse, motorun mil ve yatakları yanar. Arabanın sizi yolda bırakması kaçınılmaz olur. Bugün reel sektörümüz, ne yazık ki böyle bir riskle karşı karşıyadır. Hükümet yapbozlarla, ülkemizin krizlere dayanma gücünü tüketmiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi