Mutabakat metni umut verdi: Aday Kemal Kılıçdaroğlu'dur diyebiliriz...

Altı siyasi parti genel başkanının katıldığı toplantıda 9 ana başlık, 2 binin üzerinde maddenin yer aldığı metin, aynı zamanda muhalefetin seçim beyannamesi olma özelliği taşıyor.

"Hukuk Adalet ve Yargı", "Kamu Yönetimi", "Yolsuzlukla Mücadele, Şeffaflık ve Denetim", "Ekonomi, Finans ve İstihdam", "Bilim, AR-GE, Yenilikçilik, Girişimcilik ve Dijital Dönüşüm", "Sektörel Politikalar", "Eğitim ve Öğretim", "Sosyal Politikalar", "Dış Politika, Savunma, Güvenlik ve Göç Politikaları" başlıkları altında toplanan Millet İttifakı'nın Ortak Politikalar Mutabakat Metninde 240 sayfalık ana başlık, 75 alt başlık, 2300'den fazla somut hedef yer alıyor.

*

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni doğrultusunda yapılması gereken anayasal ve yasal değişikliklerin ivedilikle hayata geçireceğini işaret eden metinde; etkin ve katılımcı bir yasama, istikrarlı, şeffaf ve hesap verebilir bir yürütme, bağımsız ve tarafsız bir yargı ile kuvvetler ayrılığının tesis edildiği güçlü, özgürlükçü, demokratik, adil bir sistem vaad ediliyor.

*

Ayrıca metinde şu vaatler yer alıyor;

Seçim barajı yüzde 3'e düşürülecek.

Cumhurbaşkanına sadece 'geri gönderme yetkisi' tanınıyor, kanunlar üzerinde tanınan veto yetkisi kaldırılıyor.

Cumhurbaşkanının 7 yıl süreyle bir dönem seçilebilmesine, seçildikten sonra partisi ile ilişiğinin kesilmesine ve görev sonrasında aktif siyasete dönmemesine ilişkin düzenleme yapılacak.

Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu şeklinde iki farklı kurul oluşturulacak.

Çoklu baro sistemine son verilecek.

Tutuklamanın istisna olması ilkesinin titizlikle uygulanması için gerekli tedbirler alınacak.

Düşünce, kanaat ve ifade hürriyetleri güçlendirilecek.

Olağanüstü hal kararnamelerine son verecek, OHAL süresini altı aldan iki aya düşürülecek.

Siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin davaların açılmasında TBMM'nin iznini zorunlu hale getirilecek.

TBMM'de 'Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu' kurulacak.

Yolsuzluktan elde edilen ve yurt dışına kaçırılan gelirleri ülkemize geri getirecek, bu çerçevede 'Malvarlıklarının Geri Alınması Ofisi kurulacak.

Siyasi Etik Kanunu'nu çıkaracak, TBMM bünyesinde Siyasi Etik Komisyonu kuracak, Grubu bulunan siyasi partiler bünyesinde siyasi etik kurulları oluşturulmasını düzenlenecek.

Türkiye Varlık Fonu'nu kapatılacak.

Bakan yardımcılıkları kaldırılıp, müsteşarlık sistemi kurulacak.

Yerel yönetimlerde seçme ve seçilme hakkını yok sayan kayyum uygulamalarına son verilecek.

Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki kurulları ve ofisleri lağvederek görev ve yetkilerini ilgili bakanlık ve kurumlara devredilecek.

*

Bunlar kısaca benim aklımda kalan vaatler.

Eksikler yok mu?

Örneğin basın ile ilgili en küçük bir vaad yok.

Özgür ve bağımsız gazeteciliğin güçlenmesi, halkın gerçekleri öğrenme haklarının tanınması, gazetecilerin görevlerini en iyi bir şekilde yapmalarına olanak sağlanması, 212.yasanın yeniden düzenlenmesi, basın kartına yeniden saygınlık kazandırılması adına bir vaad yok.

Her ne kadar sansürsüz internet ve düşünce-ifade özgürlüğüne dair maddeler olsa da bu vaatler işini yapan gerçek gazetecilere pek hak tanımıyor.

*

Aslında her bir madde detaylı düşünülmüş, ülkeyi aydınlığa kavuşturacak, ekonomi, kalkınma, adalet, şeffaflık, refah, adil düzen için çok önemli vaatler.

Yıllarca eleştirdiğimiz sorunlara, kanayan yaralara da çok güzel değinilmiş.

Ve işin en güzel tarafı da bu metinler kimin aday olacağından bağımsız olarak hazırlanmış.

Bir anlamda altılı masanın hep gündeme getirdiği biz hiç aday konuşmadık, hep sistem konuştuk, yapılması gerekenleri konuştuk, yasaları konuştuk sözünün havada kalmadığını da anlamış olduk.

*

Biraz daha somut ve net konuşursak; tek adam yönetimi sayılacak Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin Türkiye'yi getirdiği nokta bellidir.

Halkın yüzde 95'inden fazlasının ekonomik sorun yaşadığı.

İnsanların çoğunluğunun adalete güvenmediği.

Haksız yere yargılanan, cezaevinde yatan insanların her geçen gün arttığı.

Basın ve ifade özgürlüğünde sorun yaşandığı.

Güçler ayrımcılığının belirgin bir şekilde kendini gösterdiği.

Yolsuzluk, rantçılık, liyakatçılık, rüşvetin havada uçuştuğu, sıradanlaştığı.

Mizahın, sanatın, eleştirmenliğin yapılmasının rüskler taşıdığı bir ülkede siz herşeyin iyi gittiğinden bahsedemezsiniz.

*

Üstelik bu metin kısa süreliğine hazırlanmış bir metindir.

En fazla iki yıl sonra yeniden ülkeyi Parlementer Sistem'de seçime götürecek bir ortamın ön hazırlığıdır.

Demokratik bir devlet yapısında olması gereken maddelerdir.

Bir kişiye bağlı olmayan, adayın kim olduğunun önemi olmayan bir metindir.

Artık yapılması gereken bu maddeleri insanlara iyi ve doğru anlatmaktır.

Tabi ki adayda önemlidir.

Aylardır çalışan altı siyasi partinin genel başkan ve ekibinin bu saatten sonra adayda da hata yapacağını düşünmüyorum.

Bu maddelere bakıldığında aday Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'dur diyebiliriz.

Artık Kılıçdaroğlu'nun adaylığı da 13 Şubattaki toplantıdan sonra açıklanacaktır.


xFrMinyf9kOQdH555-bp1A

İmamoğlu'nun hayalleri adaylıktan daha büyük...

Geçen haftaki yazısında bugünü işaret ederek "Müthiş bir kulisle karşınızda olacağım" diyen Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun bağımsız cumhurbaşkanı adayı olacağını iddia ederek; 'Ekrem İmamoğlu ‘Bağımsız aday olacak…’ demiş...

Arkadaşlar bildiğiniz gibi ben çok sık yazı yazmıyorum.

Sık yazdığınız zaman bu iddiada olduğu gibi havada kalacak çok yazılarınız dolaşır.

Aslında Abdulkadir Selvi beyi çok kibar, nazik ve zaman zaman da kulis bilgilerinden faydalandığım bir gazeteci olarak bilirim.

Ama inanın bu iddianın elle tutulur bir tarafı olamaz ki; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun daha yaşı genç.

İmamoğlu'nun daha Cumhuriyet Halk Partisi ile ilgili uzun yıllara dayanan projeleri var.

İmamoğlu da biliyor ki bağımsız aday olursa yüzde 51'lik sistemde seçim kazanmak mucize, neden kendimi paramparça edeyim.

Tamam tabi ki İmamoğlu bu seçimde aday olmayı çok istiyor.

Fakat gelinen noktada Ekrem İmamoğlu'nun aday olması için sadece İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in istemesi, halkta ciddi karşılığının olması, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı üç sefer seçimde yenen adam olması yetmiyor.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun aday olmasına karar verecek yetki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP üst düzey yöneticilerinin elindedir.

Onlar da bu seçimde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığından başka bir düşünceye sahip değiller.

Ve daha net bir şey söyleyelim.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu arasında sanıldığı gibi sorun olmamakla birlikte, İmamoğlu artık Kılıçdaroğlu'nun adaylığını kabullenmiş ve il il dolaşırken de Kılıçdaroğlu'nun bilgisi dahilinde bu gezileri yapmaktadır.

Ez cümle; bu seçimde kazanacak Millet ittifakı adayına bir dönemlik süre tanınıyor, Ekrem İmamoğlu'nun hedefleri bir dönemden daha uzun ülkeyi yönetmek...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Mert Arşivi