Ülkemiz gündeminde hak, hukuk, adalet, ekonomi, pahalılık, enflasyon ve ve dövizin durdurulamayan yükselişi, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve 6’lı masa, parti kapatma davası gündemin hep ilk sıralarında kalıyor.

Bunlar haricinde asgari ücrete 3 bin TL. zam yapılması, en düşük emekli aylığına 2 bin TL eklenmesi yanında emeklilere ve memurlara yapılan zammın yüzde 30 da kalması günümüzün önemli tartışmalarının başında ve gelecekte yapılacak seçimi etkileyecek durumda. Bunlara mukabil Parlamentoda bu zamlar tartışılır ve çalışanlarla emeklilere yüzde 30 luk zamma evet oyu verenler kendi maaşlarına yapılan zam da gündemde ve emeklilerle memurlar arasında tartışılıp duruyor bilesiniz. BU durumun sonuçları seçimlerde etkili olup olmayacağını bekleyip göreceğiz.

Örnekler

Çarşı-Pazardaki fiyatları uzun uzun anlatmaya gerek yok. Tarım ülkesi olan ve Cumhuriyetin kurulmasından sonra sattığımız tarım ürünlerinden elde edilen gelirle ülkemizin sanayi hamlesi yapıp bölgelerin ihtiyacına ve ürettikleri ürünlere göre fabrikaların yapıldığını hemen herkes bilir.

Şimdilerde ise mesela dünyada birinci sırada olduğumuz Domates günümüzde 25-30 TL. den satılmasına ve marketlerde rafların ithal tarım ürünleri ile dolu olmasına ne demeli?

Bunlar bir yana, enflasyonun durdurulmaması, dövizin şahlanması, üretici ve çiftçinin toprağı ile küsmesi Dünyada doğalgaz ve akaryakıt fiyatları düşerken ülkemizde durdurulamayan ve bulunduğu söylenmesine rağmen üretime sokulamayan petrol ve doğalgaz yataklarına ne demeli?

Hak hukuk bakımından

Hak, hukuk yönünden başlatılmış bir işlem ya da soruşturmanın savcısının, devam eden mahkemenin süresi dolmadığı halde değiştirilen hakimler için ne demek lazım?

Taraflı davranılarak aynı suç’u işleyenlerden birine para cezası verilirken hakaret içeren bir suça da para cezası verilmesi gerekirken, hapis ve siyaset yasağı getirilmesine ne denilir?

Gezi olayları ile ilgili olarak Eskişehir'de evine giderken, yakalanıp adalete teslim edilmesi gerekirken, Ali İsmail Korkmaz’ın sıkıştırılarak dövülerek öldürülmesi sonucu yargılanan polis Memuru Hüseyin Engin’e yaralama suçundan ceza verilmesi tartışılıp duruyor.

Yine bir nevruz kutlaması sırasında polis kontrolünden geçen Kemal Korkut’un üzeri çıplak olduğu halde bombacı diye arkasından vurarak öldüren polis memuruna ceza verilmemesi hukuk bakımından gündemde tartışılıp duruyor.

Çorlu Tren kazası, Amasra’da patlayan grizu davasında henüz bir gelişme yok. Köylülerin ekip biçerek geçimlerini sağladıkları, hayvanlarının oltam olarak kullandığı meraları maden alanlarına ve Organize Sanayi Bölgesi yapılmasına tahsis edilmesine ne demeli?

Ey vekiller ne yaptınız?

Yukarıda kısman belirttim. Asgari ücretliye ve düşük emekli maaşı alanlara imkanlar ölçüsünde zam yapıldı. Bir zamanlar “Yetmez ama evet” diyenler gibi bu zamları alan asgari ücretli ve düşük maaş alan emeklilerde aynı şeyi söylüyorlar. “Ne yapalım ülkemiz şartlarında kesinlikle yetmez ama evet. Yapılacak bir şey yok. Sonra düşünürüz”.

Gelelim 13 milyon 722 bin emekli ile onlara eklenecek olan 2 milyon 250 bin EYT’ lilerle  2 milyon 700 bine yaklaşan memurlara yapılan zam oranı TBMM'de bu durum uzun uzun tartışıldı ve yaklaşık 19 milyon emekli ve çalışanlara, yine devletimizin resmi kurumunu TÜİK’in inandırıcı olmayan yüzde 64 olarak açıkladığı enflasyon oranının yarısından bile az olan yüzde 30'luk zam onaylandı.

Gelelim vekillerimizin aldıkları ücrete. Ben şahsen Milletvekilliğini bir meslek olarak görmüyorum ve bunun bir vatan, millet ve kamu görevi olduğu kanaatindeyim. Bu nedenle de bu görevi yapanların emekli olmalarına taraf değilim. Çalıştıkları sürece aldıkları ücret ne olursa olsun itirazım yok.

Durum böyle iken, memur ve emeklisine yüzde 30’a evet diyenler kendi maaşlarına çalışanlar için yüzde 84, emekliler için yüzde 176 zam yapılmasına evet dediler.

Böylece Ocak 2022 de 39.837 TL. olan bir vekilimiz 2023 ocak’ayında73.379 Tl maaş aldı.

Vekillik meslek olmadı halde emekli olan vekillerin aylıkları ise  Ocak 2022 de 18.860 Tl iken 2023 Ocak ayında 51.970 TL. oldu.

BU durumda Memur ve emekliler aileleriyle birlikte başlarını iki ellerinin arasına alıp ol kullanmaya gittiklerinde sizce ne yaparlar?

Onu net olarak bilemem ama yukarıda arz ettiğim durumlar için, “Oldu mu ya!” deyip vebalini kimin üstleneceğini sormamız normal değil mi?

(Altılı masa ve parti kapatma davalarına bir sonraki yazımda değerlendireceğim.)