Şaka değil batıyorıuz

Ülkede başta ekonomi olmak üzere her şey ters giderken iktidarın Hazine ve Maliye Bakanı Nebati; ''Enflasyon şu an yüzde 61, problem mi? Faiz artırılmadan olmaz diyenler vardı, elhamdülillah o da tamam'' dedi. İyi mi. Hep diyoruz, "Başını acemi berbere teslim eden, cebinden pamuğu eksik etmesin." 20 yıllık enflasyon rekorunun kırıldığı gün Nebati: "Kur ve faizin üstesinden geldik sırada enflasyon var. Elhamdülillah piyasalar iyi canlı"diyebiliyorsa artık söylenecek fazla lafta kalmadı.
Faiz indirimleri öncesinde Ağustos 2021’de yüzde 19,25 olan resmi yıllık tüketici enflasyonu, martta yüzde 61,14’e kadar yükseldi. Bu oran, son 20 yılın ve AKP iktidarları döneminin zirvesi oldu. AKP iktidara geldiğinde, Kasım 2002’de enflasyon yüzde 31,8 olmuştu. Enflasyondaki yükseliş son dönemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hemen her konuşmasında gündeme geliyor. Hazine ve Maliye Bakanı ise gözlerindseki ışıltı gibi bu batışa müdahaleler edeceğine hala bizleri oyalıyor. Nebati; "Yıl sonunda enflasyonun makul bir seviyeye geldiğini hep birlikte göreceğiz" dedi. Yani kafa bulmaya devam ediyıor. Bakanım bizimle dalga geçiyor. Hani 2022 enflasyon yüzde 5 olacaktı.Bakan Nebati, yurtdışında takibe alınan Yeni Ekonomi Modelinde "etkisini 3-5 aya hissedeceksiniz" demişti. Olan şu; Enflasyon patladı, kur yükseldi, cari fazla vereceklerdi açık verdiler. Sonra "işe yaraması için 18 ay lazım" diye kıvırdı. Bakan bey kendini kandırıyor her zaman yaptıkları gibi..Hayal kurmak bedava.biraz uçuk olmuş ama zararı yok.Bakan Nebati; "Enflasyon Haziran'da düşecek" demişti.Bence endişe etmeyin! Daha iki ay var.Bakan Nebati enflasyon Nisanda % 50'nin altında zirveyi görür tek haneli rakamlı hanelere düşer demişti...
 

İnanç kararllık ve güven
Bakan Nebati, gözleri ışıltılı bir şekilde enflasyon ve ekonomimizle ilgili yaptığı açıklamada, İnanç,güven ve kararlılık ile bu işin üstesinden geldiklerini açıkladı. Nebati aynen, 'ekonomiyi kurtaracak' formülü açıkladı: İnanç, kararlılık ve güven Herhalde başka alemlerdeyiz. Şöyle ki: Tek tek ele alalım.Bakan bunlarla ilgili neler söylemişti.İnançla başlarsak; "Türk Lirası şu anda en zayıf durumda" dedi. Kararlılığımızla ilgili Enflasyon Ocak'ta pik yapar ama Haziran 2023'te tek hane olur" demişti. Şu anda üç haneli rakamlardayız. Güven konusu ise apayrı Nebati bu konuda dünyaya güven vermek isterken güvensizlik verecek sözler ederek "Bürokrasiyi alaşağı ederiz" dedi. Fransıza , İngiliz avantacıya çağrı yaptı. Ama onlar yemez. Yasa ile değilde bu işin iki dudağın arasında olduğunu söylerseniz kuralsızlık kuraldır derseniz kaçar onlar. Çünkü Türk değiller.Keriz hiç değiller. İyi mi..

Nebati neler söylemişti?
Bakan Nebati, Kur Korumalı Mevduatın 695 Milyar TL’ye çıktığını söylemiş.Bu durumu olumlu birşeymiş gibi anlatıyor. KKM’nin yükü Hazinenin üzerinde.Yaşanacak bir kur krizi Hazineyi batırır.Kendi siyasi geleceklerini kurtarmak için memleketi ateşe atıyorlar. Bir kısa kronolojik değerlendirme yapalım durumun vahametini görelim... Bakın Neler söylenmiş bu 4 ay içinde tarihleriyle beraber okuyalım 4 Ocak 2022- Erdoğan: “Enflasyonun da köpüğünü alacağız” 17 Şubat 2022- Erdoğan : “Ekonomimizin en güçlü olduğu döneme giriyoruz” 17 Mart 2022-Nebati : “Enflasyonu kalıcı olarak düşürmede kararlıyız” 4 Nisan 2022. Nebati Bakan'ın "İşler elhamdülillah iyi" dediği gün,Sefalette şaha kalkıp, rakipsiz kaldık.Şimdi soralım; Büyük ekonomi alimi bu Enflasyon kimin eseri?Bir kez daha anımsayalım; TÜİK : Yıllık enflasyon 61,14 Mart ayı enflasyon 5,46 ENAG: Yıllık Enflasyon 142,63Mart ayı enflasyon %11.93. TÜİK’e göre yıllık Üretici Fiyat Endeksi yüzde 114’e çıktı.Tüketici Fiyat Endeksi ise yüzde 61.Buna karşın enflasyon araştırma grubu ENAG da TÜFE’yi yüzde 142 olarak açıkladı İki oran arasında yüzde 130 fark var!Gerçeklerle yalan arasında ki farkı o kadar açtılar ki, toparlamaları mümkün değil.
 

Bu hesabı kim verecek beyler?
“Türkiye'de kimse kazık kendisine girmedikçe, başkalarının yediği kazıkla ilgilenmez.” demiş Aziz Nesin , Türkiye toplumunun kısa ve net özeti budur. Şimdi gelelim aynı yere TÜİK ne diyor. Gerçekler nasıl; "TÜİK’e göre Enflasyon: yüzde 61,Şekere : yüzde 320 zam, Motorine : yüzde 260 zam,Benzine yüzde 250 zam,Otogaza : yüzde 230 zam,Ayçiçekyağı : yüzde 210 zam, Elektriğe : yüzde 170 zam, Mutfak tüpü : yüzde 150 zam, Ekmeğe,una: yüzde 140 zam, Ulaşıma : %110 zam ile bu hesap nasıl yapıldı?Bakın mizah gibi bir olay daha ekleyyeim bu arada İstanbul'da boş dürüm satışı başladı.Gerçekten AKP yaparsa yapılmayanı yapar. boş dürüm ayran 10 lira iyi mi?
Türkiye tüketici enflasyonunda, dünyada en yüksek enflasyona sahip 6. ülke oldu. Türkiye’yi en büyük 10 ekonomi arasına sokacaklarını söylediler, ama dünyada en yüksek enflasyonu yaşayan 10 ülke arasına ancak sokabildiler. Bütün bunların sorumlusu kim? Bu ülkede kimin hükümeti var, kim hükümetin başında? AKP...
 

Enflasyon yüzde 70'i geçecek
Son bir yılda; patates yüzde 207, salatalık yüzde 193, patlıcan yüzde 185, margarin yüzde 160, kabak yüzde 153, karnabahar yüzde 146 zam görmüş TÜİK’in makyajlı fiyat toplama sistemiyle. Ama söylüyorum bunlar daha iyi günlerimiz. Doğalgaza yapılan fahiş zamlar bu rakamlarda yok. Yine son bir yılda; kömür yüzde 221, mazot yüzde 210, LPG yüzde 193, benzin yüzde 161, tüp gaz yüzde 137 zam görmüş. Bunlar iğneden ipliğe her şeyin girdisi. Artan bu maliyetler marketlerin raflarına, manavların, pazarcıların tezgâhlarına, kasapların vitrinlerine bundan sonrada yansımaya devam edecek. Anlaşılan bu yıl enflasyon yüzde 70’i de geçecek
 

Fark açılıyor farkında mısınız?
TÜİK resmi enflasyon oranı, yüzde 61 ile 20 yıllık rekoru gözler önüne serdi. Üretici fiyat endeksine baktığımızda, bu rakamın Mart 1995'ten itibaren en yüksek seviyede olduğunu görüyoruz. Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik krizini yaşıyoruz. Bu ekonomik buhran, daha önceki 1994 krizinden çok daha kötü. 94 krizi birkaç ay sürmesine rağmen yaklaşık 4 yıldır süregelen bu krizin etkisi ne yazık ki çok daha uzun süre devam edecek. AKP, 20 yıl önce yüzde 29,7 ile devraldığı enflasyonu resmi verilere göre yüzde 61 çıkartarak yüzde 106 oranında artırdı. Öte yandan üretici fiyat endeksi ile tüketici fiyat endeksi arasındaki makas her ay yeni rekorlar kırıyor. ÜFE ile TÜFE arasındaki fark yüzde 53,83'e çıktı. Bu durum çok kısa sürede tüketiciye de yansıyacak. Yüzde 60'ı aşan tüketici enflasyonumuz dört nala üç hanelere doğru gidiyor. Dünyada ekonomisi bu kadar hızlı kötüleşen başka bir ülke yok.
 

Hiperenflasyona gidiyoruz
Tarafsız uzman iktisatçılardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) açıkladığı yüzde 142’lik enflasyon ise ekonominin uçurumdan yuvarlandığının en açık göstergesi. ENAG enflasyonu ile TÜİK enflasyonu arasındaki arasında 81 puan üzerinde bir fark var. İki rakam arasındaki uçurum, TÜİK’in her geçen ay manipülasyonda daha da ustalaştığını gösteriyor. ‘Gözlerime bakın, ekonomi gözlerdeki ışıltıdır’ diyen Bakan Nebati ne diyordu? ‘Enflasyon ocakta pik yapar ama Haziran 2023'te tek hane olur.’ Bu gidişle tek haneli enflasyon artık hayal ürünü bile olamaz. Adım adım hiperenflasyona gidiyoruz. Ülkeyi bu duruma getiren, baş ekonomistin iktisat bilgisi ve ekibiyle Nebati’nin ışıltısıdır.
 

Ya zenginsin ya da fakir ortası yok
Ülkede orta direk hepten silindi gitti. Bir yoksul var, bir de çok zengin… Ortası artık yok… Bu ülkede, yoksulun ekmek alırken ödediği vergiyle, zenginin parasına kur garantisi veren, kur koruması veren bir hükümet var. Yandaşına dolarla avroyla gelir garantisi bağlayan bir Hükümet var. Ülkenin döviz kasasını tam takır ettiler. Mart ayının son haftası itibariyle, Merkez Bankası’nın döviz kasası, net 46,5 milyar dolar açık veriyor. 1970’lerin Dövize Çevrilebilir Mevduatına, Erdoğanca isim verdiler. “Kur korumalı” dedikleri mevduata 3 ayda, vatandaşlarımızın sırtından 13,6 milyar lira ödediler.

Roma da böyle batmıştı
Aydınlanma döneminin önemli düşünürlerinden Montesquieu, “Romalıların Yücelik ve Çöküşünün Nedenleri Üzerine Düşünceler” adlı eserinde, Romanın çöküş dönemini şöyle anlatıyor: “Yeni bir tür yozlaşma baş gösterdi. Saray milletten koptukça içindeki zehir arttı. Makamlar muktedir olmayanlara bırakılıyordu. Önceki imparatorların meseleleri bizzat bilmesini sağlayan istişareler ortadan kalktı. Güç sahibi, az sayıdaki sırdaşının aktardığı kadarını biliyordu. Sarayda şatafat ve gösteriş yerleşti. Sadelik ve tevazu, asaletin ihmali olarak yorumlandı.” O günlerden bugüne geldik. Bugün ülkemizdeki iktidar milleti duymuyor, halini görmüyor. Bugün de devlet yönetiminde istişare bitti. Bugün de millet kuyruklarda beklerken görgüsüz bir lüks ve şatafat bunları sardı. Bugün de tevazu, “İtibardan tasarruf olmaz” denerek hakir görülüyor. Bugün de yönetimde liyakat sona erdi. En kritik makamlar, beceriksiz ellere teslim ediliyor. Erdoğan daha önceleri; “Tıpkı bayrak gibi, tıpkı milli marş gibi, ülkenin gücünü, itibarını, bağımsızlığını simgeler. Aynı zamanda milletin itibarıdır ” diye tarif ettiği, milli paramızı kendi elleriyle pul etti. Hazine ve Maliye Bakanlığı koltuğuna oturttuğu Nebati Bakanları da çıktı bununla övündü.
 

Yoksullaşma aldı başını gitti
Mübarek Ramazan ayındayız. Ülkemizdeki yoksullaşma, fukaralık bu Ramazan’da daha da görünür oldu. Millet Ramazan’ının sonunu nasıl getireceğini, şimdiden kara kara düşünüyor. Fitre, yani bir kişinin bir günlük yemek parası bu yıl 40 lira olarak belirlendi. Dört kişilik ailenin fitresi günlük 160 lira, aylık 4 bin 800 lira. Yani asgari ücretin 550 lira üstünde. Ve bu ülkede çalışanların yüzde 60’ı, asgari ücretle geçinmeye çalışıyor. Yapılan son anketlere göre, toplumun yüzde 59’u, “Gelirim, giderimi karşılamıyor” diyor. Bir tarafta kişi başına 1.250 liraya lüks otellerde iftar açanlar, bir tarafta da iftarda, sahurda ekmeğinin yanına katık arayanlar.İşte en son Gaziantep’te yaşananlar. Millet iftar çadırının önünde ucu bucağı olmayan kuyruklarda.

SON SÖZÜM : Hitler’in Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’in, “Yalan ne kadar büyük olursa inananlar o kadar çok olur” dediğini çok kişi bilir. Goebbels, “Yeterince büyük bir yalan söyler ve sürekli tekrar ederseniz, sonunda halk buna inanır. Ama bu yalanın sürdürülebilmesi için, devletin halkı yalanın siyasî, ekonomik ve/veya askerî sonuçlarından koruması gerekir. Demek ki, devlet bütün güçlerini kullanarak aykırı sesleri bastırmalıdır, çünkü gerçek yalanın ölümcül düşmanıdır ve dolayısıyla gerçek devletin en büyük düşmanıdır” demiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi