Ali İbrahim Önsoy

Ali İbrahim Önsoy

Seçim üzerine

Devletin denetleme görevi yapan kurumu neyi denetleyeceğini iyi biliyor ama denetlemiyor. Yargıtay, danıştay ve sayıştay devletin kurum ve kuruluşları hukuki, idari ve mali yönlerden uyarı gelmeden denetleme yetkisine sahip kurumlarıdır. Mevcut kurumlar, kurulu düzenin kurumsal işleyişlerden sorumludur. Sorumluluğun da ötesinde yetkilileri sorumlu davranmayı önerir yönlendirir. Oysa günümüzde tüm bu kurulu düzen kurumları birilerinin demokratik kurallara bile tahammülü olmadığı görülmekte. Sistemin demokratik kurallarını bile çok görüp tek adama bağlılık kuralı getirildi. Bu durum kendiliğinden baskı ve cebirle olmadı, nasıl olduğu apaçık belli. Yaşanan sürece yani geriye dönüp bakıldığında iktidar ve muhalefet olduğu gibi toplumun tüm demokratik kurumları meslek örgütleri ile sendikalar sorumludur.

Mevcut kurulu sistemin günümüzdeki yöneticileri toplumun içinde kimlerin hangi zaaf ve düşkünlüğünü çok kafa yormadan buldular. Meydanlarda ya da anlı şanlı gazete ve ekranlarda toplumun gözlerine bakarak kimlerin nasıl geçmişten farklı bir tavır içine girdiğini gördük. Geçen gün ayaküstü sohbet ederken Faik BULUT o dönemlerde birilerinin gazete, dergi, televizyon ile panel, sempozyum ve benzer konuşmalara gidenlere bakın dedi. Bu konuşmacılar etliye sütlüye dokunmadan çağırıldığı kişinin ekmeklerine yağ sürer gibi konuşmalar yapmaları sonunda bazen nakit bazen de banka hesaplarına önemli oranda para yatırıldı. Sormak gerekir bir gazeteci, yazar ve öğretim görevlisi bu kadar variyete nasıl sahip oldu?

Yine geçen gün Saygı Öztürk hukukçu Murat Sezginer ile röportaj yapmıştı. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi konusunda açıklamalarda bulunan Sezginer, “Cumhurbaşkanının tek başına yapması gereken 2 bin 600 idari işlem var. Tek başına atanmasını yaptığı kamu görevlisi sayısı bin 63’dür”.  Bu nedenle “Erdoğan kaybederse 711 yönetici gidecek” der.

2002’den beri iktidarda olan parti bakanlıklar ve onlara bağlı genel müdürlükleri, 81 il valiliğine en az üç yardımcı eklendiğinde ve 922 ilçeyle birlikte büyük bir yüksek bürokrat sayısı ortaya çıkıyor. ‘Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine uyum amacıyla çıkarılan mevzuatla, sistemle hiç ilgisi olmamasına rağmen, birçoğu Osmanlı devletinden bu yana var olan, Türk İdare Teşkilatı, idari işleyiş ve personel rejimi tamamen değiştirilmiştir.’

İktidar yirmi yıllık sürede her beş yılda bir bu ekibi değiştirmiş olduğunu varsayarsak “yüksek bürokratlık” yapmış olan sayısı epey artıyor. Bu durum ülke nüfusuna oranla az olabilir ama aslında büyük çoğunluk sözleşmeli ve sınavsız işe alınanlar var. Halkımız tabiriyle bir lokma bir hırka misali kamu kurum ve kuruluşlarında işe alınıp asgari ücretle çalışan “bana devlet kapısında iş verdi” diyerek yanında bulunanlar var.

Merkezi ve yerel yönetimlerde çalışan ve çalışmış olanlar kurulu yaşam ilişkilerinin değişmemesi için mevcut yönetimin yanında olacağı bir gerçek. Ülkenin gelir dağılımı bir avuç ve bir kucak olarak bakılırsa çoğunluk asgari ücret düzeyi ve altında yaşamını idame etmekte. Bir avuç olanlar ise kaymak tabaka olarak yaşamlarını devam ettirmekte.   

14 Mayıs günü seçim olacak ama güle oynaya olmayacağını sizde biliyorsunuz. Kimse koltuğunu gel al demez. Seçimden önce kiminin ağzına çalınan bir parmak bal, kimine verilen balı börek bunlar “diyet borçlarını” ödeyecek. Diyet borcu olmayan “huzurum” diyecek. Bu nedenle “iki ucu da pisli bir değneğe” benziyor.

İster iktidar ister muhalefet olsun, demokratik kurumlar meslek odaları ve sendikalarda üyeleri içinde örgütlenmeli. Bu kurumlar üyeleri ve toplumun diğer bireyleri için yaşam koşulları gelir düzeyleri yaşanabilir bir ortam için hedefler koymalı.

İktidar yirmi yıllık sürecinde hedefine koyduklarını tek tek yaptı hem de birilerinin gözlerinin içine bakarak. Bu süre içinde tüm uyarılara rağmen toplumun çoğunluğu ve demokratik kuruluşlar kendi içlerinde koltuk sevdasına düştüler. Birilerinin tabiriyle “atı alan Üsküdar’ı geçti”. Dünün muhasebesi hızlıca yapılmalı. Elbette dün birilerinin kayığına binen bugün senin kayığına biner mi bilemem. Bu nedenle sormak gerekir “onun kayığından neden indin, buna neden biniyorsun”?

Seçim nasıl geçecek bunu hesaplamak zor değil.

Geçmişin muhasebesi hızlıca yapılırsa kimin alacağı bugünden belli olur mu?
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali İbrahim Önsoy Arşivi