Tok açın halinden anlamaz

ÜLKEMİZDE son yıllarda yükselmeye başlayan sıkıntılar artık zirve yaptı. Ne var ki hala bu durumu görmezden gelenler var. AKP iktidarı uyguladığı ekonomik politika ile önce kasanın dibini sıyırdı. Sonra ne yapacaklarını şaşırdı. Nebati bakan önce babalardan dolarları istedi. Şimdi analardan altınları istiyor. Herhalde sırada çocuklarımız var.Yakında onlardan da kumbaralarını isterlerse, Hiç şaşırmayın.

Bunlar olurken Cumhurbaşkanı Erdoğan "Türkiye ekonomide tarihinin en güçlü dönemine girmektedir" diyor ekliyor, "Vatandaşlarımızı bugünkü sıkıntıların pençesinden Allah'ın izniyle kurtaracağız. Ülkemizin ayağına vurulan her pranga gibi faiz prangasını, döviz prangasını ve enflasyon prangasını parçalayıp atacağız" Bu kadar rahatmıyız. Rahat ve abad isek bu çektiklermizi nasıl açıklayacağız.

Kaşarlı tost hayal oldu

Dostlar; artık bu ülkede neredeyse falan değil gerçek ! Yani AKP ile "Tost" yemek bile hayal oldu! Çünkü maliyeti kurtarmıyor, esnaf makinenin fişi çekti.Son zamlardan sonra içi boş baklava, tost, gözleme, içsiz köfte gibi çareler üreten esnaf, aslında bunun bir çaresizlik olduğunu ancak işlerini döndürebilmek ve vatandaşı geri çevirmemek için bu adımların atıldığını söylerken artık dışarıda yemek yemek de neredeyse bitti. Sokağın gerçekleri bunlar iken iktidar yapay gündem yaratmak için uğraşıp didinip duruyor.

Bakın Dostlar; Bu milletin gelecek kaygısı 2017'den itibaren adım adım arttı 2021'deki ekonomik kriz ise, milletin ufkunu hepten kararttı. Millet boş tosta, baklavaya, çürük meyveye mahkûm oldu. Feryatlarını dile getiriyoruz, buna da ‘yaygara’ diyorlar

Simit bile 3.5 lira oldu

İstanbul'da 2.5 TL’den satılan simit, önceki günden itibaren 3.5 TL oldu. Hal böyle olunca, çay-simit hesabı da yeniden gündeme oturdu Dostlar; Kafelerde bir fincan çayın ortalama fiyatı 3.5 TL iken simit fiyatının da 3.5 TL’ye çıkması, özellikle dar gelirli vatandaşları zora soktu. Ay sonunu nasıl getireceğini kara kara düşünen vatandaşlar çay-simit yiyemeyecek duruma geldi. 2021 yılı iflas eden ekonomi yönetimi sonrası akaryakıt, enerji ve gıda fiyatları rekor seviyelere ulaştı. Gıda ürünlerinde KDV indirimi yapılsa vatandaşın cebini ferahlatacak düzeyde raflara yansımadı.

Ülke yangın yerine döndü

Bilimden de, bilgelikten de nasibini almayan iktidar, ülkeyi yangın yerine çevirdi. Çağdaş bir demokraside, böyle bir rezalete imza atan, Bir yönetici, “Siyaset sanatını beceremedim” der, o koltukta bir dakika durmaz. Milletinden özür diler. Ardından da istifa eder. Ama bizde öyle değil. Bu ülkede "Zurnada peşrev olmaz. Ne çıkarsa bahtınıza"

Dövizi faizi unuttular

Faiz sebep, enflasyon sonuç” der. “Faizleri indiriyoruz, enflasyon da inecek” der. “Bu, Nas ” der. Sonra hepsini unutur, Faiz indirimine "pas" demeye başlar. Ülkemizde aynen böyle oldu. Enflasyon rekorlar kırdı, Ama nedense son iki aydır faiz indirimi unutuldu. Neden? Madem faiz sebep, enflasyon sonuçtu, Neden şu faizi sıfırlayıp Milleti hayat pahalılığı altında ezilmekten kurtarmıyorsunuz? Neyi bekliyorsunuz?

Cumhurbaşkanı "Millet faizi ve dövizi unuttu" dedi. Millet ne dövizi ne de faizi unuttu! Nasıl unutsun? Her gün ceremesini çekmeye devam ediyor. Dövizi de faizi de unutan bir tek kendisi. Ne döviz, Ne piyasa faizleri, Ne de Hazine borçlanma faizleri “pas” diyor.

Hepsi uçmaya devam ediyor. Geçtiğimiz Ağustos’ta, İhtiyaç kredisi faizi yüzde 23 idi. Bugün yüzde 31. Hazine’nin iki yıllık borçlanma faizi yüzde 18 idi. Şimdi yüzde 21. Daha bu hafta Hazine uluslararası piyasalara Dolarla “Kira sertifikası” ihraç etti. İhalede, 5 yıllık borçlanmaya yüzde 7,25 faiz verdi.

Borçlanma faizlerine bakın

Çok değil, daha geçtiğimiz yıl ortasında, Aynı vadede, Aynı borçlanma enstrümanını, Hazine yüzde 5,1 faizle satmıştı. 5 yıllık borçlanma için, ABD’nin ödediği faiz ne kadar? Yüzde 1,9. Yani ABD’nin ödediği faizin dört katına razı olduk. 1999’dan bu yana uluslararası piyasalarda, Bu şekilde yapılan borçlanmalarda, Pakistan, Endonezya ve Maldivler’le beraber, en yüksek faiz ödeyen ülke olduk. Erdoğan’ın “faiz sebep, enflasyon sonuç” safsatası, Sonunda yine faiz lobilerini abat etti. Nebati Bakan da apar topar Londra’ya gidip, “ Londra’ya selam vermemiz lazım ” diye, boşuna demedi.

Dolar kurunu 13 lira 50 kuruşta tutabilmek için, Hala döviz satıyorlar. Ekonomide bölüm geçmek için basmadık düğme, Mıncıklanmadık yer bırakmıyorlar. Ucube rejim ekonomiyi de ucubeleştiriyor. Dolara endeksliyor. Kumanda ekonomisi haline getiriyor. Türk Lirası mevduata, Dolar görünümlü faiz elbisesi giydirdiler. Milleti kuru ekmeğe mahkum ettiler. Bankaların, Hali vakti yerinde mevduat sahiplerine, Şirketlere ödeyeceği faize, milletin Hazine’sini kefil ettiler. Yetmedi Şirketlerin kur kazançlarından, Zenginin faiz gelirlerinden vergiyi kaldırdılar.

Diğer taraftan da milletin akaryakıtına vergiyi bindirdiler. Fakirin, fukaranın sırtından, Zengini ihya ettiler. Adalet bunun neresinde? İhracatçının döviz gelirlerinin yüzde 25’ine el koydular. Yastık altındaki altınlara göz diktiler. Yurtdışındaki Türklere dönüp, “Irmağının akışına ölürüm türküsünü söylemek yetmez , Paralarınızı Türkiye’ye gönderin ” dediler.

Nebati ışıl ışıl umut veriyor

Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, "Yastık altında 5 bin ton civarı altın var. Bunun karşılığı 250-350 milyar dolar. Bunun belli bir miktarı, Merkez Bankası'na destek olacak ve döviz ihtiyacını giderecek. Yastık altı altınların ekonomiye kazandırılması için müşteri arıyorum” dedi. Ülke karanlık günlerinde çıkış yolunu ararken kara mizahta yerin koruyor elbette. Şimdi bunlar Gözü yastık ALTIN' a diktiler. Şimdi soruyorum millet güvenip verir mi Altınını ? Yastık altı altınlardan 250 Milyar dolar gibi uçuk rakamlar beklemek yerine, Suriyelileri ülkelerine gönder, ekonomiye 60 Milyar dolar kazandır! Bu çok daha kolay çözüm değil mi ?

Gelelim gündemdeki konulara kısa kısa göz atalım. Bu ülkede AKP döneminde vatandaşın ödeyemediği için yasal takibe düşen borç miktarı ise 25 milyar lirayla tüm zamanların rekorunu kırdı. Umarım İlerde çocuklarınıza, torunlarınıza Dombra ile şahlanıyorduk diye anlatırsınız. Adam aldığı maaşla market arabasını dolduramıyor, 30 bin Euro’luk Togg’ a bineceğim diye seviniyor.ve ne acıdır ki o kafalar yine pırıl pırıl...

Aynı gemideyiz ama

Oğlunun 30 gemisi olan adamın seninle gerçekten aynı gemide olduğunu düşünüyorsan sana da hayatta başarılar güzel kardeşim! Biliyor musunuz, Dünyanın en büyük 10 ekonomisi olma yolunda son dönemece girmişiz. Yerli araba alacaktık,Yerli uçağımızı görecektik semalarda, Ekonomimiz şahlanınca kıskanan ülkelere tatile gidecektik, Uzaya gidecektik ki aman bir de ne görelim kendimizi çürük meyve reyonunda bulduk...

Cumhurbaşkanı "hepimiz aynı gemideyiz" dedi ya, doğru aynı gemideyiz, hatta çok lüks bir gemideyiz.Onlar jakuzili lüks kamaralarda seyahat ediyor, bizler hizmetli olarak çalışıyoruz. Bir de dönüp “Aynı gemideyiz” diyor. "Türkiye ekonomide, Tarihinin en güçlü günlerine girmektedir” diyor. Bir anlatsınlar bakalım; Yağ kuyruklarıyla, Benzin ve mazot kuyruklarıyla, Pirinç kuyruklarıyla, Soğan-Patates kuyruklarıyla, Ekmek kuyruklarıyla, Milleti çarpan elektrik faturalarıyla, Milleti yakan akaryakıt faturalarıyla, İş bulamayıp evde oturan gençleriyle Türkiye ekonomide, Tarihinin en güçlü günlerine, Nasıl giriyor? .

Onlar havyarlı menü yiyorlar,bizler kapuska; Çıldırtan faturaları, abartı, yaygara olarak değerlendiren var. “Elektrikli ısıtıcıyı açmıştır” diye öğrenci evine gelen fahiş faturayı normal bulan var. Sizin faturanız nasıl değişti peki? 'buzdolabı satışları 2 milyon arttı' noktasından, 'bu buzdolapları çok elektrik yakıyor' noktasına nasıl geldik Biri çıkıp bunu anlatsın

350 Lira gelen doğalgaz 710 , 220 gelen elektirik fatura 600 geldi ! Kullanım miktarları aynı ! Bana kimse aynı gemideyiz demesin ! Heleki oğlunda bir sürü gemi olanla. Bir de zihni sinir projesi oalarak "Kombiyi yakmazsan fatura da gelmez" diyerek doğalgaz zamlarını savunan Akparti seçmeni var ortada Allah sonumuzu hayırlı eylesin.

Bakın birde iktidar sorumluları zaman kazanmak için ağızlarına bir pelesnk ettiler ki buda 2023. Ne olacaksa Soruyoruz ? Enflasyon ne zaman düşecek? 2023'te. Faizler ? 2023. Döviz?2023. Doğalgaz ne zaman çıkacak? 2023. TOGG ne zaman ? 2023. Aya gidiş ne zaman?2023. Bumları çoğaltırız . Ne acıdır ki Dostlar.

Hayal satıyorlar ama müşterisi bol

İmkansız hayalleri satmaya devam. Alan var çünkü. Bakın son moda da şu. Faturaları Norveç, Hollanda, Almanya ile asgari ücret oranını Bulgaristan'a, Romanya'ya, Çekya'ya göre karşılaştırma fikrini çok beğendim. Ama bir de Almanya'da asgari ücret 1500 Euro. Türkiye'de 4185 Lira. Almanya da ekmek 2 Avro yani 30 tl bizde 3 lira demişlerdi. Ama ordaki asgari ücreti bizim asgari ücrete çevirmiyor hayal satıcı kurnazlar. Orda 26.000 tl bizde 4253 tl

Üç liraya aldığımız balon ekmekle dolgun tam tahıllı Alman ekmeğini mi karşılaştırıyoruz?Bende çok tuttum bu fikri .Onlarin para birimi o zaten gelmiş bizde bunun yarı Avrosu diyor. Haydi yaşlılar cahiller anlamaz ama gençlerin orta yaş kesiminin bunun sonuna kadar yalan olduğunu cümleyi okumadan yanlış olduğunu biliyor olmalı burası Türkiye ve para birim, Lira .

Bir de Bunların yaptığı her haber yalan. Size ne İngiltere'den siz kendi ülkenizin enflasyonuna bir baksanıza.Rekor kırdı dedikleri İngiliz enflasyonu yıllık 5.5, Türkiye %114 Utanmıyorlar işte

Bir yıl sonra daha kötü olacak’

Bu arada çokça eleştirilen TÜİK'in araştırmasına göre, 'bir yıl sonra daha iyi olacak' diyenlerin oranı 2021'de yüzde 20,9'a gerilerken, 'daha kötü olacak' diyenlerin oranı sert yükselişle yüzde 21,1'den yüzde 33,8'e yükseldi. TÜİK bile artık gerçekleri örtemez hale geldi. Ben diyorum hep bugün dünden kötü oyarın daha da kötü olacak. Çünkü yarının kötü olacağını biliyoruz böyle ülke böyle siyaset mi olur a Dostlar !

TÜİK bile gördü de

Artık ülkenin batık halini TÜİK’in makyajlı rakamları bile saklayamıyor. TÜİK, 2021 yılı Yaşam Memnuniyeti Araştırması’nı, Dün yayımladı. Ülkemizde genel mutluluk düzeyi, 2017’den itibaren istikrarlı bir şekilde azalıyor. Allah’ın ve kulun bildiğini, TÜİK’in rakamları da artık saklayamamış.

Hem 18-24 yaş, Hem de 25-34 yaş aralığındaki gençlerimizde, Mutluluk düzeyindeki düşüş vahim. Gençlerini mutlu edemeyen, Gençlerine umut veremeyen bir ülke, Geleceğe de umutla bakamaz. Umutsuz gençler ya ülkesini terk eder. Ya uyuşturucu müptelası olur, Ya da teröre bulaşır. Ülkenin en önemli stratejik varlığı, En önemli derdi olur. İktidar; sadece gençlerimizin değil, Tüm milletimizin gelecek umutlarını çalıyor.

2021’de bir yıl sonrası için, Yani bu yıl için, “Daha kötü olacağım” diyenlerin oranı, “Daha iyi olacağım” diyenlerin oranını 13 puan aşmış. Böyle bir durumla 2003’ten bu yana, İlk kez karşılaşıyoruz. Ülkeyi bu hale getirenler, hala ülkeyi, Dünyanın en büyük ekonomisi ligine sokacağından bahsediyorlar Ülkeyi dünyanın en büyük 20 ekonomisi liginden düşürdüğünün Ya farkında değil, Ya da damadına güvenip ne derse bu millet inanır zannediyor. Liyakate değil sadakate bakan, kural tanımayan, Birinin ak dediğine diğerinin kara dediği bir yönetimin, Millete hayrı olmaz.

Hangisi doğru söylüyor?

İşte en son öğretmen atamalarıyla ilgili bunu yaşadık. AK Partinin Genel Başkan Yardımcısı çıktı, “Kısa vadede bu dönem atama görünmüyor” dedi. Milli Eğitim Bakanı ise, “Mutlaka öğretmen atamaları yapılacak” dedi. Şimdi bu açıklamalardan hangisi doğru? Gençlerin umutlarını çalmaya, Gençleri kırmaya, görmezden gelmeye, Umutlarıyla oynamaya, dalga geçmeye sizin ne hakkınız var? Ne yazık ki her işleri böyle ciddiyetsiz, Böyle yalan yanlış…

Karamsarlık üzerimize çöktü

TÜİK'e göre 'Daha kötü olacak’ diyenlerin oranı, 2003 yılına kadar giden seride en yüksek seviyeye çıkarken, ‘daha iyi olacak’ diyenlerin oranı ise serinin en düşük seviyesine geriledi. 2020’de yüzde 29,0 olan ‘daha iyi olacak’ diyenlerin oranı 2021’de sert düşüşle yüzde 20,9’a gerilerken, ‘daha kötü olacak’ diyenlerin oranı bu dönemde yüzde 21,1’den yüzde 33,8’e sert yükseliş kaydetti.

Gençler mutsuz umutsuz

En düşük mutluluk oranı ise 2020 yılında yüzde 45,4 ile 35-44 yaş grubunda görülürken 2021 yılında yüzde 44,5 ile 18-24 yaş grubunda gözlendi. Eğitim durumuna göre mutluluk düzeyi incelendiğinde; 2021 yılında en yüksek mutluluk oranı, yüzde 54,4 ile bir okul bitirmeyenlerde görüldü. Bunu sırasıyla; yüzde51,4 ile ilkokul mezunu, yüzde 47,8 ile lise ve dengi okul mezunu, yüzde 47,6 ile yükseköğretim mezunu ve yüzde 45,7 ile ilköğretim veya ortaokul mezunu bireyler takip etti.

Vatandaş laf değil, indirim bekliyor

Cep yakan yuva yıkan elektrik faturalarında vatandaşın fatura yükünü düşürmenin tek formülü fahiş zamları geri çekmektir. Ancak hala iktidar eveleme geveleme ve oyalama taktikleriyle gün geçirmektedir. Vatandaş laf değil, derhal indirim bekliyor. 21 dağıtım şirketiyle gerçekleştirilen toplantıda olduğu gibi saraydaki kabine toplantısından da herhangi bir somut karar çıkmadı. Dağ yine fare doğurdu! İktidar gerçekten indirim değil, indirim yapılacağı illüzyonu oluşturdu.

Sanki zam yokmuş gibi

Cumhuriyet tarihinin en büyük elektrik zammını henüz 1,5 ay önce hayata geçiren iktidar; sanki bu zamları yapmamış gibi sahte bir algı oluşturmaya çabalamaktadır. İktidar vatandaşlarımızı yoksullaştıran ve huzurunu kaçıran bu zammın doğrudan sorumlusudur. Gelişmekte olan ülkelerde enerji enflasyonunun ortalaması yüzde 26'yı geçmezken, Türkiye'de 2021 yılında enerji enflasyonu yüzde 50 olurken; 2022 yılında ise yüzde 127 bulan fahiş zamlarla daha da artmıştır.

Cumhuriyet tarihinin en büyük elektrik zammını henüz 1,5 ay önce hayata geçiren saray iktidarı; sanki bu zamları yapmamış gibi oluşturmaya çalıştığı algıya sarılmak yerine vatandaşı gerçekten rahatlatacak adımları atmalıdır. Kademeli tarife sosyal tarife olarak uygulanmalı; uygulanan bu fahiş zamlar derhal geri çekilmelidir. Elektrikte ilk kademe en az 230 kilovatsaat ve zamsız olmalıdır. Hayat pahalılığı nedeniyle zaten yoksullaşan vatandaşlarımızı rahatlatmak için enerji faturalarında vergi yükü azaltılmalı ve KDV indirimi de yapılmalıdır.”

Milletle dalga geçiyorlar

İğneden ipliğe her şeye yüksek oranlarda zam gelirken özellikle elektrik, doğalgaz ve gıda fiyatlarındaki artış vatandaşın belini büktü. Halk artık neredeyse pazara, markete çıkmaya korkar hale geldi. Çünkü bazı ürünlerde yüzde 100'ü aşan zamlar oldu. Halkın her kesiminden büyük tepkiler gelirken, iktidar temel gıda ürünlerindeki KDV oranını yüzde 1’e düşürdü. Ancak vatandaş etiketlerde beklediği indirimi bulamadı...

2021 rekorlar yılı oldu

2021 yılı, döviz kurlarının, akaryakıt ve gıda fiyatlarının rekor seviyelere ulaştığı bir yıl oldu.20 Aralık kur operasyonunun ardından dövizde sert düşüş yaşandı ancak bu durum etiketlere yansımadı Aksine fiyatlarda rekor artışlar oldu. Öyle ki vatandaşlar artık temel gıda ürünlerini dahi alamaz hale geldi. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere iktidar yetkilileri ise 20 Aralık'tan beri fiyatların düşeceğini, enflasyon ve faiz üzerindeki ‘köpüğün', ‘müsilajın' alınacağını belirtiyor. Ancak bu açıklamalar etiketlere pek yansımıyor. Erdoğan son olarak, muhalefetin sık sık dile getirdiği gibi, temel gıda ürünlerindeki KDV'nin yüzde 8'den yüzde 1'e düşürüldüğünü açıkladı.

Düşme yerine zam var zam

Fiyatlar da düşmüyor, artmaya devam ediyor. 30’lu yumurtanın fiyatı, KDV’deki indirime rağmen, 36,5 liradan 43 liraya yükseldi. Üreticiler tavuk yeminde kullanılan, Soya ve ayçiçeği küspesindeki fiyat artışlarından şikâyetçi. Önümüzdeki 3 ay kritik diye uyarıyorlar. Böyle giderse iki yumurta kırmak bile hayal olacak. Enflasyonu düşürmek için Üretim maliyetlerini düşüreceksiniz, Verimliliği artıracaksınız. Şimdi Saray faizden dövizden umudu kesti. Vergi memurunun, zabıtanın eline sopa verip Ucuzluk getiririz sanıyor.

Çünkü tek bildikleri pansuman. Tedaviden anlamıyorlar. Pazar artıklarını alabilmek için sıraya giren, Milletin bedduaları arşa yükseliyor. Ama birilerinin kulakları, Milletin sesini duymuyor. gözleri, milletin halini görmüyor. Çünkü bunlar milleti unuttu…

Ancak markete giden vatandaşlar beklediği oranda fiyat düşüşünü etiketlerde göremedi. Yüzde 7’lik KDV indiriminin kendilerine ‘ilaç’ olamayacağı ortaya çıktı. KDV indirimi ilaç olmadı. Yaşadığınız ülkede her şeye yüzde 100 zam gelirse, yüzde 7 KDV indirdiğin zaman ne işe yarar ki. Böyle bir şey dünyanın hiçbir yerinde yok. Buraya neden geldi bu ülke? Bunun nedeni ne ? Buna bakmak lazım. Yüzde 7 indirmişsin; yüzde 15 indirsen ne olur? Bunların hiçbir anlamı yok. İndirimlerin kökten yapılması lazım. Bu ülkeyi yöneten insanlar akşam evlerine gidip yatınca vicdanen rahat ederler mi? Ülkeyi yöneten insanların kendilerine şunu sormaları lazım: 84 milyon insan refah ve huzur içerisinde yaşıyor mu? Aç var mı? Yoksulluk var mı?”

SON SÖZÜMÜZ :Toplumları cehaletten modern bir eğitim kurtarır. Eğitim seviyesi düşük milletler cehalet tuzağına düşer. Cahil milletlerde demokrasinin olmasının hiçbir faydası yoktur. Çünkü cahil halklar genellikle kendilerini para, iş, vatan ve din gibi unsurlarla kandıranlara oy verirler. Friedrich Nietzsche

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi