Halit Çelikbudak

Halit Çelikbudak

Acımasız gerçekler

Bazen düşünmüyor değilim. Üçüncü yılın başında Ukrayna’daki savaş, potansiyel olarak belirleyici dönüm noktasına mı yaklaşıyor acaba? Savaş alanında değil ama Ukrayna'ya destek yavaş yavaş azalırken mı? Rusya açısından bakıldığında ABD ve AB dolaylı olarak savaşan tarafları temsil ediyor. Ukrayna zaten gayri resmi olarak NATO'nun bir parçasıymış gibi görünüyor. Gelişmeler bir gerilim filmi senaryosuna uygun şekilde ilerliyor sanki. Ayrıca her şey doruğa ulaşıyor gibi görünüyor.

Gelişmeleri yaşadığım Almanya açısından anlamlandırmaya çalışıyorum. Almanya'dan Ukrayna’ya giden silahlar, insansız hava araçlarına ve füzelere karşı koruma söz konusu olduğunda hayati önem taşıyor: şu ana kadar dört Iris-T uçaksavar sistemi, iki Patriot bataryası ve 52 Gepard uçaksavar sistemi. Ayrıca 90 Marder piyade savaş aracı, 30 Leopard 1 ana muharebe tankı ve 18 Leopard 2 gittiği biliniyor açık kaynaklardan. Almanya ayrıca bugüne kadar 7,1 milyar Euro‘su bu yıl olmak üzere yaklaşık 28 milyar Euro değerinde askeri yardım sağladı ve sözü verdi.

Ukrayna ilk olarak Mayıs 2023'te Alman Ordusu Bundeswehr'in cephaneliğindeki en modern silah sistemlerinden biri olan TAURUS seyir füzelerini istedi. 500 km'ye kadar menzili ile sığınaklar veya benzeri "yüksek değerli hedeflere" karşı kullanılabilen, kalın betonarme duvara nüfuz edebilen bir silah. İngiliz ve Fransızların verdiği Storm Shadow/Scalp veya ABD’nin verdiği ATACMS füze sistemlerden daha büyük patlayıcı güce sahip olduğu biliniyor. Bu güçlü füze Ukrayna'daki savaşı bir gecede tersine çeviremez tabii. Askeri analistlere göre, Ukrayna’nın hedefi bu füze ile Kerç Köprüsü'nün yok edilmesi. Ama burası için Putin’in ‚‘kırmızı çizgisi‘ deniliyor.

Alman Şansölyenin geçen haftaki mesajı açıktı: Taurus seyir füzeleri Ukrayna‘ya verilmeyecek. Çünkü onları programlamak için Alman askerlerinin Ukrayna'ya gönderilmesi gerekecekti. Bu da Almanya'nın Rusya ile savaşa sürükleneceği anlamına geliyordu. Sonuçta bir ülkenin savaşa taraf olması ince bir çizgide yürümek gibi olduğu herkesçe malum. Şansölye 26 Şubat'ta "Bazı insanların bundan etkilenmemesine, yaptığımız şeyin bir tür savaşa dahil olup olmayacağını düşünmemelerine bile şaşırıyorum" diyordu.

Bundan sonraki gelişmeler malum. Şansölyenin konuşmasından birkaç gün sonra Alman hava kuvvetleri komutanı ile üç subay arasındaki bir konuşmanın sızması ciddi bir yol kazası oldu. Alman hükümetinin iletişiminin güvenliği konusunda endişeleri tetikledi. Rusya tarafından ele geçirilip sızdırılan konuşmada, komutan ve subaylar Ukraynalı askerlerin yeterince eğitildikleri sürece Taurus füzelerini Ukrayna’ya Alman askerleri olmadan kullanabileceği iddia ediliyordu. Böylece Almanya savaşa taraf olmayacaktı. Konuşmanın sızdırılması araştırılırken neyse ki şansölye ret kararını yineledi ve ‘Ben şansölyeyim. Bu nedenle benim dediğim geçerli‘ deyip kestirip attı.

Ancak Ukrayna'daki askeri açıdan hassas duruma bakarsak, ABD Kongresi'ndeki Cumhuriyetçiler ablukası ve Donald Trump'ın olası seçim zaferi göz önüne alındığında şu soru ortaya çıkıyor: Bu gelişmeler Avrupa’yı nereye doğru sürüklüyor? Veya sürüklüyor mu? Bunu anlamak için ABD Savunma Bakanı Llyod Austin’in sözlerine bakabiliriz. Geçen hafta Kongre’nin sorularını yanıtladı. ‘Eğer bir Baltık ülkesiyseniz, sıradakinin sizin olup olmayacağı konusunda gerçekten endişeleniyorsunuz. Ve açıkçası, eğer Ukrayna düşerse, NATO'nun Rusya ile kavga edeceğine gerçekten inanıyorum" diye konuştu.

Dikkat edilirse bu yüzden Taurus füzeleri Almanya’nın Ukrayna'yı yeterince destekleyip desteklemediğinin simgesi haline geldi. Fransa lideri Macron’un belki de en çarpıcı açıklaması, Rusya'nın Ukrayna'daki "yenilgisinin" artık "Avrupa'da güvenlik ve istikrar için vazgeçilmez" olduğuydu. -diğer müttefikler sıcak karşılamasa da- Ukrayna’ya askeri birlik gönderilmesi fikri de tamı tamına budur.

Beş parametre Ukrayna, Rusya, ABD, Avrupa ve NATO birbiriyle o kadar bağlantılı ki, Alman Şansölyenin bütün çabası da kontrolden çıkıp bir tırmanışa yol açmayan bir stratejiyle hareket etmek. Başarabilir mi? Almanya ve Fransa'nın çok övülen liderlik tandemi şu günlerde gerçekten işe yaramıyor. Weimar Üçgeni, Almanya, Fransa ve Polonya da öyle. Karamsarlığa kapılmaya da gerek yok ama acımasız gerçekler de bunlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halit Çelikbudak Arşivi