Halit Çelikbudak

Halit Çelikbudak

Nükleer tehdit

Şöyle söyleyebiliriz. Konuşma jeopolitik açıdan hassas bir zamanda geldi. Putin’in konuşmasından bahsediyorum. Cümle alem duydu sanırım. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Perşembe günü ulusa hitaben yaptığı yıllık konuşmada Batı'nın Ukrayna'daki savaşa daha doğrudan müdahale etmesi halinde nükleer çatışma ihtimaliyle karşı karşıya kalacağını söyledi. Putin, Hitler ve Napolyon'un işgallerine açıkça atıfta bulunarak, "Bir zamanlar ülkemiz topraklarına birliklerini gönderenlerin kaderini hatırlıyoruz" dedi. ‘Fakat şimdi potansiyel müdahalecilerin sonuçları çok daha trajik olacak‘ diye ekledi.
* * * *
Ukrayna açısından hassas bir zamandayız. Çünkü savaşın üzerinden iki yılı aşkın süre geçtikten sonra, Rusya‘nın savaş alanında inisiyatifi ele aldığı söyleniyor/yazılıyor. ABD Kongresi'nde askeri yardım durduruldu. Avrupa Ukrayna'yı en iyi nasıl destekleyebileceği konusunda anlaşmazlık içinde. Putin, Ukrayna savaşı başladığından bu yana, Avrupa ve ABD'yi Ukrayna'yı desteklemekten caydırmak için defalarca üstü kapalı nükleer tehditlerde bulundu. Geçtiğimiz yıl bu retoriği azaltmış görünüyordu. Ancak perşembe günü, bu konuya geri döndü. Gerçi Batı'ya yönelik tehditleri, iki saatten fazla süren konuşmasının sadece birkaç dakikasıydı.
* * * *
Bu tehdidin Batı’da yarattığı iklimi kestirmek kolay değil. 1990 Nobel Barış Ödülü verilen müteveffa Mihail Gorbaçov’un 5 Haziran 1991’de Oslo’da törende yaptığı konuşmasının sonlarına doğru ‘ Soğuk Savaş bitti. Küresel bir nükleer savaş riski fiilen ortadan kalktı‘ diyordu. Merak edenler konuşmayı internetten bulup okuyabilir. Nükleer silahlar veya nükleer savaş riski uzunca bir süre gerçekten gündemden kısmen uzaklaşmıştı diyebiliriz sanırım. Ama yaklaşık otuz yıl sonra Ukrayna Savaşı’yla birlikte yeniden en önemli gündem maddelerinden biri oldu mu acaba?
* * * *
Acaba mı diyorum. The New York Times gazetesinin Moskova büro şefinin Putin‘in tehdidini nasıl değerlendirmiş. Yazısına baktım. Şöyle diyor; ‘Putin'in amacı, Batı'nın savaşa daha doğrudan dahil olmasını önlemek ve Rusya için kabul edilebilir şartlarda müzakerelere ulaşmak‘. Perşembe günkü konuşmasında bu müzakerelerin sadece Ukrayna'nın geleceğini değil aynı zamanda ‘Avrasya'da eşit ve bölünmez güvenliği‘ de kapsamasını istediğinin sinyalini verdi.‘ İlginç bir değerlendirme sanırım.
* * * *
Bu değerlendirmeden yola çıkarak Putin’in nükleer tehdit ile ABD’nin Batılı müttefiklerinin savaşa daha doğrudan müdahil olmalarını engellediği belli. Trump’ın NATO ile ilgili sözleriyle ilgili Avrupa ülkelerindeki endişelerin de Putin'in nükleer söylemine yeni bir güç kazandırdığını söylebiliriz. Putin, Ukrayna'nın Batılı müttefiklerinin savaşa daha fazla adım atarsa nükleer çatışma hayaletini gündeme getirince Avrupa hemen çark etti. Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un Ukrayna'ya Batılı asker gönderme planlarını derhal reddettiler.
* * * *
Peki, Putin, nükleer tehdit ile müzakerelere ulaşabilir mi? Bu sanki zor gözüküyor. Putin savaştan haftalar önce, 2021'in sonlarında NATO ile kapsamlı bir güvenlik düzenlemesi arayışındaydı. O dönemde Batılı yetkililer, Rusya'nın önerisini, eski Sovyetler Birliği genelinde bir Rusya nüfuz alanı oluşturacağı gerekçesiyle reddetmişlerdi. Şimdi de ABD, Ukrayna'daki savaşla ilgili herhangi bir müzakerenin merkezinde olmayacağını, Ukrayna adına müzakere yapmayacağını söylüyor. Halbuki bu savaşın Ukrayna üzerinden Rusya ile ABD arasındaki bir bilek güreşi olduğu biliniyor. Ukrayna’nın çok ötesinde bir büyük güç kavgası olduğunu herkes söylüyor. Ukrayna, güç rekabetinin adeta bir ön cephesi gibi.
* * * *
Şu ana kadar da herhangi bir müzakere ya da ateşkes belirtisi yok. Almanya’nın BM ve AGIT eski daimi temsilcisi Rüdiger Lüdeking, önceki gün Süddeutsche Zeitung gazetesine yazdığı uzun makalesinde özetle, ‘Rusya'nın kaybetmeyi öğrenmesi gerektiğine inanan politikacılar ve uzmanlar, gerçekleri ve artık siyasi açıdan zorunlu olanı gözden kaçırmış görünüyor. Ukrayna’nın öngörülebilir gelecekte, Rusya'nın işgal ettiği toprakların tamamen yeniden ele geçirilmesi pek mümkün görünmüyor.‘
* * * *
‘Savaşı sona erdirmek veya güvenli bir ateşkes sağlamak için diplomatik seçenekler nihayet araştırılmalı ve ele alınmalıdır.‘ diyen deneyimli diplomat, Dahası, Ukrayna'nın başarısına yönelik zayıf umutlar göz önüne alındığında, yıpratma savaşının sonucu olarak on binlerce kişinin daha hayatını kaybetmesi ahlaki açıdan kabul edilemez olmalıdır. Duygusal öfke ve kavgacı kahramanlıkların hiçbir faydası yok‘ diyor. Bakalım gelecek günler, haftalar bize ne gösterecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halit Çelikbudak Arşivi