Bolluk refah onlara yokluk sıkıntı milyonlara

Yıllar sonra ilk kez bir Ramazan ayına ülke olarak kıtlıkla, yoksullukla kuyruklar arasında giriyoruz. Farkında mısınız? Bizi refaha kavuşturacaklarını, daha fazla demokrasi daha güzel ve sosyal yaşam sunacaklarını, yolsuzluğu haksızlığı yok edeceklerini söyleyenler, verdikleri sözlerin tam tersini yaparak bu ülkenin makus talihine bir darbe daha vurmayı başardılar. Bu ülkede halkın %50 si açlık sınırın da, %49'u yoksulluk sınırında, %1ide malum kesim.! Va başka bir gerçek AKP iktidarı artık kaşıkla verip kepçeyle almakla kalmıyor. Tencereyi önlerine çekip sadece kendileri yiyorlar.! Gıda enflasyonu %76'ya çıktı. Açlık sınırı, 4.928 TL, Yoksulluk sınırı, 16.052 TL oldu. Her fırsatta hamaset edebiyatları yaparak Türk Lirası namusumuzdur, şerefimizdir diyenlerin Türk lirasının değerini getirdiği durumu görüpte, hâla ekonomi şahlanıyor diyenler hangi evrende yaşıyor ayrıca merak ediyorum.Türk Lirasının en büyük banknotu olan 200 lira ile 2009 yılında çıktığında, 125 Dolar ve 4,8 gram altın alınıyordu. Bugün 200 TL ile 13,5 Dolar ve 0,2 gram altın alınıyor.,
 

En büyük krizi yaşattılar
Ne zaman ağızlarını açsalar, tarihin en büyük ekonomik krizini yaşattıkları, parasını tarihin en değersiz durumuna düşürdükleri ülkemizin ekonomisinin uçtuğunu anlatıyorlar! Hayatları bedava, hiçbir krizden etkilenmiyor, halkı da öyle zannediyorlar çünkü! Tabii "Dıştaki kibir, içteki fakirliğin eseridir" der Mevlana. Yani halk söyleyişiyle.."İçi hava dolu olan, dışarıya hava basar".Ardından Neyzen Tevfik'in dediği sözlerle nokta koyalım "Ekmek herkese yetecekti aslında. Tarlaya karga dadandı, ambara fare, fırına hırsız memlekete harami..." Hayaldi bunlarla gerçek oldu. DOSTLAR.
Hergün herşeye zam geliyor millet geçinemiyor evine ekmek götüremiyor siz hala koltukları nasıl kurtarırız seçimi ne yapıp ne edip kazanmamız lazım diyorsunuz onun telaşı içindesiniz halkın içine çıkmaktan korkuyorsunuz. Çiftçiye para yok, besiciye para yok ama milletin kesesinden, şirketlere, bankalara ve bir avuç mudiye üç ay mevduat yatırdıkları için 27 milyar liralık büyük bir kıyak var.Dövize endeksli mevduat için bir yılda Hazine’nin ödeyeceği faiz yüzde 92’ye geliyor. Peki ne oldu nas? Milletin hiçbir derdine deva olamayanlar, beceriksizliklerine “Hayat pahalılığının sebebi, küresel enerji ve emtia fiyatlarındaki artış” diye bahane bulmaya çalışıyorlar.Sürekli şeytan taşlamaktan, namazsız kalmış vaziyetteler.
 

Pahalılık her gün artıyor
AKP ve şürekâsı bolluktan, bereketten dem vururken; milletin karnını doyuracak hali kalmadı. Ülkemizde iki günde bir sofrasına; bir kap et, balık veya tavuk yemeği koyamayan, 30 milyon 538 bin yurttaşımız var. Bu sayıları biz imal etmiyoruz, bu sayılar TÜİK’e ait. O da 2020 verilerine göre. Bugün kıymanın kilosu markette olmuş 120 lira. Millet ucuz et almak için Et ve Süt Kurumu kuyruklarında. Peygamberimizin sahih bir hadisi var. “Komşusu açken tok yatan, bizden değildir.” Millet yemeye kuru ekmek bulamıyor ama bunların öğlen yemeği menüsünde, Anadolu aşı, Antep usulü kuru dolma, kereviz salata, talaş böreği, kuzu incik kızartması, bademli basmati pilav ve tahinli profiterol var. Bunu nereden mi öğrendik? AK Partili eski vekillerine, milletin kesesinden servis edilen yemek menüsü her yerde yayınlandı. Peki, akşam yemeği menüsünde ne var? Pataşur içerisinde Çerkes tavuğu. Zencefilli somonlu suşi, tartalet içerisinde Antakya usulü humus, kornişona sarılı dana rozbif, susamlı levrek simidi, bir de bunları mide de yumuşatmak için, liçi meyvesi eşliğinde efululiler, chia tohumu eşliğinde, ejder meyveli smoothiler, starex meyvesi eşliğinde aloeveralar.
 

Sorunlar onlara göre sorun değil
Bu ülkede AKP zenginleri, açlıktan verem olana kestane balı tavsiye ediyorlar. Yoksulluk kader değildir, firavunlar bile böyle gaddar değildir. Sarayın menülerini sindirmek için şifa reçeteleri olanlar, bu ülkede yedikleri kul haklarını sindiremezler. Bu enflasyonda, başta asgari ücret olmak üzere, tüm maaş ve aylıkların artık her ay, gerçekleşen enflasyon nispetinde artırılması gerekiyor.Zorunlu ihtiyaçların fiyatı bu denli yükselmişken; ücret, maaş ve aylık artışları daha fazla geciktirilemez. Hiçbir zaman halkla olmadılar, göz boyayarak öyleymiş gibi davranıp ülkenin kuyusunu kazdılar. Bir tek yüzükle gelenler, şimdi servetlerinin rakamını bilmiyorlar.Takiyyecilik. Halkın gerçek problemleri ile ilgilenmek yerine kendi çevresine kadro dağıtmayla meşgul oldu! Beşi bir yerdeyi zengin etmekle meşgul oldu! Halk aylardır en temel gıda maddelerini alamıyor ! Bunlar köprüden geçiş 200 liracık diyor! Halk, çocuğuna süt alamıyor ! Bunlar manda yoğurdundan bahsediyor! AKP yöneticileri başka dünyalarda yaşıyorlar. Bakın artık kendi seçmeniniz de sizi terk ediyor..
 

Açlık yoksulluk yolsuzluk
Sizinle ne konuşalım? Biz açlık, enflasyon, işsizlik, demokrasi, insan hakları, hak, hukuk, adalet aranıyor derken, siz cebinizi doldurdunuz. Vatandaşa hizmet et derken.Siz kurgu yandaşları zengin etmekle meşgulsünüz. Biz bunlarla nasıl aynı gemide olalım. Asgari ücretle Yunanistan’da 406, Hollanda’da 775 litre motorin alınabilirken Türkiye’de yalnızca 179 lt motorin alınabildiğini biliyor musunuz? Kiminin ayağında 12 bin TL lik ayakkabı,kimimin sırtında 45 bin TL lik mont,kolunda 40-50 bin TL lik çanta,kaşkolu bile 5 bin TL ,4-5 yerden maaş alanı, ihalelere çöken akrabayı taallukat’ı ama efendilere sorsan biz mağduruz! Bence çekip gidinde biraz halk mağdur olsun.


Afrika'da tarım ne demek?
AKP iktidarı Afrika’da, Sudan’da tarım yaptırabilmek için şirket kurduruyor. Şirketin sermayesi 66,5 milyon lira. Ortaklık yapısı: Yüzde 80’i TİGEM’e, yüzde 20’si de Sudan Tarım ve Ormancılık Bakanlığına ait. Şirketin tek bir personeli var. Bu tek bir personele karşılık yedi tanede yönetim kurulu üyesi var. Herhalde bu yedi yönetici, o bir tanecik personellerini sırayla yönetiyorlar, ona gözleri gibi bakıyorlardır. Çiftçi adeta değirmen taşının arasındaki buğday gibi ezilmiş, limon gibi sıkılmış bahane, huzur hakları, ikramiyeler şahane. Tevfik Fikret’in şiirinde ne demişti; “Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı iştiha sizin; doyunca, tıksırınca, patlayıncaya kadar yiyin!”

Çiftçi taş mı kemirsin?
Çiftçi zararına üretip taş mı kemirecek? Sorumluluk yok hissetmiyor hadamlar.Sanırsın pastane işletiyorlar. Nerede destek paketim üretimi tarımı kalkındıracak ne yaptın da çiftçiye dağı taşı ekin diyor. Samanı bile ithal ederken çiftçi aklına geldi mi hiç? AK Parti Genel Başkanvekilinin çiftçilere yönelik “Maliyete bakmayın, deliler gibi ekin, dağı taşı ekin” sözlerine bir bakın
Bu maliyetlerle, bu desteklerle çiftçinin ekim yapması için, gerçekten de deli olması gerek. Bunların saçmalama hızına artık yetişemez olduk. Çiftçide tarlasını ekecek hal mi bıraktınız? Gübre fiyatı katlanmış, tohum fiyatı katlanmış, ilaç fiyatı katlanmış. Geçtiğimiz yıl Ramazan öncesinde 780 liraya dolan traktör deposu, bugün 2 bin 850 liraya doluyor.
 

Gebe hayvan kesime gidiyor
Çiftçimiz gibi besici de zor durumda. iktidar sanki besiciyi, yem fiyatları ile karkas et fiyatları arasına sıkıştıran, kendisi değilmiş gibi, “Niçin ta Uruguay’dan alalım. Biz kendi ülkemizdeki hayvanları almak suretiyle bu işi bitirelim” diyor. İşte bu kadar milletten ve üreticiden kopuk. Saray bilmiyorsa, biz söyleyelim. Bugün artan maliyetlere dayanamayan besici, gebe hayvanını zaten kesime gönderiyor. Ama “Anası olmayanın, danası olmaz” derler. Damızlık hayvanların kesime gitmesi, zaten sıkıntıda olan hayvan varlığımızın, daha da tükenmesi demek. Bunlar iktidarın umurunda mı? Hiç değil. Sadece çiftçi, besici değil, süt üreticisi de kan ağlıyor. Çiğ süt fiyatı 4 lira 70 kuruş. 1 Nisan’dan itibaren de 5 lira 70 kuruş olacakmış. Tabii bu hemen markete de yansıyacak. Ama bu çiftçinin sorununu çözüyor mu? 50 kiloluk yem geçen sene 105 lira, bu sene 280 lira. Yem maliyeti bir senede 2,5 kat artmış. Arttırılan çiğ süt fiyatı, yem fiyatındaki rekor artışlara yetişemiyor, yetişmesi mümkün değil. Hal böyle olunca da, süt veren inekler de teker teker kesime gidiyor. Et gibi süt de kısır bir döngüye girdi. Artan fiyatlar ve azalan hayvan varlığıyla, önümüzdeki dönemde peynir, tereyağı, yoğurt gibi pek çok ürüne çok daha büyük zamların gelmesi bekleniyor.

SON SÖZÜMÜZ; “Zenginler aslında yoksulların bir şey hakkında yüksek sesle şikayet etmelerinden hoşlanmıyorlar; -sinir bozucu, rahatsız edici buluyorlar! Ve yoksulluk her zaman sinir bozucudur. Açlık inlemeleri galiba uykularına engel oluyor!” Fyodor Dostoyevski -İnsancıklar.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi