Covid'e önlem yok artış çok

Sağlık Bakanlığı'nın 27 Haziran- 3 Temmuz haftalık Covid 19 verilerine göre haftalık vaka sayısı geçen haftaya göre 2.1 kat, iki hafta öncesine göre 5.2 kat arttı. Önlem olmadığı için Covid-19 vakaları artıyor! İnsanlar bu ülkede sağlıklı beslenemiyor, ondan kıs bundan kıs,değil covid bir çok hastalık bizi bekliyor.Bağışıklığınızı güçlü tutun, sevin, sevilin, yaşayın, gezin, insanlarla konuşun. Korku hastalığını yaymalarına izin vermeyin. Korkarsanız Covid_19 bahanesiyle mutluluğunuzu ve yaşama sevincinizi çalmalarına izin verirsiniz, işte o zaman hasta olursunuz. Bakın Dostlar! Kendi kendimize gaz vererek. Ne güzel rahatladık falan deyip sevinerek olmayan bir olayı kutluyoruz. Salgının sonu gelmiş gibi davranıyoruz. Fakat salgının sonu falan gelmedi. Salgın bir deprem gibi ve salladığı yeri dağıyor yıkıyor. Bugün tüm olasılıklar hala geçerli, daha ağır bir tip COVİD çıkabilir. Dolayısıyla bu virüsün kolay kolay terk edeceği, ya da hemen vazgeçeceği yok gibi görünüyor. O yüzden azaldı, sonbaharda bitiyor, şurada bitiyor tedbirleri kaldırabiliriz gibi tavırlar aynen virüsün istediği davranışlardır. Şimdi oradan ne gelişeceğini bilmiyoruz. Bekliyoruz izliyoruz
 

Vakalar artış içine girdi
Dünya çapında 6.3 milyondan fazla insanın ölümüne sebep olan corona virüsü salgını başta Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok bölgede tekrar artışa geçti. Bilim insanları sosyal mesafe ve önlemlerin alınması ve “gardın indirilmemesi” konusunda uyarıda bulunurken bazı bilim insanları ise bilinen corona virüsü semptomları yerine yeni semptomların daha sık görülmeye başlandığını duyurdu.
Öksürük, yüksek ateş ve tat/koku kaybı gibi bilinen semptomların yerine yeni hastalarda başka semptomların görüldüğünü ve “öncül belirtilerin” de hastalığın seyrini değiştirebileceğini söyleyen uzmanlar uyarı yaptılar.Bilim insanları bedende ağrı hissedilmesinin erken dönem bir corona virüsü semptomu olduğunu İngiliz medyasına açıklarken, “Bu ağrıları dikkate almak hastalığı erken dönemde tespit etmek ve zamanında gerekli önlemleri almayı da beraberinde getiriyor. Başınızda ve kaslarınızda ağrılar, Covid-19’un semptomları olabilir” ifadesini kullandı.


 

6'INCI DALGA YOLDA

Uzm. Dr. Özkan Akyol da Covid-19’un tamamen bittiği düşünülerek tedbirlerin bırakıldığını fakat 6’ıncı dalganın kapıda olduğunu belirterek kişisel korunma önlemlerinin gevşetilmemesi konusunda uyarılarda bulundu. Önceki haftalarda yayınlanan dünya verilerine göre İngiltere’de korona virüs vakalarının yükseldiğini ifade eden Uzm. Dr. Özkan Akyol, “Haziran ayının ilk haftasında gerçekleştirilen Kraliçe II. Elizabeth'in tahta çıkışının 70'inci yıl dönümü etkinlikleri ile birlikte Covid-19 hastalığında artış görülmeye başlandığı ifade edildi. Omicron varyantının BA.4 ve BA.5 alt varyantlarının tetiklediği salgın nedeniyle bugün itibarıyla İngiltere’de 1,7 milyon kişinin korona virüs testinin pozitif çıktığı belirtiliyor. Ulusal İstatistik Kurumu verilerine göre bu rakam bir hafta öncesine göre İngiltere'de yüzde 21, İskoçya'da ise yüzde 42'lik bir artış anlamına geliyor” dedi.
Omicron’un topluma zararsız bir mutant olarak girdiğini ve bu nedenle insanların rahatlayarak önlemleri bıraktığını vurgulayan Uzm. Dr. Akyol, “BA.1-2-3-4 gibi birçok varyant, dünyada 6. dalgayı başlattı. Covid-19 zamanla çok değişikliğe uğradı ve şu anda dünyada omicron varyantının BA 4 ve 5 alt varyantları yaygın olmaya başladı. Yeni alt varyantlar salgın olarak bulaşmaya ve hasta etmeye devam ediyor. Vakalar Almanya, Kuzey Amerika, İngiltere dâhil birçok ülkede çok ciddi sayılara ulaştı ve 100 binlerin üzerine çıktı” diye konuştu.

Karşı tezler kızgın!
COVİD uyarılarının ardından aşı ve COVİD hastalığı yok diyenler de ayaklanmaya başladı . Onlar da "Tatilde bulaşmaz..Turistik yerlerde olmaz..Mülteciler de görülmez..Eğlence mekanlarında durmaz..Parti kongrelerinde sorulmaz..Bil'in bakalım bu nedir." söylemleriyle Covid'de meydana gelen artışları yok sayıyorlar. Oysa Sağlık Bakanlığı öncek gün yaptığı yazılı açıklamada; 27 Haziran 3 Temmuz haftalık Covid_19 verilerini yayımladı. Bu verilere göre; haftalık vaka sayısı geçen haftaya göre 2.1 katına, iki hafta öncesine göre 5.2 katına çıktı. Günlük vaka ortalaması(7 günlük ort) 8 binin üzerinde. Bu işten ancak tedbirler kurtultuz. Müsterih olma önlem al!
Bakınız, Dostlar. COVID-19 vaka sayılarında artış görülmektedir. Başta riskli yurttaşlar olmak üzere durma noktasına gelen aşılanma çocukları da kapsayacak şekilde başlatılmalı, kapalı ortamlarda maskeye geri dönülmeli, testler artırılmalı, veriler test sayılarıyla birlikte günlük paylaşılmalıdır.
 

Salgın depreme benzer
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Türkiye’de ve dünyada gelinen noktayı COVİD pandemisini değerlendirdi. Salgını depreme benzeten Prof. Dr. Ceyhan, “Kimse bir şey bilemez. Herkes kafadan atıyor. Gelir, gelmez falan bunu bilebilecek bir yöntem falan yok. Aynen deprem gibi. Deprem fayının üzerinde oturuyorsanız deprem olacaktır ama bunun zamanını söylemek mümkün değil.” dedi. Altıncı dalganın içindeyiz zaten vakalar giderek artıyor ama başka bir etkenle başka bir salgın da çıkabilir o dönemde. Bunu tahmin etmek, bunu bilmek mümkün değildir. Şu anda bulunduğumuz durum söylenebilir. Şu anda doğru düzgün vaka tespiti yapabilen, test yapabilen ülkelerde ciddi vaka artışı var. Türkiye'de de var. Olmaması zaten mümkün değil. Yok demek zaten bilimi inkar etmek olur.Bunlar sürekli mutasyona uğrayan virüsler. Bu mutasyonların içinde biri ya da birkaç eğer daha hızlı bulaşan, orijinal virüse göre, şu anda mevcut virüse göre bir özellik taşıyorsa bir Vaka artışına dolayısıyla yeni dalgaya yol açıyor.
 

Hızla yayılıyor
Bunlardan biri ağır bir klinik tablo oluşturabilecek bir özellik kazanıyorsa mutasyonla, o zaman da hastaneye yatışlar artıyor, ölüm sayıları artıyor. Şu anda bu altıncı dalgayı oluşturan DA4 ve DA5 dediğimiz mutantlar, çok ağır seyirli bir hastalık tablosu yapmıyor. Ancak bulaşıcılığı kendi kaynaklandıkları omicron'dan çok daha fazla… O yüzden bu kadar insanın geçirmesine, toplumda bir bağışıklık olmasına rağmen hızla yayılıyorlar. Şimdi ABD'den bir yayın vardı 10 gün önce… Orada ‘Biz şu andaki test politikamızla mevcut vakaların en fazla 20'de birini tespit edebiliyoruz' diyorlar. Şimdi bunu Türkiye ile kıyaslarsanız, Türkiye'de Amerika'da yapılanın 10'da 1'i kadar bile test yok.
 

Bakanlık dükkanı kapattı
Testler iyice durdu. Çok şüpheli… Mecbur kalmadıkça yapılmıyor zaten… Sisteme giriyorsunuz sistem test yapmanıza izin vermiyor. Salgınla ilgili bütün birimler de kaldırıldı zaten. Bilim Kurulu lağvedildi zaten, bakanlıktaki salgınla ilgili birimler de sonlandırıldı. Dolayısıyla şu anda Türkiye'de kaçını, ne kadarını tespit ediyoruz derseniz, en iyi tahminle 40'ta birini falan tespit edebiliyoruz. Onlar da zaten bıraktılar, Yayınlamıyorlar artık. Kendi kendimize gaz vererek. Ne güzel rahatladık falan deyip sevinerek olmayan bir olayı kutluyoruz. Salgının sonu gelmiş gibi davranıyoruz. Fakat salgının sonu falan gelmedi. Söylediğim olasılıklar hala geçerli, daha ağır bir tip çıkabilir.
 

Bulaşmaya izin vermemek gerekli
Şöyle bir düşünce var o da çok yanlış: Madem ağır seyretmiyor bu kadar tedbire ne gerek var. Çünkü virüsün dolaşmasından, vakaların artmasından niye korkuyoruz? Çünkü virüs durduğu yerde mutasyona uğramıyor. Kişiden kişiye ne kadar çok bulaşmasına izin verirseniz, mutasyonlar hızlanıyor. Buna neden olmamak için bütün dünya telaşlanıyor. Korku bu yoksa onlarda daha ağır seyrediyor da bizde daha hafif seyrediyor değil.
Virüs davranış açısından baktığınız zaman çok değişik bir yöntem izliyor. Omicron ilk çıktığı zaman hızla vakalar arttı ancak hafif seyrediyor diye hemen tedbirler kaldırıldı hatırlarsınız… Omicron aslında virüsün truva atıydı. Topluma bir şekilde girdi Tedbirlerin kalkmasına yol açtı. Arkasından o truva atından yeni yeni varyantlar çıktı.
 

Yanlış algılamalar var
COVİD pandemsinin ilk dönemlerinde insanlar salgının eğrisini bilmedikleri için maalesef buna Bilim Kurulu'nda yer alan arkadaşlarımız da dahil, her azalmayı salgının sonu diye değerlendirdiler. Oysa bu zaten salgın eğrisinin tipik seyri böyledir. Aynen deniz yüzeyi gibidir. Bir dalga gelir, bir artış olur, sonra bir pik noktası ve iniş kolu olur… Sonra bir düz çizer. Bu düz çizdiği dönemlerde tedbirleri artıracağımız yerde hep azalttık. Bir sürü insan hayatını kaybetti. Ekonomide bu kadar ağır bir tablo oluştu. Ama hala sadece Türkiye değil, birçok ülke bunu yanlış algılayıp, zannediyorlar ki tedbirler kaldırılırsa bu iş kendiliğinden bitecek. Ondan sonra rahatlayacağız. Sonbaharda mı gelir, sonbahardan önce mi gelir… Böyle bir tahminde bulunmanın anlamı yok zaten şu an yeni bir dalga geldi ve içinde yaşıyoruz şu anda.
 

Yeni belirtiler ortaya çıktı
İngiltere’de corona virüsü hastalarının semptomlarını ve yaşadıklarını paylaştıkları kamuya açık veri tabanı ZOE Covid-19 çalışma uygulamasında baş ağrısının az bilinen semptomlardan biri olduğu fakat ilk görülen semptomlardan biri olduğu belirtildi. Baş ağrılarının Covid-19’un başında görüldüğüne dikkat çeken uzmanlar, bu ağrının ise 3 ile 5 gün devam ettiğine dikkat çekti.
Corona virüsünün sebep olduğu baş ağrısının orta ve şiddetli olduğunu aktaran uzmanlar, üç tip ağrının olduğuna dikkat çekti. Bunların, başta nabız atışı gibi düzenli bir ağrı, bıçak saplanmış gibi bir ağrı ve sanki bir baskı oluyormuş gibi ağrı olduğu belirtildi. Uzmanlar, “Bu ağrılar genelde kafanın iki yanında görülüyor ve tek yerde oluşmuyor. Üstelik bu baş ağrıları sıradan ağrı kesicilere karşı da dayanıklı” yorumunu yaptı.
 

Yaşlılarda uzun sürüyor
Uzmanlar baş ağrılarının uzun Covid-19 sendromuyla da bağlantılı olduğuna dikkat çekerek kas ağrılarının da özellikle Omicron varyantıyla yayıldığını duyurdu. İngiliz Daily Star gazetesinde yer alan haberde, “Covid-19 olan insanların kaslarında ağrı ve acı oluşuyor. Özellikle omuzlar ve bacaklar. Kas ağrısı, erken Covid-19 semptomlarından biri” yorumu yapıldı. Bu tür ağrıların ise hafif olduğu belirtilirken bu sebeple birçok hasta tarafından fark edilmediğine de vurgu yapıldı. İngiliz medyasında yer alan haberlerde kas ağrılarının ise yaklaşık 2-3 gün sürdüğü belirtilirken yaşlı bireylerde ise bu sürenin daha uzun olabileceği belirtildi.
 

Toplu taşımada maske takılmalı
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Ertuğrul, "Alışveriş merkezine girdiğimizde, kapalı alana girdiğimizde, toplu taşıma kullanmak zorunda kaldığımızda kişilerin mutlaka maske takması gerekir" dedi. Prof. Dr. Ertuğrul, dünyada pandeminin bitmediğini, Türkiye’ye de de son dönemlerde olgu sayılarının arttığını söyledi. Tedbirlerin kaldırıldığını ve bireysel önlemlere yönenildiğini dile getiren Ertuğrul, “Yeni alt varyantlar insanları hasta etmeye devam ediyor. Olgu sayıları Almanya, Kuzey Amerika, İngiltere dahil olmak üzere birçok ülkede çok ciddi sayılara ulaştı ve 100 binlerin üzerine çıktı. Ne yazık ki can kayıpları da her ülke bazında bakarsak örneğin; Almanya’da 100’ün üzerinde, Amerika Birleşik Devletleri’nde 300’ün üzerinde. O nedenle de bunun bir toplumsal halk sağlığı sorunu olduğu bilinciyle davranılması gerekiyor ve sağlık otoritesinin bu işin sorumluluğunu tekrar bireylerden alıp kendisinin önlemlerle yürütmesi gerekiyor. Eğer biz bunu yapmazsak ne yazık ki sonbahara doğru çok daha kötü bir biçimde

girebiliriz." dedi. Ben zaten kapalı alanlarda ve toplu taşımlarda maskemi hiçbir zaman çıkartmamıştım. O nedenle ben yine aynı öneriyi yapıyorum. Evet açık alanlar risksiz olabilir yaz dönemi hepimiz birbirimizden daha uzak mesafelerde açık alanlarda bulunabiliyoruz ama bir alışveriş merkezine girdiğimizde, bir kapalı alana girdiğimizde, toplu taşıma kullanmak zorunda kaldığımızda kişilerin mutlaka ve mutlaka maske takması gerekir. Bu anlamda onlar yeniden yakalandıklarında aşılılar veya geçirenler yeniden yakalandıklarında daha hafif geçiriliyor. Yani üst solunum yolu enfeksiyon bulguları gibi ama aşı olmamış risk grubunda olan bireyler hastalığa yakalandıklarında aslına bakarsanız orijinal varyantla orijinal virüsle yani Wuhan’dan çıkan virüsle şimdiki virüsler arasında klinik tablo oluşturması açısından öyle büyük farklılıklar yok. Hala risk grubunda ağır hastalık oluşturabilme yeteneğine sahip. Hala risk grubunda yoğun bakıma girişlerde artış var ve hala gene risk grubu dediğimiz bireylerde ölüm oranları da ne yazık ki neredeyse orijinal virüsle hemen hemen aynı.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Anıl Boduç Arşivi