Halit Çelikbudak

Halit Çelikbudak

Dört vitesli Avrupa’da Türkiye’nin yeri neresi?

‘Uluslararası düzen değişiyor AB de onunla birlikte değişmeli.‘ Başbakan Pedro Sánchez'in İspanya'nın bu yaz AB'nin dönem başkanlığını devraldığında söylediği sözler bunlar. AB nasıl değişecek, ne değişecek ? Tam beş yıl önce Sorbonne Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (Science-Po) öğrencilerine hitap eden Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, AB’nin ‘fazla yavaş, hantal ve güçsüz" olduğunu, günün ihtiyaçlarına göre, baştan aşağı değişmesi gerektiğini söylemişti.
* * * *
Macron, daha da ileri giderek ‘Haftaya Avrupa'nın Yeniden Yapılanması Grubu'nu harekete geçiriyorum. Partnerlerimize önereceğim. Bu komisyon, 2018 yazına önerilerini hazırlasın. Şimdi yeni öneriler gerekiyor‘ demişti. Gerçi Macron’un hesabı başkaydı. "Avrupa'yı reforme eden adam" rolüne soyunmuştu. Ama şimdi beş yıl sonra AB'nin nasıl reforme edileceğini incelemekle görevli 12 uzmandan oluşan Fransız-Alman grubunun raporu kısa bir süre önce açıklandı.
* * * *
Raporda dört eşmerkezli çemberden oluşan bir Avrupa tasavvur ediliyor. Dört çemberi belki şöyle özetlemek mümkün: – a) bir iç çekirdek derin AB'nin kendisi; b) tüm siyasi hedefler, ilkeler ve değerlerle bağlı mevcut veya gelecekteki diğer ortak üyeler, c) AB’ye katılma şartlarını yerine getiremeyen ve katılmak istemeyenler için üçüncü çember. Bu çemberin kırmızı çizgileri demokrasi, hukukun üstünlüğü, AB’nin ilke ve değerlerine uyma taahhüdü. Bu çemberde AB’ye entegrasyon hedefi ortak pazar olacak.
* * * *
d) Kırmızı çizgilerin dışında kalan, AB entegrasyonun aranmadığı, odakta jeopolitik yakınlaşmanın yer aldığı, AB’yle ikili anlaşmalarla yapılandırılacak son çember ise “Avrupa Siyasi Topluluğu 2.0” olarak adlandırılıyor. Raporda diğer iddialı ve pragmatik reformlara gelince, örneğin hem AB'nin hem de üye adaylarının 2030 yılına kadar genişlemeye hazır olmayı taahhüt etmeleri. Kararlarda nitelikli çoğunluk oylaması yoluyla karar alma sürecinin kolaylaşması gibi.
* * * *
‘Açık Denizlerde Yelken – 21. Yüzyıl için AB'nin Reformu ve Genişletilmesi‘ adlı 52 sayfalık raporu dikkatlice okudum. Türkiye’den sadece 33. sayfada bahsediliyor. Şöyle diyor ; ‘Dışarıdan bakıldığında, farklılaşma şu ana kadar AB üyesi olmayan devletlerin İsviçre, İzlanda, Norveç ve Lihtenştayn'ın Schengen'in bir parçası olması gibi bireysel AB politikalarına katılmasına olanak tanıdı. Son üçü aynı zamanda Avrupa Ekonomik Alanı aracılığıyla iç pazara da katılmaktadır. İsviçre kısmen ikili anlaşmalar yoluyla, Türkiye ise Gümrük Birliği ile AB’nin içinde’
* * * *
Raporu hazırlayan Alman ve Fransız 12 uzman arasında Almanya’da Tübingen Eberhard Karls Üniversitesi öğretim üyesi ve Avrupa Politikaları Enstitüsü/ IEP Direktörü Prof. Dr. Funda Tekin de bulunuyor. Prof. Dr. Tekin’in uzmanlık alanları genel olarak AB genişlemesi ve özel olarak AB Türkiye ilişkileri. 12 uzmandan oluşan grubun üyeleri Ocak ayında Almanya’nın Avrupa İşleri Devlet Bakanı ile Fransız mevkidaşı ile birlikte seçilip görevlendirildi.
* * * *
Reforme edilecek bir AB’de Türkiye’nin durumu ne olabilir? Türkiye'nin AB'ye katılımı artık çok uzak bir gelecek senaryosu mu ? Zor sorular. Türkiye ilk üyelik başvurusunu 1987’de yaptı ancak 1989‘da reddedildi. Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra, Avrupa genişleme politikası başladı. 1997‘de Lüksemburg Avrupa Konseyi zirvesinde on Orta ve Doğu Avrupa ülkesinin yanı sıra Kıbrıs ve Malta aday ülke ilan edildi. Türkiye bu tura ancak iki yıl sonra Helsinki'deki zirvede dahil edildi. Aralık 2004'te Türkiye ile katılım müzakereleri başladı. Ancak müzakerelerde sürekli duraksaması paradoksu, AB-Türkiye ilişkilerini de olumsuz etkiliyor.
* * * *
Türkiye'nin üyeliği hem AB'de hem de Türkiye'de yoğun siyasi tartışmalara konu oluyor. Brüksel’deki siyasi gözlemcilere göre, Türkiye’nin AB üyeliği hedefinden vazgeçmesi, ya da ilişkileri başka bir şekle dönüştürme kararının alınması halinde, ancak üçüncü ya da dördüncü çemberde yer alma ihtimali yüksek görülüyor. Ama tam üyeliği hedefleyen Türkiye kabul eder mi? Tüm sıkıntılara rağmen artık bir ‘orta güç‘ sıınıfındaki bir Türkiye, reforme edilmiş bir AB’de bence birinci veya ikinci çemberin dışında olmak istemeyecektir. Üyelik şu anda imkansız olmasa da oldukça düşük bir ihtimal olarak gözüküyor, ama eninde sonunda Türkiye’siz bir Avrupa’nın olamayacağı görülecek. Yeterki Türkiye üyelik hedefinden vazgeçmesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halit Çelikbudak Arşivi